Gezi beraat etti

Yayın tarihi: 18 Şubat 2020 Salı 9:58 am - Güncelleme: 19 Şubat 2020 Çarşamba 4:07 pm

Gezi Parkı direnişine ilişkin 16 sanığın yargılandığı davanın karar duruşması bugün Silivri’de görüldü. Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 9 sanık beraat etti, yurtdışındaki 7 sanığın dosyası ayrıldı.

Beraat kararını TELE1’e değerlendiren Avukat Bostan: Bugün başka bir şey oldu

Kararın ardından salondan çıkanlar “Her yer Taksim her yer direniş” sloganlarıyla karşılandı.

 

 

Gezi direnişinin yargılandığı davanın 6.duruşması bugün Silivri Cezaevi Kampüsü’ndeki İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Üç kişi için ağırlaştırılmış müebbet, diğerleri için de 20 yıla kadar hapis istenen davada 840 gündür tutuklu yargılanan Osman Kavala’nın beraatle beraber tahliyesine, 9 sanığın da tahliyesine karar verildi. Yurtdışındaki sanıkların dosyası ayrıldı.

Gezi Davası ’nda kimler hangi suçlarla suçlandı?

Karara ilk tepki bir süredir eşi oyuncu Pınar Alabora ile yurtdışında yaşayan Memet Ali Alabora’dan geldi. Alabora, “Şok içindeyim. Bizim dosyalarımız ayrılmıştı diye biliyorduk. Bize de tahliye kararı çıkmasına çok şaşırdık. Avukatlarımız da çok şaşırdı. Anlamaya çalışıyoruz… Galiba artık onlar da bezdiler” dedi.

Alabora ailesinin sevinci: 7 yıl akıyor gözlerimden

Memet Ali Alabora’nın eşi Pınar Öğün: 7 yıl akıyor gözlerimden

 

 

Mücella Yapıcı karar sonrası yaptığı açıklamada Gezi Parkı Direnişi’nde yaşamını yitirenleri tek tek anarak “Gezi onurdur, yargılanamaz” dedi. Yapıcı, “Berkin’e, Ali İsmail’e, Ethem’e Abdullah’a, Ahmet’e , Medeni’ye, Hasan Ferit’e hepsine selam olsun.” dedi.

Mücella Yapıcı: Demek ki neymiş… Gezi yargılanamaz, Gezi onurdur, Gezi kirletilemez

Karar sonrası Avukat Can Atalay ise “Şaşkınız. Tüm şartlar tam tersiydi direnenler kazanır!” dedi.

 

Gezi Davası’nın sanıkları arasında yer alan ve Galler’de yaşayan oyuncu Memet Ali Albora’nın eşi oyuncu Pınar Öğün ise, “7 yıl akıyor gözlerimden… Durmuyor. Geçmiş olsun diyen, içinden geçiren herkese sarılıyorum” dedi.

Meclis’te ‘Gezi’ gerginliği: AKP’li vekilden ‘Gezi eşkıyalıktır’ suçlaması

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan Mücella Yapıcı kararı böyle karşıladı

Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan ile Mücella Yapıcı kararı birbirlerine sarılarak karşıladı.

Fotoğraf: Esin İleri

Memet Ali Alabora’nın eşi Pınar Öğün: 7 yıl akıyor gözlerimden

SAVCI, ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAAYI OKUDU

Duruşma, savcının esas hakkındaki mütalaayı okumasıyla başladı. Savcı, yargılamanın uzatılmasına yönelik taleplerin reddedilmesini istedi. Avukat Turgut Kazan, taleplerinin savcılık tarafından görülmediğini söyleyerek, “Savcı hiçbir şey bilmiyor. Ne istediğimizi bilmeden duruşmayı uzatma amacıyla verilmiş deniliyorsa o iddia makamı değildir” şeklinde tepki gösterdi.

İnanç Ekmekçi’nin avukatı Aynur Tuncel Yazgan, Çiğdem Utku Mater’in avukatı Hürrem Sönmez, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Mücella Yapıcı’nın avukatı Evren İşler müvekillerine yöneltilen suçlamalarla ilgili tanıkların dinlenmesini talep etti.

