CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Soylu'nun 'Sedat Peker'den her ay 10 bin dolar alan siyasetçi' iddiasıyla ilgili "Erdoğan, rüşveti alanı iyi biliyor. Eğer onu ortaya çıkarıp, görevine son vermezse rüşvet çarkının bir parçasıdır" dedi. Kılıçdaroğlu, Didim Belediye Başkanı'na yapılan saldırıyla ilgili de "Didim'e ihanet edilmesini istemiyor bizim belediye başkanımız. 'Yıkacağım yasa dışı yapılan yerlerin tamamını yıkacağım' diyor. Sen misin yıkmak isteyen?" diyerek yandaş gazeteleri işaret etti.

Kılıçdaroğlu, "Devleti yönetenler devlete vergi vermemek için her türlü numarayı çekiyorlar, millet aç ve perişan, biz bunu söylediğimiz zaman ‘millet açmış, buyurun siz doyurun milleti’ diyor. Zaten seni doyurmak bir sorun. Türkiye’nin temel sorunu seni ve beslemelerini doyurmak. Doyuramıyoruz. Milyarları, dolarları veriyoruz, doymuyorsunuz kardeşim ya. Biz sizi doyurmak için değil halkı doyurmak için vatandaşı doyurmak için, çocukların yatağa aç girmemesi için iktidar olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasından önce Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde dört yıl önce yapılan Adalet Yürüyüşü'nden kesitler içeren bir video gösterildi. Video gösteriminin ardından salonda, “hak, hukuk, adalet” sloganı atıldı. Kemal Kılıçdaroğlu, “Adaleti sağlayacağız” dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle kon Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

YÜRÜYÜŞÜ DÜŞÜNÜRKEN HEP DUYGULANIRIM

Yürüyüşü düşünürken hep duygulanırım. Nasıl yürüdüm ben? Demek ki adalet duygusu bu kadar güçlü, bu toplumun vicdanında ve bizler beraber yürüdük. 83 milyonun adına, kâinat adına, kurdu kuşu karıncası için, çocuklarımız daha güzel bir ülkede yaşasın diye yürüdük. Eğer bir ülkenin hapishaneleri tıka basa doluysa, 10 kişilik koğuşlarda 25-30 kişi kalıyorsa bir sorun var demektir. Devleti yönetenler adaleti perçinliyorlarsa bu ülkede bir sorun vardır. BUYURUN BEYLER İÇEBİLİYORSANIZ İÇİN Adaleti en iyi anlatan nedir biliyor musunuz? Buraya iki su getirdim. Doğanın da adaleti var değil mi? Bu Ergene Nehri’nin kaynağından alınan içilecek su. Bu kirlettiğimiz su. Bizim kirlettiğimiz su. Adaleti, doğanın adaletini burada görüyorsunuz. Nasıl olur da bu su, bu hale gelir, bu hale kimler getirdi, bunun sorumlusu kim, kimler bu ülkeyi yönetiyor, bu ülkeyi yönetenler nerede? Meydanlarda toplantı yapıyorlar, ‘Ergene suyu içilecek hale geldi’ diye. Buyurun beyler, içebiliyorsanız, için. Dün çekilen fotoğraf. Bugün konumuz adalet. Doğanın da bir adaleti var. Eskiden bu suda balıklar vardı, kuşlar bu suyun kenarında su içerdi, eskiden çocuklar bu suda yüzerdi, ne oldu da bu hale geldi?

