Çirkin Kral 84 yaşında

Yayın tarihi: 1 Nisan 2021 Perşembe 4:32 pm - Güncelleme: 1 Nisan 2021 Perşembe 4:33 pm

‘Çirkin Kral’ lakaplı usta sanatçı Yılmaz Güney, 84. doğum gününde sevenleri tarafından anılıyor.

Eserleri ve devrimci kişiliğiyle sevilen sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazar Yılmaz Güney 84. yaşında anılıyor. 1 Nisa 1937’de Adana’nın Yenice köyünde yoksul bir ailenin yedinci çocuğu olarak dünyaya gelen Güney, Türkiye sinemasının önemleri isimleri arasında yerini aldı.

9 Eylül 1984’de yaşamını yitiren Yılmaz Güney, Yol, Sürü, Umutsuzlar, Baba, Ağıt, Endişe gibi filmleriyle adını unutulmazlar arasına yazdırdı.

İşte Cannes ödüllü usta sanatçı Yılmaz Güney’in hayatı:

Güney, 1 Nisan 1937 tarihinde Yenice, Yüreğir, Adana’da dünyaya geldi. Yılmaz Güney’in gerçek adı Yılmaz Pütün’dür. Kendi ifadesine göre Pütün, kırılması zor sert meyve çekirdeği demektir. Köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiştir. Zaza kökenli babası Siverek’in Desman köyünden olup, Kürt kökenli annesi Muş’un Varto ilçesindendir. Kendisi Adana’da büyümüş ve Adana birçok filmine konu olmuştur. Adana’da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalışmıştır. Üniversite okumak üzere İstanbul’a gitmiş Atıf Yılmaz ile tanışmıştır. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazmıştır. Daha sonra Atıf Yılmaz’ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başlamıştır.

SİNEMAYA BAŞLAMASI

Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Alageyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazdı hem de filmlerde rol aldı. Karacaoğlan’ın Karasevdası’nda da yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Yılmaz Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm oldu.

İki yıl sonra tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çekti. Filmlerinde ezilen, hor görülen bir “Anadolu çocuğunun” otoriteye başkaldırısı vardı. Bu dönemde Çirkin Kral lakabını aldı. Bu dönemdeki en önemli Lütfü Akad’ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan Hudutların Kanunu oldu. Bu dönem boyunca oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı bu dönemde artık oturdu.

CEZAEVİ YILLARI

Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom’un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Partisi üyelerini sakladığı gerekçe gösterilerek 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Yılmaz Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınladı. 1974’te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Yılmaz Güney aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim’de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976’da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevinden yurt dışına firar etti. Yılmaz Güney’in hapisten kaçışı da filmlerini anımsattı. Hapse girmeden önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde, bir günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştı. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etti. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya’nın Kaş ilçesinden Yunanistan’a bağlı Meis adasına, oradan da İsviçre’ye kaçtı. Daha sonra Fransa’ya geçen Güney, yaşamının geri kalanını orada geçirdi.

CANNES YOLCULUĞU

Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve yurt dışında ve yurt içinde büyük ilgi gören ve Şerif Gören tarafından Yol çekildi. Cezaevindeyken GÜNEY adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. Yol’un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali’nde ödül aldı. Yurt dışına gittikten sonra Fransa’da Duvar filmini çekti. Güney’in, 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı Duvar onun son filmi oldu.

Güney, ilk resmi eşi Nebahat Çehre ile 1966’da bir birlikteliğe başladı, 1968’de çift boşandı. İkinci evliliği ise 1970’den ölümüne kadar Fatoş Güney’le (Jale Fatma Pütün) oldu, doğan çocuklarına Yılmaz adını verdiler. 1963-66 yıllarında birlikte olduğu Birten Ünal’dan da Elif (d. 1966) adlı bir kızı vardır.

Son yıllarını Paris’te geçiren Güney, mide kanseri hastalığı nedeniyle 9 Eylül 1984 tarihinde 47 yaşında yaşamını yitirdi. Mezarı Paris’te bulunan Père Lachaise Mezarlığı’nda 62. kısımda bulunmaktadır.