İsrail, Gazze'de BM bünyesindeki okulu hedef aldı! En az 22 ölü İsrail, Gazze'de BM bünyesindeki okulu hedef aldı! En az 22 ölü

Bebekleri özel hastanelerin yenidoğan servislerine naklederek haksız kazanç elde eden, 12 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan 'Yenidoğan çetesi' hakkıdaki soruşturma tamamlandı. Örgüte yönelik hazırlanan fezlekede teknik takibe takılan çete üyelerinin telefon konuşmaları da ortaya çıktı.

Karar'dan Büşra Cebeci'nin haberine göre, sağlık hizmetleri şirketi sahibi ve doktor olan Fırat S. İstanbul ilinde anlaşmalı olduğu diğer hastanelerin yeni doğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp buraların sürekli dolu olmasını sağlıyor. 

Bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK’den yüksek miktarda gelir elde etmelerinin yanı sıra örgüt üyeleri, “Curosurf” isimli solunum tedavisinde kullanılan ilaçları bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip ilaçların üçüncü kişilere satılmasını sağladı.

SURİYE UYRUKLU AİLEYLE YATIŞ PAZARLIĞI

Çete üyeleri, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığı ile simsarlık diye tabir edilen şekilde hasta yakınlarından piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları aldı.

Hemşire H.B.G.’nin Suriyeli bir ailenin bebeğini hastaneye yatırmak için günlük 8 bin liradan açtığı pazarlığın detayları, telefon görüşmeleriyle ortaya çıktı. Buna göre H.B.G, ailenin yanında bulunan sağlık personeli F.S.’yi arayarak, ailenin 8 bin lirayı kabul etmediğini söyledi. F.S’den de aileye “Bir haftalık peşin, günlük 5 bin liradan ödeme yaparlar mı?” diye sormasını isteyen H.B.G, bu ödemeyi yaparlarsa bebek için R. hastanesini ayarlayabileceğini söyledi. F.S.N’nin soruları yönelttiği anne, ödemeyi ancak pazartesi günü yapabileceklerini söyleyince H.B.G, örgüt lideri Fırat S.’yi arayarak bilgi verdi. Görüşmeler sonucunda Fırat S., H.B.G’ye 12 bin 500 TL gönderdi. H.B.G., bu parayı hastaneye ödeyerek bebeğin hastaneye yatışını sağladı. H.B.G., günlük 2 bin 500 TL ödedi fakat aileye bundan sonrası için para konusunda sadece kendisiyle irtibat kurmasını söyleyerek bebeklerinin günlük 5 bin TL’den tedavi olmak için hastaneye yatırıldığı bilgisini verdi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı D.E’nin bir bebeğe uyguladığı operasyon ve bu operasyonun sonuçları da kan dondurdu. 

DOKTORUN ÖLDÜRDÜĞÜ BEBEĞİ APAR TOPAR GÖMMÜŞLER

Örgüt yöneticisi İlker G. ile örgüt lideri Fırat S.’nin telefon konuşmasıyla ortaya çıkan bu olayda, İlker G., Fırat S’ye “C. sana anlatmadı mı? D. hoca göbeği açamamış, mahvetmiş. Mahvedince de C.’ye vermiş. C. o yüzden çok gergin” diyor. Doktor D.E. bebeğin filmini yanlış yorumluyor ve hemşire C.A ile birlikte bebeğe yanlışı bir operasyon gerçekleştiriyorlar. Bebek bu operasyonla birlikte morarıyor, C.A.’nın deyimiyle “sırtından bir şeyler akıyor” ve 15 dakika içinde ölüyor. Bu olayın ardından çete üyelerinin tek korkusu bebeğe konan teşhisin hastanede bulunan ve çete üyesi olmayan kadın ve doğum uzmanının kulağına gitmesi. Zira kadın ve doğum uzmanı, sağlıklı bir gebeliğin ardından sağlıklı bir doğum gerçekleştiğini biliyor. Bu sebeple de çete üyeleri bebeğe ait yanlış yorumladıkları filmi dosyadan çıkarıyorlar. Çünkü kadın ve doğum uzmanı filmi görürse çocuğa tüp takıldığında yaşama şansının olduğunu da fark edebilir…
Suriyeli olan bebek için adli tıp süreci başlatılmıyor ve bebek apar topar gömülüyor.

