Hamas bir terör örgütüdür. NOKTA! İsrail, terör örgütü gibi davranan dinci bir hükümet tarafından yönetilmekte. NOKTA!
Bu ön notu baştan düşelim -eğri oturmaya hiç dayanamam- doğru oturup doğru konuşalım.
Hamas’ın sivilleri hedef alan 7 Ekim saldırısı korkunçtu. Buna karşılık olarak İsrail’in verdiği tepki ise çılgınlık boyutunda… Lunatik! Orantısızlıkla, haksızlıkla, adaletsizlikle açıklanamayacak; tüm savaş suçlarının işlendiği bir etnik temizliktir. Küvezdeki bebekler bile öldü. Bu vahşeti anlatmaya yetecek bir söz yok! İroniktir savaşın bile ahlakı var. Enginarın bile kalbi var ama Netanyahu da ikisi de yok.
Dünya kamuoyunun uzun süre İsrail’in şiddetine sessiz kalmasının iki nedeni var: Birincisi Hamas’ın terör saldırısında bir Birleşmiş Milletler masası kuracak kadar farklı ülkelerden insanları öldürmesi ve esir alması. İkincisi ise bugüne kadar IŞİD, Boko Haram, Taliban ve El-Kaide gibi örgütlerin sadece Ortadoğu’da, Asya’da veya Afrika’da değil tüm Avrupa, Kuzey Amerika, Rusya ve Hindistan’da terör eylemleri gerçekleştirmesi.
Ekonomi ve Barış Enstitüsü'nün yayınladığı Global Terörizm Endeksi'ne göre 2015 yılında dünyadaki İslamcı terörizm sonucu meydana gelen ölümlerin yüzde 74'ünden IŞİD, Boko Haram, Taliban ve El-Kaide gibi örgütler sorumluydu. Dünya terör örgütleri listesine bakınca üç-beş komünist örgütün dışında neredeyse tamamı Arapça isimlere sahip. https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_designated_terrorist_groups (Listeye bakarken Doğu Türkistan Kurtuluş Örgütü’nün Suudi Arabistan’ın terör örgütleri listesinde olduğunu gördüğümü de not düşeyim.)
Özetle sanki sebepsiz yere ortaya çıkmış gibi ‘İslamofobi’ diyerek kestirip atıyorsunuz ama dünyadaki Müslüman imajı hiç parlak görünmüyor. Karikatür dergilerine, gece kulüplerine, pazar yerlerine, havalimanlarına “Allahu ekber” diye bağırarak saldırılar düzenlemek bu parlak olmayan imaja pek olumlu katkı yapmadı elbette. “Gerçek İslâm bu değil” argümanı dışında İslâm dünyasından yükselen ciddi bir kınama, lanetleme hatta yasaklama çağrısını duyamadı dünya. Bunun sosyolojik, ekonomik ve ideolojik altyapısının, gerekçelerinin İslam dünyasındaki akademide araştırıldığına, bırakın çözmeyi anlamaya çalışıldığına da tanık olmadık.
Örneğin bundan 20-25 yıl önce Avrupa’da, Kuzey Amerika’da olumsuz olan Müslüman imgesi; Uzakdoğu’da ve Güney Amerika’da daha nötr bir hâl alırdı. Ancak artık öyle değil. Peki neden? IŞİD, neredeyse tüm dünyayı dehşete düşüren terör eylemleri yaptığı; Japon, Amerikalı, vs. pek çok gazeteciyi öldürdüğü için bu imge nötrden olumsuza geçmiş olabilir mi? Hamas, 7 Ekim günü İsrail’e karşı gerçekleştirdiği saldırıda Taylandlı tarım işçilerini öldürdüğü, esir aldığı için olabilir mi?
