Erdoğan’ın en yakınındaki isimden itiraf: Ergenekon operasyonu FETÖ’nün önünü açtı

Yayın tarihi: 29 Şubat 2024 Perşembe 2:58 pm - Güncelleme: 29 Şubat 2024 Perşembe 3:00 pm

Yalçın Akdoğan, Güvenlik Çalışmaları Dergisi için kaleme aldığı makalede itiraf gibi ifadelere yer verdi. Akdoğan’ın makalesindeki itiraf niteliğindeki, “15 Temmuz’a giden süreçte ise FETÖ üyeleri Ergenekoncu oldukları gerekçesiyle saf dışı ettikleri askerlerin yerine kendileri etkili konumları ele geçirmişler ve ardından ülke yönetimine el koyma girişiminde bulunmuşlardır” ifadesi dikkat çekti.

AKP’nin çözüm sürecinde kritik rol oynayan, dönemin başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın itiraf niteliğindeki makalesi dikkat çekti.

FETÖ’cülerin Ergenekon kumpasıyla saf dışı bıraktıkları askerlerin yerine kendilerini konum yarattıklarını ifade eden Akdoğan’ın, Güvenlik Çalışmaları Dergisi için kaleme aldığı makalede şu ifade göze çarptı:

“27 Nisan 2007 tarihinde gerçekleşen e-muhtıraya giden süreçte de askeri bürokratik vesayetin etkisi belirgin bir şekilde hissedilmiştir. Bu süreçte siyasi süreçlere müdahalede bulunularak siyasi kararlar
şekillendirilmeye çalışılmıştır. Askeri bürokrasinin politik gelişmeler üzerindeki etkisini sürdürdüğü ve siyasi dengeleri yönlendirmeye çalıştığı bir döneme tanıklık edilmiştir. 15 Temmuz’a giden süreçte ise FETÖ üyeleri Ergenekoncu oldukları gerekçesiyle saf dışı ettikleri askerlerin yerine kendileri etkili konumları ele geçirmişler ve ardından ülke yönetimine el koyma girişiminde bulunmuşlardır.”

ERGENEKON KUMPASINI BÖYLE ANLATTI

Makelenin ‘Ergenekon Terörü Örgütü İddiası’ isimli başlığının altında ise şu ifadeler yer alıyor:

“2000’li yıllarda faaliyet gösterdiği ve hükümeti devirmeye yönelik bir dizi girişimde bulunduğu iddia edilen Ergenekon Davasına ilişkin “devletin güvenlik güçleri içerisinde örgütlendiği; bünyesinde asker, polis, gazeteci, akademisyen üyeleri olduğu; bu derin devlet örgütlemesinin 2003-2004 yıllarında Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetini devirmeye yönelik darbe planladığı; 2006’da bir yüksek yargıcın öldürüldüğü Danıştay Saldırısını, 2007’de Malatya’da üç Hristiyan’ın öldürüldüğü Zirve Yayınevi katliamını gerçekleştirdiğini ve 2008-2009 yıllarında bazı suikast planları yaptığı” iddia edilmiştir. Soruşturmayı yürüten savcılar, sanıkların 2003-2004 yıllarında mevcut hükûmeti silah zoru ile devirip anti demokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığını ve bu çerçevede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları hazırladığını iddia etmiştir (Anadolu Ajansı, 2014).

Dönemin mahkemesi, Ergenekon’un silahlı terör örgütü olduğunu belirttiği iddianamede;

Ergenekon terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik ettiği gibi, cebir şiddet kullanmak sureti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini cebren ortadan kaldırmaya teşebbüste bulunduğu, amaçlarına ulaşmak için kontrolü altında bulunan medya ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ülkede kaos ve iç çatışma ortamı oluşturmaya çalıştıkları, oluşacak gerginlik ortamından faydalanarak, görevde bulunan hükümetleri çalışamaz hale getirip, nihai olarak ordu içerisinde kendilerine destek vereceklerini umdukları askeri şahısların yardımı ile yönetimi değiştirmek amacıyla hükümeti yıkmaya teşebbüs ettikleri (…)‘ tespitlerinde bulunmuştur (Radikal Gazetesi, 2010).

Ergenekon örgütü iddiası FETÖ’nün kumpas davaları kapsamında ele alınarak Yargıtay’ca 21 Nisan 2016 tarihinde bozulmuştur. Yargıtay örgütün varlığına delil bulunmadığını ve FETÖ’nün siyasi amaçları için bu davayı kullandığını belirtmiştir. KADEM’in FETÖ raporunda Ergenekon hadisesi şu şekilde anlatılmaktadır:

‘FETÖ kendine bağlı mensupların orduda karar alma pozisyonlarına yükselebilmesini sağlamak üzere sahte delillerle Örgüte bağlı savcı ve hâkimlerin yürüttüğü düzmece askeri darbe suçlamaları içeren davalar sonucunda orduda önemli görevlerdeki kurmayları hapse attırdı ve yerlerine FETÖ üyelerinin gelmesini sağladı.
O dönem boşalan önemli göreve getirilenlerin birçoğu 15 Temmuz’da başarısız darbe girişimine kalkışan kurmaylardı. 15 Balyoz ve Ergenekon darbe planları iddiaları ile tertiplenen kumpasta, bu planların hazırladıkları iddia edilen TSK mensubu üst düzey askerler FETÖ üyesi yargıçlar tarafından uzun yıllar tutuklu yargılanarak TSK’dan uzaklaştırıldı. Böylece FETÖ üyesi askerlere üst düzey pozisyonlar açılmış oldu. FETÖ üyesi savcılar, hâkimler ve yüksek yargı mensupları özellikle komuta kademesinde bir kadro boşluğu oluşturma amacıyla bu davalarda bir dizi usulsüzlüğün altına imza attı. Kumpasta Balyoz ve Ergenekon davalarına isimleri karışan askerlere atfedilen iddiaları bu örgütün üyelerinin yazdığı ortaya çıktı’ (KADEM,2017: 14).

FETÖ, kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda devletin kritik kurumlarına sızarak, özellikle ordu, emniyet, yargı, istihbarat ve siyasi mekanizmaları manipüle etmeye çalışmıştır. Söz konusu örgüt, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdiği darbe girişimiyle bu hedeflerini en üst düzeye çıkarmıştır. Kendi ülkesinin milli ordusuna, istihbaratına, bankasına ve seçilmiş meşru sivil iktidarına kumpas kuranların, bu eylemleriyle ülkenin çıkarlarına hizmet etmedikleri açıktır. Bu tür kumpaslar, ulusal güvenliği ve demokratik süreçleri tehlikeye atarak toplumsal huzuru bozmakta ve devletin temel kurumlarına zarar vermektedir”

MAKALEYİ OKUMAK İÇİN

 

Kaynak: TELE1