Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi tarafından bozulduktan sonra yeniden görülen ve Osman Kavala’nın tutuklusu olduğu ‘Gezi Davası’nın ikinci duruşması başladı. Daha önce SEGBİS ile duruşmalara katılan Kavala bu duruşmaya katılmadı. Mahkeme Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşma 17 Ocak 2022'ye ertelendi.
Yargıtay ile İstinaf Mahkemesi’nin bozmasından sonra birleştirilen ‘Gezi Parkı’ ile ‘Çarşı’ davalarının ikinci duruşması, yarın (26 Kasım) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlandı.
“DİRENİŞİ KİRLETMELERİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Taksim Dayanışması, Gezi Davası'nın duruşması öncesi Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya CHP, HDP ve TİP milletvekilleri ile TMMOB gibi demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katıldı.
Taksim Dayanışması adına açıklamayı okuyan Esin Köymen, “Onlarca insanın demokratik hak ve talepleri için parklarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz. Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor. Yeryüzündeki tüm renklerine sahip çıkan, siyah ve beyazı olan Çarşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
"YAPTIRIM SÜRECİ BAŞLAYACAK"
İnsan hakları savunucusu Benan Molu, Diken'den Canan Coşkuna yaptığı açıklamada Kavala'nın 29 Kasım'a kadar serbest kalmaması durumunda Balkanlar Komitesi'nin yaptırım süreci başlatacağını söylemişti.
KAVALA KATILMADI
Heyet yerini aldı. Sanıkların ve vekillerinin yoklaması yapılıyor. Daha önceki duruşmalara tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanan Osman Kavala, bugünkü duruşmaya katılmadı.
Tutuklu iş insanı Osman Kavala, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika dönüşü kendisi hakkında kullandığı "Soros artığı" sözünün, hüküm giymemiş ve yargılaması devam eden bir kişiye yönelik "aşağılayıcı, lekeleyici ve insan haysiyetine saldırı" niteliğinde olduğunu belirterek, "Bu şartlar altında adil bir yargılama yapılmasına imkân kalmadığından, bundan sonra duruşmalara katılmamın ve savunma yapmamın anlamsız olacağına inanıyorum" demişti.
https://tele1.com.tr/birlestirilen-gezi-ve-carsi-davasinda-ilk-durusma-483599/
"MASUMİYET KARİNESİ İHLAL EDİLDİ"
Duruşmada söz alan Osman Kavala'nın avukatı Tolga Deniz Aytöre, "Öncelikle müvekkilimizin duruşmalara katılmama hakkını desteliyoruz. Çünkü masumiyet karinesi açıkça ihlal edildi
Kavala hakkında AİHM Aralık 2019'da bir hak ihlali kararı verdi. Şubat 2020'de de beraat kararı çıktı. Bu karar verilince apar topar bir suç uyduruldu. Savcı bunu bilir, çünkü bizim dava hangi davayla birleştiyse o da bizimle gezdi. Bu ülkenin kozmik odasına girildi. Odaya girenlere beraat kararı verildi. Osman Kavala'ya gelince sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suçlama oldu. Casusluk suçlaması kapsamına sokuldu. Bu yargılamalar ciddi yargılamalar. Bu ülkenin kozmik odasına girildi. Odaya girenlere beraat kararı verildi. Osman Kavala'ya gelince sivil toplum kuruluşu faaliyetleri suçlama oldu. Casusluk suçlaması kapsamına sokuldu. Bu yargılamalar ciddi yargılamalar. Bir insanı casuslukla suçluyorsanız hem onun geleceğini riske atarsınız hem de ailesini de etkilersiniz. MASAK raporu Gezi davasına yönelik hazırlanmış bir rapor. Bu raporda casusluk suçlamasıyla ilgili bir tespit mi var bizim göremediğimiz? Bu rapora dayanarak tutuklama kararı verilmesini anlamıyoruz. İddianame yalan söylüyor Henri Barkey ile Kavala arasında yoğun iletişim kaydı olduğunu iddia ederek. Böyle bir şey olmadığına ilişkin rapor var.
" dedi.
"KAMU YETKİSİNİN KÖTÜYE KULANILMASIDIR"
Av. Aytöre, "OsmanKavala geçen duruşmaya geldi. Tutukluluğun devamı gerekçelerini neden sormadınız kendisine? Bir yargılama bu kadar lakayt yapılamaz. Bunlar kamu yetkisinin kötüye kullanılmasıdır. Adil yargılanma hakkımızı elimizden 4 yıldır alınıyor. Yasal usulleri olmayan suçlamalarla tutukluluk halinin devamına yönelik kararlar alınması yanlış ve hukuka aykırı karaların ötesinde, kamu yetkisinin kötüye kullanılması sorunudur." diye konuştu.
