Türkiye tarihine damga vuran Cizre'nin Yeşilyurt Köyü'nde köylülere dışkı yedirme olayı ortaya çıkaran isim bugün hayatını kaybeden gazeteci Celal Başlangıç olmuştu.

Bir süredir kanser tedavisi gören gazeteci Celal Başlangıç Almanya'nın Köln kentinde yaşamını yitirdi. Gazeteciliğe 1975 yılında Ege Ekspres gazetesinde başlayan Başlangıç, Demokrat İzmir, Politika gazetelerinde çalıştı. 1981 – 1984 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinin Adana Bölge Temsilciliği, İç Politika Servis Şefliği, Yazı işleri Müdürlüğünü yaptı. Evrensel gazetesinin kurucu genel yayın müdürü oldu. Radikal gazetesinin kurucuları arasında yer aldı. Başlangıç, T24, Gazete Duvar, bianet’de yazdı. Çok sayıda habere imza atan ve birçok gazetecilik ödülü bulunan Celal Başlangıç'ın Cizre'nin Yeşilyurt Köyü'ndeki 'dışkı yedirme' olayını ortaya çıkartması tüm dünyada geniş yankı bulmuştu. 1989 YILINI SARSAN O HABERİ HASAN CEMAL BÖYLE ANLATMIŞTI Gazeteci Hasan Cemal 2021 yılında kaleme aldığı yazsında olayı şöyle anlatıyor: ...Günlüğümün sayfaları arasında dolaşıyorum, 32 yıl öncesi... İstanbul, 1989 yılı Ocak ayı. Evdeyim, telefon: "Ne, bok mu yedirmişler?" Celal Başlangıç gece vakti Cizre'den arıyordu. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü'nün Güneydoğu gezisini Cumhuriyet adına izlemekte olan Celal... İdil'in girişinde köylüler konvoyun yolunu kesmiş. O sırada İdil'li bir avukat, Hasip Kaplan, Celal'in eline bir mahkeme dilekçesi sıkıştırmış. Celal de Cizre'ye gelince, gece vakti, İpek Yolu üstündeki bir kahvede dilekçenin altında imzası olan dört köylüyle buluşmuş, sonra da hemen enel Yayın Müdürü'nü aramıştı: "Hasan Abi galiba olay doğru. Jandarma hem dövmüş adamları, hem bok yedirmişler." "Celal emin misiniz? PKK'nın dezenformasyonuna gelmeyelim? Sen istersen, yarın köye kendin git. Köylülerle konuş, sonra beni ara." 1989 Ocak ayı. Celal Başlangıç ertesi gün akşama doğru yeniden aradı. Cizre'nin Yeşilyurt köyüne gitmiş, köylülerle konuşmuştu. İlginç bir tanık vardı. Diyanet'in köye atamış olduğu Konyalı imam. Köyün kendi beslediği imam gibi o da dışkı yedirme olayına tanık olmuştu. Jandarma ona arkasını döndürmüştü, olayı görmemesi için. Ama neyin olup bittiğini görmüş, Celal'e de anlatmıştı. "Celal, PKK'lı mı bu köy?" "Benim istihbaratıma göre değil. Ancak sempatizanlar vardır. Korkudan, şundan bundan yardımcı olmuş olabilirler. Kapalı olan köy okulunun camları köy çocukları tarafından kırılmış, içeri girilmiş. Buraya büyüklerini yapmış çocuklar... Yedirilen dışkılar da buradan alınmış." Ertesi gün yazı işlerinde tartıştık konuyu. Ve yayımlamaya karar verdik. Konu her şeyden önce insan haklarıyla ilgiliydi. Biliyordum, Güneydoğu'da kelle koltukta görev yapan askerlerin, güvenlik görevlilerinin "insan hakları" deyince tüylerinin nasıl diken diken olduğunu. O yüzden adım adım gidecektik. Önce