Gezi Davası | Osman Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verildi

Yayın tarihi: 21 Mayıs 2021 Cuma 8:11 am - Güncelleme: 21 Mayıs 2021 Cuma 3:26 pm

Gezi davası İstinaf Mahkemesi’nin beraat kararını bozmasının ardından bugün yeniden görülmeye başlandı. Mahkeme heyeti verilen aranın ardından Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verirken mahkeme 6 Ağustos’a ertelendi.

 

Aralarında Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora’nın da bulunduğu Gezi davası ile Osman Kavala’nın yargılandığı dava dosyasının birleştirilmesi sonrası ilk duruşma bugün Çağlayan Adliyesi’nde görülmeye başlandı.

Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Hakan Altınay, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Aksakoğlu ve Yiğit Ekmekçi “cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “mala zarar verme”, “nitelik yağma”, “tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi”, “kasten yaralama”, “ağırlaştırılmış yaralama” ve “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet” suçlarından yargılanmış, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılama sonunda sanıklar hakkında Şubat 2020’da suçlamalara ilişkin somut ve kesin delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı vermişti. Ancak kararın ardından iş insanı Osman Kavala, tahliye edilmeden 15 Temmuz soruşturması kapsamında tekrar tutuklandı.

Kavala, 1 Kasım 2017 tarihinden bu yana Silivri Cezaevi’nde tutuklu.

Gezi beraat etti

 

“FETULLAHÇI ÇETE İLE İLİŞKİLENDİREMEZSİNİZ”

Mahkeme başkanı, istinaf mahkemesinin bozma kararına karşı sanıkların beyanlarını sordu.

Avukat Can Atalay, “Bozma kararı sonrasında serbestlik ilkesi esas. Siz biraz evvel bozma kararına uymak zorundayım dediniz. Uyabilirsiniz ancak bozma sonrası serbestlik ilkesi gereği beraat kararı verebilirsiniz” dedi.

 

Atalay sözlerine şöyle devam etti: 

Bizim müdafilerimiz istinafa giden 30 ACM kararını beğenmediler. Böyle beraat kararı olmaz diyerek istinafta böyle beraat olmaz dediler. Şahane bir istinaf dilekçesiyle “esasa girilerek beraat verilmeli” dediler.

Bir önceki yargılamada beraat denene kadar hepimiz mahkumiyet bekliyorduk. Gerekçe yazılmadan mahkumiyet verebilirdi. Şu an Kavala gibi cezaevinde olabilirdik.

Türkiye’de hukuka ilişkin içtihat üretir Yargıtay. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’ni Fethullahçılara kim emanet etti tartışmasını açmıyorum. Ama bizim dosyamızı açan o.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi de bunda kendisini ilgilendiren hiçbir şey yokmuş gibi, kendi dosyasında yine olmayan bir hususu çekip alıyor ve diyor ki “Burada örgüt var bu örgütün araştırılması gerekir.”

Daha dün Fethullahçı çeteyle ilgili içtihadını değiştirmiş, yumuşatmış olan Yargıtay 16. Ceza Dairesi “Ooo! Gezi mi dediniz? Gökyüzünün altındaki her şey bunlara yapışacak” diyor.
Burada söylemediklerini suçu söylemek istiyorum. Kavala’yı ilk tutukladıkları an itibariyle tek soruşturma vardı. Beraat edince cezaevi nizamiyesinden çıkamadan “Yok bunun hakkında 15 Temmuz vardı o soruşturmadan şey yapıyoruz” dediler.

Sabahına bu ülkenin en üst makamı Cumhurbaşkanı Erdoğan kükredi. “El çabukluğu marifetiyle beraat ettirdiler, ben bu işi böyle bırakmam” dedi. Bırakmasın. Yargıya bu kadar açıktan müdahale varken bu ülkede yaşayamayız.

Türkiye’nin en onurlu direnişini, Cumhuriyet tarihinin en yaygın halk tepkisini Fethullahçı çeteyle ilişkilendirilmesine izin veremeyiz.

Gezi direnişi bu ülkenin kendi halklarının kendi haklarına sahip çıkışının nişanesidir. Ülkenin 12 Eylül cuntasından tamamen çıktığının tabelasıdır. Özgürlüğün, eşitliğin, adaletin bir ihtimal olduğunun kanıtıdır Gezi.”

 

Gezi davası İstinaf’a taşındı: Beraat kararı kaldırılsın, Kavala tutuklansın

 

Tayfun Kahraman, “Bu dosyada hukuka dayanan ve hukuki olarak kabul edilecek hiçbir delil bulunmadığı halde ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyoruz. Gezi direnişine katılan herkes bizim nezdimizde yargılanıyor. Bu kabul edilemez. Daha önce heyetinizce verilen beraat kararında ısrarcı olmanızı ve birleştirme kararına muvafakat vermemenizi talep ediyorum.” ifadesini kullandı.

Mücella Yapıcı, bozma ilamını reddettiğini belirterek beraatini talep etti.

 

 

“ASIL GEREKÇE FARKLI DAVALARI BİRLEŞTİRMENİN ÖNÜNÜ AÇMAK”

Osman Kavala beyanında şunları kaydetti:

“Bozma kararında ne beni ne diğer suçlananları suçla ilişkilendirecek bir öge bulunmuyor. Asıl gerekçe farklı davaları birleştirmenin önünü açmak. Anladığım kadarıyla bu siyasi davalarda algı yaratmak için elverişli bir yöntem. Beraat kararının bozulması davaların birleştirilmesi için atılan bir adımdır. Davaların birleştirilmesi de 8 yıl önce algı yaratmak için hazırlanmış ama mahkemelerin verdiği beraat kararıyla inandırıcılığını kaybetmiş bir senaryoyu canlandırma teşebbüsü olacaktır.”

 

Ali Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin: Sanıkların yararına delil toplanmaması istinafı asla ve asla rahatsız etmiyor. Ama şimdi “hükme esas alınmayan savcılık delillerinin değerlendirilmemesini” istiyor. Bu aşamada delil toplamak için süre talebimiz var.

Yapıcı, Kahraman ve Atalay’ın avukatı Fikret İlkiz: Beraat kararına karşı bozma kararına direnme hakkınızı vermeyen bir hukuk içinde üçüncü ceza dairesi bu hakkın önüne geçmek için karar verdi. Gerekseydi, istinaf ceza dairesi duruşma açar, o dosyayı açar, Yargıtay’a gitmeden ya da yerel mahkemeye göndermeden önce değerlendirirdi. Siz ne hakla ilk derece mahkemenizde tartışın diyorsunuz? Size direnme hakkı vermeyen bir hukuk sistemi içinde biz ceza dairesi hakkında ne dersek diyelim. Size diyorlarki “bütün dosyaları birleştirin.” Biz durduğumuz yerde duruyoruz, Osman Kavala da. Mücella Yapıcı hakkında beraat kararı kesinleşti, buna itiraz etmediler. Ama öncesinde mahkeme iki kez iddianameyi iade etti. Üçüncü kez aynı isnatlarla bir sanığı yargılamış olacaksınız.

“ÇİĞDEM MATER ÇEKMEDİĞİ BİR FİLMDEN YARGILANDI VE BERAAT ETTİ”

Çiğdem Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, müvekkilinin çekmediği bir film nedeniyle yargılandığını hatırlatarak, “Müvekkilim zaten çekmediği bir filmle ilgili olarak savcının hayalinde yarattığı bir filmden dolayı hükümeti devirmeye teşebbüsten yargılandı ve beraat etti” ifadelerini kullandı.  Sönmez, Mater’in beraatinden sonra film çekmek için yurtdışına çıktığını ancak pandemi koşulları nedeniyle dönemediğini belirtti.

