Sarsıntı
Yer bilimci bir bölgede yer sarsıntısı oldukta o bölgeye gider.Amacı yer sarsıntısı için yeni bulgular bulmaktır. Bundan ötürü yer bilimci yer sarsıntısı oldukta umutlanır. Yeni bulgularla yer sarsıntısını çözecektir. Şimdi Türkiye 10 şiddetinde bir toplumsal sarsıntı geçiriyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin kararını dinlemiyor, üstelik Anayasa Mahkemesi’nin üyelerine suç duyurusunda bulunuyor.
Tam anlamıyla 10 şiddetinde toplumsal bir sarsıntı.
Peki, bu sarsıntının nedeni nasıl bulabiliriz. Bu sarsıntıyı çözebilmek için adalet kavramına bakmak zorunlu.
Adalet ya da Doğruluk
Tarihsel olgular, deney evinin verileridir. Bu verilerden yola çıkarak toplumsal sarsıntını nedeni bulabiliriz.
Platon Devlet adlı kitabı M.Ö. 340 dolayında yazdı. Devletin yazıldığından bu yana 2 bin yıl geçti. Ama Devlet, söyledikleriyle dimdik. Platon bu kitabı, eski Atina, toplumsal sarsıntılar içindeyken yazdı. Eşitsiz... zorbanın egemen olduğu bir düzen. Sarsılan etki Atina. Nasıl bir düzende toplum esenliğe kavuşur. Thrasymakhos şöyle yanıtlar, “dinle öyleyse” dedi “ben şöyle diyorum. Doğruluk (adalet Gündoğdu) güçlünün işine yarayan şeydir, başka şey değildir.” (Platon, Devlet, Türkçesi Hüseyin Demirhan, Sosyal Yayınlar, İstanbul, 2002,338/c)
Buna karşı Platon şunu savunur “...Bir siteyi, bir orduyu, bir haydut çetesi veya hırsız çetesi ya da eğri (adil olmayan Gündoğdu) bir amaçta birleşmiş herhangi bir topluluğu meydana getiren kişiler, birbirine karşı doğru (adil Gündoğdu) davranmazlarsa, herhangi bir işi başarabilirler mi dersin?” (Platon, age, 351 c)
Kim Neyi Söyledi
Platon’la Thrasymakhos arasındaki tartışma güncel değildir, tarihseldir. 2500 yıldan beri günümüze kadar gelen bir tartışma.
Platon, varolan, yaşadığı devleti söylemez. Kafasında ülküsünü kurduğu devleti söyler. Alaeddin Şenel şöyle der, “Platon, Devlet’i yazarken mevcut koşulları kafasındaki ideal düzene uydurmaya” çalışır. (Alaeddin Şenel, Eski Yunan Eşitlik ve Eşitsizlik Üstüne, Ankara, 1970, Y-414)
“Adalet, Güçlünün İşine Gelendir”
Thrasymakhos şurada ‘kuvvetlinin hakkı’nı kuvvetlinindir’ öğretisini, kuvvetli-zayıf eşitsizliğini sonuna kadar savunan bir düşünür olarak görünürse de, ‘adil adam her işte adil olmayan adamın karşısında zararlı çıkar’, gördüğü haksızlığa rağmen adaletsizlik etmeyen sefil ve perişan oluyor’ sözleri, adalete inanan ve adaleti isteyen birinin, devrindeki adaletsizliklerden, acı, karamsar yakınışının izleri gibidir. Thrasymakhos’un zamanımıza kalan fragmentihinda/ Tanrılar insanlar arasında olanları görmüyorlar, görselerdi insanlar arasında kutsal şeylerin en kutsalı olan adalet konusunda aldırmazlık etmezlerdi, çünkü görüyoruz ki insanlık bu erdemi kullanamıyor.” Şenel, age, Y-333)
2500 yıl sonra Türkiye’de hem kişisel, hem devlet işlerinde adil davranmıyoruz. Erdemi işleme koyamıyoruz. Erdemin adil bulduğu değil, güç işine gelen geçerli oluyor. Can Atalay, adalet gereği, erdem gereği hemen salıverilmeli. Can Atalay’ın bilmediğimiz öznel nedenlerle hapisten çıkarılmıyor. Adalet erdem eziliyor.
Thrasymakhos’la birlikte sesleniyorum var olduğu söylenen Tanrı, bu adaletsizliği, bu erdemsizliği görmüyordu.
Toplumsal Sarsıntı
Thrasymakhos, “Adalet güçlünün işine gelendir” derken Atina’da adalet güçlünün işine gelendi. Bu yüzden sitede toplumsal sarsıntılar yaşanıyordu. Platon Devlet’i sarsıtıları önlemek, yıkılışı durdurmak için yazdı. Devleti yönetenler adil, erdemli olmalıydı. Hiç kimse Platon’u dinlemedi. Eski Yunan’da siteler tek tek yıkıldı. Yüzyıllar sonra bir başka filofoz, Farabi (M.S. 870-950) adil, erdemli devleti savundu. Adil, erdemli devlet kuramayan Selçuklu Devletleri 300 yılda yıkılıp tarih oldular. Osmanlı da adil, erdemli devlet kuramadığı için yıkıldı.
Şimdi tarihin kavşak noktasında Türkiye, “Adalet güçlünün işine gelen” savıyla yönetiliyor. Siyasal tutkularla toplumsal sarsıntı yaşıyoruz.