BİR BEBEĞİN DE KÖR OLMASINA SEBEP OLMUŞLAR

Telefon konuşmalarına takılan bir diğer olaya göre de bir bebek, ihmal sonucu kör oldu. Hemşire Ç.D., Okutucu isimli, gözle ilgili rahatsızlığı olan bebeğin hastaneye giriş tarihini 3 Ağustos 2023 yerine 13 Ağustos olarak okuyor. İki hafta sonrasına kontrol tarihi yazması gereken hemşire, bebeğe kontrol tarihi olarak 28 Ağustos tarihini veriyor. Göz doktoru Ö.B., bu gecikmeden dolayı gözü kör olma seviyesine gelen bebeğe bakmayı reddediyor. Hemşire Ç.D.’nin yaptığı hata fark edilince çocuk Çapa Tıp Fakültesi’ne sevk ettirilmeye çalışılıyor fakat yapılan bu hatadan hemşirenin zarara uğramaması için bebeğin dosyasında usulsüz oynamalar yapılıyor.

Okutucu bebeğin ihmal sonucu kör olmasının ardından hemşire Ç.D., doktor Ö.B'den bu olayın ortaya çıkmaması için yardım istiyor. Ö.B. de önce evraktaki tarihi değiştirmeyi teklif ediyor, bunun mümkün olmayacağını öğrendiğinde de "Karabole getireceğiz" diyor:

Ö.B: Vallaha yani sıkıntı burada çıkış nedir ya şimdi oradaki şimdi götürdüğünüz yerdeki doktor bu şeyi görürse aileye söylerse o sıkıntı
Ç.D: Evet aileye söylemese biz sıkıntı yaşar mıyız peki
Ö.B: söylemezse problem olmayabilir yani hani normal sürecinde tedavi gerekiyor derse hani ama siz o sıfır gibi değil de onu onüç gibi şey yapacaksınız hiç bir zaman sıfır olarak düşünmeyin siz onu orijinali var mı o kağıdın
Ç.D: Orijinali bizde değil hocam
Ö.B: Size fotokopi ile geliyor dimi
Ç.D: Evet evet hocam
Ö.B: Tamam siz onu on üç gibi algılayacaksınız "on üçünde bakılmış bu bebeğe iki hafta sonra da kontrol denilmiş biz de iki hafta sonra kontrol edildiğinde baktırdık" diyeceksiniz yani yani şu an en çıkış yolu o
Ç.D: Ama şey hocam yatış tarihi o zaman şey çıkıyor yatış tarihi bebeğin on ikisi bebek bize yatmadan hani bebek bize yattığında hani orada nasıl rot muayenesi olacak ama gerçi diğer taraf yatış tarihini bilmezse ve hani bize böyle geldi gibi bir şey desek
Ö.B: Onu o şekilde karambole gelcek bunu ne zaman sıkıntı olur aile şikayetçi olur o zaman dosya incelenir o zaman problem olarak anlaşılır ama hani o aşamaya gelmezse bir şey olmaz zaten şu anki durumda bence en şey yolu o öbür türlü zaten şeye giriyor yani

ÇETENİN DENETİM KORKUSU 

25 Eylül 2023’te bahsi geçen hastaneler ciddi bir denetimden geçiyor. Bu denetimler sırasında örgüt üyeleri arasındaki konuşmalar ve panik hali de telefon konuşmalarına yansıdı. Öyle ki hemşirelerden H.B.G.’nin, H.D.T’YE “Bak sana şunu söylüyorum D. yaz bunu F.S. bu akılla gitmeye devam ederse bak salladılar ikinci de yıkacaklar bu da bir iki ay içinde olacak” dediği görülüyor.
Çetenin her üyesi denetimin hiçbir denetime benzemediğini söylerken, kimi de denetçilerin şikayet üzerine geldiğini, bu şikayetin de örgüt içinden biri tarafından yapılmış olabileceğini düşünüyor. Zira Sağlık Bakanlığı’nın denetçileri eş zamanlı olarak, baskın yapar gibi geliyorlar ve sadece işletmeye dahil olan hastanelerin yeni doğan bölümlerini denetliyorlar. Bu denetimler esnasında da çete üyelerinin yaptığı usulsüzlükler telefon görüşmelerine yansıyor.
Hemşire C.A çocuk doktoru H.G’yi arayarak “Denetime geliyorlar hemen dışçıları gönderin” diyor. Dışçılar olarak tabir edilen kişiler ise yeni doğan yoğun bakım ünitesinde bulunmak için yeterli donanım, belge ve kadrolara sahip olmayan çalışanlar. Bu dışçılardan Ç.D., denetçilerin gelip kendisini sorgulamaya başlamasıyla beraber kaçıyor ve ilaç odasına saklanıp denetçilerin gitmesini bekliyor. Örgüt bazı doktorları kendi bünyesinde çalıştırırken bazılarının da sadece diplomasını kullanıyor. Bu denetimler esnasında da hastanede resmi olarak bulunmayan doktorları kendi görev yerlerine gönderdikleri, diplomasını kullandıkları doktorları da hastanelere çağırdıkları tespit ediliyor.
Sağlık personellerinden C.H.K’nin bir arkadaşı ile yaptığı telefon görüşmesinde “Bakanlıktan denetime geldiler, her türlü her türlü işi yolsuzluğu her türlü usülsüzlüğü açığa çıkarttılar, bizim çomak soktular kovanımıza, n’aptıklarının çok bilincindeler ve ne aradıklarını çok iyi biliyorlardı, nokta atışı yaptılar s…. ağzımıza sonum hayrolsun” ifadeleri yer alıyor.