ADALET VARSA KİMSE DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI HAPİSHANEYE ATILMAZ

‘Hak, hukuk, adalet’ dedik. Bunu sağlayacak olanların toplumun vicdanıdır. Adalet demek haksızlığa karşı isyan etmek demektir, haksızlık karşısında susmamaktır. ‘İnançlıyız’ diyorlar, inançlıysanız neden peygamber efendimizin söylediği ‘haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır’ demiyorsunuz. Eğer bir ülkede adalet varsa, kimse düşüncesinden dolayı hapishaneye atılmaz, üniversiteden atılmaz. Devleti yönetenlerin adalet konusunda sorumluluğu vardır. Hz. Ali, ‘Devletin dini adalettir’ diyor. Hz. Ömer, ‘Dicle’nin kenarında bir koyun kaybolursa, sorumlusu benim’ diyor. O zaman devletin yönetiminde adaletin olduğu çıkar ortaya. 2002’de Ergene Nehri’ndeki kirlilik için araştırma komisyonu kuruldu. CHP önergeyi verdi, AK Parti milletvekilleri katıldı ve bir komisyon kuruldu. 2003’te rapor bitti, okundu ve ‘gereği yapılsın’ dendi. Hangi yıldayız? 2003’te bu kadar kirli değildi. 53 belediyenin alanını kapsıyor Ergene Havzası. Fotoğraflar acı, ‘caydırıcı cezalar getirilmelidir’ diye TBMM, yürütme organına öneride bulunuyor. Geldi mi gelmedi? Niçin? Yapılmasını TBMM istiyor, yapacak olan yürütme organı. Kim? Erdoğan hükümeti. Yapıyor mu, yapmıyor. Ama tarihin en büyük yalanını söylüyor. ‘İçilecek hale geldi’ diyor. Buyurun dün alınan su. Yine öneri geliyor, ‘Devlet Su İşleri’ne bağlı genel müdürlük kurulsun’ deniyor. Ne zaman? 2003’te. Hangi gerekçeyle kurulmadı? Her yere, şatafata para buluyorsunuz. Neden bu genel müdürlüğü kurmadınız? Bu suda yüzen balıkların, bu sudan içen kuşların, bunun etrafındaki yeşilliklerin hakkı var? Adalet, güzel de gereğini yapmıyoruz.

DOĞA HAKLARINI KORUMAK, ADALETİ KORUMAKTIR

Önce toplu balık ölümleri oldu, Marmara’da. Arkasından deniz kırmızıya dönüştü. Arkasından Marmara yeşile döndü. Arkasından Marmara’yı deniz anası bastı. Marmara Denizi’nde 124 tür balık vardı, ticari anlamda söylüyorum. Çoğu bitti. Kalmadı. Marmara Denizi’ni bir çökertme havuzu olarak kullandılar, bütün kirlilikler buraya aktı. Deşarjın süratle durdurulması lazım. Çevre hakkı, bizim 2. Yüzyıla Çağrı Beyanname’mizin 10. maddesinde, bu vardır. Gelecek nesillere güzel bir Türkiye, güzel bir dünya bırakmak zorundayız biz. Bize oy versin vermesin, hangi kimlik ve inançtan olursa olsun, bu şanlı bayrağın altında yaşıyorsak onların da ağacı görme, kuşu görme hakkı vardır. Doğa haklarını korumak, adaleti korumaktır. Adalet sadece bizim için değil kainatın da dünyanın da hakkı vardır. Kentlere ihanet edildi. Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul’a ihanet edildi. Devasa bir kent, beton ormanına döndü. Şimdi mücadele ediyoruz.

AHLAKSIZ BİRİ ÖZÜR DİLER Mİ?

Dün, Didim Belediye Başkanı’na beş kişi sopalarla saldırdı. Niye? Didim’de yapılan iki tane kule var, belediye başkanımız ‘yıkacağım’ diyor. Sen misin yıkmak isteyen? Önce havuz medyasının gazetesi, Sabah; nasıl sabahsa, Akşam var, bir de Takvim var, CNN var, 24 var, hepsi devletten besleniyor. Önce belediye başkanımıza iftira attılar. Sen gazetecisin, gazeten var. ‘Didem Belediye Başkanı tutuklandı’ diye manşet attı. Yok tutuklama, ama savcıyı tahrik ediyorlar, tutuklasın diye. Sonra, araştırma yapıldı hiçbir şey yok. Peki, gazete özür diledi mi, dilemez, ahlaksız biri özür diler mi? Dilemez. Bu Belediye Başkanı’mız direndi, yıkım ihalesi açtı ve dün akşam saldırıya uğradı. Belediye Başkanı’mızın sağlığı yerinde, mücadelesini Didimliler için yapsın. Eskiden bazı sorunlar vardı, belediye başkanımız bütün iradesini koydu.

FERİŞTAHINIZ GELSE BİZE GERİ ADIM ATTIRAMAZ

Onlar bizim üzerimize mafya çete, yer altı beslemeleri ile gelebilirler. Sanıyorlar ki CHP’ye geri adım attırırız. Siz CHP’yi bilmiyor musunuz kardeşim. Bizin feriştahınız gelse, bize geri adım attıramaz. Kimsiniz siz? Birilerinden para alıyorsunuz, saldırıyorsunuz ondan sonra. Para ile tutulan adamlarda insanlık yoktur. Onlar kendi vicdanlarını ve beyinlerini paraya teslim etmiş adamlardır. Onların vicdanlarında insan sevgisi, adalet duygusu yoktur. Ruhsatı olmayan binaların katlarını yıkacağız. Gerekirse milletvekilleri, gidip onları balyozla yıkacağız. Adalet nasıl gerçekleşir göstermek için yeraltı dünyasına teslim olmak ayrı, vatandaşın yanında olup mücadele etmek ayrıdır. 19 yıldır iktidardalar. 19 yıldır istedikleri gibi devleti yönetiyorlar mı? Yönetiyorlar. 19 yıldır parlamentoda çoğunluktalar mı? Çoğunluktular. Devlette adaleti, liyakati bitirdiler mi? Bitirdiler. O kadar açlar ki, hırsız olan açı doyurmak mümkün değil.