Aynur Tuncel Yazgan, “Toplanmasını istediğim delillerle ilgili bir karar vermediniz. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre tanık hazır edilmişse, belge sunulduysa mahkeme kabul etmek zorundadır” şeklinde tanıkların dinlenmesini talep etti.

İmamoğlu’ndan Gezi davası kararıyla ilgili ilk açıklama: Selam olsun

‘BU DOSYA GEZİ EYLEMİNİN ALTINDA KALIR’

Avukat Bahri Belen, savunma delillerinin toplanmasının önemini vurguladı. Belen, mahkemeye şöyle seslendi:

“Bu iddianame ve delillere göre, sanıkların sorgusunu aldınız. Bu tamamlandı. Ondan sonra sanıkların savunmasına yönelik deliller nerede? Bunlar toplandı mı?. Bize göre deliller yok. Biz de mecbur bırakıldığımız için savunma delillerini sunmak istiyoruz.Mahkeme önüne getirilmiş delillerle hüküm kurar diyor CMK. Bunlar dosyaya konulduktan sonra kanuna göre ne olması gerekiyor?

CMK 214’te açık olarak belirtilmiş. Tanıkların dinlenmesinden sonra bizim tanıklarımız dinlenmedi. bunlar da dinlendikten sonra taraflara ne diyeceklerinin sorulması gerekir. Tahkikat aşaması davamızda tamamlanmamıştır. Usule aykırı dinlenen bir tanık var. Size göre usule uygun olabilir. Ancak bizim tanıklarımız dinlenmedi. Yazılı belgeler tartışılmadı. Mütalaa aşamasına böyle gelinir. İki tane polis ve Murat Papuç tanık dinlendi. Gaz maskesinden bahsetti ifadesinde Papuç. Bu maske salona getirilmedi. Maskeyi kim satın aldı, kim kullandı, Gezi’ye katılanlarına maskesine benziyor mu?

Bunlar sorulmadı çünkü mahkeme önüne getirilmedi. Eğer bu maske ile Türkiye halkının özgürlükler ve demkorasi konusunda akılalmaz bir tarihi deney yaşadığı Gezi olayının yargılamak istiyorsanız bu dosya, hakimler, savcılar ve biz bu Papuç’un altında kalırız. Aslında bu dosya muhteşem Gezi eyleminin altında kalır.”

AVUKATLARIN SAVUNMASINDAN:

Mine Özerden’in avukatı Tuğba Duygu Köksal, “Siz aklı yerinde olmayan bir tanığın, bu dosyaya bile girmemiş gaz maskesini emniyetten araştırmasını istediniz” diyerek dosyaya tepki gösterdi.

Köksal, şunları kaydetti:

“Ortada bir kabul edilmiş talepname değil, bir iddianame olduğuna göre bizim taleplerimizin tartışılması gerekir. Benim önümde üç tane dilekçe var. Bu taleplerimin tamamı iddianamede müvekkilimle ilgili olan kısımlara ilişkindir. Buradaki eksiklikleri tespit ettik. Biz de yargılama makamına yardımcı olmak için bazı delillerin toplanmasını, bazı delillerin reddedilmesini talep ettik. İlk heyet herhangi bir soru sormadı. Heyet değiştikten sonra sorgusunda araştırılmasını istediğim konularla ilgili soru sordu.

Ben bu yargılamayı uzatmaya yönelik bir şey yapamam çünkü bu dilekçeler duruşmadan önce verilmişti. Benim taleplerim yargılamaya yardımcı olmaya yöneliktir. Siz aklı yerinde olmayan bir tanığın, bu dosyaya bile girmemiş gaz maskesini emniyetten araştırmasını istediniz. Bugüne kadar savcılık tarafından yapılmış tüm yazışmaların getirilmesi 2-3 günü bulmaz. Biz istedik ki Taksim Platformuna yazı yazalım. Söz konusu toplantıların tarihlerini yollasın. Bununla ilgili de karar verilmedi. Taleplerim konusunda nasıl bir karar vereceğinize yönelik yönlendirmem haddim değil. Hukukçu olarak ihtimalleri söyleyebilirim. Bunları kabul edebilirsiniz, üzerinde tartışırız. Ya da reddedersiniz. Bu takdirde CMK 217. madde çerçevesinde tartışmadığımız için hükme esas alamazsınız.”

Hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edilen Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Turgut Kazan konuştu. Kazan şöyle seslendi:

“Mütalaa müvekkilimizin çalıştığı yer olarak Bilgi Üniversitesi’ni gösteriyor. Bu yanlış. Daha başlarken yanlış. Çünkü bütün pisliklerin başı olan Nazmi Ardıç öyle yazmış. İddianameyi ve mütalaayı yazan da aynı yanlışı sürdürmüş. Oysa müvekkilim 2008’e kadar orada çalışmış.

Yargılama aşamasında da burada çalışmadığını söyledi, neler yaptığını anlattı. Neresinden baksanız duruşma izleniyorsa nerede çalıştığını anlattığı ayrıntılar bile dinlenmemiş. Müvekkilimiz çoğu AKP’li belediyelerle 0-3 yaş arası çocuklarla ilgili çalışmıştır. Bu belediyelere hibe yardımı yapılmasını sağlamıştır. Bu desteklerin nasıl sağlandığı, ne çalışmalar yapıldığını mutlaka dinlemeniz, öğrenmemiz gerekmektedir. Ahmet Misbah Demircan, Hüseyin Keskin, Fatma Şahin dinlensin. Anayasa Mahkemesi’nin 1970’de tapelerin delil olmayacağı yönünde karar var. Müvekkilim 2020’de bu konuşmaları hatırlamadığını söylüyor. 17-25 Aralık döneminde Nazmi Ardıç’ın yaptığını A için pislik sayacaksınız, bizim için geçerli sayacaksınız. Onların ne oyunlar oynadığını zaten biliyoruz. İletişim tespitlerindeki konuşmaları müvekkilim hatırlamıyor. Bunun da sahtekarlık eseri olduğu açıktır.

Akkaş’ın şüpheli olduğu iddianamede, soruşturma dosyalarına ilgisiz evrakları koyarak algı oluşturmaya çalışıldığı söyleniyor. Sahtecilik yapmakla suçlanıyor, yargılanıyor. Ses kayıtlarını getirmeye mecbursunuz. O yoksa hüküm kuramazsınız. Üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz. Dinlemeye ilişkin tüm belgelerin getirilmesini ve Akkaş’ın şüpheli olduğu dosyanın bir örneğinin bu dosyaya getirilmesini istiyoruz. O dosya zabıt katiplerinin ifadeleri de var. Bunları da dinlemek zorundasınız. Şikayete konu eylemlerle ilgili müvekkilimizle ilgisi olmadığı bir yana, Gezi eylemlerinden kaynaklandığını bile konuşulup tartışılmadığını belirtmek istiyorum.

Başvuru için katılma kararı verdiğiniz İş Bankası, bankamızın cihazlarının 2013 yılı Nisan ayında yaşanan eylemler nedeniyle zarar gördü diyor. İnsaf be! Yine devam edecekseniz gazeteci Ertuğrul Özkök, 17 Temmuz 2019’da bir yazı yazdı. AKP’nin önde gelen isimlerinden birinin iddianameyi okuduğunu ve öyle delil görmediğini söylediğini yazdı. Listedeki yer alanlara sorulmuyor çünkü katılmak istemeyenler de çıkacaktır. Yine devam edecekseniz gazeteci Ertuğrul Özkök, 17 Temmuz 2019’da bir yazı yazdı. AKP’nin önde gelen isimlerinden birinin iddianameyi okuduğunu ve öyle delil görmediğini söylediğini yazdı. Listedeki yer alanlara sorulmuyor çünkü katılmak istemeyenler de çıkacaktır. Mağdurları haberdar etmeniz kaçınılmaz bir sorumluluktur. Haberdar etmezseniz Ertuğrul Özkök’ü dinlemeniz gerekir. Bunu da yapmazsanız adil yargılama konusunda zaten şüpheliyim, artık bu şüphelere inanacağım.”

BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ

Yiğit Aksakoğlu’nun avukatı Serdar Laçin de, “Gözaltı sırasında müvekkilimizin telefonuna el konulmuştur. Bununla ilgili herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Esas hakkında savunma yapabilmemiz için inceleme yapılması gerekir. Bu olmadan mütalaanın sunulması da doğru olmamıştır. Müvekkilimizle ilgili ‘şiddetsiz eylem’ sitesinin sahibi olduğu belirtilmiş. 13 Aralık 2018’de adli bilişim uzmanı Koray Peksayar’dan uzman mütalaası aldık. Mütalaaya göre 2016’dan önce sitede hiçbir veri yayınlanmadı. Gezi eylemlerinden 4,5 yıl sonra ilk veri girişi yapılmıştır siteye. Bu konuda bir bilirkişi incelemesi yapılmasını istiyoruz” diye konuştu.

‘MÜTALAANIN FİKRİ BİR KİTAPTAN ALINMIŞ’

Ali Hakan Altınay’ın avukatı Tora Pekin konuştu:

“Savunmanın bugüne kadar yaptığı taleplerin davayı uzatma suçlamasıyla geri çevrildiğini görüyoruz. Bunu kabul etmiyoruz, çünkü elinizde somut bir olgu yok. Tam tersine görebildiğimiz kadarıyla bu mahkemede davayı kısaltma iradesi var. Müvekkilimiz Açık Toplum Vakfı’nın bir dönemi yöneticiliğini yaptığı için suçlanıyor. Açık Toplum Vakfıyla ilgili ve müvekkilimin orada ne zaman yöneticilik yaptığıyla ilgili herhangi bir inceleme yapılmadı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden bunun sorulmasını istiyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğ’nün 2013 yılı Açık Toplum Vakfı raporunun da burada tartışılmasını istiyoruz. Aynı zamanda saygın başka bir bağımsız kurum da inceleme yapmış. MASAK da bir inceleme yapmış. MASAK’ta sadece vakıf ve derneklere yapılan havalelerin değil bütün işlemlerin olduğu anlaşılıyor. Şüpheli bir işlem varsa onlara sorulabilir. Esas hakkındaki mütalaada Amerikan Arabeski isimli bir kitaptan bahsediliyor. Savcı bu kitabı okumuş mudur bilmem ama bu kısım Zaman gazetesinde Kerim Balcı’nın yazısından birebir alınmış. Mütalaanın fikirsel altyapı da oradan alınmış. Zaman gazetesinin de bu nüshasının istenmesini talep ediyoruz. Muammer Akkaş, Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl hakkındaki iddianamede müvekkilimin de dinlendiği yazıyor. Dinlenen kişilerin terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği suçlamasıyla dinlenerek mağdur oldukları belirtiliyor. PKK nedeniyle dinlenmiş müvekkillim. Bu dosyanın da getirtilmesini istiyoruz.”

MAHKEME BAŞKANI, AVUKATIN SÖZÜNÜ KESTİ

Tüm sanıklar müdafii adına avukat Cemal Yücel savunmasını yaptı:

“Bildiğiniz gibi Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar. İddia makamı söz aldı ve mütalaasını okudu. Ardından bizim tüm taleplerimizin reddedilmesini talep etti. Hepimizin bildiği üzere yargılama üç aşamadan oluşur. Sorgu, tahkikat ve mütalaa – savunma aşamasıdır. Heyetiniz henüz yapmadı ve tahkikat aşamasını atlayarak savunma aşamasına geçecek gibi görünüyorsunuz. Bunu yapamazsınız. Buradaki tüm müvekkiller ve avukatlar hiçbirisi cezadan korkacak insan değil. Savunmalarında da bunu açıkladılar. Uzatma amacı bahis konusu değildir. Tek bir amacımız var. Magna Carta’dan bu yana kazanılmış mücadele edilmiş, uğruna kan dökülmüş, kişi haklarını, savunma haklarını, adil yargılanma haklarını savunmaya çalışıyoruz. Tüm derdimiz budur. Silivri yargılamalarından biri olan Balyoz davasında bizim davamızla şöyle bir benzerlik oluştu. İki davada da yargılananlarla aynı suçlamadan yargılanıyordu. O davada da savunma tanık göstermişti. İddia makamı, tanık dinletme kamuoyunu etkileme amaçlıdır, bu yüzden reddedilmesi gerekir.”

