CHP’den Erdoğan’a ‘eğilme’ yanıtı

Yayın tarihi: 9 Ekim 2020 Cuma 4:46 pm - Güncelleme: 9 Ekim 2020 Cuma 5:51 pm

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Biz, rükuda Allah’ın huzurunda eğiliriz. Başka hiçbir gücün önünde eğilmedik, eğilmeyiz” sözlerine CHP’den yanıt geldi.

CHP’nin sosyal medya hesabından ‘Kısa bir hatırlatma…’ notuyla CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın bugünkü açıklamalarına yer verildi.

Öztrak, Erdoğan’a verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:

* Şimdi tabii dolar ne zaman Türk Lirası karşısında rekorlar kırmaya başlasa Erdoğan apar topar soluğu Katar’da alıyor.

* İşler böyle gidince de tabii bize borç veren emir, her seferinde biraz daha böyle tepeden bakar halde duruyor.

* Milletimiz de bu manzarayı, bu tür resimleri, bu fotoğrafları görüyor.

* Şimdi ben açık söyleyeyim. Sadece emir mi? Erdoğan ‘Bu can bu tende kaldıkça alamazsınız’ dediği Rahip Brunson’ı bir gecede Trump istedi diye seçim malzemesi yapsın diye Beyaz Saray’a gönderdi mi göndermedi mi? Gönderdi.

* Kendisine ‘aptal olma’ diye Trump’ın yazdığı mektubu götürüp Washington’da Beyaz Saray’da Trump’ın suratına çarpabildi mi? Çarpamadı.

* Barış Pınarı Harekatı tam hedeflerine ulaşmadan neden ordumuzu durdurdun?

* Peki 36 askerimiz şehit olduktan sonra bunun hesabını sormaya gidiyor diye biz düşünürken Kremlin’de Putin’in kapısında ayakta bekledi mi, beklemedi mi? Bunlar bizim içimizi acıtıyor.

* Evet, borç alan emir alıyor, bu manzarayı da büyük bir hüzünle, büyük bir acıyla, büyük bir sıkıntıyla izlemek zorunda kalıyoruz.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararının ardından TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a “Anayasa’ya aykırı olduğu baştan belli olan kararı, Meclis’te okutarak hak gaspına göz yuman, Anayasa Profesörü Meclis Başkanı ne yapacaktır? Saray’ın mı milletin mi iradesine uyacaklar, göreceğiz” dedi.

Öztrak’ın açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

Erdoğan: Müminin görevi yoklukta sabretmektir

MİLLİ İRADEYE KAYYIM: Bir memleket ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Sarayın kibirlisinde de bekçisinde de ilim maalesef yok. Bu nedenle, 83 milyonluk koca bir ülkeyi, zulümle yönetmeye çalışıyorlar. Beğenmedikleri basın-yayın organlarına cezalar yağdırıyorlar. TELE 1, Halk TV gibi milletin izlediği ekranlara karartma uyguluyorlar. Oda TV’yi kapatıyorlar. Haberlerinden rahatsız oldukları gazetecileri, sözleri hoşlarına gitmeyen aydınları içeri atıyorlar. Müyesser Yıldız aylardır içeride. Osman Kavala yıllardır içeride. Saray hükümeti, milletin seçtiğini mahkeme kararı olmadan görevden alıyor. Milli iradeye kayyım atıyorlar.

Yandaş medya ve AKP’nin yeniçerileri TELE 1’i neden hedef gösterdi?

SARAYIN MI MİLLETİN Mİ İRADESİNE UYACAKLAR: Arkadaşımız Enis Berberoğlu, yıllarca, haksız hukuksuz yere içeride yattı. Çıktı. Yeniden milletvekili seçildi. Dokunulmazlık kazandı. Sarayın talimatıyla mahkeme yine milli iradeyi tanımadı. Yürütmenin vesayeti altındaki yargı, Anayasa’ya aykırı olarak, TBMM’nin yetki ve haklarına tecavüz etti. Milletin verdiği milletvekilliğini gasp ettiler. Anayasa Mahkemesi dün gerekçeli kararını yayımladı. Yüksek mahkeme, arkadaşımıza milletimiz tarafından verilen, ‘siyasi faaliyette bulunma görevinin engellediğini’, ‘hakkının gasp edildiğini’ teyit etti. Anayasaya Mahkemesi’nin ‘oy birliğiyle’ verdiği bu karar karşısında, yargı ne yapacaktır? Anayasa’ya aykırı olduğu baştan belli olan bu kararı, Meclis’te okutarak hak gaspına göz yuman, Anayasa Profesörü Meclis Başkanı ne yapacaktır? Saray’ın mı milletin mi iradesine uyacaklar, göreceğiz.

