İstanbul ve Tekirdağ'da SGK'dan günde 8 bin lira para kazanmak için 112 acil servisi manipüle ederek hastaları anlaşmalı hastanelere götüren ve 10 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi davası başladı. 22’si tutuklu 47 sanık 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanıyor. Davanın ilk duruşması üçüncü gününde devam ediyor.
19 HASTANE SORUMLU
Bin 400 sayfalık iddianamede, ölen 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 özel hastane ve sağlık şirketi 'malen sorumlu' olarak yer aldı.
İddianamede çetenin, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ettiği vurgulandı. Bebek acil hastalarını önceden anlaşılan özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ettikleri ve ölümlerine neden oldukları ifade edildi. Haksız kazanç sağladıklarına dikkat çekildi.
Sanıkların asıl amacının SGK'dan üst sınır ödeme almak olduğu belirtildi
582 YILA KADAR HAPİS İSTEMİ
Çete elebaşları Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
Aralarında doktor, hemşire ve sağlık görevlilerinin de bulunduğu 18 şüpheli hakkında da 10 ile 437 yıl 6 ay arasında hapis cezası talep edildi.
İddianamede 'malen sorumlu' olarak belirtilen hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi de istendi.
Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da bir hastanenin ruhsatı iptal edilmişti.
DURUŞMA BAŞLADI
Duruşmanın üçüncü gününde ilk olarak sanık Cansu Akyıldırım konuştu.
Mahkeme Başkanı, sanık Cansu Akyıldırım’a soruyor:
- Savunmanı yapacak mısın?
Cansu Akyıldırım: Öncelikle, 2012 ile 2019 yılları arasında farklı hastanelerde görev yaptım. 2019-2022 yılları arasında ise Reyap Hastanesi’nde çalıştım. Ancak, iddianamede Çorlu Reyap’ta çalıştığım belirtilmiş, bu doğru değil. 2023 yılında Özel TRG Hastanesi’nde hasta bakım müdürü olarak çalışmaya başladım.
Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Ben maaşlı çalışan biriyim. Bunun dışında, ailemden maddi destek alıyorum. Örgüt ya da çeteye üye olma suçlamasıyla ilgili böyle bir yapının var olduğunu düşünmüyorum.
Mahkeme Başkanı: İddianamede geçen "işletme" tabirinden ne anlaşılıyor? Bu işletme nedir?
Cansu Akyıldırım: Şöyle, Medicence başlığı altında bir işletme var. Ancak, yalnızca birkaç hastane bu kapsamda yer alıyordu. TRG ve Birinci Hastaneleri Medicence’den alım yapıyordu; Reyap ise bu kapsama dahil değildi.
Mahkeme Başkanı: Peki, 'danışmanlık' dediğiniz şey nedir?
Cansu Akyıldırım: Hasta danışmanlığı aldığımız bir yer.
“BEBEĞİN KALBİ DURDU”
Mahkeme Başkanı: Kolluk fezlekesinin 94. sayfasında, hatta 92. sayfasında da böyle bir konuşma geçtiği belirtiliyor. Ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşmadan bilgim yok, hastayı da hatırlamıyorum. Ancak Kadanbebek dediğiniz Suriyeli bir bebek olabilir. O bebek farklı bir bebek, onun göbeğini ben açtım, Dursun Bey açmadı.
Mahkeme Başkanı: Bu bebek farklı bir bebek mi?
Cansu Akyıldırım: İsmi geçmediği için bilmiyorum. Ama Kadanbebeğin göbeğini ben açtım.
(Mahkeme Başkanı konuşma metnini okuyor. )
Cansu Akyıldırım: Böyle bir görüşmeden haberim yok ama Kadan bebek olabilir. Kadan bebeği anlatabilirim. TRG’de doğdu. Bebek odasından bize geldiğinde mosmordu. Onu kapıya en yakın olan kısma aldım ve o sırada Dursun Bey’i aradım ancak ulaşamadım. Sonra İlker Bey’i aradım, Dursun Bey’e ulaşacağını söyledi. 3-5 dakika sonra Dursun Bey alana geldi. Bebeği makineye bağladık ve çocuğun akciğer filmi istendi.
