7 işçinin öldüğü havai fişek patlaması davasında tartışma çıktı

Yayın tarihi: 16 Mart 2021 Salı 11:50 am - Güncelleme: 16 Mart 2021 Salı 11:52 am

Sakarya Hendek’te 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası patlamasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşması Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıkların savunmaları tamamlanmak üzere iken yaşanan tartışma nedeniyle duruşma sonlandırıldı. Duruşmaya yarın devam edilecek.

Mahkeme, duruşmaya ilk defa katılan müştekilerin kimliklerinin tespiti ile başladı. Ardından sanıkların savunmalarına geçildi. Tutuklu sanıklar, Fabrika Sahibi Yaşar Çoşkun, Fabrika Müdürü Hasan Ali Velioğlu, Ustabaşı Erşan Öztürk, Sorumlu Müdür Asiye Angın, İş Güvenliği Uzmanı Aslı Bozkurt ve tutuksuz yargılanan Ali Rıza Ergenç Çoşkun ve müşteki sanık Ahmet Çağrıcı’nın savunmaları dinlendi.

FABRİKA SAHİBİNDEN İŞÇİLERE: UYARIYORUM, İFADE VERİRKEN DİKKATLİ OLSUNLAR

Fabrika sahibi Yaşar Çoşkun savunmasında kendisinin mağdur olduğunu söyleyerek, “Ben ilk günden beri bu olayın sabotaj olduğunu söylüyorum. En çok mağdur olan benim, işimizi kaybettik, 8,5 aydır içerideyim, özgürlüğüm yok. İşçi arkadaşlarımı da uyarıyorum. İfade verirken dikkatli olsunlar” diyerek şunları söyledi:

“Ateş düştüğü yakar bunun farkındayım. 50 senelik bir firmayız, çalışanlarımızla aile gibi çalışıyoruz. 7 aile ferdimizi kaybettik. Hakkımızda yalan yanlış haberler yapılıyor. İlk duruşmada savunma hakkımız gasp edildi. Merdiven altı kaçak imalat yapan bir fabrika değiliz. Hakkımızda linç kampanyası yürütülüyor. 50 yıllık emeğimizi ve özgürlüğümüzü kaybettik. Basında sanki sürekli bizde iş kazası oluyormuş gibi yalan haberler çıkıyor. Bizde son kaza 2011 yılında oldu. Bana teröristmişim gibi muamele yapılıyor, iş cinayeti deniliyor. Halbuki ben saygın bir iş adamıyım. Türkiye’nin gelişmesi için elinden geleni yapmış bir firmanın ortağıyım. Bizim ne kadar düzenli olduğumuzu Türkiye’de herkes bilir. Kaza olduğunda fabrikadaydım. Ben ilk günden beri bu olayın sabotaj olduğunu söylüyorum. Bizim fabrikamızda kaza ilk defa olmadı, biz kazanın nasıl olabileceğini anlayabiliriz. Sayın İçişleri Bakanımız da bana sordu ‘Bu olay nasıl oldu’ diye. Ona da anlattım sabotaj olduğunu düşünüyorum dedim. Biri uzaktan kumandayla patlatmış gibi oldu. Bu olay üzerinde durulmadı. “Bilirkişiler nasıl bu fabrika mevzuata uygun değil diyor. Bizim fabrikamız sürekli denetlenirdi. Öyle olsa 16 sene nasıl çalışacaktı bu fabrika. Bizim fabrikamız aynı zamanda sefer görev emri olan bir fabrikadır. Savaş çıksa, devlet burada cephane üretir. Ben cezaevine girene kadar MÜSİAD başkanıydım. Böyle saçmalık mı olur? Cumhurbaşkanı beni neden aramış diyorlar. O olmasaydı, ben o fabrikayı söndürebilir miydim, bu iş dışarıdan göründüğü kadar basit bir iş değil. Benim tutuklu olmamım kimseye faydası yok. Benim dışarıda olmam lazım işlerimi toparlayabilmem için, diğer işçilerin işsiz kalmaması için. En çok mağdur olan benim, işimizi kaybettik, 8,5 aydır içerideyim, özgürlüğüm yok. İşçi arkadaşlarımı da uyarıyorum. İfade verirken dikkatli olsunlar.”

DİĞER FABRİKA SAHİBİ: KEŞKE BARUT ÜRETEBİLSEYDİK

Fabrika sahiplerinden Ali Rıza Ergenç Çoşkun, fabrikada barut üretildiği iddialarını reddederek “Herkese başsağlığı diliyorum. Savcılığa verdiğim ifadeyi tekrar ediyorum. Zaten oğlum ilgileniyor. Dolayısıyla söyleyeceğim çok bir şey yok. Fabrikaya çok gitmem. İşleyişi çok takip etmiyordum” dedi.

