AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gezi Direnişi anmasına katılanlar için kullandığı sözleri 'Alacak ahlak dersimiz yok" diye savundu. Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu için, "Türk siyasetinin cilvesi" ifadelerini kullandı.
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde düzenlenen partisinin 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda konuşuyor. Erdoğan konuşmasında, Gezi direnişini ve 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” pankartı asan Türkiye İşçi Partisi (TİP) vekillerini hedef aldı. Erdoğan, “Bu milletin polisine el kaldırandan milletvekili olmaz. Bunların parlamentodan silinip atılmasının adımlarının atılması lazım” ifadelerini kullandı.
https://tele1.com.tr/erdogandan-surtuk-hakareti-633485/
HEDEFİNDE GEZİ VE KILIÇDAROĞLU VAR
Burada yaptığı açıklamalarda Gezi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef alan Erdoğan, ekonomik krizi Gezi Direnişi'ne bağladı. Kılıçdaroğlu'nu yanıt verdiği '10 soru' üzerinden sert ifadelerle suçladı. "Gezi olaylarıyla başlayan ve devam eden ihanetlerin ülkemize kur-faiz-enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı, 1.5 trilyon doları bulan bir milli gelirle çok farklı bir yerde olacaktık" diye konuşan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na yönelik de "Yüreksizliğini, çapsızlığını, ipinin başkalarının elinde tutulduğunu göstererek cevap vermiş" şeklinde konuştu.
SURİYE'YE OPERASYON
Suriye'ye yönelik yeni askeri harekat mesajı veren Erdoğan, "Güvenlik hattının eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak hem de tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hale getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz" dedi.
"PARLAMENTODAN SİLİNİP ATILMASI LAZIM"
Gezi Direnişi’nin 9. yıl dönümü nedneiyle Boğaziçi Köprüsü’ne Gezi pankartı asan Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekillerini de hedef alan Erdoğan, "Bunların parlamentoda da yeri olmaz. Bunların da parlamentodan silinip atılmasının adımlarının atılması lazım" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Toplantımızın partimiz, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum. Milletimize verdiğimiz hizmetleri her fırsatta hatırlamalı, hatırlatmalıyız. Şu anda ekranları başında bizi izleyen aziz milletime bunları hatırlatmanın faydalı olacağı kanaatindeyim. İktidara gelirken milletimize, ülkemizi dört temel unsur üzerinde yükselteceğiz dedik. Bunlar eğitim, sağlık, adalet, emniyet temelleri. Bunun için de her zaman eserlerimizi anlatmaya bu sırayla başlıyoruz.
Eğitim bütçemizi 10.3 milyar liradan, 273.4 milyar liraya çıkardık. 526 bin öğretmen varken, biz bugüne kadar 730 bin yeni öğretmen ataması yaptık. 2003 yılından beri 4 milyar ders kitabını ücretsiz verdik.
HASTANELERDE RANDEVU SORUNU
Sağlıkta hizmet kalitesini yükselttik. Salgının bitmesiyle sorunları hemen gündemimize aldık, süratle çözümünü sağlayacak adımları atıyoruz. Son dönemde devlet hastanelerindeki sağlık hizmetleri konusunda muayene randevularındaki gecikmeler başta olmak üzere sistemdeki kimi aksaklıklarla ilgili şikâyetler gelmeye başladı. Salgının bitmesiyle bu sorunları hemen gündemimize aldık süratle çözümünü sağlayacak adımları atıyoruz.
Bugün toplam istihdam sayısı 30 milyonu geçti. Adalette 9 bin 349 olan hakim savcı sayısını bu yıl itibarıyla 22 bin 709'a yükselttik.
Türk Milleti için güçlü bir orduya sahip olmak tarih boyunca olageldiği gibi bugün de bir tercih değil, bir mecburiyettir. Güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu harekatlarla darmadağın ettik. Güvenlik hattının eksiklerini yeni harekatlarla tamamlayacak hem de tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hale getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz.
Milli gelirimizi 235 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Şayet Gezi olayları ile başlayan ve devam eden ihanetlerin ülkemize kur, faiz, enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeller olmasaydı bugün 1.5 trilyon doları bulan milli gelirle farklı yerlerde olacaktık. Sahnede hangi oyun sergilenirse sergilensin gerisinde bir ekonomik sabotaj mutlaka vardır. Buna rağmen ülkemize diz çöktürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz. Karşımıza çıkarılan aktörlerin birer aparat olduğunu biliyor, asıl mücadeleyi projelerin gerçek sahiplerine karşı veriyoruz.
KILIÇDAROĞLU YİNE HEDEFTE
Siyasetin cilvesi diyebileceğimiz bazı konularla uğraşmak mecburiyetinde kalıyoruz. Türk siyasetinin en ağır cilvesi bize denk geldi, adı Kılıçdaroğlu'dur. Biz de çoğunlukla yok saymayı tercih ediyoruz. Biz de mecburen bu zatı paçasından tutup aşağı çekmek zorunda kalıyoruz. CHP'nin başındaki zat, güya salı günü sorduğumuz sorulara yanıt vermiş, güya 10 soru sormuş. Riyakarlığı, kifayetsizliği buram buram tütmektedir.
