Eyüp Taş isimli genç, Telegram'dan gelen linke tıklayınca kenisini IŞİD'lilerin tutulduğu koğuşta buldu. 4 ay sonra tahliye edilen Taş'ın şanssızlığı ise karşısında sosyal medyayı 'sevmeyen' bir hakim olmasıydı

Independent Türkçe'den Cihat Arpacık, Telegram'dan gelen bir linke tıklayan ve hayatı tamamen değişen bir gencin hikayesini aktardı. Üniversiteye hazırlanan Eyüp Taş isimli genç, Telegram'dan gelen linke tıklayınca hayatı bir anda alt üst oldu. Taş, Telegram'dan gelen linke tıkladığında kendin IŞİD'e ait bir WhatsApp grubunda bulduğunu söyledi. Taş bir gece evine düzenlenen operasyonla gözaltına alındı ve Silivri'de IŞİD üyelerinin bulunduğu ceza evine konuldu. Taş IŞİD'cilerle birlikte 4 ay geçirdi. IŞİD'cilerin "Ailen kafir onlarla görüşme" dediğini aktaran Taş, "Televizyon sadece Bağdadi öldüğünde açıldı. Eğitim sistemini kafirlikle suçladıkları için ders çalıştırmadılar" dedi. Arpacık'ın haberi şöyle: Mahkeme Başkanı: Şimdi sen de diğer sanıkları tanımadığını söyledin ve sana gelen bir linke tıkladığında bu WhatsApp grubuna dahil olduğunu belirttin. Yani bu dahil olduğunuz sohbet gruplarında, aşağı yukarı şuradan gördüğüm kadarıyla yaşam tarzınız, dünya görüşünüz birbirine çok yakın insanlardan oluşuyor. Bu bir tesadüf mü? Farklı görüşlerin bu linke, daha doğrusu bu linkin o kişilere gitme durumu var mı yani? Ben çok ihtimal vermiyorum ama bu linkin farklı bir görüşte kişiye gittiğini nasıl değerlendiriyorsun? Sanık: Sayın başkan iddianamemde bu görüşleri… Mahkeme Başkanı: Yani niye sana geliyor, bu link sana niye geliyor? Demin yine sordum bana gelmiyor da bir başkasına gitmiyor da niye sana geliyor yani? Sanık: Sayın başkan iddianamemde bu görüşün selefi görüşü olduğunu söylüyor fakat ben ehli sünnet görüşündeyim, yani ülkemizin benimsediği görüşteyim. Ayet ve hadis takip etmek için arama kısmına ehli sünnet yazdım. Çıkan kanala abone oldum. Buraya gelen bir linke basmamla birlikte bu gruba dahil oldum. Bu grupla hiçbir şekilde bir alakam yoktur. Mahkeme Başkanı: Ne anlama geldiğini biliyor musun? Bu sohbet grubunun ismini? Sanık: İddianamemde okudum onu da. Mahkeme Başkanı: İddianamede okudun… Demek ki bilmediğin sohbet gruplarına, bilmediğin isimlerin peşinden gitmemek lazım. Sanık: Evet Mahkeme Başkanı: Değil mi? Veya çok fazla kullanmayacaksın sosyal medyayı. Sınırlı şeylerde kullanacaksın. Böyle her gördüğün linke tıklamıcaksın Bu diyalog, terör davalarına bakan İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonunda, mahkemenin başkanı Ömer Günaydın ile 22 yaşındaki bir genç olan (duruşmanın görüldüğü tarihte 21 yaşındaydı) sanık Eyüp Taş arasında yaşandı. O günlerde üniversite sınavına hazırlanan Taş, hem öğrencilerin birbiriyle örnek sınav sorusu paylaştığı grupları takip etmek hem de ayet ve hadis okumak için Telegram uygulaması indirmişti. Mahkeme başkanı, başta Telegram olmak üzere sosyal medya platformlarına mesafeli duran bir hakimdi ve duruşmada Telegram'a olan "mesafesini" şu sözlerle belirtiyordu: Dosyalarımızdan çok yaygın, net şekilde görüyoruz, bize gelen İŞİD sanıklarının birçoğunda Telegram programı var. Telegram programı da var sende… Bir avukat, Telegam'ı bir şüphe unsuru olarak gören mahkeme başkanına, bu yaklaşımın doğru olmadığını söyledi. Duruşmada avukat ile hakim arasında şu diyalog yaşandı: https://tele1.com.tr/isidin-arsivi-ele-gecirildi-pes-pese-operasyon-yapildi-577343/