Çoşkun, fabrikada barut üretimi denendiği sorusuna “Biz keşke barut üretebilseydik. Daha önce oğlum Çin’e gitti araştırdı ama bizim fabrikamız yeterli değildi. Barut üretsek havai fişekle uğraşır mıyım?” yanıtını verdi.

AVUKAT: PATLAMALAR BU İŞİN DOĞASINDA VAR

Ali Rıza Ergenç Çoşkun’un avukatı Mehmet Mangıroğlu ise bu patlamaların “işin doğasında olduğunu” söyledi. Mangıroğlu, “Bu işin doğasında var. Geçtiğimiz otuz yılda da böyle olaylar oldu. Biz 2014’te de hayatını kaybeden işçinin ailesine uzlaşmak için 250.000 TL teklif etmiştik. Ancak ailenin aklını çelenler kabul ettirmedi. Bu nedenle hukuk ve ceza davaları açıldı. Müvekkilim Ali Rıza Beyin iş yerinde fiilen bir çalışma durumu yoktur. Kendisinin bu olaylar nedeniyle sorumlu olmaması kanaatini taşıyoruz” dedi.

Müşteki avukatlarının sanık Hasan Ai Velioğlu’nun sorgusu yapılırken baskı altında kalacağı gerekçesiyle diğer sanıklar Yaşar Çoşkun ve Ali Rıza Ergenç Çoşkun’un duruşma salonundan çıkartılmasına yönelik taleplerinin reddine oy birliği ile reddedildi.

FABRİKA MÜDÜRÜ: BARUT ÜRETİMİ HİÇ YAPILMADI

Fabrika Müdürü Hasan Ali Velioğlu, barut üretiminin yapılmadığını söyledi. Velioğlu, “33 senedir burada çalışıyorum. Ali Rıza bana oda verdi pazarlama işine bak dedi. Pazarlama, alım satım işlerine bakıyordum. Çin mahallesi bölümünde benim işim yoktu. Orayla Ahmet Çelebi ilgileniyordu.Barut üretimi hiç yapılmadı. Benim üretim ile ilgili bilgim yoktur. Zaten Ali Rıza bana senin müdürlüğün şakadan dedi. Benim müdürlüğüm yok, çalışanım ben” ifadesini kullandı.

“PERİŞANIM, HASTA ÇOCUĞUM VAR”

Ustabaşı Erşan Öztürk, gereğinden fazla üretim yapıldığını iddialarını yalanlayarak, “Patlamanın meydana geldiği bölgede benim hiçbir sorumluluğum yok. Maytap ve sarma gibi ürünleri kontrol edip eksiklik olup olmadığını tespit ederim. Suçsuzum. 8 aydır tutukluyum. Çocuklarımın rızkı için çalışıyordum. Perişanım, hasta çocuğum var, hastaneye götürüp getirecek kimse yok. Kızım okulunu dondurdu. Barut üretimi yapıldığına dair bir bilgim yok. Haddinden fazla üretime dair öyle bir şeye şahit olmadım. Üst kademede yetkili Hasan Ali Velioğlu vardı” dedi.

SORUMLU MÜDÜR: BARUT ÜRETİMİ YAPILDIĞINI BİZZAT GÖRDÜM

Sorumlu Müdür Asiye Angın, diğer sanıkların ifadelerinin aksine fabrikada barut üretimi yapıldığını söyledi. Patlamanın olduğu ve Çin Mahallesi olarak adlandırılan bölgenin ruhsatının olmadığını söyleyen Angın, tüzüğe aykırı şekilde fazla depolama yapıldığını belirtti.

Angın, şöyle konuştu: “Fabrikada çalışmaya 2013 yılında başladım. 2014 yılında fabrikada meydana gelen kazadan sonra beni mesul müdür olarak atadılar. Fabrikada Hasan Ali Velioğlu ne derse o olur. Tabiri caizse Hasan Ali bey kuş uçmasın derse fabrikada kuş uçmaz. Barut üretimi sürecini bizzat gördüm. Barut üretimi yapıldığını, denemeleri gördüm. Ne kadarlık bir üretim yapıldığını bilmiyorum. Üretilen barut, yeşil depoya konuyordu. Çin Mahallesi denilen bölgenin ruhsatı yok. Tüzüğe aykırı şekilde fazla depolama yapılıyordu. Ben geldiğimde okuma yazma bilmeyen işçiler de çalışıyordu. Hasan Ali Velioğlu bize tutanak tutun derse tutardık, tutmayın dediğinde tutmazdık. Gördüğüm eksiklikleri işverene bildirmedim. Zira, denetim için geldiklerinde denetmenlerin görmezden geldiği ve işveren tarafından bilinen eksiklikleri tekrar tekrar söylemenin faydası olacağını düşünmedim. Çalışmaya ilk başladığım tarihlerde, mevzuata aykırı ve aşırı üretim yapan işçileri uyardım. Bunun üzerine işçiler beni Hasan Ali Velioğlu’na şikayet ettiler. O günden sonra bahsi geçen bölümü benim denetlemem yasaklandı.”

