HDP Eş Genel Başkanı Sancar, muhalefet partilerine çağrı yaparak "Bizim arayışımız ‘Bizim imdadımıza yetişin’ çağrısı değildir. Biz direnmeyi de biliriz, bedel ödemeyi de zaten bu yola çıkarken göze aldık. Bizim meselemiz bu ülkenin geleceği. Demokrasiden yana bir zerre derdi olan, barış, adalet isteği olan herkesle bir araya gelmeye hazırız. En geniş demokrasi bloğunu oluşturmak bizim temel hedefimiz" dedi. Sancar, anadilin önemine de değinerek "Herkesi her kesimi din, dil herhangi bir ayrım gözetmeden Kürt halkının dilinin eğitim dili olarak kabulü için başlatılan kampanyaya destek vermeye çağırıyorum" ifadelerini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu.
Sancar’ın konuşması özetle şöyle:
HDP YENİ BİR DİL YARATMAYI BİLEN BİR HALK HAREKETİDİR: HDP umudu ayakta tutmak için, barışa ve özgürlüğe ulaşmak için yeni bir dil yaratmak gerektiğini bilen, bunun için mücadele eden bir halk hareketidir. Yeni bir dil yaratmadan yeni bir dil kurulamaz. Biz bu dili Türkiye’deki bütün ezilenlerle, mazlumlarla, emekçilerle, halklarla, inanç gruplarıyla kuracağız. Bu dili kurarken yeni dünyayı da hep birlikte inşa edeceğiz.
DEP’LİLERİN DOKUNULMAZLIĞININ KALDIRILMASININ YILDÖNÜMÜ: O gün (2 Mart 1994) DEP’lilerin dokunulmazlıklarını kaldırarak Meclis’i kendi kimliğiyle siyaset yapmak isteyen, onuruyla yaşamak isteyen Kürtlerden arındırmaya çalışanların amacı belliydi. Tıpkı bugün olduğu gibi Kürt halkının demokratik siyasal mücadelesini, barış arayışlarını ve eşitçe birlikte yaşam isteğini ortadan kaldırmak istemişlerdi. Kürtlerin demokratik siyasetten vazgeçeceklerini sanıyorlardı. DEP’liler tutuklanıp partileri kapatıldıktan sonra aynı siyasal gelenek dalga dalga büyüdü. Her türlü gadre uğramış ama pes etmemiş bu siyasal gelenek imkansızlıklar ve zorbalıklar içinde başladığı yolculuğunu bugün milyonlarca insanla sürdürmektedir. Bugün de HDP şahsında Kürt halkının iradesini ve bütün ezilenlerin sesini boğmak isteyenlere cevabımız şudur: Dönün tarihe iyi bakın.
KAPATMA ÇABASI BİZİ DAHA DA BÜYÜTECEK: İktidarın küçük ortağı bugün yine kapatma tehditlerini dolamış ağzına. Herhalde kendilerinin yolunu açmak için tek çarelerinin olduğunu biliyorlar. O da bizi kapatmak. Bizi kapatma çabası onları daha da küçültecek, bizi daha da büyütecek. Korkmaya devam etsinler. HDP inançla, kararlılıkla yürüyor. Bu yolu yürümeye devam edecek ve eninde sonunda, çok geç olmadan bu ülkenin yönetimine ortak olacak. Bunu böyle bilsinler.
28 ŞUBAT’IN AKIBETİ NE OLDUYSA BU İKTİDARIN DA AKIBETİ O OLACAK: 28 Şubat’ın yıldönümünde darbelerle hesaplaştığını iddia eden, darbenin mağduru olduğunu söyleyen iktidar 28 Şubat iktidarından, zihniyetinden daha da zalim pratiklere imza atıyor. O nedenle 28 Şubat’ın akıbeti ne olduysa bu iktidarın da akıbeti o olacaktır. Kimse şüphe duymasın. Darbeyle hesaplaşma herkesin başarabileceği bir şey değildir. Önce adil hafızayı savunmayı, sonra geçmişe vicdanla bakmayı becermek lazım. Bu iktidarda bunların hiçbiri yok tam tersine hafızayı çarpıtmak ve kendine göre yeniden kurgulamak için her yolu mubah gören bir anlayışa sahip. Ayrıca vicdan bu iktidarın sahiplerinin yanından yakınından geçmiyor. O nedenle 28 Şubat’ın mağduru olduklarını iddia etmeleri iktidara bir mizah örneği olur ancak.