PARA ALAMAYINCA BEBEĞİN CENAZESİNİ VERMEMEKLE TEHDİT ETMİŞLER

H.B.G ile H.D.T’nın yabancı bir aileden elden 28 bin TL aldığı ortaya çıkıyor. H.D.T, parayı H.B.G’nin aldığını, kendisinin sadece yanında bulunduğunu, H.B.G ise paranın 15 bin TL’sini komisyon olarak aldığını geri kalanını hastaneye ödediğini söylüyor. Bu durum, kalp hastası bebeğin ölmesinin ardından hastanenin bebeğin cenazesini aileye vermek için aileden 80 bin TL istemesiyle ortaya çıkıyor. Aile H.B.G ile H.D.T.’nin fotoğraflarını göstererek, bu kişilere 28 bin TL ödeme yaptıklarını söylüyorlar. Hastane bebeğin cenazesini vermemekte diretiyor ve bebeği üç gün boyunca hastanede bekletiyorlar, aileye de “Parayı getirmezseniz bebeği kimsesizler mezarlığına gömeriz” diyorlar.

Ailenin hastaneyi İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne şikayet etmesinin ardından aile, bebeklerinin cenazesini hastaneden alabiliyor.

SİYAH BEBEĞİN ÖLDÜĞÜNÜ RENGİNDEN DOLAYI ANLAMADILAR

Denetlemeler bitti ancak çetenin kurduğu tezgahın sonu gelmiyordu. Çete üyeleri bebekleri öldürmeye de bebeklerin tedavisinde kullanmak için temin ettikleri ilaçları satmaya da devam ediyordu. 18 Ocak sabahı yoğun bakımdaki panik yine telefon görüşmelerine yansıdı. Hemşire Ş.Ç, H.D.T’yi aradı ve önceki gün yatışı olan altı aylık bebeğin kalp atışını alamadığını söyledi. T.T adlı hemşirenin de kontrol ettiğini ve kalp atışını duyamadığını söyleyen Ş.Ç, çocuğun nabzını çok derinden aldığını, monitörde de kalp atışının 113 olduğunu söylüyor. H.D.T çocuğun yanına geldiğine öldüğünü anlıyor ve hemşire T.T’ye “T, çocuğun öldüğünü anlamayacak kadar salak mısınız?” diyor ve önceki gün çocuğun bir rahatsızlığı olmadığını, gece veya sabah bir şey yaşanıp yaşanmadığını soruyor. T.T, sabah çocuğun gayet iyi olduğunu söylüyor.

H.D.T., H.B.G’yi arayarak çok kötü bir şey olduğunu, çocuğun öldüğünü, hemşirelerin de siyahi olmasından dolayı çocuğun öldüğünü anlamadığını söylüyor.
H.D.T, örgüt lideri F.S’ye bu durumu şu sözlerle anlatıyor:
H.D.T: hocam sana çok kötü bir haberim var.
F.S: he doğukan
H.D.T: çok kötü bir haberim var hocam
F.S: noldu
H.D.K: valla başım belaya gircek
F.S: noldu
H.D.K: hocam bu o... evlatları çocuğu öldürmüş hocam
F.S: nasıl çocuğu öldürmüş ya
H.D.K: hocam çocuk ölmüş farkında değiller çocuğu teslim aldım çocuk ölü kimse farkında değil ölüm ayağım buz kesti
F.S: nasıl farkında değiller sen onun başına özel hemşire koymadın mı bugün sözde
H.D.K: Ben ne dicem hocam bunun ailesine bir anomolisi yok bir hastalığı yok dün yatmış adamlar bir bilgi bile almadılar adamlar anemnezi doldurdular gittiler ben ne dicem bunun ailesine yabancılar bir de şimdi hastaneyi ayağa kaldıracaklar.

273 YILA KADAR HAPİS İSTENİYOR

Soruşturmanın başladığı tarihten bu yana çetenin tespit edilen 192 ayrı suç eylemi bulunuyor. Eylemlerin kesintiye uğramaksızın sürmesi, bu kişilerin örgütsel hiyerarşi içerisinde yer almaları, birlikte suç işletme iradesi göstermeleri gibi unsurlar sebebiyle suç örgütü üyeliği ile suçlanan 47 sanık için 180 yıldan 273 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.