CUMHURBAŞKANINI ATAMAYLA GELEN BİRİSİ TEMSİL EDİYOR

Milli iradeye ihanet ettiler. Nasıl ihanet edilir diyeceksiniz. Seçimle gelenler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil ederler. Eskiden cumhurbaşkanı bir yere gittiği zaman devletin ikinci adamı TBMM Başkanı, ikisi seçimle gelir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve cumhurbaşkanını temsil ederdi. Şimdi, atamayla gelen birisi temsil ediyor. Bu milli iradeye ihanettir. Bunu da herkes kulağında tutsun. Ne oldu da TBMM Başkanı, Türkiye’yi temsil etmekten alıkonuldu.

ARKEOLOG 128 MİLYAR DOLARI MI ARAYACAK ORADA

Kibirli davranmayı, insanları aşağılamayı, küçük görmeyi devlet politikası haline getirdiler. Kanunları, Anayasa’yı yeri geldiğinde uygulamadılar. ‘Yasama organı ne derse desin en dilediğimi okurum.’ Bu adalet midir? O kadroları doldurmak zorundasın. Adaletin tükendiğini görüyoruz. Nerede bu adalet? Nasıl ulaşacağız adalete? Adaletin, yolsuzluğun daniskasını yazıyorlar. Şeytanın aklına gelmeyecek yolsuzluk yöntemlerini hayata geçiriyorlar. Bir kişi düşünün karısı cumhurbaşkanı başdanışmanı, arkeolog ama Merkez Bankası Banka Meclis üyeliğine seçiliyor. Ne işi var arkeoloğun? Paranın tarihini mi araştıracak? Kazı mı yapacak Merkez Bankası’nda. 128 milyar doları mı arayacak orada? Kimsin sen ve sen nasıl oraya gidiyorsun, seni kim oraya atıyor. Hiç aklınıza gelir miydi? Ben AK Parti’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, MHP’ye oy veren bütün kardeşlerime seslenmek isterim. Bayrak konusunda, vatan konusunda hassasiyetiniz var biliyorum. Rüşvet alan kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil eden yere atanır mı? Haramzadeler devleti ele geçirmişse onlar için vatan ve bayrağın önemi yoktur. Hırsızlık mı yaptı tayin edersin büyükelçiliğe. Ülkücü kardeşim, sana sesleniyorum, rüşvetçinin büyükelçi tayin edildiği dünyada bir devlet göster. Tek örneği var. O bizim bayrağımızı temsil ediyor. Hırsızın bayrak temsil ettiği olur mu? Böyle bir devlet, adalet, mantık olur mu?

TÜRKİYE, LAĞIM KOKMUYOR MU

128 milyar dolar gitti. ‘Bu soru sorulur’ mu diyor. Neyi soracağız? Nereye gitti bu para? Bilmiyoruz. Kaça satıldı onu da bilmiyoruz. Araştıralım, soralım. Bu mudur adalet? Milletin vekili soru soramıyor. Yok böyle bir şey. 128 milyar dolar nereye gitmiştir diye Merkez Bankası Başkanı ‘araştırayım’ dedi, pat görevden aldılar, sen misin araştıran? Bir kez daha sesleniyorum. Şehitler bizim şehidimiz, gaziler bizim gazilerimiz, şehit ve gaziler için yardım kampanyaları açıldı, şehit ve gazilere verilecek paranın üzerine çöktüler, bu mudur adalet? Şehit ve gazilerin parasına çöken bir hükümet adaletli olur mu? Adaleti getirir mi? Hırsızlık değil de bu nedir? Buna bir isim bulsunlar. Daha garip bir şey. Gidiyor, bir AK Parti milletvekili beni dolandırdı diye dilekçe veriyor, gözaltına alınıp hapse atılıyor. Şikayet eden kişiyi alıp hapse atıyorlar. Sonra da ‘bu ülkede adalet var’ diyorlar. Hangi adalet? Hepimiz vergi veririz, devleti yönetenlerin de vergi vermesi lazım, şirketleri varsa kurumlar vergisi vermesi lazım. Onlar topluma örnek olmak zorundadır. Man Adası’nda Erdoğan’ın ailesi, dünyanın parasını kazandılar, niye 1 sterlinlik şirket kuruyorlar, niye, vergi sıfır. Bu mudur adalet? AK Partili kardeşime soruyorum, bu mudur adalet? Son 19 yılda 220 milyar liralık ihale aldı, bu beşli çete. Bu kadar dümeni çeviren insanlar, 220 milyar liralık ihaleden para almamışlar mıdır? Türkiye lağım kokmuyor mu? Rezaletler, rüşvetler söylenmiyor mu? 220 milyar lira, bir devleti yeniden inşa edersiniz ve beş kişiye veriyorsunuz. AK Parti, MHP’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim, bu mudur adalet?

