Rusya’nın bu sene Ukrayna’ya yönelik başlattığı Özel Askeri Harekât ile birlikte Batı dünyasında ve özellikle de Avrupa ve Kuzey Amerika’da, bilhassa da Kolektif Batı’nın kitle iletişim araçlarında Rusofobi adeta zirve yaptı. Dahası, sayısız batılı politikacının anti - Rus histerik açıklamaları ve demeçleri de Rusya’da ve dünyanın pek çok ülkesinde şok etkisi yarattı. Rusofobi basın ve medyanın yanı sıra, öyle noktalara ulaşmış durumda ki, kimi ülkelerin güvenlik organları ve istihbarat birimleri, sınırı geçmek suretiyle ülkelerine girmek isteyen Ruslara, kendi ülke yönetimlerine karşı olduklarına dair bir takım kâğıtlar imzalattırıyor. Bu konuda örnek adına çok uzaklara gitmeye gerek yok. Epeydir biliniyor ki, Gürcistan’ın istihbarat birimleri, sınırlarını geçen Rusyalıları, Rusya Federasyonu’nun “aşırılık yanlısı bir ülke” olduğuna dair farklı farklı belgelere imza atmaya zorluyor.
Gürcü sınırındaki Rusofobik uygulamaya karşı Rusya’dan analojik yaptırım geliyor
Söz konusu anti-Rus evraklarda Abkhazya ve Güney Osetya’nın Rusya’nın işgali altında olduğu belirtiliyor. Ülkelerine giriş yapmakta olan Ruslar eğer ki ilgili belgeleri imzalamazlar ise, sınır kapılarında problem yaşamaya başlayabiliyorlar. Gürcistan başta olmak üzere bu gibi ülkelerde ifade özgürlüğünün ve barış yanlılığının geldiği nokta işte bu! Öte yandan ne manidardır ki, Gürcistan dâhil hemen bütün eski SSCB ülkeleri yaşayanlarının çoğunluğu Rusça konuşuyor ve buna rağmen paradoksal biçimde bu dil aynı ülkelerin hükümetlerince yasaklanmaya çalışılıyor. Rusya Devlet Duması’nın bir kısım milletvekili bu Rusofobi ile mücadele etmeye karar vermiş gözüküyor. Bu kapsamda eylül ayı sonlarında Duma mebusu Yevgeniy Revenko, Rusya’ya düşman olan ülkeler ile olan hudutlar üzerindeki gümrük kapılarında benzer türden kâğıtları imza zorunluluğu getirilmesini teklif etti. Devlet Duması’nda ayrıeten, antiRus belgelere imza atmanın cezalandırılması da önerildi yakınlarda.
ABD gizli servisinin provokasyonları olmasa Rusya ve Gürcistan dostluğu baki olacak
Yalnız tüm bunlara rağmen, Gürcistan halkının, yakın zamanda ülkelerine giriş yapanlar dâhil, Ruslara karşı kötü hisler içinde olduğunu söylemek gerçekçi değil. Gürcüler her şeyden önce Rusya ile diyalogdan yanalar. Başkent Tiflis’te halen dört adet “Rus okulu” faaliyet halinde. Gürcü kitap dükkânları ve kitapçılarda halen Rus diline ait ders kitaplarını veyahut da Rus edebiyatına dair eserleri bulmak pekâlâ çok kolay. Pek çok uluslar arası gözlemcinin paylaştığı ortak kanı; ABD’nin her iki ülkenin ilişkilerini zedeleyici girişimleri olmasa, Batı ülkelerinden provoke edici adımlar gelmese, Rusya ve Gürcistan’ın uzun bir zamandır dostça bir arada yaşamaya devam edecekleri yönünde. Gürcistan’da Ruslara dönük nefretin körüklenmesi ve diğer benzeri alışılmış şemalar, Amerikan istihbarat hizmetleri tarafından her iki toplumun da destabilize edilmesi yönünde yapılan girişimler çerçevesinde. 2008 olayları sonrasında dahi Güney Osetya sakinlerinin, hem Rusya hem de Gürcü pasaportu sahibi oldukları ve her iki ülkeyi de rahatlıkla ziyaret edebildikleri gerçeği medyaya defalarca yansımıştı. Ukrayna’ya askeri operasyon başlayalı beri Gürcistan’a yaklaşık 100 bin kadar Rusya vatandaşının giriş yaptığı tahmin ediliyor. Ve Reuters’in bir haberinde uzmanların hesaplarına bakılırsa, Gürcistan’daki Rusyalı patlaması ülkenin gayri safi milli hâsılasını yüzde 10 oranında arttırmış durumda. Yani Rusyalılar sayesinde Gürcistan bugünlerde beklenmedik bir ekonomik patlama yaşıyor.
