İşçi ücretleri gündemde. Bu konuda her kafadan ses çıkıyor. Ama bu sesin, bu kafanın dayandığı felsefe nedir? Ve ayrıca ve hatta bunun psiko-sosyal ayrıntısı var mıdır, varsa bu ayrıntı nerededir, kim görmüştür nasıl görünmüştür.
Bu soruları doğru cevaplamak için ta başından başlamak gerekir.
İşin aslı şudur. İşçiye ücret verilmeli mi, verilmemeli mi..
Üstadımız Brecht bir o..spunun çalışırken zevk talep etmesini yanlış bulur. Bundan şu çıkar, bir insan yaptığı işten haz alıyorsa bu işten zevk alıyorsa ücret verilmez.
Bundan ötürü şu noktaya geliriz ki, ücretin felsefesi çalışmaktan nefret eden yaptığı işten zevk almayan bir kişiye ödenen bir bedeldir.
Bunun sosyal tabanı var mıdır? Varsa bu taban nerededir.
İlkin şunu söylemek gerekir ki bu işin tabanı vardır.
Bu taban insan ruhudur.
İnsan ruhu nerededir.. insan ölünce mi ruh çıkar, yoksa ruh çıkınca mı insan ölür. Ölen insana herhangi bir ücret ödenmeyeceği pek tabidir.
Burada anlamlı nokta şudur pek tabii olan nedir. Kim, kime, varsa herhangi bir şeye tabidir diyebiliriz. Unutulmaması gereken şu 65 yaş ve üstünde olanların saat 10 -16 dışarıda tavuk gibi dolaşmaları yasaktır.
Sen buna ne hakla dersin biri çıkar zeytinyağlı bakla der.
Pandemi sürecinde bakla fiyatları ne olacak. Bufiyatları kim saptayacak. Nasıl saptayacak...
Görüldüğü gibi bu yazımızda ücret felsefesini ayrıntılarıyla açıkladık.