Trakya halkı Saros Körfezi için ayağa kalktı

Yayın tarihi: 25 Mayıs 2021 Salı 2:58 pm - Güncelleme: 25 Mayıs 2021 Salı 2:58 pm

Trakya halkı Saros Körfezi‘ne yapılmak istenen Sazlıdere FSRU Liman Projesi için Edirne Merkez, Lüleburgaz ve Keşan’da açıklamalarda bulundu.

 

Saros Körfezi ve çevresindeki ormanlık alanlar, FSRU Doğalgaz limanı ve boru hattı projesiyle hızla tahrip edilmektedir. Ancak Saros Körfezi’nde Sazlıdere ve Gökçetepe köyleri arasında Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş (BOTAŞ) tarafından yapımına başlanan Saros Yüzer LNG Depolama ve Yeniden Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) Gemi Limanı ve Boru Hatları Projesi için Sazlıdere Köyü’nün kıyıları 3’üncü bilirkişi heyetinin raporuna rağmen BOTAŞ tarafından tahrip edilmeye devam ediyor.

Katar sevdası sürüyor… Saros’u zehirleyecek proje tam gaz devam!

Keşan Kent Konseyi geçen hafta Sazlıdere FSRU Limanı ile ilgili olarak Trakya’da daha geniş bir tepki oluşabilmesine katkı verebilmek amacıyla STK’lar, siyasi partileri ve çevre derneklerini 25 Mayıs’ta ortak basın açıklaması yapması üzerine çağrı yapmıştı. Edirne Merkez, Lüleburgaz ve Keşan’da basın açıklamaları yapıldı.

EDİRNE

Edirne’de saat 12.30’da Saraçlar Caddesi’ndeki PTT önünde bir araya gelenler burada bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı Ziya Gökerküçük okudu. Gökerküçük açılan yürütmeyi durdurma ve iptal davalarını anlattı. Açıklamaya şöyle devam edildi:

“Ardından, hukuksal süreç tamamlanmadan ve arazi sahiplerine bilgi verilmeden ata topraklarına Acele Kamulaştırma ve el koyma yoluyla girilerek inşaata başlanması nedeniyle Edirne İdare Mahkemesi’ne yapılan Yürütmeyi Durdurma başvurumuza, bilirkişi raporlarının lehimize çıkmasına ve tüm ara karar sürelerinin tamamlanmış olmasına rağmen henüz cevap verilmemiştir. Tam bir karmaşa yaşanmaktadır.”

“BÖLGEYE SÖYLENDİĞİ GİBİ BİR KATKISI YOKTUR”

 

BOTAŞ A.Ş. tarafından yapılan proje Katar’dan gelen doğalgazın Avrupa’ya sevkiyatı amacıyla sadece dış ticaret için yapılmaktadır, özetle bölgeye söylendiği gibi bir katkısı yoktur. Aksine çevreye, ekosisteme, bu bölgede yaşayan tüm canlılara ve insanlara doğrudan ve dolaylı olarak zararı vardır.

Sonrasında 7 örnek verildi:

  • Proje alanı ve boru hattı boyunca tarım alanları zarar görmüştür.
  • Anayasa’nın 169. Maddesi ile koruma altına alınan yanmış orman arazileri kullanıma açılmıştır.
  • Bunların yanında on bine yakın ağaç kesilerek orman ve orman varlıklarına zarar verilmektedir.
  • Dünya’nın kendi kendini temizleme özelliğine sahip olan üç denizinden biri olarak bilinen ve Captan Cousteau tarafından Karadeniz’e eşdeğer dip güzelliği tescillenen Saros Körfezi’in 100 bin tonluk dev LNG kargo gemilerinin girmesiyle 10-20 yıl sonra İzmit Körfezi gibi olacağı bilim insanları tarafından ifade edilmektedir.
  • Bu durum iklim değişikliğine bağlı görülen çevresel zararların olumsuz etkisini de arttırarak biyoçeşitlilik, verimli tarım arazileri, sağlıklı ve güvenli içme suyu rezevleri azalacak, kuraklık, kıtlık ve kirlilik hem çevre, hem hayvan hem de insan sağlığını geri dönüşü olmayacak şekilde etkileyecektir.
  • Sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır ve bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Çevresi hasta olanın sağlıklı olması mümkün mü? Değildir. Ve Sağlık en temel insanlık hakkıdır diyoruz. Sağlıklı olabilmek için sağlıklı bir çevreye ihtiyacımız var. Çevremiz sağlıklı mı? Soruyorum sağlıklı mı?
  • Proje alanının az ötesinde bulunan hala diri Ganos fay hattının olası bir depremde bölgeye vereceği tahribatı öngörerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Saros Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Saros Körfezi Kültür ve Turizm Gelişim Bölgesi ilan edilmişken aynı Bakanlığın tarafından telafisi mümkün olmayan bu projeye yeşil ışık yakması, bölgede inşaat alanı akla ve bilime uygun değildir.