Yücel’in konuşmasının ardından Mahkeme Başkanı, “Vekaletiniz var mı?” diye sordu, Yücel’in, “Vekaletim yok” cevabının ardından, Mahkeme Başkanı, Yücel’in sözünü kesti.

Osman Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu aldı. Koyuncu, şunları kaydetti:

“Deliller tartışılmadığı için biz savunma yapmayacağız. Bir önceki celse heyeti reddederek salonu terk ettik. Biz çıktıktan sonra müvekkilimize tanığın söylediklerini sordunuz. Yani hala delil tartışma aşamasındayız. Murat Papuç, usulüne uygun biçimde bizim de olduğumuz bir duruşmada dinlenmelidir. Sunduğu gaz maskesi üzerinde de inceleme yapılmalı. Bildirdiğimiz tanıklar da dinlenmeli.

AİHM KARARI

“Heyetiniz Adalet Bakanlığı’nın AİHM kararının kesinleşmediğini söylediğini aktarıyor. Adalet Bakanlığı böyle demiyor. Bakanlığa yazı yazarak kararın kesinleşip kesinleşmediğinin sorulmasını istiyoruz. İddianame telefon tapelerinden oluşuyor. Bu tapelerin kayıtlarının getirtilmesini istiyoruz.”

Sanık müdafiilerinin tüm taleplerini reddeden Mahkeme Heyeti, duruşmaya 15 dakika ara verdi.

OSMAN KAVALA ALKIŞLARLA SALONA GİRİŞ YAPTI

Osman Kavala alkışlarla salona giriş yaptı. Kavala, şunları kaydetti:

“Bazı delillerin incelenmesini istiyorum. Bunu sonra konuşacağım ama şimdi tutukluluğuma ilişkin konuşacağım. AİHM kararında suç sayılan faaliyetlerin yokluğunda hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde makul şüphe oluşturmak mümkün değildir diyordu. AİHM kişiyi özgürlüğünden mahrum bırakacak delillerin nesnel olması gerektiğini belirtti. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da muhalefet şerhinde aynı minvalde değerlendirme yaptı. AİHM yargıçları dosyadaki olguları, bilgileri ve belgeleri nesnel bir gözlemcinin bakışıyla değerlendirmiştir.

AİHM, davaya doğrudan bakan mahkeme olmadığı için nesnel bakabilen gözlemci olmaya yetkilidir. AİHM’in tespitlerinin bu nedenle önemli olduğuna inanıyorum. Gezi olaylarının hükümeti devirmeye teşebbüs olduğu iddiası size makul gelmiş olabilir ancak nesnel gözle bakma yükümlülüğünüzü ortadan kaldırmaz.”

Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora ile telefon konuşmasından da bahsederek, “Benim konuşmamdan iddia makamının çıkarımına varmak mümkün değil” dedi.

Kavala, “İddianamedeki hiçbir suç ile eylemle ilişki kurulamamış, delillere genel olarak bakıldığında suçlu olduğumu iddia etmektedir. Delil vasfı taşımayan bilgi ve belgelerin artırılması onları delil yapmaz. karşılaştığımız sorun AİHM kararının gereğini geciktirme, boşa çıkarma değil, delilleri nesnel bir gözlemcinin gözüyle incelenmemesidir. Olaylara ve olgulara siyasi açıdan değil, tarafsız bir gözlemci gözüyle bakmaya davet ediyorum” şeklinde konuştu.

CAN ATALAY: 6. FİLOYA SECDE EDENLER BİZE AKIL ÖĞRETİYOR

Can Atalay savunmasına başladı:

“Sizin kişisel özelliklerinizi bilmem, hukuki bilginizi, dünya görünüşüzü bilmem, Dolayısıyla benim size, sizin bana bir kininiz yok.

