FETÖ’nün Poyrazköy kumpas davasında Kurmay Albay Ali Türkşen: Affetmiyorum helalleşmiyorum!

Yayın tarihi: 17 Ekim 2022 Pazartesi 4:18 pm - Güncelleme: 17 Ekim 2022 Pazartesi 4:27 pm

FETÖ’nün “Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat” davasında kumpas kurduğu gerekçesiyle yargılanan Fethullahçıların davasına ikinci duruşmayla devam edildi. Davada konuşan emekli Kurmay Albay Ali Türkşen, “Affetmiyorum, helalleşmiyorum” dedi.

Gerçek Gündem’den Furkan Karabay’ın haberine göre, FETÖ “Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmat” davasında kumpas kurduğu gerekçesiyle 68 sanığın yargılanmasına, İstanbul 33’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde ikinci duruşma görüldü.

Fethullahçı Nazmi Ardıç, Ali Fuat Yılmazer ile Kazım Aksoy’un da yargılandığı davada, emekli Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, mahkemeye dilekçe sundu. Kumpas mağduru Türkşen sunduğu dilekçesinde, “Bu caniliğin sorumlularını, masumlara kıyanları, unutmuyorum, barışmıyorum, affetmiyorum, helalleşmiyorum” ifadelerini kullandı.

Türkşen, Poyrazköy ile başlayan kumpasın ardından başlayan yargı sürecinde hayatını kaybeden ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, Yarbay Ali Tatar ve SAT Komandosu Sadettin Doğan’ı hatırlattı.

Emekli Kurmay Albay Ali Türkşen: Rusya defalarca NATO’yu uyardı

Türkşen’in mahkemeye verdiği dilekçe şöyle:

“2009 yılında kurulan bir komplonun sorumlularının halk önünde, adalet önünde hesap verdiğine şahit oluyoruz. Vatanseverler hakkında sahte delil üreten, özel hayatlarını ve itibarlarını hedef alan, Silahlı Kuvvetler içindeki derin yapılanmalarına kadro açmak için kullanılan Poyrazköy/Kafes/ÇYDD/Amirallere Suikast Davası’nda yaşanılanların hesabını sormak için buradayız.

Bu davanın şehitleri var: Türkan Saylan, Ali Tatar, Sadettin Doğan…

Bu komployu kuranlardan öncelikle onlar için, onlar adına şikayetçiyiz. Onların hak ve hukukunu korumak için buradayız. Onların tek suçu, bu ülkeyi sevmek, kendini ona adamak, milletine hizmet etmek ve gerekirse canını vermek düsturu ile hareket etmeleriydi. Hepsine teker teker kıydılar. Vicdanları körelmiş birer cani gibi aziz hatırlarını yok etmek için uğraştılar. Ama bu ülkenin vatanseverleri onlara sahip çıktı, bağırlarına bastı.

Bugün bir kez daha ifade ediyorum ki, Mahkeme önünde bu kişilerden şikayetçiyim. Türkan Saylan adına, Ali Tatar adına, Sadettin Doğan adına da şikayetçiyim. Bu caniliğin sorumlularını, masumlara kıyanları, unutmuyorum, barışmıyorum, affetmiyorum, helalleşmiyorum.”

NE OLMUŞTU?

Poyrazköy davası, 2009 yılında Ergenekon kumpası kapsamında Beykoz ilçesi Poyrazköy Keçilik mevkisindeki bir arazide gerçekleştirilen kazılarda ele geçirilen silah ve mühimmatlar üzerine başlamıştı.

Poyrazköy’de yapılan kazılarla başlayan ve ÇYDD, Amirallere Suikast gibi davalarla birleştirilen davada, hem Kafes Eylem Planı’ndaki imza sahteciliğine hem de el konulan dijital dokümanlara dair, Özel Yetkili Mahkeme’nin yapmadığı tüm bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştı. 5 No’lu hard disk’e saati geri alınmış bilgisayardan yapılan dosya aktarımları yapıldığı yanı sahte delillerle kumpas kurulduğu ortaya çıkmıştı. Dijital sahteciliklerle örülen kumpas davasını FETÖ’nün kapatılan yayın organı günlerce haberleştirmiş, Mehmet Baransu da “Gayrimüslimleri vuracaklar” demişti.

Kumpasların örüldüğü bu dönemde, FETÖ’nün yayın organları Ali Tatar’ın Alevi cuntası kurduğu ve Türkan Saylan’ın misyoner olduğu iftirasını manşetlerine taşımıştı. Kafes Eylem Davası, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Çağdaş Eğitim Vakfı davası, Amirallere Suikast davası ve Poyrazköy davasının birleştirilmesiyle kumpaslarda yüzlerce isim haksız yere yargılanmıştı.

Kanser tedavisi gören ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, bu kumpaslardan ve hukuksuzluklardan çok etkilendi, kısa bir süre sonra da hayatını kaybetti. Yarbay Ali Tatar da “En küçük suçu ve günahı olmayan ben, bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık tutabilmek için hayatıma son veriyorum” diyerek yaşamına son vermişti.

İDDİANAME

Sahte ihbarlar ve dijital materyaller, yalancı gizli tanıklar, içeriği itibariyle gerçeğe aykırı rapor, inceleme tutanakları ile Poyrazköy kumpasını kuranlar hakkında iddianame düzenlenmişti.

İddianamede, FETÖ kumpaslarının mimarları hakkında yüzlerce yıl hapis istenmişti.
FETÖ ile ilgili birçok davada örgüt üyeleri veya yöneticileri oldukları gerekçesiyle yargılanan ve bazı dosyalarda hüküm giyen eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Kazım Aksoy, Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Yurt Atayün’ün yanı sıra eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklandıktan sonra Silivri’ye götürüldüğü araçtaki görüntüsüyle gündeme gelen Gafur Ataç’ın da aralarında bulunduğu 68 kişi sanık olarak bulunuyor.

İSTENEN CEZALAR

İddianamede, 68 sanık hakkında “zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama, delil uydurarak iftira ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” gibi suçlardan ceza talebinde bulunuluyor.

Eski emniyet müdürü Ömer Köse’nin 11 kez “zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal” suçundan 22 yıldan 66 yıla, 37 kez “kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama” suçundan 222 yıldan 777 yıla, 86 kez “delil uydurarak iftira” suçundan 129 yıldan 516 yıla ve “zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 379 yıldan 1375 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması iddianamede talep ediliyor.

Benzer suçlardan eski emniyet müdürleri Kazım Aksoy’un 280 yıl 6 aydan 1012 yıla, Yurt Atayün’ün 223 yıl 6 aydan 1189 yıla ve Oğuzhan Ceylan’ın da 314 yıl 6 aydan 1155 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Abdulkadir Bayat’a 181 yıl 6 aydan 664 yıla, Ahmet Davulcu’ya 126 yıldan 433 yıla, Ahmet Uğurlu’ya 153 yıldan 580 yıla, Bekir Peker’e 195 yıldan 739 yıla ve İsa Akyüz’e de 195 yıldan 739 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.

İddianamede, sanıklar Ali Ayan, Hüseyin Işıldak, Mehmet Özdemir, Mustafa Tezcan Alaç ve Salih Yılmazoğlu’nun “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan, Ufuk Yıldırım’ın ise “kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama” suçundan 6 yıldan 21 yıla, 2 kez “delil uydurarak iftira” suçundan 3 yıldan 12 yıla ve “zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği” suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 15 yıldan 49 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuluyor.