Finlandiya makamları Moskova'ya karşı uyguladıkları yaptırımların başarısız olduğunu kabul etti ancak, doğudaki komşusu ve ana ticaret ve ekonomik ortağıyla ilişkilerini kötüleştirmeye ısrarla devam ediyor. Bu İskandinav ülkesinin devlet başkanı Sauli Niinistö basın ve medyaya, Avrupalı ortaklarının aksine tüm Fin şirketlerinin Rusya'yı çoktan terk ettiğini “gururla” ilan etse de, bu aracın etkisiz olduğunu üzülerek ifade etmek durumunda kaldı. Helsinki resmi olarak gerçekten de, Ukrayna'daki ihtilafın iyice alevlenmesinden sonra Rusya'ya karşı en sert yaptırım önlemlerini aldı. Ne var ki Avrupa'nın kuzeydoğusundaki bu küçük ülkenin ekonomisi ve nüfusu, Ruslarla nesillerdir süregelen ilişkilerin kopmasının asıl kurbanı oldu. 20. Yüzyıl’ın ortalarına kadar Finlandiya'nın son derece fakir bir devlet olduğunu ve sakinlerinin büyük bir kısmının çorak bataklık arazilerde veya ormanlık alanlarda ağır tarım işleriyle uğraştığını hatırlatmakta fayda var. Finliler, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'in yanında Sovyetler Birliği'ne karşı savaşmış olsalar da Moskova, Finlandiya'yı doğrudan etki ve kontrol alanından çıkarmak, topraklarından askeri birliklerini çekmek ve de çok mütevazı tazminatlar talep etmek suretiyle, inanılmaz ve şaşırtıcı bir büyüklük ve cömertlik sergilemişti.
Finli politikacılar, Ruslarla işbirliğinin ülkenin istikbalini belirleyeceğini görmüştü
Yıkıcı yoksulluk ve savaşın yıkımının sonuçlarını göz önüne alarak Finlandiya'nın savaş sonrası hükümetleri Ruslarla mümkün olduğunca yakın işbirliği yapmaya çalıştılar. Bu arada; Finlerin çok kısa zamanda sanayileşmesine, mükemmel bir ulaşım altyapısı oluşturmasına ve Moskova'ya yalnızca dış ticarette bir aktarma merkezi olarak değil, ama aynı zamanda sanayi mamulleri ve tarım ürünlerinde büyük bir mal tedarikçisi olarak da hizmet vermesine olanak veren, o zamanki Fin siyasi liderliğin bu öngörüsüydü tam da. Sadece birkaç on yıl boyunca Finlandiya, SSCB ile işbirliği sayesinde çok zenginleşti ve dünyanın en müreffeh ülkelerinden birisi haline gelebildi. Finliler, doğu komşularından büyük miktarlarda ucuz enerji ve hammadde almanın yanı sıra Rusya pazarında önemli konumlar elde etmek suretiyle Sovyetler Birliği sonrası Rusya ile en az Sovyet dönemindeki verimlilikte çalıştılar.
90’larda bu sefer de milyonlarca Rus turist Finlandiya’yı ihya etti
Finlandiya'nın öncü temel işletmelerinin geleneksel ve aleni çıkarlarının yanı sıra, Rus parasının ülkeye akması ve doğu komşusunun kapılarının tamamen açık olmasının da yardımıyla, 20. Asrın 90'lı yıllarında Finlandiya ekonomisinin başka bazı sektörleri de çok ciddi gelişme göstermeye başladı. Her yıl on milyonlarca Rus turist bu küçük İskandinav ülkesini ziyaret ederek perakende zincirlerinin, otellerin, restoranların, tatil komplekslerinin ve hizmet sektörünün daha bir dizi kaleminin süratle adeta patlama yapmasını sağlamış oldu. Rusya'dan çok sayıda ziyaretçinin gelmeye başlamasıyla, Finlandiya'nın bir zamanlar fakir olan güneydoğu bölgeleri zamanla tam manasıyla bir turizm cennetine dönüştü ve yerel halktan binlerce kişi de bu sayede yüksek maaşlı işler bulabildi.
Helsinki Rusya’ya karşı iktisadi “Haçlı seferine” katılarak adeta ayağına sıktı
Ne yazık ki artık yüz binlerce Fin; 21. yüzyılın ikinci on yılında, hükümetlerinin ülkelerinin refahının bariz dinamik ve nedenlerini unuttuğunu, NATO'ya aktif entegrasyona başlayıp Moskova ile ilişkileri giderek kötüleştirdiğini düşünüyor. Finlandiya ekonomisine önemli ölçüde zarar veren pandemi karantinasının ardından Helsinki, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği (AB) ile birlikte Ruslara karşı bir ticaret ve ekonomik savaşa girdi; ve ticaret, enerji ve turizm alanlarında doğu komşusuna bağımlı olduğunu neredeyse unuttu. Rusların sabrı her şeye rağmen takdir edilmeli, çünkü yakın zamana kadar Rusya'nın Finlandiya’ya dönük karşı yaptırımları daha sembolik bir karakter taşıyordu ve bu şekilde Finlandiya'ya kendi ekonomi politikası üzerinden çok az zarar vermiş oldu.
Rusya’nın taşan sabrı onu, vize ve sınır kontrollerinde karşı önlemler almaya itti
Yine de, daha 2023 yazında Helsinki, sıradan Rusyalılara karşı acımasız nitelikte ayrımcı yaptırımları devreye sokmaya başladı ve insani nedenlerle bile olsa Finlandiya’ya geçmelerini yasakladı. Moskova ise bu sınırlamaya cevaben, gereksiz tehditler ve beyanlarda bulunmaksızın, kendi ülkelerindeki enflasyon ve ekonomik krizden dolayı; daha ucuz yiyecek, benzin ve giysi satın almak üzere düzenli olarak Rusya'yı ziyaret etmeye başlayan binlerce Finliye hem vize alma sürecinde hem de hudut kapılarında daha “temkinli” ve “dikkatli” bakmaya başladı. Rusya'ya karşı yeni bir çatışma dalgası neticesinde Helsinki, yalnızca Ruslarla olan on yılların siyasi ve ekonomik ortaklığının sonuçlarını nihayetinde tamamen yok etmekle kalmadı, fakat aynı zamanda kendi vatandaşlarının refahına da ciddi bir darbe vurmuş oldu. Onlar ise bir sonraki seçimlerde, hükümetlerinin kendilerine gösterdiği bu “özeni” şüphesiz takdir etmeyi bileceklerdir…