İma ve mimik

Yayın tarihi: 22 Aralık 2022 Perşembe 10:11 am - Güncelleme: 22 Aralık 2022 Perşembe 10:11 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

13 Aralık 2016’da gözaltına alınıp savcının karşısına çıkarıldığımda ‘ ima ile Erdoğan’a hakaretten’ tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmiş ve tutuklanmıştım.

Peki bunu nasıl becermiştim.

Gözaltına alınmadan üç gün önce ve Suriye ordusunun Halep’i teröristlerden kurtardığı sırada bir twit atmış ve şunu yazmıştım :

“Hamas lideri Halit Meşal Halep’le ilgili konuşmayı bırak da şu Mavi Marmara’yı satanlara bak’ .

Savcı Bey ‘Mavi Marmara’yı satanlar’ derken Erdoğan’ı ima ettiğimi’  söyledi.

‘ İyi de bu twitte Recep, Tayyip, Erdoğan ve Cumhurbaşkanı sözcükleri geçmiyor’ diye itiraz edince Savcı Bey ısrarla ‘Sayın  Cumhurbaşkanı’nı ima ettiğini biliyorum’ deyince ben de dayanamayıp ‘ Savcı Bey size göre Mavi Marmara’yı Cumhurbaşkanı Erdoğan mı sattı’ diye sorunca ‘Fazla konuşmayın. Ne demek istediğinizi biliyorum’ dedi.

Sonuç olarak tutuklandım, yargılandım ve farklı suçlamalarla 5,5 yıl hapisle cezalandırıldım ama İsrail’in bağışladığı 20 milyon dolar karşılığında Mavi Marmara davalarının tümü düşürüldü, dosya kapatıldı ve Temmuz 2021’den itibaren Ankara İsrail’le dost ve müttefik olmak için her yola başvurdu.

İma ile hakaretten gerçek hakarete gelelim.

Kasım 2015’de Ayşenur Arslan’la Halk Tv’de program yaptığımız sırada Suudi Kral’a hakaret ettiğim gerekçesiyle  RTÜK’den para cezası yemiştik.

Gerekçe  “ben konuşurken Ayşenur uyarı mahiyetinde üç kez üst üste hişt hişt hişt diyerek beni susturmaya çalışmamıştı’ .

Buna RTÜK denir!

Özellikle son üç yılda inanılmaz kararlar aldı.

Dün de marifetlerine bir yenisini ekledi.

Tele1, Halk Tv ve FOX Tv’ye ceza yağdıran RTÜK Halk Tv’de yayınlanan Medya Mahallesi programında Ayşenur Arslan’ı ‘mimikleriyle terörü övmekle’ suçlayarak üç kez program durdurma cezası verdi.

Ayşenur’u arayıp ‘ bundan böyle mimiklerine de dikkat et ve kaş göz hareketleri yapma’ diyerek takıldım o da ‘uslu’ duracağına söz verdi!

İşin gırgırı bile çekilmiyor.

Buyurun size bir gırgır daha.

Emre Kongar ve Merdan Yanardağ ‘18 Dakika’ programında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezasını “halkın iradesine darbe” olarak nitelendirdikleri için  TELE 1’e yüzde 3 idari para cezası verildi.

RTÜK; FOX Tv’yi unutmayarak  TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’i çıkartıp konuşturduğu için kanala  yüzde 3 idari para cezası verdi.

RTÜK’ü anlatacak değilim çünkü bu adamlar işlerini çok iyi yapıyorlar. Deyim yerindeyse tam bir ‘medya jandarmalığı’ görevini üstlenmişler. Canları sıkıldıkça ya da yayınlarıyla iktidarı rahatsız eden birileri ortaya çıkınca ceza yağdırıp duruyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere bakanlar ve iktidarın sözcüleri her gün herkese en ağır ifadelerle hakaret ediyor ve yandaş medya bunları saatlerce anlatıp duruyor ama RTÜK hiç bir şeyi görmüyor. Yandaş medyanın satılmış  silahşör ve kalemşörleri her gün herkese hakaret edip duruyorlar ama onlara dokunan yok.

Görünen o ki seçim zamanı yaklaştıkça RTÜK çok daha yoğun çalışacak.

İktidar muhalefetin sesini kısmak için hayal ötesi yöntemlere baş vuruyor ve vuracaktır. RTÜK cezaları bu yöntemlerden yalnızca bir tanesidir. İşler kızıştıkça Sansür Yasası yoğun bir şekilde işletilir, toplum üzerinde her türlü baskı, korkutma ve sindirme  mekanizmaları harekete geçirilir ve son çare muhalif medya ile birlikte sosyal medyaya kilit vurulur.

‘O kadarı da fazla’ diyebilirsiniz ama iktidar kaybetme korkusu yaşayan bu tür yönetimlerden başka türlüsü beklenemez.

‘İktidarı kaybedersek çok şey kaybederiz’ diye düşünenler  ‘ kaybetmemek için ne gerekiyorsa yaparız’ dürtüsüyle hareket ederler..

Şimdiye dek olduğu gibi.

Farklı bir tavır beklemenin bir anlamı yok ve olmayacaktır.

İktidarın özgürlük, demokrasi, basın ve ifade özgürlüğü gibi bir derdi yok ve olmayacaktır.

İktidar;  çürük medyasıyla  devletin tüm kurum ve kavramlarını çürütmeyi ve çürük bir toplumsal yapıyla  ömrünü uzatmayı amaçlıyor.

Şimdiye dek yaptığı ve çoğu kez de başardığı gibi.

Durdurmanın tek ve son çaresi önümüzdeki seçimler.

“Altılı masanın adayı kim olacak” tartışmasına saplanmadan ve hiç bir detaya takılmadan herkesin tek bir amacı olmalı :

“Bu iktidardan kurtulmak”.

Karar verildiğinde bunun zor olmadığını herkes görecek.

Dört ya da beş ay kaldı.