Erdoğan’dan ‘katil’ dediği Esad’a: Keşke Özbekistan’a gelse

Yayın tarihi: 16 Eylül 2022 Cuma 8:32 am - Güncelleme: 16 Eylül 2022 Cuma 1:42 pm

Yandaş gazeteci Abdulkadir Selvi, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘katil’ dediği Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad için “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi” sözlerini ‘tarihi açıklama’ olarak nitelendirdi.

AKP’ye yakınlığıyla tanınan Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi bugünkü köşesinde Erdoğan’ın Esad açıklamalarını Övdü. Selvi Erdoğan’ın Putin’le görüşmesine Esad’ın da katılacağı yönündeki iddialara ilişkin AKP’li Cumhurbaşkanı’nın “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dediğini aktardı.

ERDOĞAN’I ATATÜRK İLE KIYASLADI

Abdulkadir Selvi Hürriyet’teki yazısında şu ifadelere yer verdi:

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü alıyor ve şu tarihi açıklamayı yapıyor, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” diyor. İşte Erdoğan böyle bir lider. Onu büyük bir lider yapan da bu özelliği. Demirel, “Barışmayı bilmiyorsan savaşmayacaksın” derdi. Biz Suriye ile savaşmadık. Suriye’deki terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Ama Esed’le de dost değiliz.

Erdoğan savaşmak gerekirse savaşan, barışmak gerekirse barışmayı bilen bir lider. Büyük liderlerin özellikleri budur. Yunan’ı denize döken Atatürk, Venizelos’la dostluk kurmadı mı?

Avrupa Birliği’ni kuran ülkeler, Almanya, Fransa, İngiltere Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında birbirlerine karşı savaşmadı mı?

Selvi’nin yazısı şöyle:

Bu 40 gün içinde iki liderin ikinci görüşmesi olacak. Erdoğan, 5 Ağustos’ta Soçi’de görüştüğü Putin’in, Suriye’ye yönelik operasyonu gündeme geldiğinde, “Mümkün olduğunca bunları, rejimle birlikte çözme yolunu tercih ederseniz çok daha isabetli olur gibi bir yaklaşımı var” demişti.

Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra “Erdoğan ile Esed görüşecekler mi?” diye bir tartışma başlamıştı. İran Haber Ajansı Tasnim, Putin’in Esed’i Şanghay toplantısına davet ettiğini belirterek, Erdoğan ile Esed’in Semerkant’ta görüşeceği haberi geçti. Böylece gözler Şanghay toplantısının yapılacağı Semerkant’a çevrildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şanghay ziyareti, hafta başında yapılan AK Parti MKYK toplantısında da gündem oluyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Semerkant’ta Esed’le görüşeceğine dair haberler olduğu hatırlatılarak, “Erdoğan ile Esed görüşecek mi?” diye soruyorlar. Çavuşoğlu, “Esad Şanghay beşlisine gelmiyor. Böyle bir davet de yok” diyor.

Tabii Esed gelmiyorsa o zaman görüşme de olmayacak demektir. Zaten zirve başladı, Esed yok. Böyle bir görüşme de yapılmayacak.

“İŞTE ERDOĞAN BÖYLE BİR LİDER”

Ancak Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yanıtından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan sözü alıyor ve şu tarihi açıklamayı yapıyor, “Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” diyor. İşte Erdoğan böyle bir lider. Onu büyük bir lider yapan da bu özelliği. Demirel, “Barışmayı bilmiyorsan savaşmayacaksın” derdi. Biz Suriye ile savaşmadık. Suriye’deki terör örgütleriyle mücadele ediyoruz. Ama Esed’le de dost değiliz.

Erdoğan savaşmak gerekirse savaşan, barışmak gerekirse barışmayı bilen bir lider. Büyük liderlerin özellikleri budur. Yunan’ı denize döken Atatürk, Venizelos’la dostluk kurmadı mı?

Avrupa Birliği’ni kuran ülkeler, Almanya, Fransa, İngiltere Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında birbirlerine karşı savaşmadı mı?

Tekrar MKYK toplantısına dönmek istiyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Esed’le ilgili değerlendirmeleri sürüyor. Suriye iç savaşının başladığı günden bu yana Erdoğan’ın Esed konusunda yaptığı en çarpıcı değerlendirme diyebilirsiniz. Aynen aktarıyorum.

ERDOĞAN: KEŞKE ESED GELSEYDİ

“Keşke Esed Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Ama o oralara gelemez. Onun yüzünden, onun tutumundan dolayı Suriye bölünmek üzere. O kendi iktidarını korumak için muhaliflerle savaşa tutuştu. Kendi iktidarını korumayı tercih etti. Kendi kontrol ettiği alanları korumayı düşündü. Ama büyük toprakları koruyamadı” diyor. Erdoğan ikinci kez, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm” dedikten sonra şöyle devam ediyor, “Keşke Özbekistan’a gelseydi, görüşürdüm. Bunları yüzüne karşı söylerdim. Biz o zaman kendisine ‘Bak, böyle yaparsanız Suriye bölünür’ dedik. O muhalifler için bunlar kalabalık ama silahları yok diye düşündü. Bizim uyarılarımızı dikkate almadı. Ama oraya Amerika’nın, Rusya’nın gireceğini düşünmedi. Kendi iktidar alanını korumayı tercih etti ama Suriye’nin büyük topraklarını koruyamadı” diye konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerinden bazı üyeleri Suriye bölünecek sonucunu çıkarıyor. Türkiye, her defasında Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan ülke. Ama zaten Suriye Rusya, ABD ve İran arasında fiilen bölünmüş bir ülke değil mi? PKK-YPG’nin, DEAŞ’ın belli bölgeleri kontrol ettiği bir ülke konumunda değil mi? Terörle mücadele amacıyla biz de varız. Esed Şam, Halep ve Humus dışında nereyi kontrol edebiliyor? Suriye’nin dışına dahi Rusya’nın izniyle çıkabiliyor.

İç savaşın başladığı 2011 yılından önce Türkiye ile Suriye ortak bakanlar kurulu toplantısı yapacak kadar yakınlaşmış, sınırlardaki mayınların kaldırılması kararı alınmış, Esed ailesi tatilini Türkiye’de yapacak kadar dostluk kurulmuştu. Fenerbahçe, Suriye’de El İttihat Takımı ile dostluk maçı yapmıştı.

Arap baharının fırtına gibi estiği, Suriye’de ayaklanmaların başladığı bir dönemdi. Davutoğlu Dışişleri Bakanı’yken sıcağı sıcağına kendisinden dinlemiştim. Erdoğan ikili görüşmesinde Esed’i, “Demokrasiye geçişe öncülük edin. Gördüğüm kadarıyla halk sizi seviyor. Sizin seçim kampanyanıza biz de destek veririz. Siz seçilirsiniz” diye teklifte bulunmuştu. Davutoğlu son görüşmede Kürtlere kimlik kartı verilmesi, muhaliflere af çıkarılması gibi bir dizi teklif sunmuştu. Ama Esed, babasının bildiği yöntemleri tercih etti. Savaşla bastıracağını düşündü. Sonuç ortada.

İç savaş en fazla iki ülkeye zarar verdi. Erdoğan’ın “Kardeşim” diye hitap ettiği Esed, “Katil Esed” oldu.

‘Militan vali’ cezası alan Şimşek’ten Erdoğan’a: Babanın tarlasından aldığın paralarla mı maaşını ödüyorsun?