AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakanlık yaptığı dönemde tamamlanmadan hizmete sokulan Suruç Ovası Pompaj Sulama Projesi, altyapı eksikliği ve ihmalkarlıklar nedeniyle bölgeyi bataklığa çevirdi. Köylüler evleri terk ederken, bataklığa dönen bölge ise hayalet şehre dönüştü.

Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Eylem Planı kapsamında Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 2010 yılında yapımına başlanan ve Şanlıurfa’nın Suruç Ovası’nda 950 bin 970 dönüm zirai araziye su sağlaması hedeflenen Suruç Ovası Pompaj Sulama Projesi, henüz tamamlanmadan 29 Mart 2014 Türkiye Yerel Seçimleri öncesi, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, AKP Şanlıurfa Milletvekilleri ve AKP Suruç Belediye Başkan Adayı İbrahim Halil Yıldız’ın katılımıyla hizmete sokulmuştu. 2014 yılında dönemin başbakanı olan Erdoğan, Suruç Ovası'nda 950 bin 970 dekar zirai araziye su sağlayacak ve dünyanın en uzun 5'inci tünelinin açılışını “Aney kalk bir zılgıt çal Suruç’a su geliyor. Fırat artık can almayacak, toprağa can verecek” diyerek duyurmuştu. dokuz8HABER'den Esra Tokat'ın haberine göre, projenin faaliyete girdiği ilk günden bu yana su borularının Suruç Ovası’nın arazi yapısı dikkate alınmadan yerleştirilmesi, tahliye kanallarının açılmaması, düzensiz ve gelişi güzel bir şekilde arazilere su verilmesi gibi nedenlerle pek çok sorunlar yaşandı. Bugün gelinen noktada ise Suruç Ovası’nda yaklaşık 5 bin dönümlük arazi tamamen bataklığa ve sazlığa dönüşmüş, 2 yerleşim yeri çökmüş ve bu nedenle de 150 çiftçi aile ilçe merkezine taşınmış durumda.

TMMOB VE CHP'DEN AÇIKLAMA GELDİ

Konuya ilişkin Esra Tokat'a konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şube Başkanı Abdullah Melik “Bir an önce drenaj sistemlerinin yapılması gerekiyor” çağrısında bulunurken TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise “Suruç’taki bazı köylerin şu anda tarım yapamaz hale gelmesinin nedeni tarımsal üretim planlaması yapılmaması. Bölgede bazı gelir artışları yaşansa da uzun vadede toprağın yani üretim alanının kirlenmesi, bozulması ve çiftçinin gelirinin düşmesine neden oldu" dedi. Bölgeyi yakından takip eden ve konuyla ilgilenen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şanlıurfa İl Sekreteri ve Basın Sözcüsü Avukat Ronayi Paydaş, “100 yıldır burada yaşayan köylüler topraklarını bırakmak zorunda kaldılar. Bölgede hem hayvancılık hem de tarım sona erdi. Hani Urfa tarım kentiydi? Urfa, böyle giderse yakın zamanda artık tarım kenti olarak anılmayacak” ifadelerini kullandı.

KÖYLÜ İSYAN ETTİ

Onlarca yıldır yaşadığı ancak bataklık ve sazlığa dönüşen Büyüksergen köyünü terk etmek zorunda kalan bir köylü ise “Arazisini 5 yıldır ekemeyen, hayvanını satmak zorunda kalan, evleri çöken ve bu nedenle köyden taşınmak zorunda kalan çiftçilerin evleri yıkıldı, arazileri bataklığa döndü. Yıllar geçti biz ovamızı kaybediyoruz ancak ne tahliye kanalları ne de tarla yolu yapıldı” diyerek duruma isyan etti.

“GÖZ GÖRE GÖRE 5 BİN DÖNÜM ARAZİ YOK OLMAK ÜZERE”

Konuyu yakından takip eden CHP Şanlıurfa İl Sekreteri ve Basın Sözcüsü Avukat Ronayi Paydaş, DSİ’nin bilirkişi raporlarıyla ve mahkeme kararlarıyla kusurlu olduğunun sabit olduğunu kaydederek ““Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine göre DSİ’nin araziyi bir an önce sulanabilmesi için elverişli hale getirmesi ve sonra da tahliye kanalları yapması ve toprağı koruması gerek. Anayasamıza göre devlet toprağı korumakla yükümlüdür. Bu arazide pamuk, mısır, buğday, arpa ekiliyordu. Yaklaşık 6 yıldır bunların hiçbiri ekilemiyor, ekilmediği gibi de bundan sorumlu kişiler görevlerini yapmıyor. Bölge bataklığa dönüştüğü için en az 2 metre uzunluğunda sazlıklar bile oluştu. Göz göre göre 5 bin dönümden fazla arazi yok olmak üzere” dedi.

“KÖYLÜLER TOPRAKLARINI TERK ETMEK ZORUNDA KALDI”

Arazilerini ekip biçemeyen köylülerin topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Paydaş, “100 yıldır burada yaşayan köylüler topraklarını bırakmak zorunda kaldılar” dedi. Öte yandan DSİ’ye dava açan köylülerin davayı kazandığını da kaydederek, “Mahkeme kararı ile DSİ kusurlu bulunduğu için devlet her yıl arazi sahiplerine de tazminat ödüyor. Ancak devlet tahliye ve sulama kanallarını yapmak yerine köylüye tazminat ödüyor. Ardından da burayı kamulaştırmak istediğini beyan ediyor ve köylüden satın almak istiyor. Peki devlet burayı aldıktan sonra ne yapacak?” sorusunu sordu. https://tele1.com.tr/akpli-belediye-bugday-ekili-alana-hafriyat-doktu-600942/