Mine Özerden’in avukatı Tuğçe Duygu Köksal: Müvekkilim koronavirüs aşısı etkileriyle nedeniyle istirahat raporu aldı, kendisi Türkiye’den de dışarı çıkmadı ama hakkında adli kontrol kararı verildi.

Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Serdar Laçin: “Çarşı davası” ile birleştirme yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkemeden muvafakat vermemesini talep etti. Aksakoğlu’nun avukatlarından Aslı Kazan da meslektaşlarının beyanlarına katıldığını söyledi. Laçin, “Müvekkil hakkında AYM kararı var. Kararda, kuvvetli suç şüphesi olmadığını belirtti, müvekkilin şiddet kullanmadığı, azmettirmediği, şiddet eylemlerini desteklemediği belirtildi. Ama adli kontrol kararı verilirken bunlar dikkate alınmadı. Bunun kaldırılması talebini tekrarlıyorum” dedi.

Yiğit Ali Ekmekçi’nin avukatı Emel Ataktürk, müvekkilinin ağır bir operasyon geçirdiğini ve duruşmaya bu nedenle katılamadığını söyledi. Ataktürk, birleştirme hususunda meslektaşlarının beyanlarına katıldığını belirtti.

SAVCI, TUTUKLULUK DEVAM KARARI İSTEDİ

Duruşma savcısı, Çarşı davası dosyasının incelenmesini ve Kavala’nın tutukluluk durumunun devamına karar verilmesini talep etti.

Mütalaaya karşı savunma yapan Osman Kavala, “İddianamenin ekinde bulunan 14 ve 15 Haziran 2013 tarihli yazılardan görüleceği gibi, Gezi olaylarının benim baş aktörlerinden olduğum bir komplo olduğu kurgusu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı’nda üretilmiş.

Adalet dışı gerekçelerle gerçekleştirilen ve adaleti yanıltmak amacıyla kullanılan hukuksuz dinlemeleri yapanlar da aynı ekip. Gezi davasından beraat etmiş olmama rağmen, AİHM’nin tutuklanmamın hak ihlali olduğuna hükmetmesi ve derhal serbest bırakılmamı talep etmesine rağmen, cezaevinde tutulmam gerekli görüldü. Suçlamalar değişiyor, bayrak yarışlarında bayrağın elden ele geçmesi gibi farklı yargıçlar ve mahkemeler yere düşürmeden tutukluluğumu birbirlerine geçiriyorlar” diye konuştu.

 

43 AY 3 GÜN=1811 GÜNDÜR TUTUKLU
Ardından söz alan avukat Köksal Bayraktar, “Müvekkilim tam 43 ay üç gündür yani tam 1811 gündür tutuklu. Bu tutukluluğu içinde cezaevinde söylenen ya da söylenmeyen pandemi salgınları, hastalık salgınları vardır. Müvekkilim sadece fiziken değil ruhen de yıpranmış durumdadır. Bir kişinin cezaevinde tek bir odada tek başına bırakılması daha ne kadar sürecek?” dedi.

 

MAHKEME TUTUKLULUĞA DEVAM KARARI VERDİ

Mahkeme heyeti verilen aranın ardından Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verdi.

DURUŞMA 6 AĞUSTOS’A ERTELENDİ

Hakkında yakalama kararı bulunan sanıklar hakkındaki bu kararın devamına hükmedildi. Çarşı davası dosyasının mahkemesinden istenmesine karar verildi. Bir sonraki duruşma 6 Ağustos’ta yapılacak.

BERAAT ETMİŞLERDİ

Gezi Davası ilk olarak 2014’te açılmış ve 2015’te tüm sanıklar beraat etmişti.

2017’de Osman Kavala’nın gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıyla birlikte Gezi Direnişine dair ikinci bir dava açılmıştı. 2019’da tüm sanıklar beraat etmiş fakat Osman Kavala hakkında başka bir soruşturma olduğu gerekçesiyle tahliye edilmemişti. Kavala 2017’den beri tutuklu.