Dünya Kupası maçlarının oynandığı Katar ilginç bir ülke

Yayın tarihi: 15 Aralık 2022 Perşembe 11:29 am - Güncelleme: 15 Aralık 2022 Perşembe 11:29 am

Hüsnü Mahalli

Başka bir açıdan

11 bin kilometrekarelik ülkede Katarlı olarak yaklaşık 500 bin kişi yaşıyor. 1971’de bağımsızlığına (İngiltere’den) kavuşan Katar’da ilk darbe bir yıl sonra yaşandı. Halife El-Sani kansız bir darbe ile amca çocuğu Ahmed El-Sani’yi devirerek yönetime el koydu. Haziran 1995’de bu kez Halife’nin oğlu Hamed babasını devirerek kendini ülkenin hakimi ilan etti ve Amerikalılara iki kocaman üs inşa etme izni verdi. ABD bu üslerden Irak ve Afganistan’ı işgal etti ve Fırat’ın Doğusu dahil bölgedeki operasyonlarını buradan yönetti ve yönetiyor. İktidara gelen Hamed kısa bir süre sonra El-Cezire televizyonunu kurdurdu ve kendini ‘Emperyalizm ve siyonizme karşı mücadelenin önderi’ ilan etti. El-Cezira kurulduğu günden itibaren Kaide, Taliban ve benzeri radikal İslamcı örgütlerin propagandasını yaptı ve ‘Arap Baharı’ sürecinde ÖSO, IŞİD, NUSRA ve benzeri örgütlerin sözcülüğünü yaptı. Hamed ise başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerini perişan etmek için yüz milyarlarca dolar harcadı ve bu işi yapması için Ankara’ya görev verdi.

Haziran 2013’de Sisi’nin Müslüman Kardeşler iktidarını devirmesinden bir hafta önce iktidarı oğlu Temim’e devreden Hamed ‘Türkiye ile stratejik müttefik ol’ dedi. Haziran 2017’de Mısır destekli Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE’nın tehditleriyle karşı karşıya kalan Temim Erdoğan’dan ‘kendini korumasını’ istedi.

Türk askerini Katar’a gönderen Erdoğan Temim’le içli dışlı bir ilişki kurdu ve Tank Palet fabrikasıyla birlikte limanları, arazileri ve daha bir çok şeyi Temim’e sattı.

Peki bunları neden anlatıyorum!

Katarlılar Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Yunanlı Eva Kaili ve AP’de görevli bir çok kişiye rüşvet verdiği ortaya çıktı.

Adamların ruhunda pislik var.

Daha önce Dünya Kupası için FIFA dahil herkese rüşvet vermişti.

Adamların tüm ilişkilerinde karanlık var.

Hiç bir yerde temiz iş yapmamışlar yapmıyorlar.

Sonuçta hepsi İngiliz ‘beslemesi’.

İngiliz olmazsa Amerikan.

Körfezdeki diğer kral, emir ve şeyhler gibi.

Örneğin Suudiler.

Adamların işi gücü Amerika’nın karanlık operasyonlarını finanse etmek. En son Nisan’da Pakistan’da Umran Han hükümetini devirmek ve yerine Amerikan-İngiliz işbirlikçisi  Şahbaz Şerif hükümetini işbaşına getirmek için 300 milyon dolar harcamışlardı.

Tipik Amerikan tezgahı.

Son örnek Peru’da.

Geçen yıl Temmuz ayında Cumhurbaşkanı seçilen Solcu  Pedro Castillo asker destekli parlamentoyu feshedip erken seçim kararı alınca CİA’ın başını çektiği bir operasyonla görevinden alındı ve tutuklandı. Şu anda ülkede büyük bir kargaşa var ve Latin Amerika ülkelerinde sol iktidarlara tahammül edemeyen ABD her yerde kargaşa peşinde.

Kurulduğu 1776’dan bu yana dünyanın her yerinde en az 200 askeri işgal, iç savaş, kargaşa ve darbeler yapan ABD hiç kimseyi rahat bırakmaz ve bırakmayacaktır.

Bu bir emperyalist sömürgeci ülke ve güçlerin ve onların işbirlikçilerinin ortak kültürü.

Hiç birinin özgürlük, demokrasi, hak, hukuk ve insan haklarına saygısı yok ve olamaz.

Son örnek Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza.

Seçildiği günde bile İmamoğlu’na ‘topal ördek’ tanımını kullanan Erdoğan son mahkeme kararıyla bu kavgayla ne kadar zor durumda olduğunu kanıtladı.

Dışarıda söylemediğini bırakmadığı bölge liderleriyle barışmak için her yola baş vuran Erdoğan içeride gerginliklerden vazgeçmiyor ve geçecek gibi görünmüyor. Seçim günü yaklaştıkça bu gerginlikler artacak çünkü seçimi kaybetme olasılığı artıkça iktidar ve çevresindekilerin hırçınlık ve saldırganlığı artarak yaygınlaşacak.

20 yıllık iktidarı ve bu iktidarın onlara sağladığı maddi ve manevi kazanımlardan vazgeçmek pek kolay olmayacaktır onlar için ama geldikleri gibi gidecekler.

Katar’ın katar katar dolarları da onları kurtarmayacak.