Ders alalım. Kahramanmaraş depremleri yaşadığımız son felaket olsun. Bir daha böyle acılar çekmeyelim, kayıplar vermeyelim istiyorsak inşaatı yapanı, mimari projesini çizeni, mühendisini, denetleyeni, imarını vereni, herkesi ama herkesi yargılamalıyız. Ucu nereye uzanırsa uzansın yargılamalıyız. Ucu kime uzanırsa uzansın yargılamalıyız. Hangi belediyeymiş, hangi siyasi partiymiş, kimin akrabasıymış, kimin torpillisiymiş bakmadan yargılamalıyız. Şu enkazdan çıkmak, toz topraktan, üstümüze bulaşmış pisliklerden kurtulmak istiyorsak bütün sorumlular hesap vermeli. Bir daha böyle acılar çekmeyelim, kayıplar vermeyelim istiyorsak siyasi partilerden ve kişilerden bağımsız Deprem Başkanlığı’na ihtiyaç var. Deprem Başkanlığı, bütün sorumluluğu alsın, ülkeyi depreme hazırlasın. Bilim insanlarından oluşan bir yönetim kurulu, uzmanlardan oluşan bir danışma kurulu olsun. Hem olası depremlerin risklerini azaltmaya yönelik (yıkım, tahliye, bina güçlendirme, kentsel dönüşüm, vs.) çalışsın hem de afet sonrasındaki bütün koordinasyonu yapsın. Arama-kurtarma, sağlık hizmetleri, barınma, asker ve polisten alınacak destek, TUVALET, acil ihtiyaçlar, yardımların organize edilmesi ve ulaştırılması, gönüllülük her şeyin ama her şeyin patronu Deprem Başkanlığı olsun. Kimse de bir ‘sayın’dan talimat beklemesin. Planlar hazır olsun, felaket anında hemen devreye sokulsun. Bir aksilik olursa biz de kime neyin hesabını soracağımızı bilelim. Bu da böyle kısacık bir yazıdır. Bunu uzun uzun konuşmaya da gerek yoktur.

***

Yazıya, ders alalım, diyerek başladım ve son noktayı koyduğumda öğrendim ki Karabük Üniversitesi’nin Mimarlık Fakültesi’ne, ilahiyatçı bir dekan atanmış. Pes! Hem de şu felaketin ortasında! NOT: Neyse ki kamuoyunda oluşan tepkilerden sonra beyefendi istifa etmiş.