Gazeteci Hrant Dink, katledilişinin 14'üncü yılında Covid-19 sebebiyle sanal ortamda anılıyor. Anmada konuşan Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, "Hrant’ı FETÖ öldürdü demek, 'ben yapmadım elim yaptı' demektir. Hrant’ı Erkenekon öldürmüş demek, 'ben yapmadım ayağım yaptı' demektir" dedi.

Gazeteci Hrant Dink katledilişinin 14'üncü yıldönümünde anılıyor. Her yıl gazetesi Agos gazetesi önünde yapılan anma töreni bu yıl salgın nedeniyle sanal ortamda gerçekleşti. Dünyanın her yerinden Hrant’ın Arkadaşları, www.hranticinadaleticin.org adresinde buluşarak "Buradasın Ahparig" yazan pankartlarını Hrant Dink’in öldürüldüğü yere bıraktı. Rakel Dink de eşinin öldürüldüğü Sebat Apartmanı önünden seslendi. Rakel Dink, "O kadar çok biriken acı var ki, acımızı dile getirmekten utanır olduk" dedi. Rakel Dink, "Sevgili dostlar, 14 yıldır buradayız.  Bugün pandemi şartlarıyla, acıları ve bilinmezlikleriyle buradayız. Biliyorum ki, yürekleri burada çarpanlar çok çoktur. Burası unutturulmak istenen konuların hatırlandığı, hatırlatıldığı bir yer oldu. Burası acılarda kardeş olmayı öğrendiğimiz yer, acıları paylaşma, yüzleşme, yüzleştirme yeri oldu. Adalet ve doğruluk arayanların, isteyenlerin bir araya geldiği yer oldu. Bu alan devletin işlediği, göz yumduğu, duyarsızca, acımasızca cevapsız, sonuçsuz bırakılan cinayetlerin, davaların dile getirildiği yer oldu" ifadelerini kullandı. Rakel Dink, şöyle devam etti: "Bir kılıç artığı torunu olarak, yüzyıldır yaşadığımız acıları inkar etmek, yalanlamak yetmedi bir de 'sözde soykırım' diyerek, yalanlarına tüy diktiler. Birilerini acıtıyor muyuz, incitiyor muyuz diye hiç düşündünüz mü? Ermeni'ye sonu gelmeyen düşmanlığınız, hakaretleriniz, aşağılamalarınız, kininiz, öfkeniz gerçekten artık yoruyor. Siz hiç yorulmadınız mı? Yazık. Susmak, pişkinlik utanç verici. Rab yardımcımız olsun. 'Gördüğü insan kardeşini sevmeyen, görmediği Allah'ı seviyorum diyen yalancıdır.' diyor Tanrı Sözü. Tekrarlanmaması için, sorumluluk, duyarlılık, adalet ve doğrulukla pişmanlık gerekiyor. İtiraf, özür ve tövbe gerekiyor.

"İNSAN ONURU BÖYLE Mİ KORUNUR?"

Sevgili dostlar, o kadar çok biriken acılar, katliamlar, cinayetler, yaslar, davalar var ki, acımızı dile getirmekten utanır olduk. Vatandaşıyla sorunları bitmeyen bir devletimiz var maalesef… Halbuki öldürmekten, düşmanlıktan, savaştan kim ne kazanmıştır, ölümün, yasın, acıların, kıtlığın, bereketsizliklerin çoğalmasından başka? Barış esenlik, sevgi, iyilik, bereketle sevinç varken; neden kötülük, neden düşmanlık, neden zulüm, neden savaşlar? Bunlar Tanrı’ya da düşmanlıktır. Temiz eller böyle mi olur? Bu virüs hangi sabunla temizlenir. İnsan onuru böyle mi korunur? Devletler, yönetimler böyle mi onurlu olur?

"14 YILDA ÇÖZEMEDİLER, 'NASIL KAPATIRIZ' DİYE ÇABALIYORLAR"

Eşimin davası 14 yıldır devam ediyor. Bu 14 yılda bir cinayet davasını çözemediler! Çözemediler, çünkü maksat çözmek değil. Nasıl kapatırız diye çabalıyorlar ama her yere o kadar bulaşmış ki bir türlü paketleyemiyorlar. Şu kadar yıldır etkili bir soruşturma yürütememek başka nasıl izah edilebilir? Şu kadar senedir tehdit edenlerin, hedef gösterenlerin bir kere bile sorgulanmamış olmaları, başka nasıl açıklanabilir? Yakında davada yine bir karar çıkarıp bitti demeye çalışacaklar. Bittiğinden eminseniz neden avukatlarımızın taleplerini reddediyorsunuz? Neden tehdit edenleri, hedef gösterenleri ve azmettirenleri soruşturmuyorsunuz?

"NİCE İTTİFAKLAR KURULDU, BİZİM DAVADA RENK DEĞİŞTİRDİ DURDU"

14 yıldır bu ülkede nice ittifaklar kuruldu, bozuldu. Ona göre bizim davada renk değiştirdi durdu. İnsan düşünmeden edemiyor: acaba bu defa hangi ittifaktaki kimlere dokunuyor?

"HRANT'I FETÖ ÖLDÜRDÜ DEMEK, 'BEN YAPMADIM ELİM YAPTI' DEMEKTİR..."

Basitçe söyleyelim, Hrant’ı FETÖ öldürdü demek, 'ben yapmadım elim yaptı' demektir. Hrant’ı Erkenekon öldürmüş demek, 'ben yapmadım ayağım yaptı' demektir. Yıllarca dilinle bağıra bağıra, ayağınla yürüyerek buraya geldin. Ve silahı iki elinle tutup tetiği çektin. Çutağımı öldürdün. Sen ayağın, sen elin, sen dilin değilsen nesin? 14 yıldır görevini layığıyla yaptığını kanıtlamaya çalışan onca inkarcının, sanıkların ve tanıkların arkasında bir garip devlet görüntüsü var. Katil olmadığını kanıtlamak için adeta aptal olduğunu kanıtlamaya çalışan bir devlet... Bırakın hangi duvar, hangi bina yıkılırsa yıkılsın. Bu halk bundan iyisini inşa edecektir. İnşa edemeyecekse zaten harabedir.

"ÜLKEMİZ İÇİN YAS TUTSAK YERİDİR"

Rabbin iğrendiği yedi şey vardır. Maalesef gururdan, yalandan geçilmiyor. İnsan öldürenler, düzenbazlar, kötülükten zevk alanlar çoğaldıkça çoğalıyor. Ve maalesef ayırımcı zihniyet, çekişmeler, düşmanlık ve yalancılık soluyarak beslenip semizleniyor. Ülkemiz için yas tutsak yeridir, çünkü hepsi fazlasıyla var. 'Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline!.. Kötüye iyi , iyiye kötü diyenlerin, karanlığı, ışık, ışığı karanlık yerine koyanların; acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline.' "