Ceren Ünal’ın şüpheli ölümü! Savcılık intihar dedi, aile kabul etmedi

Yayın tarihi: 24 Ağustos 2022 Çarşamba 1:02 pm - Güncelleme: 24 Ağustos 2022 Çarşamba 1:02 pm

Ankara’da kaldığı evde ölü bulunan Ceren Ünal soruşturmasında savcılığın takipsizlik kararına aile itiraz etti. Sağ el tırnağında erkek cinsiyet geni bulunduğu tespit edilen genç kadının annesi “Benim çocuğum öldürüldü” diyerek isyan etti.

Ankara’da 25 yaşındaki Ceren Ünal, 16 Eylül 2021 tarihinde evinde ölü bulundu. Ünal’ın arkadaşı S.K., kendisine ‘hakkınızı helal edin’ mesajı attığını ve kendisine ulaşamayınca eve gittiğini, haber vermesi üzerine gelen polislerle içeri girdiğinde genç kadını banyoda asılı gördüğünü söyledi.

Olay yeri incelemesi sırasında Ünal’ın not defteri bulundu. Soruşturma dosyasına yansıyan bilgilere göre, defterde Ünal’ın intihar etmek istediğine ilişkin notlar yer alıyordu.

Savcılık Ünal’ın ölümüne ilişkin soruşturma başlattı. Biyoloji İhtisas Dairesi’nin 29 Eylül 2021 tarihli raporunda, Ünal’ın “vajinal ve anal sürüntü örneklerinde sperm hücresinin görülmediği” belirtildi. Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nın 11 Kasım 2021 tarihinde verdiği rapora göre, Ünal’ın sağ elindeki “2” numaralı tırnak parçasında düşük düzeyde erkek cinsiyet geni belirlendi.

SAVCILIK TAKİPSİZLİK KARARI VERDİ

En son Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı’nın 6 Haziran 2022 tarihinde verdiği raporunda, Ünal’ın ölümünün kendisini asması sonucu gerçekleştiği belirtilerek, “Olay yerinde yapılan incelemede şüpheli bir durum bulunmadı… Cesedin bulunduğu ortam, bulunuş şekli, olay yeri inceleme bulguları birlikte değerlendirildiğinde kişinin ölümü ası sonucu meydana gelmiş” denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmada Ünal’ın intihar ettiği sonucuna vararak 7 Temmuz 2022 tarihinde takipsizlik kararı verdi.

ANNE İSYAN ETTİ: BENİM ÇOCUĞUM ÖLDÜRÜLDÜ İNTİHAR ETMEDİ

Ünal’ın annesi Yurdagül Doğan kızının intihar ettiğine inanmadığını dile getirerek, “Yüzde 99 demiyorum, yüzde 100 eminim” dedi. Doğan, kızının ölümüne ilişkin soruşturmanın gereğince yapılmadığını kaydederek, “Benim çocuğum öldüğünde evinde yemek yapıyormuş. Tezgahında malzemesini doğramış. Yemek yapacakmıştır. Kendini öldürecek insan yemek yapar mı? Beni çocuğum öldürüldü, intihar etmedi” diye konuştu.

Doğan, çocuğunun katillerinin bulunmasını isteyerek, “Adalet istiyorum. Benim çocuğum daha 24 yaşındaydı, hayalleri vardı. Kendini öldürecek insan, babasından bir gün önce para istemiş. ‘Baba dolabım yok, dolap alacağım’ diye. Ayağına yeni spor ayakkabı almış. Arkadaşları diyor işyerindeki. Daha ayakkabısının sevincini yaşıyormuş bu çocuk” dedi.

Doğan, Ceren’in Latte ismini verdiği kedisini çocuğu gibi sevdiğini aktararak, “İntihar edecek olsaydı, evde bırakmazdı. Onu birilerine emanet ederdi” diye konuştu.

“KARAR ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİNİN AÇIĞA ÇIKARILMASINDAKİ YARGISAL ÇABASIZLIĞI ORTAYA KOYUYOR”

ANKA’da yer alan habere göre, Ünal’ın ailesinin avukatı Nurdan Kılıç, savcılığın takipsizlik kararına itiraz ettiklerini açıklayarak, “Kolluk ihbar üzerine olay yerine gidiyor. Aynı gün tanzim edilen polis tutanağı ile ası sonucu intihar diye kayıtlara geçiyor ölüm. Dosyada şüphe götüren çok fazla husus olmasına rağmen bunlar giderilmeden savcılık takipsizlik kararı veriyor. Savcılık tarafından verilen takipsizlik kararı, özellikle Ceren Ünal dosyası özelinde, bize şüpheli kadın ölümlerinin açığa çıkarılmasındaki yargısal çabasızlığı ortaya koyuyor” dedi.
Kılıç şu şekilde konuştu:

Takipsizlik kararına itiraz ettik. İtirazı konu olayları başlık şeklinde açıklamak gerekirse, en önce ihbar üzerine kolluk olay yerine gidiyor ve üçüncü bir kimsenin ihbarı var. Olay yerine giden kolluk önce Ceren’in kapısını çalıyor. Açan olmayınca sitede, civarda bulunan bir merdiveni açık olan ikamet penceresine dayıyor. Ancak kendisinden önce ihbar eden şahsı ikamete sokuyor. Şahıs içeri giriyor, kapıyı kolluğa açıyor. Üçüncü kimse aslında Ceren’in ölü bulunduğu yeri işaret etmiş oluyor. Tek başına bu husus bile soruşturmanın yürütülme biçimini açıkça ortaya koyuyor.
Savcının bu dosyaya herhangi birinin şüpheli olabileceği gözüyle bakması lazım. Bizim için (eve giren S.K.) elbette bizim için şüpheli. Diğer beyanları olan dosyadaki diğer kimseler de şüpheli ama en başından dosya bu kadar ihtimamsız soruşturuluyor.

