10 Ekim Katliamı’nda ölenler sekizinci yılında anıldı: “Madımak suçlularının affedilmeleri bize gözdağıdır”

Yayın tarihi: 10 Ekim 2023 Salı 11:23 am - Güncelleme: 10 Ekim 2023 Salı 3:01 pm

10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde katledilen 104 kişi bugün anıldı. 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık, “Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi aynı zamanda biz 10 Ekim ailelerine gözdağıdır” dedi.

Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihinde Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için bir araya gelen milyonlarca yurttaş terör örgütü IŞİD’in bombalı saldırısına uğradı. Terör saldırısında 104 yurttaş yaşamını yitirdi.

Katliamın ardından etkin bir soruşturma başlatılmadı, sorumluluğu olan kamu görevlileri yargılanmadı. Aileler yıllar sonra kaybettiklerini anmak için bugün saldırının yapıldığı alana gitti. Gar önünde bir araya gelen aileler, cezasızlığa dikkat çekerek uyarılarda bulundu.

“ÖMÜRLERİNİ BİZE BORÇ BIRAKTILAR”

Anmada yapılan basın açıklamasını 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü İshak Kocabıyık okudu.

İshak Kocabıyık, “Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi aynı zamanda biz 10 Ekim ailelerine gözdağıdır. Katledilen kardeşlerimiz, anne-babalarımız , çocuklarımız, yoldaşlarımız bu ömürlerini, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç, adalet mücadelemizde, barış mücadelemizde eşitlik kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız” ifadelerini kullandı.

Kocabıyık şunları söyledi:

“Sekiz yıldır adalet peşindeyiz. Barış istiyoruz. Bugün pek çok şehirde 10 Ekim Gar Katliamı Anması yapılıyor, kaybettiğimiz kardeşlerimiz anılıyor. Adalet ve barış talebimiz bir kez daha dile getiriliyor. Bilineni tekrarlamak istiyoruz: Sekiz sene önce IŞİD’li iki canlı bomba bütün kontrollerden ellerini kollarını sallayarak geçerek başkentin göbeğine Ankara’ya kadar gelip burada kendilerini patlattılar. 104 canımız hayatını kaybetti, 500’den fazla arkadaşımız yaralandı. Yargılama sürecinde ortaya çıktı ki: Marques’in Kırmızı Pazartesi kitabında anlattığı gibi devletin güvenlikle ilgili bütün kurumlarının bilgisi olduğu bir katliam adım adım yanımıza kadar gelmiş. Bir devlet düşünün ki kendi insanına karşı yapılan katliama sessiz kalsın. Sessiz kalmayı bırakın

katillere yol versin, sırtlarını sıvazlasın.

“EMNİYET İSTENEN BİLGİLER İÇİN YOK DEMEYE BİLE TENEZZÜL ETMEDİ”

Yargılama sürecinde hakikat ortaya çıksın, adalet gerçek anlamda tesis edilsin diye çaba gösterdik, hala gösteriyoruz. Avukatlarımızın binbir zahmetle binbir emekle ortaya koyduğu deliller yok sayıldı. Katliamı aydınlatabilecek nitelik taşıyan devletin kendi soruşturmaları, istihbarat raporları görmezden gelindi. Emniyet müdürlüğü mahkemenin kendisinden istediği bilgiler için ‘yok’ demeye bile tenezzül etmedi, cevap vermedi.

“SEKİZ YIL KATLİAMIN ÜSTÜNÜ ÖRTME GAYRETİYLE GEÇTİ”

Katliamın olduğu yere bir anıt yapılsın, bu anıt bizim yasımız olsun, toplumsal hafızamızda 10 Ekim Katliamı unutulmasın istedik. Bırakın anıt yapılmasını, meydan düzenlemesini, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bu konuda almış olduğu karar bile saklandı, uygulanmadı. İşte sekiz yıl böyle geçti. Bu sekiz yıl devlet ve siyasi iktidar tarafından bizim taleplerimizi yok saymakla, katliamın üstünü örtme gayretiyle geçti. Bizim açımızdan ise adalet arayışıyla, barış isteğiyle geçti.