Bu süreçte bebeğin kalbi durdu, müdahale ettik ama geri döndüremedik. Dursun Bey, bebeğin akciğer filmine baktı ve diyafram hernisi teşhisi koydu. Bebeğe 45 dakika boyunca müdahale ettik. İlker Bey de benden akciğer filminin resmini istedi. Ben de ona videoyu gönderdim.
Mahkeme Başkanı: O dönem sen o hastanede miydin?
Cansu Akyıldırım: Evet, gönüllü gittim. Birinci Hastanesi’ndeydim. TRG’ye yardıma gitmemi söylediler.
Mahkeme Başkanı: Kim söyledi?
Cansu Akyıldırım: Fırat Bey söyledi.
Mahkeme Başkanı: Bu olay olduğunda sen Birinci Hastanesi’nde miydin?
Cansu Akyıldırım: Evet.
Cansu Akyıldırım: Böyle bir konuşmadan haberim yok. Ben yazan kişi değilim, yazılanı sisteme atan kısmındayım, yetkim yok.
Mahkeme Başkanı: Peki, o zaman neden konuşmalarda "Epikrizleri değiştirelim, Cansu’yla iletişim kuralım" diyorlar?
Cansu Akyıldırım: Formatı atarlarsa sisteme atarım ama değiştirme yetkim yok. Ben o dönemde Birinci Hastanesindeydim. Böyle bir konuşmadan haberim yok.
ÇALIP SATTIKLARI İLAÇLARI ANLATTILAR
Mahkeme Başkanı sanık Cansu Akyıldırım’a satılan ilaçları soruyor.
Cansu Akyıldırım: 2023 sonlarına doğru, sabah Fırat Sarı beni aradı. Hasan Basri’nin beni işe bırakacağını söyledi. Sonra üçümüz oturduk. Daha sonra Fırat Sarı, ‘Yaptın mı gerçekten?' dedi. Sonra Hasan Basri ve Hakan Doğukan Taşçı’nın ilaçları sattıklarını söyledi. Ben bunu gözümle görmedim.
SAVUNAMAM…”
Mahkeme Başkanı: Sümeyye Nur Arslan, "Sende var mı örnek?" diye soruyor. Sen de, "3. basamak, hiçbiri doğru değil, o adamın yanına gidemem hatta ben bu epikrizlerin hiçbirini savunamam" demişsin. Ne diyorsun?
Cansu Akyıldırım: Denetim dosyası ile alakalı gördüğüm eksiklikleri Fırat Bey ile paylaştım. Gördüğüm eksiklikler bunlardı. Sisteme kopyala-yapıştır işlemleri yapıyordum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı’yı ne zamandan beri tanıyorsun?
Cansu Akyıldırım: 2019’dan beri tanıyorum. Reyap’ta beraber çalıştık.
Mahkeme Başkanı: Ekleyeceğin bir şey var mı?
Cansu Akyıldırım: Dosya, medya tarafından çok dallanıp budaklandı. Hakkımda çok yanlış ithamlarda bulunuldu. Ben bu zamana kadar maaşlı çalışan biriydim, herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Böyle bir örgütün var olduğunu düşünmüyorum, varsa da ben üyesi değilim. 7 aydır tutukluyum.
“FIRAT SARI İŞE 3 YILDIR İLİŞKİM VARDI”
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile samimiyetin var mıydı?
Cansu Akyıldırım: Evet, vardı. 3 yıldır ilişkim vardı. 2021-2023 yılları arasında.
Mahkeme Başkanı: Ne zaman tanıştınız?
Cansu Akyıldırım: 2019’da.
