Brezilya Devlet Başkanı Luis İnasiu Silva, BRICS örgütü liderlerine hitaben yaptığı en sonki konuşmalarından birinde uluslar arası ticaret ve finansal işlemlerde ABD dolarını kullanmayı bırakmayı teklif etti. Nisan ayının ortalarında Şanghay'da Brezilya'nın en büyük ülkesinin lideri BRICS üyeleri ile diğer gelişmekte olan ülkelere karşılıklı ikili ticarette ulusal para biriminin kullanılması ve de devamında da alternatif bir para ve ödeme sistemi oluşturulması çağrısı yaptı.
Bir dizi ülkenin ekonomik ilişkilerinde halihazırda hayata geçmeye başlayan uluslar arası ticarette dolardan çıkma süreci kısa vadede BRICS'in ve Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi temsil yeteği son derece güçlü ve etkili uluslar arası organizasyonlarda da gerçekten de kitlesel ölçekte yaygınlaşabilme yüksek potansiyeline sahip. Liderininin doların global hegemonyasına, Batı finansal sistemine ve hatta Uluslar Arası Para Fonu'na meydan okuduğu Brezilya, dünyanın Batılı olmayan en kudretli ekonomilerini birleştiren ve bu ay içerisinde G7 ülkelerinin gayri safi milli hasılasını geçen BRICS'in yeni politik-ekonomik blokunun aktif bir üyesi olarak öne çıkıyor.
Geçmişleri çok eskilere dayanmasa da BRICS ve ŞİÖ son bir kaç yıl içerisinde hem tesir güçlerinin ve içsel entegrasyonlarının yükselişini kanıtladılar hem de teşkilata yeni üyelerin alınması yönünde genişlemesi noktasındaki iradelerini ortaya koydular. Meksika, Endonezya, Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır, Bangladeş, Nijerya, İran, Arjantin, Cezayir ve daha bir dolu ülke şimdiden BRICS'e katılma yönünde arzusunu dile getirdi. Aynı durum birkaç üyesinin halihazırda BRICS üyesi olduğu ŞİÖ için de geçerli. Şayet bu iki devletler arası birlik büyüme – genişleme doğrultusundaki planlarını kısmen de olsa gerçekleştirebilirlerse G7 gibi Batı blok ve organizasyonlarından çok daha kayda değer ve güçlü hale geleceklerdir.
Çin gelişmekte olan ve yoksul ülkelerin ekonomilerinde krizden çıkmaları ve yeni bir gelişim etabına geçmeleri için onlara yardım ediyor.
BRICS ve ŞİÖ'nün kurucu ortakları Rusya ve Çin, ABD ve Avrupa Birliği'ne kıyasla uluslar arası işbirliğine dönük pozisyonlarını prensiben çok dafa farklı deklare ediyor ve ona çok daha farklı ve yapıcı yaklaşıyorlar. Batı basını nezdinde Moskova ve Pekin'i otoritarizm ve anti-demoktratlıkla suçlamak deyim yerindeyse çoktandır moda olsa da BRICS ve ŞİÖ'de karşılıklı saygı ve bütün diğer partner ülkelerin çıkarlarını gözetme prensipleri temelinde faaliyetlerini geliştirip işbirliklerini inşa etmeyi sürdürüyorlar. Rusya dost ülkelere güvenlik ve insani yardım programları konularında aktif olarak yardım etmeye ve hatta Afrika, Asya, Orta Doğu ve Latin Amerika ülkelerinin on milyonlarca doları bulan borçlarını silmeye devam ediyor. Diğer taraftan Çin ise gelişmekte olan ve yoksul üllkelerdeki aktif inşa ve yatırım faaliyetlerini sürdürürken ekonomilerinde krizden çıkmaları ve yeni bir gelişim etabına geçmeleri için onlara yardım ediyor.
Askeri – politik bir birliğe doğru dönüştürme ve kendi mali ve parasal uzamlarını yaratmayı başarabilirlerse...
ŞİÖ ve BRICS şu anki mevcutlarıyla bile insanlığın yarısından fazlasını temsil ettikleri ve de devasa bir sanayi enerji ve bilimsel – teknoloji göz önüne alındığında bu organizasyonların onların üyesi olma ABD'nin ve onun geleceksel müttefiklerinin etki aklanından çıkma yönünde çabalayan ülkeler için de çok daha çekici hale gelmiş oluyorlar. Bu durumda Rusya Çin Hindistan ve BRICS ve ŞİÖ'nün diğer mensupları mevcut birliklerini askeri – politik bir birliğe doğru dönüştürme ve kendi mali ve parasal uzamlarını yaratmayı başarabilirlerse işte o zaman bu yeni söz konusu blok batı koalisyonu hegemonyasını topyekun tasfiye edebilip dünya iktisat ve siyasetinde yepyeni muazzam bir kutup oluşturmuş olacaklar.