İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine ilişkin açıklama metni yayımlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, "İstanbul Sözleşmesi kararını geri çektireceğiz. O sözleşme uygulanacak. Kadınların eşit ve özgür yaşamasına herkes alışacak." dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzaladığı kararname ile cumartesi gecesi İstanbul Sözleşmesi feshedildi. Sözleşmenin feshedilmesinin ardından kadınlar yurdun dört bir yanında meydanlara çıktı. Son olarak üyeleriyle birlikte Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine ilişkin açıklama yayımladı. Kadınların özgürlüklerine konulan engellerin kadın cinayetlerinin kökenini oluşturduğu belirtilen açıklamada "Kadınlar adına ilan ediyoruz: İktidarın ve sözcülerinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için öne sürdüğü tüm gerekçeler, kadına şiddetin bizzat sebepleridir." denildi. Açıklamada ayrıca Taksim Meydanı'nda eylem yapan platform üyelerinin gözaltına alınmaya çalışılmasına ve polis ablukası altında oturtulmasına tepki gösterildi. "Kadınlar orada bir erkek tarafından şiddete uğrasa böyle bir tedbir alınır mıydı?" diye sorulan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyelerinin "Kararı Geri Çek Sözleşmeyi Uygula" sloganları, dün Taksim Meydanı’nda yankılandı. Polisler önce arkadaşlarımızı darp ederek gözaltına almaya çalıştı. Arkadaşlarımız kararlıkla görüşlerini dile getirdiler, en meşru haklarını kullandılar. İlk etapta gözaltına alınmak istenen arkadaşlarımız, polislerin karar değiştirmesi ile bindirildikleri araçtan çıkıp eyleme alanına döndüler. Ardından çok sayıda polis araçlarıyla abluka altına alındılar. Yanlarına kadınların gelmesi engellendi. “İnsan Hakları Eylem Planı” dedikleri, arkadaşlarımıza gözaltı işlemi yapılmaması karşılığında, uygulanan abluka imiş. Arkadaşımız için 8 gözaltı aracı ile yüzlerce kolluğun seferber edilmesi, elbette kamuoyunda herkesin aynı soruyu sormasına sebep oldu: “Kadınlar orada bir erkek tarafından şiddete uğrasa böyle bir tedbir alınır mıydı? Tüm ülke biliyor ki alınmazdı." "O karar geri çekilecek, İstanbul Sözleşmesi yaşatır, Ülkenin tüm meydanları bizimdir" başlıklı açıklamanın tam metni ise şöyle: Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyelerinin "Kararı Geri Çek Sözleşmeyi Uygula" sloganları, dün Taksim Meydanı’nda yankılandı. Polisler önce arkadaşlarımızı darp ederek gözaltına almaya çalıştı. Arkadaşlarımız kararlıkla görüşlerini dile getirdiler, en meşru haklarını kullandılar. İlk etapta gözaltına alınmak istenen arkadaşlarımız, polislerin karar değiştirmesi ile bindirildikleri araçtan çıkıp eyleme alanına döndüler. Ardından çok sayıda polis araçlarıyla abluka altına alındılar. Yanlarına kadınların gelmesi engellendi. “İnsan Hakları Eylem Planı” dedikleri, arkadaşlarımıza gözaltı işlemi yapılmaması karşılığında, uygulanan abluka imiş. Arkadaşımız için 8 gözaltı aracı ile yüzlerce kolluğun seferber edilmesi, elbette kamuoyunda herkesin aynı soruyu sormasına sebep oldu: “Kadınlar orada bir erkek tarafından şiddete uğrasa böyle bir tedbir alınır mıydı? Tüm ülke biliyor ki alınmazdı. Bugün siyasi iktidar; kadınların en küçük bir hakkına dahi tahammül edemeyen bir grup yobazın rahatsızlığını dikkate aldığını ilan ediyor. Sözleşme, toplumda tartışmalara sebep olmuş. İlk başta maddi hatayı düzeltelim: Bahsettikleri şahıslar bugünün toplumunu değil, bir önceki yüzyılları temsil edebilirler ancak. Ayrıca iktidar tarafından tartışması dikkate alınan kesime bakın. İktidar defalarca kez ayaklanan kadınları hiç duymuş mu ki, bu kesimin görüşünü dikkate alıyor? Kadınlar öldürülürken tartıştınız mı? Her bir kadın cinayetinde toplum büyük tartışmalar yürüttü. Hiç birini dikkate aldınız mı? O tartışma kadınlar öldürülürken olmuyor da, kadınların özgürlükleri için oluyorsa, kimse bize “biz de şiddete karşıyız” demesin. Görüyoruz ki iktidar, hem kadınları karşısına alıp, hem de iyi niyetli olduğunu anlatmak istiyor. Biz hiçbir geçici iktidardan söz, niyet, tutum, temenni beklemedik. Biz tüm kadınlara hiç kimsenin ölçemeyeceği şekilde uygulanacak kalıcı yasaların mücadelesini verdik ve onu kazandık. İktidar ise o yasalara saldırıyor. Kadınlar adına ilan ediyoruz: İktidarın ve sözcülerinin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için öne sürdüğü tüm gerekçeler, kadına şiddetin bizzat sebepleridir. Kadınların özgürlüklerine konulan en küçük bir şerh bile, kadın cinayetlerinin kökenidir. LGBTİQ+ların varlığına ve yaşam hakkına saldıranlar, kadına yönelik şiddetin de karşısında olamaz. Sadece sebebi olabilirler. Toplumun aile yapısı bozuluyor diye öne sürdükleri gerekçeler de, o ailelerin erkeklerine sonsuz yetkiyi vermekten başka bir şey değildir. Kadınları yalnızca aile içerisindeki şiddetten korunacak canlılar olarak görmek, konuyu hiç anlama niyetleri olmadığının da ilanıdır. İktidar kadına yönelik şiddetle mücadeleyi, kadınlar erkek egemenliğin kurallarına uyum sağlarsa sorun çıkmaz stratejisi ile yürütüyor. Eğer kadınlar bunu kabul ediyor olsaydı, evet kadın cinayetleri bu rakamlarda olmayabilirdi. Gerçek durum, kadınların bu kuralları canları pahasına kabul etmiyor olduğudur. İktidar ve sözcüleri de geçmiş yüzyıllara dönmek isteyenler de buna alışacak. Sesimiz tüm kadınlara her yerden ulaşacak. Antidemokratik kararlara alışmamız bekleniyorsa, tam tersini göstereceğiz. Dün Taksim Meydanı'nda, yarın ve diğer tüm günlerde ülkenin tüm meydanlarında olmaya elbette devam edeceğiz. Sınırsız sayıda kolluğun ve kamu kaynağının, yalnız ülkenin meydanlarında eylem engellemek için seferber edilmesi normal karşılanmayacak. Uzaklaştırma kararı varken öldürülen kadınların, nasıl korunmadığı sorusunun yanıtı işte burada aranacak. Kadınlar; gelecekleri için, özgürlükleri için, eşitlik için bu mücadelenin bayrağını taşımalıdır. Bu süreçlerin yalnız tepkilerimizi dile getirdiğimiz eylemlerden ibaret olmayan bir mücadele olduğunu artık daha çok kadın görecek. Biz gücümüzü yalnız öfkemizden değil, örgütlü hareketimizden alabiliriz. Bugün bu saldırıların karşısında, ülkenin 40 ilinde bir kaç saat içinde eylem yapılmasını sağlayan da budur. Bundan sonra o Sözleşme’den çıkmak üzere yazılan kararı geri çektirecek ve o Sözleşme’yi uygulatacak olan da bu örgütlü güç olacaktır. Tüm kadınlara çağrımız yalnız öfkelenmeleri değil, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri’ne üye olmaları, bu uzun soluklu mücadeleye katılmalarıdır. Bugün erkek egemenliği örgütlü bir güçtür. Kadınlar da bunun karşısında örgütlü gücü ile durabilir. Bir grup kadın düşmanının “hassasiyetini” çok hızlı duyanlar, bundan sonra kadınların sesini duyacak. Bugüne kadar illerden ilçelere, işyerlerinden üniversitelere, ülkenin dört bir yanında örgütlenen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri bu karar karşısında sonuna kadar yürüyecek. İstanbul Sözleşmesi kararını geri çektireceğiz. O sözleşme uygulanacak. Kadınların eşit ve özgür yaşamasına herkes alışacak.
Muhabir: Alp Yanardağ