PARA TRANSFERİ SORULDU
Mahkeme heyeti, sanık Cansu Akyıldırım’a iddianamede geçen para transferlerini sordu.
Sanık hemşire, bu paraların motivasyon amaçlı gönderildiğini öne sürdü.
Akyıldırım: Medisense şirketinden Fırat Bey, aylık olarak bana toplu bir para atardı, ben de bunu hemşirelere kıdemine göre dağıtırım. Birinci Hastanesi’nde çalışırken de böyleydi”
“YA ONLAR YA BEN DEDİM”
Avukatlar, Cansu Akyıldırım’a soruyor:
Hasan Basri Gök, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan ile husumetin var mı?
Cansu Akyıldırım: Sevmem ama saygı duyarım. Tam husumet diyemeyiz ama birbirimizden hoşlanmayız.
Avukatı: İşten çıkarmalarla ilgili yönetime tavsiyede bulundun mu?
Cansu Akyıldırım: Evet, Hakan Doğukan Taşçı ve Hüseyin Günerhan için yönetime söylemiştim. 'Ya onlar ya da ben' dedim.
Volkan Karataş’ın avukatı, Cansu Akyıldırım’a soruyor:
"Vefat eden Kadan bebeğe müdahaleyi siz mi yaptınız, hocanın kendisi mi yaptı? "
Cansu Akyıldırım: Dursun Bey geldiğinde ben bebeğe oksijen veriyordum, diğer kısmı Dursun Bey yaptı.
Volkan Karataş’ın avukatı: TRG’nin danışmanlık sözleşmesi imzaladığını belirttiniz. Hizmet kapsamına dair bilginiz var mıydı?
Cansu Akyıldırım: "Bilmiyorum."
Volkan Karataş’ın avukatı: Bu süre zarfı içerisinde yenidoğan ünitesi yüzde yüz dolu muydu?
Cansu Akyıldırım: Hastane yoğun bakımında 32 yatak 10 çocuk vardı dolu değildi
"NE ZAMAN SIKIŞSAM GELİRDİ"
Avukatlar, Cansu Akyıldırım’a soruyor: Fırat Sarı hasta olunca gelir miydi?
Cansu Akyıldırım: Ne zaman hasta olsa, sıkışsam hastalara gelmiştir. Hafta sonları bile gelirdi.
"MAHKEMEYİ BEN YÖNETİYORUM"
Sanık İlker Gönen’in avukatıyla mahkeme başkanı arasında gerginlik yaşandı.
Mahkeme Başkanı:
"Mahkemeyi ben yönetiyorum, siz değil”
"ATİK İNSAN SEVERİM"
Sanık Cansu Akyıldırım’a, hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın neden işten çıkarılmasını istediği soruldu.
Akyıldırım: Bazıları iş hayatında atik insan sever, ben de atik insan severim.
AKYILDIRIM SAVUNMASINI TAMAMLADI
Cansu Akyıldırım’ın savunmasını üstlenen avukat konuşmasını tamamladı.
Mahkeme Başkanı: Maddi gerçeğin ortaya çıkması için elimizden geleni yapıyoruz.
Cansu Akyıldırım’ın avukatı: Biz, 'Bakırköy’de yargıçlar var' demek için buradayız.
Akyıldırım'ın ardından hemşire Çağla Durmuş'un çapraz sorgusuna geçildi.
Durmuş şunları söyledi:
"Herhangi bir örgüte üye değilim, ortada örgüt var mı bilmiyorum. Böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. 13 yıldır hiçbir hatayı ihmal etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum, dolandırıcılığı da kabul etmiyorum. Hastane maaşıyla geçinen bir insanım, bir sürü borcum var. Dolandırmış olsam çok daha fazlası olurdu."
Mahkeme başkanı: Ölüme ilişkin ne diyeceksin?
Çağla Durmuş: Kabul etmiyorum.
