Arşiv: Cihan Ekşioğlu istihbarat servislerine yazılım sattığını itiraf etmiş

Yayın tarihi: 30 Haziran 2021 Çarşamba 4:04 pm - Güncelleme: 30 Haziran 2021 Çarşamba 7:47 pm

Ekba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Ekşioğlu‘nun 2017 yılında Klass Magazine verdiği röportaj’da istihbarat servislerine yazılım sattıklarını, bu yazılımın Twitter ve Whatsapp görüşmelerine ulaşabildiğini açıkladığı ortaya çıktı. Ekşioğlu röportajında Azerbaycan, Suudi Arabistan, Güney Kazakistan’da 750 Milyon Dolar iş hacminin olduğunu belirterek, “Güney Kazakistan eyaletinin çeşitli yerlerinde 250 bin metrekarelik bir konut işine başladık” ifadelerini kullanması dikkat çekti.

 

Suç örgütü lideri Sedat Peker, sosyal medya hesabından EKBA Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Ekşioğlu’nun İsrail’den 3 milyon dolara satın aldığı yazılımı, devlete 50 milyon dolara sattığını iddia etmişti.

Ekşioğlu’nun 2017 yılında Klass Magazin’e de yayınlanan röportajında Peker’in ortaya iddiaları itiraf ettiği ortaya çıktı.

İşte Ekşioğlu’nun 2017 yılında yayınlanan röportajı:

“Yurtdışında Azerbaycan, Suudi Arabistan, Güney Kazakistan’da 750 Milyon Dolar iş hacmimiz var. Bir de tabi savunma sanayi dışında inşaat işlerimiz de var. Güney Kazakistan eyaletinin çeşitli yerlerinde 250 bin metrekarelik bir konut işine başladık. Savunma sanayiyle ilgili de bizim işimiz daha çok kaos ve savaş olan bölgelere askeri sarf malzeme satmak.”

Merdan Yanardağ: Ekşioğlu, Peker’in bahsettiği yazılımı ancak kaçak getirmiş olabilir

“SOSYAL MEDYA TAKİP İŞİ BİZDE. İSTİHBARAT SERVİSLERİNE SATIYORUZ”

Cihan Bey, Ekba Holding olarak savunma sanayisinde çok önemli bir yere sahipsiniz. Yaptığınız çalışmalar, ürettiğiniz ürünler Türkiye’nin savunmasına büyük katkı sağlıyor. Son dönemlerde nasıl çalışmalar yaptınız bize bunlarla ilgili bilgi verir misiniz?

Biz şu anda savunma sanayisiyle ilgili silahlı, silahsız, insansız hava aracı üretiyoruz. Drone adını verdiğimiz cihazlar piyasada 20-30 dakika boyunca havada kalabilirken bizim ürünlerimiz 1,5-2 saat gibi uzun süre havada kalıp 30 kg patlayıcı madde veya kargo taşıyabiliyor. 5 km uzağa gidebiliyor. Uzaktan kontrol edilebiliyor. Bir takım gelişmiş özellikleri var. İngiliz ve Hintli mühendislerle yaptığımız yazılımlar neticesinde Ankara’da üretimini yapıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri için yapıyoruz bunları. örneğin jandarmalar kullanıyor, Güney Doğu Bölgesi’nde Hint kenevir tarlalarını hiperspektral kameralı drone’larla tarayıp uyuşturucu tarlalarını buluyorlar veya patlayıcıların saklandığı yerleri tespit ediyorlar. çünkü hiperspektral kameralar amonyak nitratı tespit edebiliyor. Yer istasyonundan 3000 metreden uçarken kamera 20 cm’ye kadar yeri gösterebiliyor. Renkli olarak da uyuşturucu maddelerini gösterebiliyor. Bunu Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Azerbaycan gibi birçok ülkeye satıyoruz. Operasyon robotları yapıyoruz. Bunlar da yine insansız akıllı teknoloji. Paletli bir robotun üzerinde otomatik silahlar var operasyona göre değiştirilebilen insansız uzaktan kumandayla yönetilebiliyor. Yine bu işi beraber yürüttüğümüz başka bir firmanın yaptığı ürünler var. Onlar da Türkiye’de veya başka bir yerde eşi benzeri olmayan zırhlı ve insansız iş makinesi. Türkiye’nin şartları insansız operasyon robotları üzerine kurulu. çünkü Güney Doğu’da bilhassa şehir operasyonlarında, mahalle içi operasyonlarda askerler giremiyor. Her yerde hendekler var, çatılar var, evlerde siviller de var, teröristler de var. Dolayısıyla güvenlik güçleri emniyetli bir şekilde operasyon yapamıyor. Bu sebepten dolayı sokağa da giremiyor. Veya iş makinesiyle operatör sokakta kendini kapatmaya çalışırken yine bir keskin nişancı operatörü kafasından vurabiliyor. Ama bu iş makinesi insansız ve zırhlı olduğu zaman iş makinesi hem çalışıyor bir şey olmuyor hem de uzaktan kumandayla bilgisayar ekranından kontrol edilebiliyor. Bildiğiniz dozer ama içinde operatörü yok. Uzaktan joy stick’le oyun oynar gibi kontrol ediyorsunuz. Bunun dışında sosyal medya çözümleme ve takip işleri var bizde. Biz takip etmiyoruz bunları çözümleyen sistemleri istihbarat servislerine satıyoruz. Bu da örneğin Twitter’daki hareketliliği takip edebiliyorsunuz, hangi noktadan çıktığını, çağrıların nereden geldiğini kimin kiminle neler yaptığını çözümleyebiliyoruz. Bunun içinde sosyal medya ve whatsapp yazışmaları da var. Bunlar çözümlenebiliyor. Biz bu işleri yapmıyoruz bunları devletin istihbarat teşkilatı yapıyor. Biz bu takibin yapılabilmesi için bir takım yazılım ve sistem geliştiriyoruz. Dubai’de bizimle çalışan 100’e yakın Hintli ve Pakistanlı mühendis var. Bu konuda onlar çok iyidir. Uydu takip sistemleri, sosyal medya takip sistemleri üzerine çeşitli yazılımlar var. Biz bunları istihbarat servislerine satıyoruz. Onlar bunların üstüne kendi teknik alt yapılarını birleştirip halkın can ve mal güvenliği için terörist grupları takip ediyoruz.