Bu mütalaa, AKP seçkinleri Fethullahçı çetenin son ortaklığının suç belgesidir.

Bu öyle bir yalan bohçası ki, Türkiye’nin toplumsal tarihinde yaşanan en büyük olguyu karalamakla meşguldür savcılık. Dün başaramadı, bugün başaramadı, yarın da başaramayacak.

Bu toprakların içinden çıkardığı ak sayfayı karalamaya çalışıyor. O kadar mahcup ki savcılık, emperyalizm bile diyemiyor. Bizi “bir grup salak olarak niteleyerek” emperyalizme yardımcı olduğumuzu iddia ediyor. Reddederiz.

6. filoya secde edenler emperyalizm bile diyemiyor ancak bize akıl öğretiyorlar. Gezi’de sokağa çıkan milyonlara hakaret edemezler.

Heyetiniz benden bir hafta içinde savunma hazırlamamı istiyor. Siz bizim teslim olmamızı istiyorsunuz. böyle savunma yapılamaz.  Bu dosyada tutuklu var. Bu kişi iki yılı aşkın bir süredir tutuklu. Siz iddianameyi tebliğ ettikten 4 ay sonraya duruşma verdiniz. Şimdi ne oldu da acele ediyorsunuz?

‘GÜCÜNÜZ YETMEZ’

Zaman gazetesinin zihniyetiyle bizi suçlayamazsınız. bir kuruş fon kullanmama kararı olan TMMOB’u suçlayamazsınız. Gezi direnişini fonla, fonculukla karalayamazsınız. buna kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.

Dosyadaki dinleme kararlarını, fezlekeleri Fethullahçılar hazırlıyor. Bunlar da iddianameye dönüşüyor. Kim yazıyor iddianameyi? Savcının olmadığı açık. Bence mütalaayı da o hazırlamadı.
Murat Papuç’un ifadesi savcılıkta yokken bu iddianameyi ve mütalaayı polis içinde örgütlü bir grup yapıyor. Başka bir izahı yok. Savcı vebal altına giriyor. Siyasal, tarihsel ve hukuki vebal altına giriyor.

Mütalaada bizlere şüpheli diyor. Şüpheli sıfatı ne zaman sona erer, sanık sıfatı ne zaman başlar? bunu hukuk fakültesinde öğrenmiş olması gerek.

Ben DGM’yi gördüm. Biz bu iddianamenin, mütalaanın asıl savcılarına cevap veriyoruz. Soros diyorsunuz, Arap Baharı diyorsunuz. Erdoğan’ın Rabia işareti Mısır’dan gelir. OTPOR’la ilgili bağlantıyı bu durumda Erdoğan’la da kurabilirsiniz. Ona yöneltilmeyen suçlama bize yöneltiliyor. Reddederiz. Biz şeriatçılardan yana olmak zorunda değiliz.

Bizi şeriatçıların yanına yazanların oyununa gelmedik.Bizi darbecilerin yanına dizmeye çalışanların karşısı da durduk. Bu dosyada bir haftalık süre savunma için yeterli değildir. bula bula o çok kıymet verilen düşkün tanığın söylediği en somut şey gaz maskesinin temin edildiğidir. Biz gaz maskesi dağıtmadık, dağıtsak söyleriz.

Geçen duruşma söyledim. Gaz maskelerinin insanların sağlığını korumak için kullanabileceği, buna ilişkin suç isnadında bulunamayacağı yönünde mahkeme kararları var. Hadi bunu da geçtik, buradan cebir ve şiddet unsuru oluşturulabilir mi?

Gezi direnişi gibi bu toplumun yüz akı direnişleri darbe girişimi diye nitelendirirseniz bütün darbecilerin işini kolaylaştırmış oluruz, belki de niyetiniz budur?

Gezi bu toprakların kendi ayağıdır. Bu memleket kapsamlı bir demokratikleşmeye muhtaçtır. Eğer bir toplumda demokrasi bölünmeye çalışılırsa oradan antidemokratik eğilimleri olan kişiler, çevreler yararlanır.

