15 maddelik seçim yasası komisyondan geçti, meclisten de geçecek. Peki, Türkiye’yi şimdi nasıl bir süreç bekliyor?
Çeşitli senaryolar masada. Öncelikle TBMM’de grubu olan partiler bir an evvel toparlanıp bir strateji belirlemek zorunda. Buna Millet ittifakı da dâhil. Genişleyecekler mi, yoksa ayrı ayrı seçime mi gidecekler?
Görünen o ki yalnızca ortak aday etrafında buluşmak da yetmiyor. HDP ve Sol partilerin dışarıda bırakıldığı, altılı masa olarak bildiğimiz muhalefet partilerinden oluşanların içerisinde yüzde yedi barajının altında kalabilecek, milletvekili çıkarma olasılığı oy oranına göre belirlenecek partilerde tehlike altında.
Meclis çoğunluğunu elde edemeyecek bir muhalefet seçimi kazansa dahi, başkanlık sistemi ve AKP – MHP ittifakı altında ezilme tehlikesiyle karşı karşıya.
Anketler sizi yanıltmasın. Demokrasisi gelişmiş ülkelerde anketler net sonuçlara yakın oranlar verir. Peki, Türkiye sizce demokrasisi gelişmiş bir ülke midir? Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum.
Bakın yıllarını seçim stratejilerine vermiş, Ekrem İmamoğlu’nunda seçim danışmanlığını yapmış ve EAPC ( Avrupa Siyasi Danışmanlar Derneği ) 2. Başkanlığını yapmakta olan Necati Özkan ne diyor ;
‘’Anketler çok önemlidir ama sizi yanıltmasın. Politik bir anket yapmanın uygulamadaki tek nedeni seçimi kazanmanıza yardımcı olabilecek bilgiler elde etmektir.Bir politik ankette belki de en az önem taşıyan bilgi her hangi bir anda kimin önde olduğu bilgisidir.’’
Yetmez ama Evet referandumu ile birlikte ülke siyasetinde koalisyonlar devri kapanmış yerini ittifaklara bırakmıştır. Durum bu olunca elimizde iki ittifak var. Cumhur ittifakı ve millet ittifakı. Seçim yasası mecliste kabul edildikten sonra bir yıl içerisinde seçim gerçekleşebilir demektir. O halde şimdi bir masa etrafında buluşup söyleşme değil, bir çatıda buluşma vaktidir.
MİLLET İTTİFAKI GENİŞLEMEK ZORUNDA
Muhalefetin partili cumhurbaşkanı Erdoğan karşında kazanmasının yolu yekvücut olmaktır. Aksi durumda bu seçim yasasıyla parlamento çoğunluğunu elde edecek iktidar Türkiye’ye bir 5 sene daha zulme devam edecek demektir. Türkiye’nin güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmeye değil, adil, laik ve cumhuriyet değerlerine sadık bir yönetim biçimine ihtiyacı vardır. Bunu pek tabi parlamenter sistem de yıllarca siyaset yapmış muhalefet parti liderleri de bilmektedirler. Önce seçim kazanılmalı sonra parlamenter sisteme geçişin yolları aranmalıdır.
27 Mart’ta ikinci buluşmayı gerçekleştirecek muhalefet partilerinin masasından seçim yasası stratejisi ve somut bir seçim programı ( vaat, miting kararı, birleşme mesajı vb. ) çıkmazsa ağır ekonomik koşullar ve baskıcı rejim altında ezilen halkı seçim sattı mahalline girildiğinde ikna etmesi çok daha zor olacaktır.
Saadet Partisi sözcüsü ve aynı zamanda Genel Başkan Yardımcılığını da yapan Bülent Kaya’nın yayımladığı sosyal medya mesajı dikkate şayan. Şöyle diyor Bülent Kaya ‘’İsim değil, zihniyet ve program birlikteliği önemlidir.’’ Ben bu mesajı ‘’Millet İttifakı çatısında devam mı edelim yoksa yeni bir ittifak altında birleşelim mi ‘’ sorusu sorulmaya başlamış diye okuyorum.
STRATEJİNİZ YOKSA KAZANAMAZSINIZ
Ünlü Savaş Sanatı eserini pek çoğunuz bilirsiniz. Savaş Sanatı sanılanın aksine ‘’savaşmama’’ üzerine kurulmuş bir eserdir. Şöyle der Sun Tzu; ‘’mükemmellik her muharebeyi kazanmakta değil düşmanı savaşmadan yenmekte yatar. Savaşın en soylu biçimi stratejiye saldırmaktır.’’
İktidarın bir stratejisi var mı, var. Kutuplaştırma, kendinden olmayanı ötekileştirme, tipik siyasal İslamcı özelliğini kullanarak cumhuriyet değerleriyle kavga ve şimdi en yakın örnek önünüzdeki seçim yasası.
Muhalefetin stratejisi ne?
Cumhuriyet mi istiyoruz?
Demokrasi mi istiyoruz?
Daha çok özgürlük mü istiyoruz?
Hangisi? Yoksa yalnızca bugün ‘’nasıl bilirdiniz?’’ sorusunu sorarak anacağımız Demirel’in ‘’boş tencerenin götüremeyeceği iktidar yoktur’’a mı sığınacağız?
Et ve ekmek kuyruklarının iktidarı tahtından etmek için oy kuyruklarına dönüşmesinin yolunu açın. Bunu da doğru bir strateji ve bir plan dâhilinde bir gün dahi oyalanmadan yapın!