Cuma’da ekonomi mesajı… Hutbede ‘yokluğu paylaşalım’ öğüdü

MİLLETİMİZE ZULÜM EDİYORLAR: Bu arada Sarayın atama İçişleri Bakanı, Saray’ın bekçisi ve kibirli başı, ne hak tanıyorlar ne de hukuk. Yüksek Mahkeme’yi ve Başkanı’nı açık açık tehdit ediyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne ayar vermeye çalışıyorlar. Neden? Çünkü ehliyetleri, ilimleri yok. Yasalara uymayı, millete hesap vermeyi sevmiyorlar, korkuyorlar. Zulümle, baskıyla, kırarak, dökerek, millet iradesini tanımayarak ülkeyi yönetiriz sanıyorlar. Milletimize de zulüm ediyorlar.

Soylu’dan sonra Bahçeli de AYM’yi hedef aldı

İŞSİZLİK GENÇLERİ EZİP GEÇİYOR: Liyakatsiz, bilim tanımayan tek adam yönetiminde milletimiz, işsizlikle, yağmur gibi yağan zamlarla, cebinde pul olan parasıyla, sırtına yüklenen borçlarla, kâbus gibi artan yoksullukla, görülmemiş bir buhranı yaşıyor, milletimiz yağmalanan, çalınan geleceğine ağlıyor. Son bir yılda; işsiz vatandaşlarımızın sayısı 3 milyon kişi artarak, 11 milyona dayandı. Gerçek işsizlik oranımız yüzde 30,4’e ulaştı. Bir de işi olmayıp, işte görünenler var. Ücretli zorunlu izine çıkartılan vatandaşlarımızın sayısı 3 milyonu buldu. Bu vatandaşlarımız ayda 1.168 lirayla hayata tutunmaya çalışıyor. İşsizlik en çok bu ülkenin umudu gençlerimizi ezip geçiyor.

Sayın bakan bakar mısınız? Biri 7.95 öbürü 9.36

İKTİDAR TAVSİYE VERMEZ: Bugün Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşlarda olan 5 milyon gencimize ne iş, ne de eğitim verebiliyorlar. Taşı sıksa suyunu çıkaracak 5 milyon gencimiz evde oturuyor, anasının babasının eline bakıyor.Buna çare bulma makamında olanlar ne yapıyor? ‘Acıyı bal eyleyin, yoklukta sabreyleyin’ diye, millete vaaz veriyorlar. İktidarlar sabır tavsiye etmez. Milletin derdine derman olur. Muktedir olur.

8 ayda 1 milyon işsiz

PARAMIZ DİBE VURDU: Milletimizin alım gücü günden güne azalıyor. Paramızın değeri güneş görmüş kar gibi eriyor. Bu ucube rejim iki yıl önce millete ‘24 Haziran’da bu kardeşinize yetkiyi verin. Ondan sonra faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz’ dedi mi? Dedi. İş başına geldiklerinde, dolar 4 lira 53 kuruş, euro 5 lira 33 kuruştu. Bugün dolar 8 liraya, euro ise 10 liraya dayandı. Dolar ve euro milli paramıza karşı her gün rekor üstüne rekor kırıyor. Orta Vadeli Program daha 10 gün önce yayımlandı. Programda dolar; 2021’de 7 lira 68 kuruş, 2022‘de 7 lira 88 kuruş, 2023’de 8 lira 2 kuruş olacak deniyor. Ama dolar daha bugünden 8 liraya dayandı. Saray’ın 3 yıl sonrası için verdiği dolar değerine, 10 günde ulaşıldı. Şimdi bu müflis bezirganlar,‘3 yılda ulaşacağımız hedefi 10 günde yakaladık’ diyerek, havai fişek bile patlatırlar. Programın hedeflerinin, tahminlerinin ömrü 10 gün bile sürmedi. Ucube rejimin iş başı yaptığı son iki yılda, paramızın reel değeri iki kez dibe vurdu. Böyle bir beceriksizlikle daha önce hiç karşılaşmadık. Ama bunun sorumlusu olan Saray’ın sosyete damadı ‘döviz kuru beni ilgilendirmiyor’ diyerek, olan biteni seyrediyor. Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder. Emanet ehline verilmezse, döner dolaşır, bu da millete zulüm olur.

HARACA DÖNÜŞEN VERGİLERİ İNDİRECEĞİZ: Damat dövize bakmasa da; iğneden ipliğe her şeyin fiyatı dövize bakıyor. Damadın kabindeki arkadaşı Ticaret Bakanı bile, bebek maması fiyatlarındaki artışı, döviz kuruna bağlıyor.Arabanın fiyatı dövize endekslenmiş, her gün artıyor. Üstüne son yaptıkları fahiş ÖTV zamlarıyla, millet şimdi bir arabayı kendine alacaksa, en az bir arabayı da devlete alıyor. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: İktidara geldiğimizde, haraca dönüşen bu haksız vergilerin hepsini indireceğiz.