Gezi direnişinde milyonlar bu memlekette demokrasinin en önemli güvenceleridir.

Yaşamını yitiren 8 arkadaşımızın, gözlerini kaybedenlerin, kafa travması yaşayanların vebali üzerimizedir. Biz Geziciyiz. Bizim yüzümüzden kimseyi tutmayın. Biz yapacağımız söyleriz, yaptığımız savunuruz. Bir şehir plancı, bir mimar ve bir avukat üstümüze düşeni yaptık. İstanbul’un son yeşil alanlarından biri, modern kent merkezi dedik. İmza topladık, dava açtık,. Davanın bilirkişi raporu geldi. İptal edilecek, kesinleşti. Bir anda kaçak bir inşaata girişti Kadir Topbaş. İtiraz büyüdü, şiddet büyüdü. 31 Mayıs 2013’te Taksim’de Türkiye tarihinin en büyük, en görkemli direnişi boy verdi. Biz “Görmedik. etmedik. yapmadık, duymadık” demedik, demeyiz.

Türkiye’nin yaralarına nasıl merhem olunacağının işaretidir Gezi. Biz Gezi direnişinin öznesi ve nesnesiyiz. Gene olsa gene yaparım.”

Mahkeme başkanı, süre talepleri yargılamayı uzatmaya yönelik olduğunu söyleyerek reddetti.

TAYFUN KAHRAMAN: GEZİ HALKTIR

Dava sanıklarından Tayfun Kahraman konuştu:

“Davanın geldiği bu aşamada taleplerimiz reddedilirken söyleyeceğimiz çok şey var. Ama bunun için süreye ihtiyacımız var. Bugün Gezi bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir ama Gezi halktır. Biz bugün uluslararası bir komployla ilişkilendiriliyoruz. Hem Soros ile hem de Wall Street Occupy hareketiyle ilişkilendiriyorsunuz. Occupy hareketi Amerikan antiemperyalistlerinin eylemidir, Soros ise tam karşısında yer alır. Bu nasıl bir çelişkidir.

Gezi’yi geçici toplanma alanı olarak ilan eden daire başkanı oldum. Mesleki bir onurdur benim için. Bu mücadeleye devam edeceğim. Elbette bir tutukluluk kararı çıkarmazsanız. Şehir Plancıları Odası Başkanı olarak hükümetle yapılan toplantılara katıldım ancak bugün darbe yapmakla suçlanıyorum. Gezi parkı bizim her zaman sahip çıkacağımız alanlardan olacak. Bir şehir plancısı olarak yaptıklarımın hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu nasıl oluştuğunu size bırakıyorum. Fantastik bir kurgu ancak içinde bir ilişki yok bu iddianamenin. İddia makamının her talebini dinlerken bizim talebimizi reddettiğiniz için mütalaaya karşı verilen beyanın yetersiz olacağını düşünüyorum. Kısa bir süre önce sizin heyetiniz hakkımda Barış bildirisi nedeniyle ceza verdi. Ancak sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla beraat ettim. Böyle bir süreçten sonra yargıya güvenmiyorum.”

MAHKEME HEYETİ SALONU TERK ETTİ

Avukatlarla hakimler arasında tartışma çıktı. Kendilerine söz hakkı verilmediğini söyleyen avukatların tepkisi üzerine hakim, Özgür Karaduman’ın dışarı çıkarılmasına karar verdi.

Mahkeme Başkanı, süre taleplerini yargılamayı uzatmaya yönelik bir faaliyet olduğunu öne sürerek reddetti. Mahkemenin tüm talepleri reddetme kararını alkışlarla protesto eden izleyiciler jandarma tarafından salondan çıkarıldı. Mahkeme heyeti de olayın ardından salonu terk etti. Kısa süreli gerginliğin ardından izleyiciler ve avukatlar salona geri döndü.

TÜM SANIKLARA BERAAT

Mahkeme kararını açıkladı. 840 gündür tutuklu yargılanan Osman Kavala’nın tahliye ve beraatine, diğer tüm sanıkların beraatine karar verildi.