Cumhuriyet'in birinci sayfasındaki köşeme köylülerin savcılığa verdikleri dilekçesini yorumsuz yayımlayacaktım. Olaya burasından girecek, sonra aşama aşama tarafların görüşlerini alarak büyütecektik haberi. Cumhuriyet'in birinci sayfasındaki köşemde, 23 Ocak 1989 günü "Gerçek neyse ortaya çıksın!" başlığını taşıyan şu yazım yayımlandı: Mardin'in Cizre ilçesinin Yeşilyurt köyünde 14 Ocak'ı 15 Ocak'a bağlayan geceyarısı neler yaşandı? Bu sorunun karşılığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılmalıdır. Aşağıda, Cizre Cumhuriyet Savcılığı'na verilmiş bir dilekçe var. Virgülüne bile dokunmadan aynen köşeme alıyorum: Müşteki: Abdurrahman Müştak, Kâmil Müştak, Abdullah Gündoğan, Bahattin Müştak. Sanıklar: 14-15 Ocak 1989 günü Yeşilyurt köyüne gelen güvenlik kuvvetleri. Suç: Efrada suimuamele, işkence. Olay: 14-15 Ocak 1989 gecesi saat 02.00'de Cizre'ye bağlı Yeşilyurt köyümüz, jandarma, komando, özel tim ve diğer güvenlik güçlerince sarılmıştır. Sabaha doğru köy yakınında bir eşek ve iki sıpa karaltı olarak görülmüştür. Açılan ateş üzerine eşek yaralanmıştır. Köye giren güvenlik görevlileri ise köyden üç kişinin kaçtığını söyleyerek, tüm köylüleri kadın erkek bir araya toplamışlardır. Evler aranmış, hiçbir suç unsuru bulunmamıştır. Kadınların tek tek ağızları açılarak bakılmış, üstleri aranmış, tüm erkekler yüzükoyun yere yatırılmıştır. Burada sürekli olarak siz PKK'yı besliyorsunuz, düşmansınız, bu köyü yıkacağız diyerek her türlü küfür edilmiştir. Yeşilyurt köyü merkez olup Kömürlü, üç tane Üzümlü, Fıstıklı, Yukarıçeşme ve Aşağıçeşme mezraları vardır. Bu mezralardaki göçebelerin iki gün içinde terk edilmesini muhtara emir vermiştir. Köy muhtarına sen devletin değil, PKK'nın muhtarısın denilmiş, yere yatırılan köylünün sırtında, karda kışta saatlerce güvenlik güçleri gezmiş,kaba dayak atılmıştır. Muhtar Abdurrahman Müştak, amcası Kâmil Müştak, Abdullah Gündoğan ve Bahattin Müştak soruşturmaya alınmış, saatlerce dayak atılarak yaralanmışlardır. Çevreden insan pisliği toplatılarak muhtarın amcası Kâmil Müştak'a zorla, tek tek yaşlı genç demeden pislik ağızlarına verilmiştir. Daha sonra bu insan pisliğini Kâmil Müştak'ın oğlu Bahattin Müştak'a zorlan babasının ağzına verilmiştir. Yaşlı olan Kâmil Müştak, Abdurrahman Müştak, Abdullah Gündoğan yaralanmış. 15 Ocak günü köylü bırakılmamış, şikâyet etmeleri önlenmiş, Kâmil Müştak ve Ahmet Kaya yalınayak karda yedi kilometre ötedeki Cizre ilçesine götürülmüştür. Köyde hiçbir suç unsuru bulunmadığı halde, her türlü aşağılık, yakışıksız ve yasalara aykırı olarak bize suimuamelede bulunulmuş, işkence yapılmıştır.Gerçek neyse derhal ve tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarılmalıdır. Canım şimdilik başka bir şey yazmak istemiyor... https://tele1.com.tr/gazeteci-celal-baslangic-yasamini-yitirdi-1057728/
Kaynak: TELE1