Mahkeme başkanı: Kolluk ifadenin 43. sayfasında İlker Gönen ile bir konuşman var. 'Artık bıraktım, ölüyor mu ne yapıyorsa' demişsin. Ne diyorsun?
Çağla Durmuş: Hastayı ihmal edecek şekilde bırakmak değil, serzenişte bulunuyorum.
Mahkeme başkanı: Malzemesizlikten gerginim demişsin.
Çağla Durmuş: Malzeme temini konusunda sıkıntı yaşıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Biz, “Bütün bebekleri söküp öldüreceğiz hocam” diyorsun. Ne diyorsun?
Sanık: Hastane enfeksiyonu vardı. O konuşmam benim serzenişimdi. Hekimler ne söylediyse onu uyguladım.
Üye Hakim: Karakoç bebeği kim takip edecekti?
Sanık: Dursun Bey.
Üye Hakim: Bebek hayatını kaybettiğinde neden doktor İlker ile konuşuyorsun ve epikriz raporunu neden o yazıyor?
Sanık: Dursun Bey’in bilgisi vardı. O daha bilgili.
Üye Hakim: İlker’in haberi olmadan epikriz düzenleyemiyor musun?
Sanık: Düzenliyoruz.
Hakim: Bu aileler iyi sabrediyor.
Sanık: Dursun Bey çok tıbbi terim kullanıyordu. Aileler şikâyet ediyordu. O yüzden serzenişim oldu.
Duruşma Savcısı: Bakanlık, “Bebeğe vitamin verilmemiş, bu bebek neden beslenmedi?” diyor.
Sanık: Beslenmesi yapıldı.
Savcı: Bu rapor doğru değil mi?
Sanık: Beslenme yapıldı.
Savcı: Kim besledi? Sen mi?
Sanık: Ben değilim. Bebek beslemesi yapmıyorum. Kim beslediğini bilmiyorum.
Savcı: Bebek zamanını geçirmiş, kusmuş ve bu yüzden hayatını kaybetmiş.
Sanık: Ben hemşirenin bakımını yaptığını biliyorum ama gözümle görmedim.
Savcı: Senin açından sorayım. Orada göz gezdirmiyor musun?
Sanık: Göz gezdiriyorum ama bilgisayardaydım.
Savcı: Orada olanlardan hastane sahibi ve başhekim haberdar mıydı? Mesela Karakoç bebeğin öldüğü dönemlerde?
Sanık: Malzeme eksikliğinden haberdar olduklarını biliyorum. Başhemşirenin her şeyden haberi vardı. Basamak değişikliğinden haberi var mı bilmiyorum. Başhekim ve hastane sahipleriyle ilgili bilgim yok.
Mahkeme Başkanı: Dursun Eryılmaz’ın kaşesini kullanmışsın.
Sanık: Kaşesini kullanmadım, imzasını atmadım.
" BEN HAKİMİM MESELA AVUKATLIK YAPAMAM"
Mahkeme Başkanı: 328. sayfada geçen Gıyasettin Mert ile konuşman var. “Herkes nerede çalıştığımızı, nasıl yaptığımızı biliyor” demişsin. Gıyasettin de “Herkes aynı şeyi yaptığı için çok zor” demiş. Bu konuşmayı nasıl açıklıyorsun?
Çağla Durmuş: Burada işletme mantığından bahsediyorum.
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin’i nereden tanıyorsun?
Çağla Durmuş: Bize hasta gönderirdi. Doktor beye hastayı sunuyorduk, doktor bey kabul ederse ayarlamasını yapıyorduk.
Mahkeme Başkanı: Gıyasettin ne yapıyordu?
Çağla Durmuş: Ambulans şoförüydü.
Mahkeme Başkanı: Ben hâkimim mesela, avukatlık yapamam, hukuki danışmanlık veremem. Gıyasettin 112 çalışanıyken bu hasta transferini nasıl yapabiliyordu?
Çağla Durmuş: Ben sadece hasta transferi yaptığını biliyorum.