"UÇURUMUN KENARINA GELİYORUZ"
Avukat Tolga Deniz Aytöre'nin ardından OsmanKavala müdafiilerinden Köksal Bayraktar söz aldı. Bayraktar, Türkiye'deki yargı organları AİHM kararlarına uymak zorundadır. Buna dayanarak bundan üç yıl önce avukatlar olarak müracaat ettik karar kesinleştiğinde. Buna rağmen uymama devam ediyor. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, istinaf mahkemesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemeniz sanki AİHM kararı yokmuş gibi kendi kanunlarımız arasında dönüp duruyoruz. Böyle Türkiye'yi giderek uçurumun kenarına getiriyoruz. AİHM kararında aynen şöyle söylüyor: Mevcut davada #OsmanKavala'nın tutukluluk devam ederse AİHS'in 5. ve 18. maddeleri yönünden ihlal devam edecektir. İhlal kararı karşısında avukatlar olarak söylediklerimize kayıtsız kalmanız Anayasa'ya aykırılıktan başka nedir? Uzun süren bu tutukluluk hali bizi bu suçları işlemediğimize ilişkin savunmalaramızı yapamama durumuna getirmiştir. Sürekli olarak tutuklama ile ilgili konuşuyoruz, esasa giremiyoruz. Av. Bayraktar: 4 yıldan beri bir insan 4 duvar arasında, gökyüzünü görememiyor. Müvekkilim (#OsmanKavala) ve biz siyasi baskı altındayız. Hiçbir siyasinin 'şunun ya da bunun artığı' demeye hakkı yoktur. Benim sizinle ilgili kötü duygular duymaya hakkım yoksa, başkalarının da üçüncü kişilere karşı bu beyanlarda bulunmaya hakkı yoktur. Bu sadece bizimle ilgili değil, yargının tarafsızlığının ve bağımsızlığının da ihlalidir. Yargı tarafsız ve bağımsızsa siyasetin karışmaması gerekir. Siz tarihsel bir görev üstleniyorsunuz. Yargı tarafsız ve bağımsız mı, buna bugün siz karar vereceksiniz. Bu işkence Türk yargısı tarafından sonlandırılmalıdır" ifadelerini kullandı.
SAVCI MÜTALAASIN AÇIKLADI
Avukat Bayraktar'ın ardından Mahkeme Başkanı savcıya mütalaasını sordu. Savcı "çArşı grubunun birleştirme kararının gözden geçirilmesi talebinin reddini, vareste tutulma isteğinin kabulünü, OsmanKavala'nın tutukluluğunun devamına" talep etti.
OsmanKavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, mütalaaya karşı söz alarak “Avrupa Konseyi şartı, AİHS’in 3. ve 46. maddeleriyle iddia makamının mütalaası taban tabana zıttır. Anayasaya aykırı düşünce ile karşı karşıyayız" dedi.
"SİYASİ İRADE BÖYLE İSTEDİĞİ İÇİN İKİ TORBA BİR ARAYA GETİRİLDİ"
Çarşı grubu avukatlarından Yıldız İmrek, "Burada özgürlüğünden mahrum olan biri varken ben temsil ettiğim sanığa yeteri kadar zaman ayıramıyorum. BAK davalarında akademisyenler ayrı ayrı yargılandı. Çarşı davası da esasen torba davaydı. Gezi davası ve Kavala davası da. Siyasi irade böyle istediği için şimdi iki torba bir araya getirildi ve bir çuval dava haline geldi. Bu davada karar verilmesinin engellenmesi için ve aşırı şekilde uzatılarak siyasi iradenin çıkarları doğrultusunda birleştirildi. Bu şekilde müvekkillerin aklanma hakkı ihlal ediliyor. Ses kaydı gibi hukuka aykırı delillerin dosyadan çıkarılması gerekir ama dosyada tutulmaya devam ediyor. Emniyet müdürlüğü bağımsız olmadığı için hiçbir sanık kendi aleyhine delil vermeye zorlanamaz. Hukuka aykırı olduğu bunu kabul etmiyorum. Ceza mahkemesi resen delil toplayamaz. Tarafların delillerini değerlendirilir. Görüntüler de hukuka uygun toplanmamıştır. Hukuka aykırı delildir. Onların incelenmesine ilişkin karardan da dönülmesini talep ediyorum. Ayrıca meslektaşımın ifadelerine katılsam da, avukat Ersan Şen'in burayı "er meydanı" diye tanımlamasına bir kadın olarak itiraz ediyorum" dedi. İmrek'in "er meydanı sözlerinin ardından salonda bulunanlar alkışladı.
Çarşı grubu avukatlarından Efkan Bolaç ise "Dosyanın geldiği aşamaya baktığımızda kendisine hukuk devleti denen Türkiye'de yapıldığını dikkate alırsak sürrealist yargılama diyebiliriz.
Av. Bolaç: Gezi ile ilgili söyleyebileceğim tek bir şey var. Gezi benim ömrüm boyunca gördüğüm en temiz direnme biçimlerinden biridir. Bu ileride tarihe de böyle geçecek. Bu sürrealist davanın hemen bitmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"TERÖR ÖRGÜTÜNE PLAKET VEREN EMNİYET MÜDÜRÜ DE YARGILANSIN"
Çarşı üyesi Ayhan Güner, Gezi'de polis ve insanları karşı karşıya getirmediklerini belirterek, "Etiler Emniyet Müdürü beni aradı. 'Bize yardımcı olun' dedi. Polisin belirlediği güzergahta taraftarı olaysız bir şekilde yürüttük. Emniyetle beraber yolları açtık polislerle insanları karşı karşıya getirmedik. Boynumuza sarılıp teşekkür ettiler" dedi.
Güner’in avukatı ise "Emniyet müdürü, Ayhan Güner ve arkadaşlarını çağırıp Beşiktaş'taki olayları yatıştırdıkları ve hiçbir yere zarar vermedikleri için plaket verdiler. Böyle örgüt mü olur? Terör örgütüne plaket veren emniyet müdürleri de yargılansın o zaman" ifadelerini kullandı.