PARTİMİZE KARŞI KARA PROPAGANDA MERKEZİ DEVREDE: Partimize karşı kara propaganda merkezi devrededir. Her gün birbirinden sakil mesajlar, videolar yayınlıyorlar. Neredeyse 7/24 saat kesintisiz faaliyet yürütüyorlar. Bu işi o kadar kontrolden kaçırdılar ki artık partiyi değil partiye oy veren seçmeni bile tehdit eder hale geldiler. Bir AKP yöneticisi çıkıp ‘Lanet olsun onların oylarına’ diyor. Tepkiler üzerine ‘ifadelerim aşırıya gitmiş olabilir diyor. Özrü kabahatinden büyük. Dillerinin ayarı kaçmadı, zihinlerinin altındaki dillerine vurdu. Düşmanlık HDP’ye değil, düşmanlık Kürt halkına. Bunların düşman olduğu şey bir parti olarak HDP değildir. Bir halk olarak Kürtlerdir ve Kürtlerle birlikte halklarının mücadelesini yürüten herkestir.
ASLA NEFRET DİLİNİ KULLANMAYACAĞIZ: Bu iktidarın nefretle düşmanlık politikaları ile varmak istediği yerin farkındayız. O tuzağa düşmeyeceğiz. Asla nefret dilini kullanmayacağız, asla düşmanlaştırma politikalarına prim vermeyeceğiz. Farklılıklarla bütünleşerek bu ülkede güzel bir geleceği mutlaka kuracağız. Onlar saldırılarına devam etsinler, yok efendim fezlekeleri tartışsınlar… Bizim gündemimiz halktır. İşsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, savaş, çözümsüzlük, despotluk, soygun, talandır, yalandır. Biz bunları gündemimizden çıkarmayacağız ve bu alanlarda mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Bütün parti çalışanlarıma, bütün seçmenlerimize, halkımıza, halklarımıza sesleniyorum: Hiç kulak asmayın bu tehditlere. Elimizde sizlerin desteğiyle, fedakarlığıyla yürüyüşe devam edecek imkanlarımız her zaman vardır. HDP’ye ne yaparlarsa yapsınlar bu yürüyüş devam edecek. Demokrasi, barış, emek mücadelesi devam edecek. Yolumuzdan sapmayacağız. Bu yolun başka imkanları da olduğunu hepiniz bilin. Umutsuzluğun zerresi kapınızın önünden geçmesin.
EN GENİŞ DEMOKRASİ BLOĞU TEMEL HEDEFİMİZ: Muhalefet partilerine, demokrasi güçlerine dostça hatırlatmak isterim: Bizim arayışımız ‘Bizim imdadımıza yetişin’ çağrısı değildir. Biz direnmeyi de biliriz, bedel ödemeyi de zaten bu yola çıkarken göze aldık. Bizim meselemiz bu ülkenin geleceği, bu ülkede hakça, adilce bir düzen kurma meselesi. HDP’ye saldırılar bu umuda yönelik. O nedenle birlikte olalım diyoruz. O nedenle demokrasiden yana derdi olan herkese sesleniyoruz. Bir araya gelmek için herkes ortak paydalarda çaba harcamayı sürdürsün. Biz hazırız. Demokrasiden yana bir zerre derdi olan, barış, adalet isteği olan herkesle bir araya gelmeye hazırız. Üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye hazırız. Görevimizi demokrasi, barış, eşitlik için en son noktaya kadar yerine getirmeye hazırız. En geniş demokrasi bloğunu oluşturmak bizim temel hedefimiz.
KİMSE İKTİDARIN DİLİNİ KULLANARAK HDP'YE YÖNELMESİN: Hiç kimse iktidarın dilini kullanarak HDP’ye yönelmesin çünkü böyle bir tavır sadece iktidarı güçlendirir. Bu dili kullananların bu hedeflerde samimi bir iradeye sahip olmadıkları şüphesini doğurur. Bizlerin bu karanlık baskı döneminde böyle bir lüksü yoktur. O yüzden bıktırasıya söylemeye devam edeceğiz: Gelin en geniş demokrasi bloğunu oluşturalım.
'BEREKETLİ TOPRAKLAR' EMEĞİYLE GEÇİNENLER İÇİN CEHENNEM HALİNE GELDİ: Bu bereketli topraklar emeğiyle geçinen halklar için cehennem haline gelmiştir. Yaşar Kemal’in bereketini anlattığı onurlu insanların yurdu tekçi iktidar sistemiyle ve rant-sömürü düzeniyle bir yoksulluk ve açlık cehennemine dönüşmüştür. Bu zamlar karşısında pazara ve markete giden herkes -gidebiliyorsa- her gün bir zam furyasıyla karşılaşıyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğinden bu yana buğday unu yüzde 214, mercimek yüzde 184, fasulye yüzde 149, tuz yüzde 104, makarna yüzde yüz, elektrik yüzde 71,5, doğalgaz yüzde 64 arttı. Süt ve bebek maması bile artı lüks mallar arasına katıldı.