Tur Yıldız Biçer 6 yıl öncesini hatırlattı! “2017’de Bülent Tezcan CHP’li sandık kurulu üyelerini sandık başından çekti”

Yayın tarihi: 22 Eylül 2023 Cuma 3:28 pm - Güncelleme: 22 Eylül 2023 Cuma 3:28 pm

YSK’nin 2017’de referandumda mühürsüz oyların geçerli sayılması kararını, AİHM’e götürmesinin partisi tarafından engellediğini söyleyen eski CHP milletvekili Atilla Kart’ı yalanlayan Bülent Tezcan’a eski CHP’li Milletvekili Tur Yıldız Biçer’den yanıt geldi. Biçer, Tezcan’ın 6 yıl önce partililere mühürsüz oylar için gelen mesajı hatırlatarak CHP’li sandık kurulu üyelerini sandık başından çektiğini öne sürdü.

CHP’de 2017 yılında yapılan referandumdaki mühürsüz oylarla ilgili yapılan açıklamalar tartışılmaya devam ediyor. Eski CHP Milletvekili Atilla Kart, 2017 yılında yapılan ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Referandumu‘nda mühürsüz oyların da geçerli sayılmasının ardından CHP adına referandumu AİHM’e taşımak istediğini fakat parti tarafından engellendiğini söyledi. Konu hakkında açıklamalarda bulunan CHP’li Bülent Tezcan, Kart’ın sözlerini doğrularken, partinin halihazırda AİHM’e başvurduğunu, Bülent Kart’ın Danıştay’a yapılacak olan başvuru için görevlendirildiğini söyledi.

Tezcan “İddialar gerçek değil. Biz AİHM’e dava açtık. Önce YSK’ye 17 Nisan’da müracaat ettik, reddetti. Biz de AİHM’e 4 Temmuz 2017 tarihinde davamızı açtık. 30 Kasım 2017 tarihinde de AİHM bizim talebimizi reddetti” ifadelerini kullandı.

Atilla Kart’ın tartışmalı referandumu AİHM’e götürmesini CHP mi engelledi?

Eski CHP Milletvekili Tur Yıldız Biçer de sosyal medya hesabından CHP milletvekili Bülent Tezcan’ın konuşmasını alıntılayarak 2017 yılında CHP Hukuk ve Seçim İşleri tarafından mesaj ile partillere YSK’nin mühürsüz oyları geçerli sayacağının bildirildiğini ancak yapılan kapalı toplantıda kim tarafında atıldığı sorulduğunda tepki gösterildiğini iddia etti. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun özellikle kim tarafından yolandığını sormasının üzerine Tezcan’ın kendisinin kolunu sıktığını ve sinirlenerek odasına davet ettiğini yazdı.

“REJİMİN BUGÜNKÜ HALİNİ ALMASINDAN BÜLENT TEZCAN SORUMLU”

“Aşağıda okuyacaklarınız Tezcan’ın hafızasındaki tozun alınmasına yardımcı olacaktır” diyen Biçer’in paylaşımı şöyle:

“Tarihin en önemli seçimleri bence 14 Mayıs değil; 12 Eylül 2010 ve 16 Nisan 2017 referandumlarıdır. İlkinde liberal budalaların ikincide partimizin o dönem seçim işlerinden sorumlu MYK üyesi Sayın @bulenttezcanchp ’ın rejimin bugünkü halini almasından sorumlu olduğunu düşünüyorum.

Liberal budalalar bile hatalarını kabul etmiş, kenara çekilmişken Tezcan ve arkadaşları manifestolarında “En büyük dönüşümler, en büyük kırılmaların yaşandığı dönemlerde gerçekleşir” gibi sözler, değişim vaadiyle hala siyaset sahnesindeler. Ülke ve parti için acı olan da budur. Evet, bu 2 referandumda en büyük dönüşümlerin, en büyük kırılmaların acı tecrübelerini yaşadık, yaşıyoruz. “Sehven” atılan bir SMS’teki muğlak ifadelerle CHP’li sandık kurulu üyelerini sandık başından çeken Bülent Tezcan ve dönemin sorumluları da siyasetten, CHP’den çekilmelidir.