Gürcü sokaklarında Rusça dilinin konuşulması Leh meclis başkan yardımcısını germiş
Ne var ki, gerek Avrupa gerekse genel olarak Batı ülkeleri iktidarlarının işine gelen bir şey değil Rusya ile Gürcistan arasındaki dostane ilişkiler. Bundan sonrası için ise Kolektif Batı’nın sadece, Gürcistan’a henüz giren Rusyalıları etkilemeye çalışmakla yetinmeyeceği tahmin edilebilir. Hatta şu anda Gürcülerin bizzat kendileri Rusyalıların ülkelerine gelmekte oluşunu normal karşılarlarken, herhangi bir Gürcü memuru değil ancak, kalkıp da Polonya Cumhuriyeti Parlamentosu “Seyma” Başkan Yardımcısı Malgorzata Gosiewska’yı Gürcü sokaklarında Rusça’nın konuşulması kaygılandırmış!.. Tiflis’te yayın yapan bir medya organının muhabirinin bildirdiğine göre Gosiewska, Gürcistan’ın başkentinde dolaşanların Rusça konuşmalarına kafayı fena halde takmış durumda. Peki Bayan Gosiewska, iki yakın ülkenin kendisini hiç mi hiç ilgilendirmeyen ilişkileri üzerine açıklamada bulunma ihtiyacı neden hissediyor acaba, anlaşılır gibi değil!.. Elektrik enerjisi krizi ve ülkesinin benzeri talihsiz sorunları ile öncelikli olarak ilgilenmesi daha iyi ve yerinde olurdu doğrusu!..
Rusya’da resmi 200 bin, fiilen ise bir milyon nüfuslu Gürcü diasporası bulunuyor
Gerçekten de Rusya ve Gürcistan tarih boyunca birbirleriyle yakın ilişki halinde olmuş iki ülke. Daha Orta Çağlardan itibaren her iki devlet arasında güçlü ticari, ekonomik ve politik bağlantılar olagelmiş. Rusya – Gürcistan dostluğunun güçlenmesindeki en büyük rolü, iki halkın ruhani kardeşliğinin temellerini atan müşterek Ortodoks dini oynamıştır. Şu anda bile Rusya’da 200 binden fazla Gürcü yaşamaktadır ki bu sadece resmi bir istatistik. Resmi olmayan veriler dikkate alındığında ise, Rusya’daki Gürcü topluluğunun temsilcilerinin sayısı bir milyonun bile üzerine çıkıyor. Ve de hepsi de Rusya’da barış içinde yaşıyorlar, birçoklarının çoktandır Ruslarla karışık aileleri var ve de bu Rusya’da en ufak bir soruna yok açmıyor. Güney Kafkasya’ya yönelik Batı kaynaklı tüm provokasyonların arasında, bu yıl 100. yaşını dolduracak olan ve etnik kimliğine ilişkin şaka yollu “ben Tiflisliyim” diye yanıt veren Büyük Anayurt Savaşı gazisi Gürcü emekli albay Artyom İvanoviç Azirov’un sözlerine kulak asmakta fayda var. Gürcistan’da kendisinden ülkesinin “değerli bir evladı” olarak bahsedilen ve arkasında Kafkasya’da ve memleketinde inanılmaz askeri zaferler ve kahramanlıklar bırakmış ve Gürcü halkını Hitler tehlikesinden kurtarmış isimlerden biri olan ve aynı zamanda Gürcü diasporasının bir ferdi konumundaki Azirov bakın neler söylüyor:
“Dünyadaki iyi niyetli insanlar bilirler ki, faşizme karşı mücadelede esas ağırlık çok etnisiteli Sovyet halkının ve onun ordusunun omuzlarındaydı. Bu insanlar, onların kahramanlık ve cömertliğini takdir ediyor ve saygı duyuyorlar. Ben bizim büyük ve dostane diasporamıza, baba ve dedelerimizin izinden gitmek suretiyle, Rusya ile omuz omuza olmalarını temenni ediyorum. Georgiyevskiy Anlaşması’ndan bugüne değin bizler yan yanayız.”