MİLLETİ SOYUYORLAR: Daha iki gün önce benzine 16 kuruş; mazota ise 23 kuruş zam geldi. Araban mı var; derdin var. Araç muayenesi bile milletten haraç kesmeye döndü. Bir araç muayenesi için vatandaştan 342 lira alınır mı? Alıyorlar. Bir de egzoz gazı ölçümü için 80 lira veriyorsun. Ediyor 422 lira. Milleti alenen soyuyorlar. Anlaşılan Ulaştırma Bakanı da,‘Maliye Bakanı dövize bakmazsa, ben de bu işlere bakmam’ diyor.

ZAM ÜSTÜNE ZAM GELİYOR: Önümüz kış. Pandemi var. Çoluk çocuk daha uzun zaman evlerinde kalmak zorunda…Milletin elektrik, doğal gaz faturası daha da artacak. 2019’da 15,5 milyon yurttaşımız; ‘evimi ısıtmakta zorlanıyorum’ diyordu. Bu buhran, bu sayıyı daha da artıracaktır. Bu kış vatandaşın ısınma faturasını düşürecek. Tedbir ve destekleri derhal milletimize açıklayın. Yine temel gıda ürünlerine de zam üstüne zam geliyor. Artık vatandaş, ayçiçek yağının, mısır yağının, peynirin de yanına yaklaşamıyor. Ucuzcu marketlerde bile etiketler, saat başı değişiyor. Saray ise zamların, hayat pahalılığının üzerine, TÜİK şalı örtüyor.

TULUMBADA SU BİTTİ: Yıllarca bol bol yediler, içtiler. Borç parayla yazlık, kışlık saraylar yaptılar. Kendilerine milyarlarca dolarlık uçan saraylar aldılar. Paraları betona gömdüler. Dışarıdan gelen ucuz parayla; üretimi, ihracatı, istihdamı artıracak yatırımları yapamadılar. 18 yıl boyunca tarım ve sanayi üvey evlat muamelesi gördü. Ülkenin köklü sanayicileri bile yapsatçı müteahhit oldu. Ama şimdi tulumbada su bitti. Bunlar şimdi borç almak için Körfez Emirlerinin ayağına gidiyorlar.

HAREKATI NEDEN YARIDA KESTİNİZ: Yine bugün Barış Pınarı Harekâtı’nın yıl dönümü… Şehit olan askerlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz. Ama soruyoruz… Bugün Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında kutladığınız bu harekatı, hedeflerine ulaşmadan neden yarıda kestiniz?

NASIL BİR MASKARALIK: TBMM’ye getirdikleri yeni bir düzenlemeyle, Saray 2020 için aldığı borçlanma yetkisini, iki katına çıkarmaya hazırlanıyor. Bu yılın bütçe kanunuyla; Saray, Meclis’ten toplam 154 milyar liralık borçlanma yetkisi aldı. Daha 2020’nin ilk sekiz ayında, bu sınırı aşıp, 249 milyar liralık net borçlanma yaptı. Anlaşılan bu da yetmedi. Borçlanma limitini iki kat artırarak 309 milyar liraya çıkarmak istiyorlar. Ek bütçe getirmeden borçlanma limitini artırmak nasıl bir maskaralıktır?

MİLLET DUYMASIN DİYE: Sorunlara çözüm bulacaklarına üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Sayıştay denetçileri kurumlar hakkında denetim raporlarını yazıyor. Bu raporların haber olmasına kim karşı çıkıyor? RTÜK ve tabi onun çift maaşlı başkanı. Sayıştay raporlarını haber yapan medya kuruluşlarına, kendince gözdağı veriyor. RTÜK’teki yurtdışı gezilerini, alınan harcırahları millet görmesin diye. Bu memlekette yaklaşık 3 milyon çalışan, ayda bin 168 lirayla hayatta kalmaya çalışırken, Ticaret Bakanlığı’nda, ayda 140 bin lira maaş alanların olduğunu millet duymasın diye. RTÜK ve RTÜK’ün başındakiler; bir kendinize gelin. Sayıştay TBMM adına, yani millet adına sizleri denetliyor. Milletin kör kuruşu, yetimin hakkı zayi olmasın diye o raporları yazıyor. Sayıştay denetçilerinin raporlara yazdığı her usulsüzlük, elbette haber değeri taşır. Medyayı tehdit ederek, haberleri karartarak, milletin gerçekleri öğrenme hakkını gasp edemezsiniz.

