Ukrayna’da savaşın biteceği yok. Yenilgiyi kabullenmeyen ABD son Ukraynalı ölünceye de savaşı sürdürmenin çabası içinde ve her an çılgın bir provakasyona kalkışabilir. Bu savaş yıl sonuna kadar bitmezse herkes en kötü senaryolara hazır olsun.
Örneğin nükleer savaş riski giderek artıyor.
Bununla yetinmeyen ABD güneydoğu Asya’da Japonya, Avustralya, Güney Kore ve diğer müttefiklerini Rusya dostu Çin’e karşı kışkırtıp duruyor.
Nijer’deki darbe ve Fransa’nın müdahale tehditlerinden dolayı Afrika’da işler karışıyor.
Ama bizi daha çok Ortadoğu yani bizim coğrafyadaki gelişmeler ilgilendiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın barıştığı Suudi Arabistan, BAE, İsrail ve Mısır ile ilişkilerimizde ilginç bir gelişme yok. Sisi ve Netanyahu gelmedi ama Muhammed Bin Selman ve Muhammed Bin Zayid’in dolarlarından haber yok. Dün BAE’den yayın yapan Skynews televizyonuna konuşan Esad ise ‘İşe yaramadığı sürece Erdoğan’la serinletici bir şeyler içmek için oturacak halim yok’ dedi. Demek ki Erdoğan’ın Suriye politikasında bir değişiklik yok. Türkiye’nin Suriye, Libya, Irak, Somali ve Katar’da askeri bulunuyor.
Haberlere bakılırsa Muhammed Bin Selman İkinci Damat Selçuk Bayraktar’ın İHA-SİHA fabrikasına ortak olmak istiyormuş. Cumhurbaşkanı Erdoğan; gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı öldürttüğü için adama ‘katil’ demişti ama biliyorsunuz insanoğlu para için takla bile atarmış. Umarım bu iş de Tank Palet Fabrikası ya da Telekom hikayesine benzemez. Bir de oğul Bilal olayı vardı. Erdoğan’ın Suudi Arabistan, BAE ve Katar gezisinde her karede o vardı. Hangi bakan neye imza atarken arkasında Bilal Erdoğan görünüyordu. Protokol gereği Erdoğan’ın Muhammed Bin Selman’a tanıştırdığı heyet üyelerinin başında resmî hiç bir görevi olmayan oğlu Bilal duruyordu.
Kesin vardır bunun bir nedeni !
Sonuçta Türkiye de giderek sultanların, kralların, emirlerin ve şeyhlerin yönettiği Arap Körfez ülkelerine benziyor. Belki bunun için ülke liderlerine söylemediğini bırakmayan Erdoğan şimdi onlarla kanka olmaya çalışıyor. Sonuçta o ülkelerde her şeye tek kişi karar veriyor ve ülkenin her şeyini o kişi kendi aile, akraba ve yakın dostlarla paylaşıyor.
Partilerin, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin ve tartışmalı da olsa demokrasi, seçim ve ‘özgür’ medyanın olduğu Türkiye’nin tersine Körfez ülkelerinin hiç birinde yeşil dolarların dışında hiç bir şey yok.
Bizi de dolarlar ilgilendiriyor.
‘Körler sağırlar birbirine ağırlar’.
Nasıl olsa vatandaş her yerde vatandaş ve hiç bir şekilde sesini çıkaracak durumda değil.
Bizim burada olduğu gibi.
Feleği şaşmış, çaresiz ve her şeyi kabullenmek zorunda bırakılmış çünkü ona sahip çıkacak hiç kimse yok.
CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin hepsi perişan durumda.
İttifak’ın kuruluş sürecinde ve sonrasında beşi sağcı, milliyetçi ve muhafazakar partilerin dolaylı-dolaysız Erdoğan’a hizmet edeceğini bir çok kez yazdım ve vurguladım. Daha 1 Ocak 2021’de sosyal medya hesaplarımda aynen şunu yazmıştım :
“Bu aralar muhalefet ve muhalif geçinen herkes AKP’ye çalışıyor. MAŞALLAH”.
Peki seçim oldu bitti ve Erdoğan 20 yıldır yaptıklarına devam ediyor.
Peki muhalefet ve muhalif görünümlü iki yüzlüler için değişen bir şey var mı?
Ben sanmıyorum.
Bakalım kim önce yanaşacak Erdoğan’a.
Bakalım önce kim binmeye çalışacak batan gemiye?
Bakalım kim ve ne zaman iktidarın halkı ve ülkeyi perişan etme suçuna nasıl ortak olacak?
Zifiri karanlığın çökmesine az kaldı.
Bunun için karanlığın önüne geçmek için mücadele eden Tele1 birilerini çok sinirlendiriyor.