“DAİREYİ GÖREN GÜVENLİK KAMERASI YOK”

Ölümün gerçekleşmesinin evvelinde ikamete giren, çıkan kimse var mı, yok mu? Ceren bilgi sahibi beyanlarında geçen şekliyle istirahatte mi? Bunu tespite yarar tek araç olan kamera kayıtları ölüm olayının gerçekleşmesinden tam 25 gün sonra kollukça tespit edilmek üzere mahale gidiliyor. 25 gün sonra gidiliyor ve çok garabet bir tutanak var. Kollukça ikamete gidildikten sonra şu deniyor: ‘Biz ikamete gittik, ikametin bulunduğu katta daireyi ve dairenin içini doğrudan gören bir güvenlik kamerası yok. Dolayısıyla biz bu tutanağı tanzim ettik ve mahalden ayrıldık’. Biz sonra bu tutanağı fark ettik. Doğrudan site yönetimi ile irtibata geçtik. 7-24 kayıt tutuluyor mu, güvenlik kamerası var mı? Kaç gün aralıklarla üzerine işleniyor? Bize site yönetiminin verdiği cevap; ‘Sürekli kayıtlar işleniyor ama 15’er gün aralıklarla bu kayıtlar siliniyor.’ Sonra savcılığa giderek, hem yazılı hem şifahen ‘Gidilsin mahale, üzerine işlenmişse bile kayıtlar alınsın. Site giriş çıkışı, garaj. Apartman giriş- çıkış. Buna ilişkin bütün kayıtlar toplansın. Adli bilişim uzmanlarına verilsin. Eğer varsa imkan buna ilişkin geriye dönük olarak bu kayıtlar temin edilsin. Sonra tekrar kollukça ikamete gidiliyor. Bu kez yine garabet bir tutanak daha tutuluyor. Bu kez ‘Biz gittik, 15’er gün aralıklarla kayıtların üzerine işlendiğinin bilgisi verildi bize. Dolayısıyla bu tutanağı tanzim etmekle olay yerinden ayrılmış olduk’ deniyor. Yine kayıtlar temin edilemeden mahalden ayrılınıyor.

İkamette Ceren’in telefonu var. Telefon alınıyor. Biz avukat olarak takip ettiğimiz diğer dosyalardan Android telefonların şifrelerinin kolaylıkla adli bilişim uzmanlarınca kıralabildiğini biliyoruz. Ceren’in telefonu soruşturma süresi boyunca savcılıkta yattı. Şu oldu, adli bilişim uzmanına verilmiş, adli bilişim uzmanı ‘Biz şifreyi kıramadık, kayıtları temin edemedik’ diye geri vermiş. Adli emanete gitmiş telefon ve bir yıldır adli emanette.

Yine Ceren istirahatte mi, bir yerlere gidip gelmiş mi, bulunduğu yerde sinyal veriyor mu telefon? Buna ilişkin Bilgi ve Teknoloji Kurumu’na müzekkere yazılarak, HTS kayıtlarının celbini talep ettik. Yine HTS kayıtlarının ve telefon incelemesinin yapılmadığını görüyoruz. Bu kayıtlar incelenmeden takipsizlik kararı veriliyor ve takipsizlik kararında bu hususların hiçbirine değinmiyor.
Ceren’in not defteri bulunuyor. Not defteri içeriğinde sayfalar arası yazı mukayesesi yapılmış. Yazılar Ceren’in elinden mi çıkmış, başkasını elinden mi çıkmış şeklinde. Ancak Ceren’in çalıştığı işyerinde eskizler, el yazıları, bunların temin edilerek yazı mukayesesi yapılmasını defalarca talep ettik. Savcılıkça taleplerimiz karşılık görmedi. Buna ilişkin değerlendirme yapılmadı. Yalnızca var olan not defteri ve intihar notları üzerinden inceleme yapılarak, takipsizlik kararı veriliyor.

SAĞ EL TIRNAĞINDA ERKEK GENİ BULUNDU

Üzerinden en çok durulması gereken konu, adli tıp raporunda dosyaya giren, sağ el tırnağında erkek cinsiyet geni bulunduğuna ilişkin tespit var. Savcı ile şifahen görüşmelerimizde de bu hususu görüştük. Bunun üzerinde durulmadan dosya neticelendiriliyor.

Ceren’in soruşturmasının yürütülme biçimi bu ülkenin kadınlara yönelik yargı pratiğini açık bir biçimde ortaya koyuyor. Yalnızca geride bıraktığımız temmuz ayında 24 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü ve 20 kadının da ölümünün şüpheli olduğunu biliyoruz.

Eksiksiz biçimde aydınlatılmayan her şüpheli kadın ölümünün, bizce etkin soruşturma yükümlülüğünün doğrudan ihlali anlamına geldiğini savcı ile görüşmelerimiz ve itirazlarımızda belirttik.”