Çevre örgütleri, meslek odaları, Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi, bundan 12 yıl önce Erzincan İliç’te faaliyete başlayan altın arama faaliyeti için de “yapmayın etmeyin, çevreyi yok edeceksiniz” dese de iktidarın izni ile Anagold Madencilik Erzincan İliç’de altın çıkarmaya başladı… Bilim insanlarının, çevre örgütlerinin, ilgili meslek odalarının ısrarla vurguladıkları iklim değişikliğinin hızla bir iklim krizine neden olacağı açıklamalarını da, maden aramalarının yer altı sularını tükettiği, tatlı su kaynaklarını hızla azalttığı, tarım alanların yerlerini inşaat sahalarına bıraktığı gerçeği de bir avuç çevreci dışında ne devletin ne de madencilerin umurunda oldu! Altın çıktıkça, alan büyüdü, alan büyüdükçe doğaya verilen zarar da büyümeye, toprağa, suya, havaya karışan siyanürün de etkisiyle kuşlar ölmeye, bölgede kanser sayıları artmaya başladı… Bu gerçeğe 21 Haziran gecesi başka bir gerçek daha eklendi: “Bu maden Türkiye'nin Çernobili'dir ve derhal kapatılmalıdır" diye yıllardır mücadele eden çevre aktivisti Sedat Cezayirlioğlu bir görüntü yayınladı. Yayınlanan görüntüde, madende siyanürlü solasyum taşıyan boruların patlaması nedeniyle 20 ton siyanürlü suyun Fırat Nehri’ne karıştığı görüldü. Erzincan Valiliği ve Çevre Bakanlığı önce “siyanürlü solüsyonun dere yatağına karıştığı iddiası gerçeği yansıtmamaktadır" diye açıklama yapsa da, daha sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı "Çevre kirliliğine neden olan altın madenine 'En üst sınır' olan 16 milyon 441 bin TL idari para cezası uyguladı.” Arkasından Anagold şirketi maden sahasında 8 kg siyanür sızıntısı olduğunu kabul edince de bakanlık "çevresel iyileştirme çalışmalarının tamamlandığı tespit edilene kadar tesisin çalışmasını” durdurdu!

MADEN 60 HEKTAR DAHA BÜYÜTÜLÜYOR

Maden sahasının geçici olarak da olsa durdurulması doğru olsa da, gerçek şu ki, Erzincan İliç’te altın madeninin faaliyetlerinin verdiği zarar ne para cezası ile ne de geçici durdurma ile çözülür. Nitekim, içlerinde Erzincan Barosu’nun da olduğu 75 ilin barosunun yaptığı ortak açıklamada belirtildiği gibi “deprem riski altında olan bölgede herhangi bir jeolojik hareketlilik olmamasına rağmen boruların patlaması, riskin büyüklüğünü ve denetimsizliği ortaya koymakta, yeni felaketlere davetiye çıkarılmaktadır. Olayın seyri bizce Çernobil’i andırmaktadır! Tehlike sadece İliç ilçesi ile sınırlı olmayıp barajlara kimyasal sızma ihtimali bir gerçekliğe dönüşmüşse, tüm Güneydoğu Anadolu bölgemiz ve Ortadoğu, doğrudan tehdit altında demektir. Erzincan dışında 20’ye yakın ilde tarımsal alanların da bu felaketten etkileneceği aşikardır…” Türkiye tarihinin en büyük depremlerini yaşamış ve aktif deprem fayı üzerinde, yani Erzincan'da bulunan bir madenin Fırat nehrinin 600-700 metre yakınına kurulan "siyanür havuzlarının" sızıntı yapmayacağını, olası bir depremden etkilenmeyeceğini söylemek bilime de akla da aykırı olur! Bu gerçeğe ve yaşananlar karşısında madenin kesin kapanması gündeme geleceğine tam tersine Çevre Bakanlığı’nın oluru ve Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu ile maden sahasının 60 hektar daha genişlemesi kararı alınıyor!

ALTIN MADENİ KAPATILMALI

Bu gelişmeler karşısında “Erzincan Birlik Platformu” yaptığı basın açıklamasında “Bilim adamlarından, ilgili meslek odalarından, çevreci kuruluşlardan oluşan bir heyet bölgede inceleme yapmalı ve kamuoyuna açıklanmak üzere bir rapor hazırlamalı, çevrenin kirletilmesine ve içme suyuna zehirli madde katılmasına neden olan firma için soruşturma açılmalı, Altın Madeni derhal kapatılmalı, Erzincan Çernobil olmamalıdır” vurgusu yaparken, 75 Baro “Su kaynaklarının zehirlenmesi, biyoçeşitliliğin yok edilmesi, sağlıklı gıdaya erişimin imkansızlaşması, hava, toprak kirliliği gibi birçok zarar ve ihlale yol açan felaket karşısında hiçbir canlı zarar görmeden; maden şirketinin ruhsatı iptal edilerek, altın arama faaliyetleri derhal durdurulmalıdır” talebinde bulundu!