Biliyoruz, Türkiye’de adaletin tesis edilmesinin ne kadar zor olduğunu. Biliyoruz, savaş çığlıklarının çoğaldığı dönemlerde ‘barış’ diye haykırmanın nelere mal olduğunu biliyoruz, yaşıyoruz. Sesimizi çoğaltmaktan, dayanışmayı örgütlemekten başka bir yolumuz yok. Şenyaşar ailesinin adalet haykırışı ile 10 Ekim ailelerinin haykırışı aynıdır. Madımak aileleriyle, Suruç ailelerinin sesi aynıdır. Roboski ailelerinin çığlığı, bizim de çığlığımızdır. 5 Haziran 2013’te Diyarbakır’da biz de öldük.

“TUTUKLANAN GAZETECİLERİN SUÇLARI BİZE SES OLMALARIDIR”

Gözaltına alınan, tutuklanan gazetecilerin devlet nezdindeki suçlarından biri de bizim yanımızda olmaları, bize ses olmalarıdır. Muktedirlerin demokratik siyasetin zeminini, yükselen baskıcı, otoriter, faşizan bir rejimle kaplama niyet ve düşünceleri bizim sesimizi boğmaya yöneliktir. Madımak Katliamı suçlularının türlü gerekçelerle affedilmeleri, davanın zaman aşımı gerekçesiyle düşürülmesi aynı zamanda biz 10 Ekim ailelerine gözdağıdır. Soma’da madenci yakınına atılan tekme aynı zamanda bize de atılmıştır. İş cinayetlerine dönüşen iş kazaları, sesimiz çıkmasın sesimiz kısılsın diyedir. Bu toprakların bütün zenginliğini yağmaya açanlar, bir avuç şirkete, sermaye grubuna peşkeş çekenler, talan edenler, ekokırım yapanlar adalet arayışımıza, barış isteğimize kulak asmayan, gözlerini kapatanlardır.

“10 EKİM KATLİAMI YARGILAMA SÜRECİYLE DEVAM EDİYOR”

Bütün bunlar bize gösteriyor ki 10 Ekim Gar Katliamı bitmedi. 10 Ekim Gar Katliamı, yargılama süreciyle devam ediyor. Anıt meydan için projelerimize izin vermemekle devam ediyor. Her yıl dönümü anmasında bize çıkarılan zorluk ve engellerle devam ediyor. Bizi zulümle, baskıyla hatta ölümle korkutmak, terbiye etmek isteyenler bilsinler ki: bizim yaşadığımız hayat, Soma’da katledilen madenci kardeşlerimizden bize kalan ömürdür. Madımak’ta yakılan Koray Kaya’dan kalan ömürdür. Şenyaşar ailesinin katledilen fertlerinden bize kalan ömürdür. Suruç’ta katledilen 33 düş yolcusundan kalan ömürdür. Bu meydanda katledilen 104 kardeşimizden kalan ömürdür.

“KATLEDİLEN KARDEŞLERİMİZ ÖMÜRLERİNİ BİZE BORÇ BIRAKTILAR”

Katledilen kardeşlerimiz, anne-babalarımız , çocuklarımız, yoldaşlarımız bu ömürlerini, kalan ömürlerini bize borç olarak bıraktılar. Bu borç, adalet mücadelemizde, barış mücadelemizde eşitlik kardeşlik mücadelemizde ödenebilecek bir borçtur. Biz bu borcu ödemekte kararlıyız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu meydan barış meydanı oluncaya kadar, bu meydana bir katliamı hatırlatacak anıt yapılana kadar, adalet gerçek anlamda tesis edilene kadar buradayız, buradayız, buradayız!”

IŞİD’li teröristlerin infaz görüntüleri 10 Ekim dosyasına girdi