İkinci sorum olan Türkiye'nin PKK/YPG'ye sınır ötesi harekatlarını destekleyip desteklemediklerine, uzaktan postal gibi ilgisi olmayanı söyleyerek kirli hezeyanı sergilemiştir. Üçüncü soruda İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine yanıtı karşımızdakileri sevindirecek bayağılıktadır. Doğu Akdeniz ve Ege'de Rumların ve onları üzerimize salanların yanında olduğunu göstermiştir.
Üçüncü sorum olan Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği tartışmalarında devletinin izlediği politikaların yanında olup olmadığına ilişkin verdiği cevap sadece bu mücadele karşımızdaki olanları sevdirecek bayağılıktadır.
Dördüncü sorum olan Türkiye'nin Akdeniz ve Ege'de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğu hususuna verdiği cevapla ülkesinin değil Rumların ve onları üzerine salanların yanında yer aldığını tekrar göstermiştir.
Beşinci sorum olan dünyanın küresel krizin ekonomik boyunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediği ne olup bitenlerden hiçbir şey anlamadığı için Türkiye'nin başındaki felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir.
Altıncı sorum olan yalanı ve iftirayı bir kenara bırakıp bırakmayacağına, tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir.
Yedinci sorum olan siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hatırlatmak hazırlatmak ve oyalanmaktan vaz geçip geçmeyeceğine yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde inkarla cevap vermiştir.
Sekizinci sorum olan bu toprakların tüm değerleri birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir evladı gibi hareket edip etmeyeceğine, asil değil sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir.
Dokuzuncu sorum olan partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, hırsızı, tacizciyi istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine, tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir.
Onuncu sorum olan yüreği yetiş 2023'te cumhurbaşkanı olup olmayacağına ise sonunda zaten belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığını iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir.
Seçim tarihi belli bizden yeni bir seçim tarihi istiyor. Sen şimdiden Haziran 2023'e hazırlan. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun olmuyor musun bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını ve çapsızlığını değil aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir.
'VANDALA VANDAL, HAİNE HAİN DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Biz Gezi olaylarında sergiledikleri tutuma yakışan teşhisi koyduk. Biz hep milletimizin diliyle konuştuk. Milletimiz bu vandalları nasıl tanımlıyorsa biz de öyle dedik. Onlara bu söz neye karşılık geliyor bilmiyoruz ama dediğimiz çok açık. Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz. Elebaşlarını, vandalları, polisimize kurşun sıkan şehir eşkıyalarını, yağmacıları, ibadethanelerimizi bira kutularıyla kirletenleri, aziz milletimizin iradesine kast eden darbe heveslilerini bu millet nasıl tarif ediyorsa biz de aynı şekilde tarif ediyoruz. Vandala vandal, haine hain, çapulcuya çapulcu demekten geri durmayacağız. Bizim kadınlara alçakça hakaret eden belediye başkanlarını koruyanlardan alacak ahlak dersimiz yoktur. Şehit bacısına küfürler savuran terbiyesizlerden öğrenecek saygı dersimiz de yoktur. Buradan tüm kardeşlerime sesleniyorum. Hadlerini bildirmek milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir.
'SADAT'IN KURUCUSUYLA KÜLLİYE'DE GÖRÜŞTÜM'
Bütün dünyanın ülkemizin ilkeli duruşunu takdir ettiği Kaşıkçı meselesini dahi bize saldırı malzemesi yapan bu zat onursuz ithamının hesabını hukuk önünde vermektedir. Kendi kendine SADAT diye bir öcü uydurup bizim şirketin kurucusuyla evinde konuştuğumuzu söyleyecek kadar hayal alemine dalmış bu zata ne desek fayda etmeyeceğini biliyorum. Her gün altı da üstü de boş yalanlarla insanları tehdit ederek haysiyet cellatlığına soyunan birisinin bizi toplumsal çatışma çıkarmaya çalışmakla itham etmesi trajikomik bir çırpınıştır. Ben SADAT'ın kusucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim. Böyle bir görüşmem yok bay Kemal sen yalancısın. Sen cambazsın .SADAT'IN kurucusu denilen tuğgeneralle göreve getirdikten sonra benimle çalıştığı süre içerisinde cumhurbaşkanlığı külliyesinde görüşmelerim var ama evinde herhangi bir görüşmem söz konusu olmamıştır. Hem NATO'ya sahip çıkıp hem de bunun gereklerinin tam tersi beyanlarda bulunmak şark kurnazlığı değilse ahmaklığın dik alasıdır.
İSVEÇ VE FİNLANDİYA AÇIKLAMASI
NATO içindeki konumumuzun önemini, genişleme politikalarındaki ilkeli yaklaşımımızla herkese tekrar hatırlattık. NATO içinde İsveç, Finlandiya konusunda, açık ve net konuşuyorum. Dün, NATO Genel Sekreteri ile de konuştum. Tüm dünyanın bilmesi lazım. NATO bir terör güvenliği sağlayacak teşkilat değildir. İsveç'te, Finlandiya'da terör örgütleri cirit atarken, terör örgütü başının posterlerini ellerinde taşırkarken İsveç polisi, Finlandiya polisi güvencesinde, Alman polisi güvencesinde bunu yaparken, Fransız, Hollanda polisinin güvencesinde bunu yaparken, Yunanistan'da 9 Amerikan üssünün güvenlik üssünün kurulmasına müsaade ederken, kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin."