Bir Düşünür
Ortalıkta göremiyordum çoktandır. Kitaplığımdaydı, ama nerde. Kitaplara göz ucuyla baktıkta göremiyordum. Usumdan da çıkmıyordu. Sonunda işi gücü bıraktım, onu aradım, bıuldum sonunda. İngiliz filozofu John Straut Mill (1806-1873) Bendeki kitabın adı Hürriyet. Çev.Mehmet Osman Dostel (Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, İstanbul,1997) Bu kitap daha önce 1957 yılında yayınlanmış. Kitabın 1957 çevirisinin dili bile eski. İşlevini yitirmiş her dile çevrilmiş bu kitabı tanıtmayı doğru bulmadım. Çünkü tanıtım için yapacağım alıntılar anlaşılmazdı.
Mill’in yağırı özgürlük üstüne yazılmış ..... bir kitap. Bu öneri de ayrıca son derece önemli. Şöyle bir örnek ne derece etkili olabilir. Herkesin doğru diye bellediği düşünceye karşı çıkıyorsa... Türkiye’de yok edilir. Mill’in burda söylediği önemli. “Karşı görüşü susturmaya kimsenin hakkı yoktur” diyor Mill. Türkiye hapishaneleri, karşı görüş insanlarla dolu.
Bir örnek daha. Hükümetin baskıyla ortadan kaldırmak istediği düşünce doğru olabilir. Ama onlar karşı görüşün doğruluğunu yadsırlar, kendilerini yanılmaz sanırlar.
Mill, Sokrates’i gösteriyor, şöyle, Sokrates, ahlaksızlıkla , dinsizlikle, suçlandı. Halkoyuyla idam edildi. Suçlanan, öldürülen Sokrates, insanlığa en yararlı insandı.
Sokrates, ne yazık ki tek örnek değil. B,r zamanlar vatan haini diye suçlanan Nazım Hikmet... Birçok örnekten yalnızca biri.
Şimdi bakın n’oldu. Mill’in çevirisinin eskiliğinden söz ediyorum. Alper Yavuz, o kitabın yeni çevirisini söyledi. Gerçekten de Cem Akaş, Mill’in kitabını, Düşünce ve Tartışma Özgürlüğü Üzerine adıyla çevirmiş. (Can Yayınları, İstanbul 2019)
Mill, düşünce özgürlüğü için yazdıklarını dört konuda toplar. Şimdi onu görelim.
“İnsanlığın (geri kalan sağlığının bağlı olduğu) zihinsel sağlığı için düşünce özgürlüğünün ve düşüncelerin dile getirilmesi dört ayrı nedenden ötürü gerekli olduğunu görmüş bulunuyoruz, bunları şimdi kısaca özetleyeceğiz.”
Düşünce özgürlüğü, herşeyden önce zihin sağlığı için zorunludur. Düşünce özgürlüğünü kısıtlayanlar zihin sağlığını bozarlar. Kendi zihin sağlıkları da bozuktur.
“Birincisi, herhangi bir görüş sustulumuşsa, o görüş bilebildiğimiz kadarıyla doğru olabilir. Bunu inkar etmeki kendimizi hata yapmaz görmek demektir.”
Düşünce özgürlüğünü kısıtlayanlar, aslında Bacon’un “idolleriyle” beyni uyuşmuş insanlardır.
“İkincisi, susturulan görüş yanlış olsa içinde bir doğru parçası barındırabilir ve çoğu zaman barındırır da, herhangi bir konu hakkındaki yaygın görüş pek ender olarak tüm doğruyu içerdiği için, geri kalan doğrunun ortaya çıkarılma şansının olması ancak görüşlerin çarpışması yoluyla olabilir.
Tartışma, kişilikli kişilerden oluşmuş insani bir kültürü zorunlu kılar. Bizde tartışma olmaz. Elde varsa, insanı hapse atarsın. Ekde yoksa yanıt vermezsin. Seni eleştireni sessizlikte boğarsın.
Üçüncüsü, genel geçer görüş yalnızca doğru değil, doğrunun tamamı olsa bile, sıkı ve ciddi bir şekilde sorgulanmasına izin verilmedikçe ve bu şekilde sorgulanmadıkça, onunla karşılanan insanların çoğu tarafından akılcı temelleri anlaşılmadan ya da hissedilmeden, bir önyargı gibi kabul edilecektir.
Bu açıdan baktıkta Türkiye önyargılar ülkesidir. Birçok yargı, yurttaşların kafasını dondurmuştur.
“Dördüncüsü, öğretinin kendisinin anlamı yitirilme ya da güçsüzleştirme tehlikesiyle karakter ve davranış üzerindeki yaşamsal etkisinden yoksun kalma tehlikesiyle karşılaşacaktır: doğma kağıt üstünde bir inanca dönüşecek, hiçbir işe yaramayacak, ama toprak yüzeyini işgal edip, mantıktan ya da kişisel deneyimden gerçek ve kalpten gelen herhangi bir inancın yeşermesini engelleyecektir.”
Tartışılmayan düşünce, ya da öğreti, tartışılmadığı için anlamı yitirir. O öğretinin yaşamla ilişki kopar. Bir insanca... bir doğmaya dönüşür. Buna örnek, İslam uygarlığını verilebilir. İslam uygarlığında El Kındi, Farabi, İbni Sina, İbni Rüşt gibi filozoflarla aydınlanma girişimi başlamışken egemen güç ideologları, bu düşünürleri kafir diye niteleyip doğmalar dönemi başlattı. Tarihten bugüne milyonlarca müslüman bu doğmaların karanlığında yaşıyor. Günümüzden bir örnek faiz konusudur. Türkiye’de faizler düşük tutuldu. Böylece enflasyon düşer dendi, bu görüşü tartışmak isteyenler susturuldu.. “Siz kim oluyorsunuz, nas var.” Dendi. Ekonomi altüst olduktan sonra nas bırakıldı. Yaşama döndüydü. Faizler şimdi %40.
Bir Fırtına Tuttu Bizi
Yağmurlu.... fırtınalı bir havada yazıyoruz. Fırtına camları zorluyor... Fırtına, uzakta söylenen bir türkünün sözlerini getiriyor. Anlıyorum, ayrılan bir insanın türküsü... bir özlem türküsü...Bir Selanik türküsü.... Bir fırtına tuuru bizi.