ÇOK SAYIDA YURTTAŞ VE PARTİ TEMSİLCİLERİ DAVAYA DESTEK OLMAK İÇİN SİLİVRİ’DE

Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkların Demokratik Partisi yöneticileri, sivil toplum örgütleri ve çok sayıda yurttaş davaya destek olmak için Silivri’de hazır bulundu.

Duruşmayı takip etmek için gelen araçlara GBT sorgusu yapılıyor.

Duruşmaya desteğe gelen yurttaşların uzun kuyruklar oluşturduğu görülüyor.

NE OLMUŞTU?

2013 yılında rafa kaldırılan Gezi soruşturması 4 yıl sonra FETÖ’cü savcının hazırladığı dosya üzerinden yeniden açıldı. Önce 2017 Ekim ayında Osman Kavala tutuklandı. Bir yıl sonra 16 Kasım 2018’de aralarında Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür’ün bazı yöneticilerinin de yer aldığı yeni bir gözaltı dalgası yaşandı.

20 Şubat 2019’da hazırlanan iddianamede 16 kişiye “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlaması yöneltildi.

İddianamede Kavala’nın üyesi olduğu açık toplum Vakfı’nı George Soros bağlantılı Açık Toplum Enstitüsü’ne yakın olduğu yazıyor. Enstitünün bazı ülkelerde isyan başlattığı savunuldu.

Ayrıca sivil itaatsizlik yönteminin uygulayıcısı Ivan Maroviç’in Mısır’da olduğu bir tarihte Mehmet Ali Alabora’nın da orada olduğu belirtilerek, Alabora’nın sahnelediği ‘Mi Minör’ adlı oyunla halkı galeyana getirmeye çalıştığı öne sürülüyor.

AİHM, 10 Aralık’ta tutukluluğu ile ilgili hak ihlali kararı vererek Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını istedi. Mahkeme karara karşın tahliye taleplerini reddetti.

LeMan’dan Gezi direnişi kapağı: #HepimizGezideydik

İDDİANAMEDEN

İddianamede 746 müşteki yer alıyor. Müştekilerin başında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve 61. hükümetin bakanları var.

Dönemin Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ ve Emrullah İşler; dönemin Ulaştırma, Denizclik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da müştekiler arasında.

Son olarak Gezi eylemleri sırasında darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’a ölümcül tekmeyi attığı gerekçesiyle 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan polis Mevlüt Saldoğan’ın davaya müdahil olma talebi “zarar gördüğü” gerekçesiyle Aralık ayındaki duruşmada kabul edildi.

Ali İsmail Korkmaz’ın katili ‘mağdur’ oldu!

Kararın ardından Ali İsmail Korkmaz’ın abisi Gürkan Korkmaz, Mevlüt Saldoğan’ın kardeşine ölümcül tekmeyi attığını ve mahkemede sanığın kendisini “Vurduğum kişi Ali İsmail Korkmaz değildi. Ben devletimi savundum” şeklinde savunduğunu hatırlatmış ve şunları söylemişti:

“Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail’i öldüren tekmeleri sonucu ayağı inciniyor, çünkü o kadar sert vurmuş ve hastaneye gidip rapor almış. Şimdi de o aldığı rapora istinaden ‘Gezi sürecinde ben de eylemlerden mağdur oldum’ deyip müşteki olmuş. Mahkeme de maalesef bu adamın katılım talebini kabul etmiş.

“Oysa Mevlüt Saldoğan eyleminden ötürü ceza almış ve cezası da Yargıtay tarafından onanmıştı. Böyle bir kişinin çıkıp yargılamaya katılması ne akla, mantığa ne de adalete sığar.”

Ayrıca, 24 Aralık 2019’da görülen duruşmadan sonra, savunma avukatlarının katılımına izin vermeden dosyada tanık sıfatıyla Murat Papuç’u dinlemiş, kimlik tespiti yapılan Murat Papuç’un soy isminin “Papuç” değil “Eren” olduğunun savunma avukatları tarafından ortaya konulması üzerine mahkemenin hayali bir tanığı dinlediği ortaya çıkmıştı.

Gezi iddianamesindeki tanık polisler FETÖ’cü çıktı