GERGİNLİK NEDENİYLE KISA BİR SÜRE ARA VERİLDİ

Duruşmaya taraf avukatlarının atışması, ailelerin de tepki göstermesi üzerine çıkan gerginlik nedeniyle bir süre ara verildi. Bu arada fenalaşan patlamada kardeşini kaybeden Ayşe İsmail Tevfikoğlu’na duruşma salonunun önüne gelen ambulansta müdahale edildi.

“İŞ SAĞLIĞINA DEĞİL ÜRETİME ÖNEM VERİLİYORDU”

İş Güvenliği Uzmanı Aslı Bozkurt, patlamanın nedeninin üretim sırasında işçilerin yanında fazla malzeme bulunması olduğunu, uyarılarının dikkate alınmaması nedeniyle istifa ettiğini söyledi. İşçilere ürün yetiştirilmesi konusunda uyarılar yapıldığını belirten Bozkurt, “İş sağlığına değil güvenliğe önem veriliyordu” dedi. Bozkurt, şöyle konuştu:

“Fazla ürünlerle çalışma hususunda defaatle uyarılarımı yaptım. Ancak Ali Rıza Bey, “İSG uzmanları bilmez, yasal sınır olan 1 kg ile iş yürümez. Şimdiye kadar bu şekilde iş yürüttük” demiştir. Bu doğrultuda, İSG defterine durumu yazdım. Uyarılar yapıldıktan sonra makul süre içerisinde gerine getirilmezse İSG defterine yazılır. Bununla birlikte, İSG uzmanı Bakanlığa bildirim yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılmaktadır. Bu nedenle sorumluluğum bulunmamaktadır. Uyarılarımın dikkate alınmaması nedeniyle istifa ettim. Gerekçemi istifa dilekçeme açıkça yazmadım. Ali Rıza Bey, yıllık iznim ve ihbar süresi nedeniyle 30.06.2020 tarihinde işyerindeki sorumluluğum sona ermiştir. Patlama bu tarihten sonra gerçekleşmiştir. Patlamanın temel nedeni üretim sırasında işçilerin yanlarında fazla malzeme bulundurmasıdır. Kişisel koruyucuların eksik olduğunu ve tam kullanım sağlanmadığına ilişkin uyarımı Hasan Ali Velioğlu’na yaptım. Sürekli ürün yetiştirmesi için tüm işçilere baskı yapıyorlardı. Her işçinin ne kadar ürettiğini tespit edebiliyorlardı ve işçiler bu baskıyı bir şekilde bertaraf ederek üretime devam ediyorlardı. Bu baskı genelde Hasan Ali Bey tarafından gerçekleşiyordu.”

“BİZE BARUT YAPTIRDILAR”

Sanık Ahmet Çağırıcı, fabrikada barut yapıldığını söyleyerek, şöyle dedi: “Bütün yetki Hasan Ali Velioğlu’ndaydı. Evet Yaşar Coşkun akrabamdır. Evet, Ali Rıza Coşkun eniştemdir. Ancak doğruları söylemeye gayret ettim. Hasan Ali Velioğlu hepimizin üstündeydi. Yaşar Coşkun ifade sırasında ben 500.000,00 TL maaş ödüyorum, 12 bin 500 liralık havalandırmayı mı yaptıramayacağım dedi. Evet yaptıramadın, bu da senin ayıbın olsun. Yaptırsaydın belki şimdi patlamada ölenler aramızda olurdu. Deneme amaçlı barut yapmamızı istediler. “Tehlikeliyse yapmayalım’ dedim. Bir haftalığına yapalım zaten kalitesiz olacak’ dediler. Cumartesi günü izin gününde deneme amaçlı barut yapmak için işe çağırdılar. Bence Hasan Ali Velioğlu üretime karışma noktasında Yaşar Coşkun’dan bile üstte. Ben 6-7 yıl Çin mahallesinde görev yaptım. Şimdiye değin hiçbir denetmen görmedim.”

NE OLMUŞTU?

Sakarya Adliyesi’nde 6 Ocak tarihinde görülen ilk duruşma salonun fiziki şartlarının yetersiz olması gerekçesiyle 15 Mart tarihine ertelenmişti.

Çoşkunlar Davası | Fabrika sahibi ‘En büyük mağdur benim’ dedi!