Mahkeme Başkanı: Bakalım bir şey yakalayacaklar" demişsin. Neyi kastediyorsun?
Çağla Durmuş: Eksikliklerden bahsediyorum, çünkü vardı.
Mahkeme Başkanı: Ne anlamda eksiklikler?
Çağla Durmuş: Dosyalama işlemleri hakkında.
HAVVANUR BEBEK SORULDU
İddianameye göre, Yalova’dan Bağcılar’a sevk edilen Sibel Karakoç’un bebeği Havvanur, yoğun bakımda solunum yoluna gıda kaçması sonucu hayatını kaybetti. Hemşire Çağla Durmuş’a soruldu:
- Karakoç bebek kötüleştiğinde ne yaptınız?
Çağla Durmuş: Karakoç bebek kötüleştiğinde hemşire beni çağırdı. Entübe ettik. Hastanın müdahalesine başlıyoruz, bu sırada İlker Gönen ve Dursun Bey’e haber veriyoruz. Dursun Bey damar yolu da açıyor ama hasta dönmedi. Aileye bilgi verildi. Aile zaten il dışındaydı. Epikriz raporunu Mehmet yazdı.
Mahkeme Başkanı: Mehmet nerede çalışıyordu?
Çağla Durmuş: TRG Hospital.
Mahkeme Başkanı: Doktor olarak kim vardı?
Çağla Durmuş: Dursun Bey vardı ama o an lavaboda mıydı bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı: İlker Gönen ile neden senin daha çok konuşman var?
Çağla Durmuş: Bilgili bir hekim, ona danışıyorduk.
“FIRAT SARI DAHA FAZLA KAZANÇ İÇİN 'ENTÜBE GİBİ GÖSTER' DERDİ"
Mahkeme Başkanı: Fırat Bey, hastalarda dosyada değişiklik yapmanızı istermiş. Nasıl bir değişiklik?
Çağla Durmuş: Şöyle yani, Fırat Sarı hastayı entübe göster derdi.
Mahkeme Başkanı: Olması gereken ne?
Çağla Durmuş: Hasta neyse onu göstermek.
Mahkeme Başkanı: Burada Fırat Sarı’nın amacı neydi?
Çağla Durmuş: Daha fazla kazanç.
“İLKER GÖNEN, DOKTOR DURSUN’DAN DAHA BİLGİLİ”
Üye Hakim: Bebek hayatını kaybettikten sonra İlker Gönen’i arıyorsunuz. Doktor Dursun yerine neden doğrudan İlker’i arıyorsunuz?
Çağla Durmuş: İlker Gönen, Doktor Dursun’dan daha bilgili.
Üye Hakim: Bebeğin durumundan daha mı haberdardı?
Çağla Durmuş: Tabii ki.
Üye Hakim: O zaman siz sürekli İlker Bey’e bebeklerin durumunu iletir miydiniz?
Çağla Durmuş: Evet, genel olarak.
DÜN NELER YAŞANDI?
SGK'YI NASIL SOYDUKLARINI ANLATTI
Duruşmada savunma yapan Hasan Basri Gök, çetenin SGK'dan fazla para almayı amaçladığını itiraf etti. Mahkeme başkanı, Gök'e Serdarova bebek için ailesinden neden para istediniz diye sordu. Gök ise bu soruya, "Fırat Sarı aradı; sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Toplamda yaklaşık 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı. Bize de ek ödeme yaptı" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı bu yanıtın ardından 'Amaç neydi?' diye sordu. Gök ise "Amaç SGK’dan daha fazla para almaktı" yanıtını verdi.
CAN YAKAN SORU
Mahkeme başkanı duruşma sırasında Gök'e, bir telefon kaydını daha sordu. Mahkeme başkanı, Gök'e, " 'Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” diye bir konuşman var, hatırlıyor musunuz?" diye sordu. Gök ise bu soruyu, "Evet, çok uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil" diye yanıtladı.