“MARMARA DENİZİ SAHİLLERİ HOYRATÇA KULLANILIYOR”

Açıklamada, “Trakya’da Saros’da; Marmara’da Türkiye’nin her yerinde sağlıklı çevrede yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Oysa bu hak biz Anayasamızın 56. Maddesinde verilmiş, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı devletin ödevidir. Saros Körfezi’nde hukuka, bilime ve insan haklarına aykırı olduğunu düşündüğümüz ve kanıtlarıyla defalarca dile getirdiğimiz Projenin durdurulması için Edirne İdare Mahkemesi’nden acilen yürütmeyi durdurma ve ÇED iptal kararı beklemekteyiz” denildi. Açıklamaya Marmara Denizi’nin kirletildiği söylenerek fabrika atıklarının döküldüğü Ergene Nehri’nden bahsedilerek devam edildi. Bu sırada artan deniz salyalarına da dikkat çekildi. Marmara Denizi sahillerinin “hoyratça” kullanıldığına vurgu yapan Gökerküçük açıklamaya şöyle devam etti:

Kıyılar herkesin kullanımına açıktır, özel mülkiyete konu olamaz. Bu benzeri yasal düzenlemelerin hukuk sistemimizde çok öncesinden beri var olması kıyılarımızı korumaya yetmemiştir. Bundan en fazla zarar gören; Marmara Denizi ve Marmara kıyılarıdır. Kıyılarda hızla çoğalan sanayi alanları ve kontrolsüz göç, nüfus artışı, sağlıksız düzensiz kentleşme kıyı kuşağının ekolojik dengesini yitirmesine yol açmıştır. Alt yapının kaldırmasına olanak bulunmayan yoğun nüfus artışlarının yarattığı evsel atıkların eklenmesiyle Marmara Denizinde bilinen su ürünleri ve bunların yaşam alanlarının ortam koşulları çok olumsuz etkilenmiştir.

Saros’ta ağaç katliamı! 8 bin ağaç BOTAŞ için kesilecek

“BU PROJELERİN GÖRÜNMEYEN MALİYETLERİ SÖZDE KAZANÇLARINDAN DAHA FAZLADIR”

Danıştay’ın verdiği kararlar ve Anayasa’nın maddeleri hatırlatılarak “Marmara denizi kıyılarındaki yanlış sanayileşme ve kentleşme bu yanlış politikanın sonucudur. Bu projelerin görünmeyen maliyetleri sözde kazançlarından daha fazladır. Hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği ve bunlarla bağlantılı kronik hastalıklar, metabolik hastalıklar ve kanserler… Kimse bu görünmeyen maliyetten söz etmemektedir” denildi. Açıklamanın sonunda şunlar söylendi:

Saros Körfezi ve Marmara Denizinde yaşayan tüm canlılara, havamıza, suyumuza, denizimize, ormanımıza son nefesimize dek kadar sahip çıkacağız. Çünkü temiz hava solumak, sağlıklı yaşlanmak, gelecek nesillere sağlıklı bir Dünya bırakmak istiyoruz. Yaşadığımız ülkeyi seviyoruz ve önceki kuşaklardan aldığımız emaneti bizden sonraki kuşaklara devretme sorumluluğumuzu aklımızdan çıkarmıyoruz.

Yetkililerden temel isteğimiz: Lütfen Anayasanın 56. Maddesi ile Çevre Yasası’nın 15. inci ve 30. uncu maddelerini acilen uygulayın… Yıkım Projelerinin tarafı değil, sağlığın tarafını seçin.. Yarın çok geç, bugün, şimdi…

“ŞİRKETLERİN, TAŞERONLARIN ÇIKARLARI GÖZETİLDİĞİ İÇİN İNŞAAT ÇALIŞMALARI SÜRDÜRÜLÜYOR”

Ardından Edirne Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Ayten Eren açıklamalarda bulundu. Eren, “Bölge halkı, STÖ’leri, Meslek Odaları, yerel yönetimler olarak yıllardır buraların doğal değerlerini korumak amacıyla verilen onlarca hukuk mücadelesine karşın şirketlerin, taşeronların çıkarları gözetildiği için inşaat çalışmaları sürdürülüyor” diye ifade ederek “Bu haklı mücadelede tüm halkımızı ve yerel yönetim kurumlarını birlikte mücadeleye davet ediyoruz” dedi.

Trakya Öğrenci Kolektifi’nden İsmet Berk Er de kitleyi selamladı. Konuşmalar kurum temsilcilerinin açıklamalarıyla devam etti.

LÜLEBURGAZ

Lüleburgaz’da yapılmak istenen açıklama online bir şekilde yapıldı. UNİ TV Youtube kanalı üzerinden yapılan canlı yayında açıklamayı Serkan Varol okudu. Lüleburgaz’ın açıklamasının ardından Keşan Kent Konseyi Başkanı Hasan Karagöz de UNİ TV Youtube kanalı üzerinden online bir şekilde açıklamalarda bulundu.

Saros Körfezi’ndeki doğa katliamına ‘şikayet önleyen tutanak’ kılıfı