HARAMZADELERİN NE KADAR VERGİ VERDİĞİ BELLİ DEĞİL

Bunlardan bir tanesi milletin anasına küfretmişti, aldığı ihale sayısı arttı. Bu mudur adalet? Ananıza babanıza küfredecekler, ihale vereceksiniz. Ne kadar vergi verdiğini de kimse bilmiyor. Asgari ücretli ne kadar vergi veriyor belli, bu haramzadelerin ne kadar vergi verdiği belli değil. Dolardan geleceğini garanti altına alıyorsunuz, yurt dışına götürüyorlar. Bu mudur adalet? Biz bunun için mi yürüdük? On binler, milyonlar buna isyan etmedi mi? Bunlar bir de kendilerini ‘milliyetçi’ diye tanımlıyorlar değil mi? İtilaf çıkarsa Türk mahkemeleri değil, Londra Mahkemeleri’ne gidecek. Niye Londra Mahkemeleri, niye döviz. İhale yapan Türk, ihale yapılan yer Türkiye Cumhuriyeti. Peki neden dolar karşılığında yapıyorsun? O kadar ileri gittiler ki devleti soymada, Sakarya’daki tank palet fabrikasını Katar Ordusu’na peşkeş çektiler. Milliyetçilik bu mudur?

SİZDEN KİM KORKAR?

Yalancıdan devlet yöneticisi olur mu? Yalanı kendi hayatının bir parçası haline getiren bir siyasetçiden bu ülkeye hayır gelir mi? İstanbul seçimlerini iptal ettiler. Aynı zarfın içinde dört tane oy pusulası var. Ne diyordu? ‘Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler olmuştur.’ Sahtekarlığa bakın. Merak ediyorum, bunların yüzlerindeki derinin kalınlığı nedir? Bu kadar adaletsizlik. Kimin aracılığı ile? YSK aracılığı ile. Sarayın uşaklığını yapan hakimlik yapamaz. Onlar da tazminat davaları açmışlar, ağababaları gibi. Sanıyorlar ki korkacak, Kılıçdaroğlu konuşmayacak. Sizden kim korkar? Adaleti savunan insan hiçbir şeyden korkmaz, bir tek Allah’tan korkarız.

TÜRKİYE’NİN İTİBARINI YERLE YEKSAN ETTİLER

Aynı tablo, dış politikada da var. Dış politikamız, onurlu bir duruş sergilerdi. Dışişleri Bakanlığı’nda, işin uzmanları, büyükelçiler olurdu. Rüşvetçiden büyükelçi atayınca, her şey bir kişiye bağlı. Dış politikayı, tarımı anlıyorsun anladık, cerrahsın anladık, kadının giyimine müdahale ediyorsun anladık. Sen bu Türkiye’den ne istiyorsun? Türkiye’nin çıkarlarını asla ve asla savunamıyor. Geceleri yatamıyordur, ‘falan devlet başkanı beni niye aramadı’ uyuyamıyordur bile. Arasın aramasın. Türkiye bu getirilir mi? Öyle bir rezalet yaşattılar ki dış politikada Türkiye’nin itibarını yerle yeksan ettiler. İçeride aslan, kaplan kesiliyor, kükrüyor. ‘Bu can bu tende kaldığı sürece papazı alamazsın.’ Bir telefon, papaz ertesi gün teslim. Ne oldu aslan, kaplan? Kedi miyavlar o bile değil. Nasıl teslim edersin, hangi gerekçeyle teslim edersin? Biz yeniden yurtta barış, dünyada barış politikasına döneceğiz. Bölgemize barışı getireceğiz. Terörü bitireceğiz. Hiçbir ayrım yapmayacağız. İki temel kırmızı çizgimiz var. Bayrağımız ve vatanımız. Bayrağımız ve vatanımızla sorunu olmayanla kucaklaşmaya hazırız.

