Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanlarının yoğun çalışmalarına ve İstanbul’u geri almak için başvurdukları yol ve yöntemlere bakılırsa Pazar seçimleri iktidar için yerel olmanın ötesinde stratejik öneme sahip. Belediye başkanlarını değil sanki cumhurbaşkanını seçeceğiz. D
emek ki 2019’daki İstanbul ve Ankara yenilgisinin acısını bir türlü unutamıyorlar. Unutamadıkları için de seçim kampanyasında sürekli yalan söylüyorlar, karanlık işler çeviriyorlar ve yandaş medyanın satın alınmış ya da kiralanmış kalemşörlerini herkese saldırtıyorlar. Onlar da yetmeyince muhalif gibi davranan ya da muhalif gibi görünenleri devreye sokuyor ve onlardan medet umuyorlar. Piyasada bu tiplerden bol miktarda bulunur.
Bu durumda herkes dikkatli olmalı.
Bu seçimler iktidar, muhalefet ve duyarlı vatandaşlar açısından kader seçimidir.
İktidar; İstanbul, Ankara ve önemli kentleri kazanırsa yeni anayasa başta olmak istediği her konuda her şeyi yapacak ve hiç kimse onu durduramayacaktır. Yok eğer kaybederse Erdoğan’ın morali bozulacak ve bu yenilgi AKP için sonun başlangıcı olacak.
Çünkü içeride olduğu gibi dışarda da herkes Erdoğan’a ‘gidici’ gözüyle bakmaya başlayacak.
Özgür Özel liderliğinde CHP ise bu seçimlerde gücünü kanıtlar ve önemli kentleri kazanırsa muhalefetin morali yükselecek ve herkes önümüzdeki seçimlerde AKP ve Erdoğan’dan kurtulmanın hesabını yapmaya başlayacaktır.
Bunun böyle olması için bu ülkeyi seven herkes mutlaka sandığa gidip oyunu kullanmalı. Elbette ben dahil herkesin sandığa gitmeme konusunda kendine göre haklı gerekçeleri olabilir ama hepimiz son kez bu gerekçelerimizi askıya almalıyız. Benzer şekilde hepimizin CHP ve başka partilere ya da adaylara oy vermeme konusunda haklı gerekçelerimiz var ama bu hesaplaşmanın zamanı şimdi değildir çünkü ülkenin içinde bulunduğu durum çok tehlikeli.
Daha önce de yazdım ve anlattım :
Önce ülkeyi sonra da kendinizi, çocuklarınızı, torunlarınızı ve geleceğinizi önemsiyorsanız mutlaka sandığa gidip oy kullanın. Oyunuzu iktidara karşı kazanma şansı olan adaylara verin.
Bir örnek anlatayım :
Diyelim ki İstanbul..
Yapılan bütün kamuoyu yoklamalarında CHP ve AKP adayları yarışıyor. Geri kalan partilerin alacağı oy oranları ortalama %0,5 ile % 5 arasındadır. Yeniden Refah Partisi hariç muhalif olan bu partiler seçime katılmamış olsaydı bu partilere gönül vermiş seçmenlerin ezici çoğunluğu oyunu Ekrem İmamoğlu’na vermiş olacaktı. Böyle bir durumda ve Murat Kurum’un son gafları hatırlanırsa (Turgut Altınok hikayesi ayrı bir konu) İmamoğlu en az %56-57 ile seçimi kazanmış olacaktı.
Aynı durum Ankara, Balıkesir, Bursa, Manisa, Malatya, Erzincan ve bir çok nedenden dolayı seçmenleri AKP iktidarına kızan Karadeniz’in önemli kentleri için de geçerli.
İşte bu nedenle bu seçimler herkes için kader seçimi.
Muhalefet ve muhalif olduğuna inanan ve mücadelenin gereğini yerine getirmeye hazır olan herkes yanlış yapma lüksüne sahip değil ve olmamalı.
Herkes sakin düşünülüp kararını doğru vermeli.
Tek bir oy boşa gitmemeli.
Ben dahil herkesin gönlünde bir parti ya da aday vardır.
Ben dahil bir çoğumuz CHP ya da başka partileri, yönetimlerini ve adaylarını eleştirebiliriz.
Ama ben dahil bu seçimlerde oylarımızı bir parti ve aday için değil tam tersine demokratik, laik, çağdaş, özgür ve insanları mutlu bir Türkiye için kullanmalıyız. AKP böyle bir Türkiye’ye karşı olduğuna göre biz de AKP’ye karşı gerçek ve samimi bir mücadele yürütenlere destek vermeliyiz ve kazanma şansı yüksek olanların kazanmasını sağlamak için sandığa giderek oyumuzu kallanmakıyız.
Herkes bu ülkeye sahip çıkmak zorunda.
Hep birlikte başarmak zorundayız.
Hepimizin çocuklarımıza ve torunlarımıza anlatacağımız heyecan verici bir hikayemiz olmalı.
Tek cümlelik bir hikaye :
Oy kullandık, yanlış yapmadık , doğru kişiyi seçtik ve kazandık.