Cihan Ekşioğlu’nun AKP’lilerle olan fotoğraf albümü

“DEVLET DURUP DURURKEN VATANDAŞIN WHATSAPP’INDA NE YAZIYOR DİYE ONU TAKİP ETMEZ”

Herkesin çok merak ettiği konulardan birisi bu zaten; whatsapp konuşmaları başkaları tarafından okunabiliyor mu? Vatandaş korkmalı mı?

Normal vatandaşlarımızda bile dinleniyor muyum, takip ediliyor muyum gibi bir algı var. Suç işleyen insanın tedirgin olması lazım. Devlet vatandaşın özel yazışmasıyla uğraşmaz. Eğer bir terörist isen devlete karşı faaliyetin varsa, kamu düzenine karşı bir faaliyetin varsa o zaman incelenirsiniz. Zaten o zaman gizli haberleşme yöntemlerini benimsediğin için devlet de o yüzden takip eder. Devlet durup dururken vatandaşın whatsapp’ında ne yazıyor diye onu takip etmez ki. Ailevi ya da özel yatak odası ilişkilerini takip etmez. Ama vatandaşta böyle bir psikoloji var. Devlet düzenine, kamu düzenine karşı bir faaliyetiniz yoksa dinlenseniz de bir sıkıntı yok sonuç olarak. Türk milletinin içindeki durumlardan dolayı da böyle bir travma söz konusu. Devletin içinde devlet kadar bir yapılanma olmuş. Bu örgütün adı ‘Paralel Devlet Yapılanması’ yani devletin içinde devlete paralel bir yapılanma oluşmuş. Dolayısıyla devlet mekanizmasının bu terör grubunun kendi içerisinden çıkartılması, yaralarını iyileştirmesi çok uzun zaman alacak zor bir iş. Biz de bu konuda katkımız ne olursa elimizden geleni bir Türk vatandaşı olarak, bir Türk şirketi olarak imkan ve kabiliyetlerimiz çerçevesinde vermeye hazırız. Tabi ki devletimize her zaman elimizdeki ürünleri veririz, geliştiririz, elimizdeki çabayı gösteririz, gösterdik de. Bizim ürünlerimizin hepsi son kullanıcı belgesine tâbi ürünlerdir. Yani bir devletten silah alıp başka bir devlete silah satamazsınız. Birleşmiş Milletlerin iznine tâbi olmanız lazım, birtakım lisanslar çıkartmanız lazım, hava koridoru izinleri almanız lazım, son kullanıcı belgesi lazım. Diyelim ki biz Rusya’dan silah aldık Türkiye’ye silah satacağız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti diyor ki; bir End User Belgesi veriyor. Yani bu ürünün son kullanıcısı benim diye Birleşmiş Milletlere ve silahı satın alan yerlere garanti veriyor. Eğer bu tanınan bir ülke ise Birleşmiş Milletlerin onayıyla bu silahın satışı gerçekleşiyor. Yani sen silahı kafana göre alıp yarısını İran’a yarısını Irak’a yarısını Yemen’e veremezsin. Devletler bunu el altından yapıyor. Ama reel’de böyle değil. Dolayısıyla bizim bu tarz yazılımları bir sivil şirkete satmamız mümkün değil. Zaten satsak da çalıştırması mümkün değil. Sistemin devlet telekomünikasyon verilerine ihtiyacı var veya gsm operatörlerine ihtiyacı var. Bunu anca yasalarla kanunlar çerçevesinde devletin kuvvetleri yapabilir. Sivil şirketler ve şahıslar da yapamaz. Biz de yapamayız bunu. Biz yazılımı geliştiririz, devlet kendi alt yapısı ile bunu birleştirerek çözüm noktasına gider. Biraz önce onu söyledim bir dinlenme ya da travma geçirdik. Böyle bir örgüt devletin kılcal damarlarına kadar işlemiş. Vatandaşın da böyle bir psikoloji içinde olması aslında normal. çünkü en güvendiğin ve en kritik noktadaki adamlardı bunlar.

Eskiden Türkler Amerika’ya giderdi beyin göçü vardı. Bizim güçlü beyinlerimiz oralarda çalışırlardı. Şimdi sizin şirket önemli beyinleri Türkiye’de tutuyor, Türkiye için kullanıyor diyebilir miyiz?

Kalifiye insan bulmak çok zor. Bizim 15 Temmuz sürecinde üretim yaptığımız jandarma genel komutanlığına teslimatımız vardı. 15 Temmuz darbe girişimi olduğu için bizimle çalışan İngiliz yazılım mühendisleri ülkemizden kaçtılar. Kaçınca projemiz yarım kaldı. Projemiz yarım kalınca jandarmanın işi aksadı. Biz de bir sürü araştırma yaptık. ODTü’de, Bilkent’te bu konu üzerinde uzmanlaşmış birtakım kişiler bulduk çalıştırdık. Beyni keşfedip elinde tutabilmek en önemli şey. Bugün Amerika’da Silikon Vadisi var, burada her milletten her devletten adam var. Biz kendimizi bu anlamda çok mikro seviyede görüyoruz. Türkiye’de çok fazla zeki adam var. Ama tabi ki devletin bunları keşfetmesi lazım. Bizim batıyla aramızdaki fark eğitime verdiğimiz önemle ölçülür. Biz de bu anlamda şahsen ve şirket olarak beyinleri takip ediyoruz. Bulduğumuz zaman ciddi maaşlarla işe alım yapıyoruz. çünkü ben şuna inanırım 10 tane ucuz adam çalıştırıp bir iş yapacağına işi çok iyi bilen bir adamla çok daha fazla para ödeyerek çok daha fazla kazanç elde edebilirsin ve sonuca ulaşabilirsin. Kesinlikle ne iş yaparsan yap o işi bilen en iyi adam nerdeyse o adamı alacaksın. Başarının sırrı orada gizli. Biz devlet olarak, millet olarak doğu kültürüyle yetiştiğimiz için hep bir yerde tanıdığımız olsun psikolojimiz vardır. Halbuki bir yerde bir tanıdığa ihtiyacın yok aslında. Yaptığın ürün veya işin en iyisini yaparsan zaten sen talep edilen adam haline geliyorsun. öbür türlü zaten talep edilen adam değilsin, işi de yapamıyorsun o zaman zaten tanıdık bulsan da fark etmiyor. Bulup yapıyorlar o zaman da iş yürümüyor.

Silikon Vadisi gibi Türkiye’deki beyinleri, başarılı bulduğunuz herkesi kendi bünyenizde mi topluyorsunuz?

Kendi sektörümüzle ilgili gerçekten bunu yapmaya çalışıyoruz. Ama devlet gibi gücüm olsa mesela Amerika’nın keşfedip beyninden dolayı aldığı adamlara Amerika’daki imkanların 2 katını sunup buraya geri getirirdim. Bizim yurtdışından getirttiğimiz veya gitmesini engellediğimiz çalışma arkadaşlarımız var. Onlara iyi imkanlar sunup başka ülkeyi tercih etmelerini engellemiş oluyoruz.

“AZERBAYCAN, SUUDİ ARABİSTAN VE GüNEY KAZAKİSTAN’DA 750 MİLYON DOLAR İŞ HACMİMİZ VAR”

Ekba Holding olarak, yurtdışında da inanılmaz yatırımlar yapıyorsunuz. Bunlar nelerdir?

Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Güney Kazakistan’da 750 Milyon Dolar iş hacmimiz var. Bir de tabi savunma sanayi dışında inşaat işlerimiz de var. Güney Kazakistan eyaletinin çeşitli yerlerinde 250 bin metrekarelik bir konut projesine başladık. Savunma sanayiyle ilgili de bizim işimiz daha çok kaos ve savaş olan bölgelere askeri sarf malzeme satmak. Mesela Libya’ya iki sene önce belki 130 konteynır malzeme sattım. Yılda 1630 konteynır malzeme belki küçük ama savaş olan bir ülkede askeri malzeme olarak çok büyük bir rakam. Kendi teknolojik ürünlerimizi de sattık; bunun içinde askeri elbiseler, potinler, askeri çadırlar, sahralar, termal dürbünler, elektronik birtakım cihazlar var. Devam eden projelerimiz var, biten projelerimiz var. Bizim mesela bir Arap ülkesine geçtiğimiz günler içerisinde 120 milyon dolar mühimmat satışımız oldu. Tabi devletimizin çıkarlarının tersine düşebilecek pozisyondaki bir yerle ticaretimiz yok. Prensip olarak da böyle bir duruma girmiyoruz. Aksi bir durum olduğunda da bunu gidip bildiriyoruz.