KİNLE YÖNETMEYE ÇALIŞTILAR

Devleti yönetenler bırakın adaleti, kin ve nefretle yönetmeye çalıştılar. 36 yıldır Ordu Gülyalı Belediyesi’nin kullandığı balıkçı barınağı. CHP kazandı, sen misin kazanan? Balıkçı barınağını elinden aldı, başkasına verdi. Gülyalı’da AK Parti’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Bu mu adalet?

RÜŞVET ALAN BELLİ, SEN KİMİN ELÇİSİSİN?

Devletin geleneklerini tahrip ettiler. Adalet dediğimiz kavramı yerle yeksan ettiler. Bir ülkenin İçişleri Bakanı, ‘her ay bir siyasetçiye 10 bin dolar rüşvet gittiğini biliyorum’ der. Sonuçta bütün CHP’li milletvekilleri, TBMM Başkanlığı’na dilekçe verdik, 600 milletvekili töhmet altındadır, kim açıklasın’ dedik. TBMM Başkanlığı yazı yazdı aradan 15 günden fazla zaman geçti, tık yok. AK Partili ve MHP’li kardeşlerime soruyorum. Siz hiç bu adamı merak etmiyor musunuz? Ben mi merak edeceğim sadece. Hiç demiyor musunuz, bir devlet böyle yönetilmez. Rüşvet alan belli, sen kimin elçisisin? Rüşveti ortaya çıkarmak devletin namusudur. İçişleri Bakanı ‘rüşvet var’ diyorsa, bunu ortaya çıkarmak devletin namusudur. Erdoğan hiç sormuyor bu soruyu. Sen atadın. Bazı açıklamalar geldi, ‘her ay değil çok daha büyük paralar veriyoruz’ diye.

ZATEN SENİ DOYURMAK BİR SORUN. DOYMUYORSUNUZ KARDEŞİM

Devletteki çürümeye bak. Erdoğan, rüşveti alanı iyi biliyor. Eğer onu ortaya çıkarıp, görevine son vermezse rüşvet çarkının bir parçasıdır. Açıklama yapıyor, ‘tartışmaları, suç örgütleri mensupları üzerinden yapmayız’ diyor. Açıklama yapan suç örgütü değil ki İçişleri Bakanı. Ben sana İçişleri Bakanı’nı soruyorum, sen suç örgütünden bahsediyorsun. Şunu diyorsa doğru ‘zaten İçişleri Bakanı da suç örgütlerinden biri’ diyorsa, mesele yok o zaman, doğruyu söylüyor o zaman. Bakın bütün bu pislikler oluyor, devletin bütün gelirleri talan ediliyor, devleti yönetenler devlete vergi vermemek için her türlü numarayı çekiyorlar, millet aç ve perişan, biz bunu söylediğimiz zaman ‘millet açmış, buyurun siz doyurun milleti’ diyor. Bizim doyurmamız için senin oradan çekilmen lazım, ayrılman lazım. Devleti yönetme makamı, haksızlıkları telafi etme makamıdır. ‘Ben bunu beceremiyorum, ben açları doyuramıyorum,’ zaten seni doyurmak bir sorun. Türkiye’nin temel sorunu seni ve beslemelerini doyurmak, doyuramıyoruz. Milyarları dolarları veriyoruz, doymuyorsunuz kardeşim ya. Biz sizi doyurmak için değil halkı doyurmak için vatandaşı doyurmak için, çocukların yatağa aç girmemesi için iktidar olmak istiyoruz. Telefi makamından haberi yok, ‘nasıl malı götürürüz.’ Bütün program bunun üzerine kurulu.

BU ÜLKEDE AMPUL PATLAYACAK VE GÜNEŞ DOĞACAK

Bu utanca son vereceğiz. Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda göreceksiniz. Bu ülkede ampul patlayacak ve güneş doğacak. Siz halkımızı doyururuz, hiçbir endişemiz yok. Ama sizi doyurur muyuz? Hayır, doyuramayız, siz ayrı yerdesiniz. Size zırnık da vermeyiz. Milletin parasını millete vereceğiz. 301 madenci hayatını kaybetti, verilen kararı kabul etmedi iktidar. Yargıtay’a müdahale ettiler, eski verdikleri kararın tersini verdiler. 301 madencinin kanı yerdedir. Salı toplantısında, 301 madencinin adını bu kürsüden okuyarak inmiştim, başka hiçbir şey konuşmamıştım. Bu mudur adalet?”