Aşağıda okuyacaklarınız bunun gerekçesidir. “2023’teyiz, 2017’de olanları hatırlamam mümkün değil” diyen Sayın Bülent Tezcan’ın hafızasındaki tozun alınmasına yardımcı olacaklardır. “Silinmeyen bantın” sürecidir… Süreç, ilk kez aşağıda olan bu mesajla başladı.

Sayın Bülent Tezcan; Referandumdan hemen sonra CHP Genel Merkezimizde yaptığımız ilk kapalı grup toplantısında, söz alarak bu mesajı okudum. Sayın Genel Başkanımıza bu mesajı neden ve kimin attığını sordum. Sayın Genel Başkan “bu mesajı ilk kez duyuyorum, bir kez daha okur musunuz?” dedi. Bir kez daha okudum. Hatırlarsanız salonda buz gibi bir hava oluştu. Sayın genel başkan mesajla ilgili bir bilgisi ve bir talimatı olmadığını söyledi. “Hukuk ve Seçim İşleri Sorumlumuz Sayın Bülent Tezcan’dır” dedi ve size Bülent Bey sayın milletvekilimizin sorduğu soruya bir yanıt verin dedi.

Siz en önde oturuyordunuz, ayağa kalkarak; “çok yoğun bir gündü; kim, nasıl bir mesaj, kime gönderilmiş bilmiyorum , hatırlamıyorum.” dediniz. O zaman 6 yıl geçmemişti; ama ne hikmetse siz yine hatırlamıyordunuz. İlk toplantıda alamadığım yanıtı, TBMM’de yapılan ilk kapalı grup toplantısında söz alarak tekrar sordum. Amacım en kritik zamanlamada sandık başındaki görevlilerimize bu mesajı göndererek mühürsüz oyların tutanak altına alınmasına neden engel olunduğunu anlamaktı.

Siz toplantı sürecinde söz alıp bir yanıt vermediniz. Toplantı bitiminde salon dağılırken ben eşyalarımı almak üzere masaya eğildiğimde arkamdan sıkıca kolumu tuttunuz, ben arkamı dönüp ne oluyor diye tepki gösterdiğimde siz olduğunuzu gördüm ve ne yapmaya çalıştığınızı sordum.

Bana, yarın genel merkezde odama gel, orada yanıt vereceğim dediniz. Size soruları Genel Başkan dahil partinin tüm yetkili organları önünde sordum, sorulara aynı ortam ve koşullarda yanıt vermeniz gerekir dedim. Israrınız üzerine de her ortamda konuşmaya hazırım, gelirim dedim. Bir gün sonra randevu saatinde Genel Merkezdeki odanıza geldiğimde, odada sizden başka Yüksek Disiplin Kurulu Başkanımız Sayın Sayın Uğur Bayraktutan ve TBMM İdari Amirimiz Sayın Tufan Köse’yle birlikte beni beklediğinizi gördüm.

Bana ne yapmaya çalıştığımı, amacımın ne olduğunu sordunuz. Referandum çalışmalarında vatandaşımıza oylarınız bizim namusumuzdur sözü verdiğimizi, buna rağmen bu namusa niye sahip çıkmadığımızın derdinde olduğumu ülkede rejimin değiştiğini, referandum için mücadele eden tüm vatandaşlarımızın hakkı ve hukuku için bu sorgulamayı yaptığımı söyledim. Sonuç itibarıyla mesajın sorumluluğunu almadınız, gereğini yapmadınız, ülke ne yazık ki bu günlere geldi.

Ama siz şimdi bunları da Sayın Genel Başkanın 13 yılında 11 yıldan fazla PM’de MYK’da olduğunuzu da, 14 Mayıs öncesi seçimlerde ve politikalardaki hatalarınızı da hatırlamayıp, o gün rejimin değişmesindeki bu “sehven” hatanızla hiçbir sorumluluk almayıp, 14 Mayıs sonrasında da grup başkanvekililiği kovalayacak, olamayınca da “yeni yüzyılda yeni bir siyaset” yalanayla, Manisa kongresinde “bu partiyi bir sonraki seçim iktidar yapmazsak (üzerinden2 seçim geçti) siyaseti bırakırım” diyen adayınızla değişim kovalayacaksınız öyle mi?”