Israrla birileri bunu din savaşlarına indirgemeye çalışsa da dünya kamuoyu ayakta çünkü orada bir insanlık dramı görüyor. Hatta size rağmen sizin için yürüyorlar. Sizin kafir, gavur dediğiniz Batı’da millet ayakta; sizin sapkın dediğiniz LGBT bireyler sokakta Gazze için eylem yapıyor. Sizin katli vacip dedikleriniz Gazzelileri yaşatmak için haykırıyor. Arap ve Müslüman dünyasına bakıyoruz ve sadece bakmış oluyoruz. Batı’daki kadar büyük eylemler de yok, ses çıkaran da. Hatta Mısır, Gazzeliler'in çöle gönderilmesini önerdi.
***
Gelelim Türkiye’deki boykotlara ve eylemlere… Gazze’yi bir sopaya çevirdiler ve belli bir yaşam biçimine sahip kesimin tepesine tepesine indirmeye başladılar. Gazze’nin yaşadığı dramı araçsallaştıran bu güruh, durduk yere insanlara hakaret ediyor, küfür ediyor, aşağılıyor, beddua ediyor. Bu tutumlarıyla ülkedeki ayrışmayı ve gerilimi tırmandırırken Gazze’yle dayanışma sergileyen insanların sayısını azaltıyorlar.
“Hamas’ın yaptığını biz de Türkiye’de yapmalıyız” diyerek açık açık iç savaş çağrısı yapan insanlar hedeflerine kimi koyuyorlar? Hamas’ın yaptığı neyi, kime yapacaksınız Türkiye’de?
Boykot öyle bir şey değil. Boykot gönüllü yapılır. Gidip bir kafede oturan insanlara zorbalık yapmak, fiziksele varan saldırılarda bulunmak barışçıl eylem kapsamına girmez. İnsanların ellerinden kahvelerini alıp döktünüz, tartakladınız, kasiyer dövdünüz. Bir markete elinizde listeyle gidip “Bunları satamazsın” diyemezsiniz. Bir restorana gidip “Şu içecekleri satamazsın” diyemezsiniz. Bunlar vandallıktır. Maksat İsrail’i protesto etmek mi yoksa bağcıyı dövmek mi?
İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk çok güzel bir isim taktı bunlara: Kola ve hamburger mücahitleri…
Madem eylem yapmak istiyorsunuz gidip İsrail’e destek veren ülkelerin büyükelçiliklerinin, konsolosluklarının önüne… Kasiyere, kuryeye, komiye saldırarak, sandalyeleri işgal edip ilahi dinleyerek tatlı su ümmetçiliğini kime karşı yapıyorsunuz? Gidip İsrail’e yakıt satan Arap ülkelerini protesto etsenize… İsrail’e destek veren makam araçlarının üreticisi şirketleri protesto etsenize… Hadi onu yapamadınız bu makam araçlarıyla düzülen konvoyları protesto etsenize…
***
“Kendine Müslüman” diye bir laf vardır. Ben “Kendine demokrat Müslümanlar” demeyi tercih ediyorum.
Metin Uca’nın ardından yazdığım yazıya gösterilen tepkinin önemli bir kısmı nefret suçu içeriyor.
“Dinlere ve tanrılara inanmayanlara, ‘dini olmayan’ ölüm töreni imkânı verilsin” dedim diye demedikleri kalmadı. “Seni camide istemiyoruz” diye yazıyorlar bana. Yahu ben zaten orada olmak istemiyorum. Benim olmak istemediğim bir yerde beni istemiyor olamazınız.
İnsanların ölülerine “Leş” deme hakkını, nobranlığını kendinizde nasıl görüyorsunuz?
Çık dinsizlerin hakkı için yürü. Dinlere ve tanrılara inanmayanlar da arzu ettikleri cenaze törenini yapabilsinler diye eylem yap. Hadi geçtim dinlere ve tanrılara inanmayanları, cemevlerini ibadethane olarak kabul et. Yok hayır; varsa yoksa sizin haklarınız… Sizin hassasiyetleriniz… Sizin profesyonel alınganlıklarınız…
Mustafa Öztürk’ün deyimiyle ‘kola mücahidi’ olmak kolay. Bırakın kendine demokrat Müslümanlığı, buyrun başkaları için de demokrat olun.