GERÇEKLERİN ÖĞRENMESİNİ ENGELLEMEK ZULÜMDÜR: Bu hafta, milletin gerçekleri görmesini engellemek için bir başka düzenleme daha TBMM’ye geldi. Saray, ‘program bütçeye geçiyoruz’ diyerek, bütçede fonksiyonel sınıflandırmayı ortadan kaldırıyor. Böylece, proje bazında izlenebilen pek çok harcama kalemi, artık izlenemez hale gelecek. Mesela kamu-özel İşbirliği diyerek yollara, köprülere, şehir hastanelerine ne kadar ödeme yapacaklar? Artık bunları bütçe kanununda ve bunlara bağlı tablolarda göremeyeceğiz. Bu mali saydamlığın bitmesi, TBMM’nin bütçe yapma hakkının gaspı demektir. Unutmayın, milletin gerçekleri öğrenmesini engellemek de zulümdür.

Öztrak, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

HER GECİKME ZULÜMDÜR: Enis Berberoğlu için nasıl adım atılması gerektiği sorusuna, “AYM’nin kararının gerekçesi yayınlandı. Bir an önce yapılması gereken alt mahkemenin gereğinin yapılması ve TBMM Başkanı’nın da gerekli adımları atması gerekiyor. Bunda yaşanan her gecikme zulüm etmektir” dedi.

BELEDİYELERİN ELİNE PARA GEÇMESİN: Plan Bütçe Komisyonu’ndan geçen tartışmalı düzenleme hakkındaki değerlendirmesi sorulması üzerine, “Bu durum son derece ilginç. Tüm dünya batma noktasına gelen esnafı için hangi tedbirleri alacağına, çitfçiye hangi destekleri vereceğini tartışırken bizde Saray hükümeti, baz istasyonlarına af getiren düzenleme peşinde koşuyor. Niye? Bu cezaların bir kısmı belediyelere geçecek. Aman belediye eline para geçmesin. Bu millete yapılan haksızlığı açık seçik ortaya koyan bir şerh olacak.

KEYFE GÖRE YÖNETİM: Sayıştay raporlarındaki liyakatsizlik tespitleri hakkında gelen soruya, “Baktığınızda ülkemiz her alanda savruluyor. Temel neden de liyakatsizlik. Liyakate, tecrübeye göre yönetilmiyor. Keyfine göre yönetiliyor.

İÇİMİZİ ACITIYOR: Erdoğan’ın “hiçbir güce eğilmeyiz” yanıtı vermesi hakkında gelen soruya, “Dolar ne zaman TL karşısında rekor kırmaya başlasa, Erdoğan apar topar soluğu Suriye’de alıyor. Milletimiz bu tür fotoğrafları görüyor. Sadece Emir mi? Erdoğan, ‘alamazsınız’ dediği Brunson’u, bir gecede Trump istedi diye Beyaz Saray’a göndermedi mi? Mektupta ‘aptal olma’ diyen Trump’un suratına çarpabildi mi? 36 askerimiz şehit olduktan sonra Putin’in kapısında ayakta beklemedi mi? Bunlar bizim içimizi acıtıyor.

ÇİFTE KRİTER: Baroların genel kurulu ertelenirken AKP İl Kongrelerinin devam etmesine ilişkin soruya, “Siz yasadaki genel hükmü İçişleri Bakanlığı’nın genelgesiyle ertelemeye çalışıyorsunuz, bu açıkça hukuksuzluktur. Kaldı ki kendi partinizin kongrelerini yapıyorsunuz. Erdoğan, miting meydanlarında çay atarken bulaşmayan bu COVİD hastalığı, barolar kongrelerini yaparken bulaşıyor. Bu çifte kriterdir. İktidar, yargının savunma ayağını da ele geçirmek istedi, oyun kurallarını değirmek istediler” dedi.

ERKEN SEÇİMİ SARAYIN İSTEMESİ GEREKİYOR: CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “seçime gidiş konuşulmalı” ifadesini kullanması hakkında gelen soruya, “Bizim bir iddiamız var. Biz siyasi parti olarak bu ülkeyi çok daha iyi yönetiriz. Ama şu anki sisteme baktığımızda bu erken seçimi, ‘ben yönetemiyorum’ diyerek Saray’ın ve partisinin istemesi gerekiyor. Erken seçim isteyecekler, gerekçesi de ‘siz düzeltin’ olacak” ifadelerini kullandı.

SARAY İKTİDARI KREDİ TOPLAMAYA ÇALIŞIYOR: Maraş’ın açılmasıyla ilgili KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın seçime müdahale tepkisi üzerine gelen soruya, “Seçim öncesi beklenerek açılması oldukça ilginç. Bize göre Maraş’ın açılmasında geç kalınmıştır. BM kararları da dikkate alınarak çok daha önce açılabilirdi. Bunun bu zamanda açılmasının seçimlerle ilgili olduğu kesindir zaten. Saray iktidarı, bu işin kredisini toplamaya çalışıyor. KKTC’nin tanınması meselesinde geç kalınmıştır. KKTC’nin bir an önce ülkelerce tanınması için gezmeleri gerekiyordu” diye yanıtladı.