FELSEFEYİ GEÇELİM AVUKAT BEY

Avukat Arslan Erdoğan: Biraz önce siz dediniz ki, 'Telegram'a niye girdiniz. Örgüt genelde kullanıyor.' Ben sayın mahkemenin bakışına biraz hayretler ettim. Yani bizde, ben de Telegram kullanmaya başladım. Çünkü Telegram ile Whatsapp'ın özellikleri farklı. Mahkeme Başkanı: Onu demedim avukat bey. Örgütler içerisinde en fazla Telegram'ı İŞİD kullanıyor. Bunu söyleyeyim arkadaşlar da bilsin, belki kullanmaktan vazgeçerler veya vazgeçmezler o ayrı bir şey. Anlatabiliyor muyum. Avukat: Hukuk kimler şüphe üzerine... Mahkeme Başkanı: Biz hüküm kurmadık. Bir şüphe oluşuyor yani. Hani hiç irtibatım yok diyorsun ama bu kadar şüpheyi de üzerine çekiyorsun. Ben o tespiti yaptım. Avukat Arslan Erdoğan: Efendim hukuk özgürlüklerin teminatıdır ve hukukun… Mahkeme Başkanı: Felsefeyi geçelim avukat bey. Felsefeyi geçelim hadi mevzumuza gelelim. Bu IŞİD dosyasında yargılanan sanıklar arasında yer alan Eyüp Taş, kendisine Telegram üzerinden gelen bir linke tıklamış ve kendisini IŞİD mensup ve sempatizanlarının bulunduğu ileri sürülen bir WhatsApp sohbet grubunda bulmuştu. Bir gece evde ders çalışırken kapısına Terörle Mücadele Şube'sine mensup polisler geldi ve Taş, apar-topar gözaltına alındı. Ailesi İsmailağa Cemaati'ne  mensup olan bir imam-hatip lisesi mezunu Taş, IŞİD ve ideolojisiyle herhangi bir bağlantısı olmadığını savundu ama söz konusu WhatsApp grubuna üye olması "makul şüphe" sayılarak tutuklandı. Silivri Cezaevi'nde, bombalı eylemler gerçekleştiren ya da yurtdışında IŞİD saflarında savaşan örgüt mensuplarının bulunduğu koğuşa konuldu. 4 ayı aşkın bir süre burada kaldı. Duruşmada, üniversite sınavına hazırlandığını, koğuştaki IŞİD'cilerin Türkiye'yi, dolayısıyla üniversiteleri "kafir" gördüğünü ve ders çalışmasına müsaade etmediklerini söyleyen Taş, tahliyesini istedi.

"TELEVİZYON SADECE BAĞDADİ ÖLDÜĞÜNDE AÇILDI"

Cezaevinin IŞİD mensupları için tamamen bir eğitim kampı haline geldiğini belirten Taş, "Sabah namazından sonra formda kalmak için spor yapılırdı. Ardından tevhit ve Arapça dersleri gelirdi. Girdikleri operasyonları da anlatırlardı. Bizim koğuşumuzun temsilcisi Forum İstanbul AVM'yi bombalamak isteyen örgüt üyesiydi. Yurtdışında savaşmıştı. Bir süre daha kalsaydım kafayı yiyecektim. Çünkü vicdanımın kirlendiğini görüyordum. Kendilerince koğuşta şeriat ilan etmişlerdi. Müzik dinlemek tamamen yasaktı. Televizyon vardı ama ekranı bir kağıtla kapatılmış ve sesi kısılmıştı. Sadece haberleri takip etmek için altyazılar okunuyordu. Televizyon, sadece IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi öldürüldüğünde açıldı. Hepsi ağlamıştı. Koğuşa her sabah gazete gelir, önce bir sorumlu tarafından gazetedeki kadın resimleri kesilir ardından okumak için verilirdi. Van'da çığ felaketi olup askerler şehit düşünce ya da deprem olunca IŞİD'ciler sevinerek tekbir getiriyorlardı. Bu tür felaketlerin tekrar etmesi için beddua ederlerdi. Bunun çok sıkıntısını çektim. Aynanın karşısına geçerek ağlardım" diye konuştu.

"AİLEN KAFİR"

Ailesinin ziyarete geldiği zamanlarda da IŞİD mensuplarının tepkisiyle karşılaştığını dile getiren Taş, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Onlarla bu kadar görüşme, onlar kafir. diyorlardı. Haksızlığa uğramak zaten zor ama Silivri'de o insanların içinde hapis içince hapis yatmak daha zor. Arkadaşlarımdan mektup gelince, ‘Yine kafir arkadaşlarından mektup mu geldi' diyorlardı. O zaman takip edildiğimi anladım ve daha temkinli davrandım." Avukatlar, ailesi, arkadaşları… Herkes Eyüp'ün beraat etmesini bekliyordu. Zaten tahliye edilmişti. Karar duruşmasında yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi: "Ağır ceza heyetinin beni dinlemediğini fark ettim. Karşılarında sanki bir insan yokmuş gibi davrandılar. Bir anda 'terör örgütü üyeliği' suçlamasıyla 7 yıl 6 ay dediler. Bunu da iyi halden dolayı 6 yıl 3 aya indirdiler. Şok oldum, 'Ne oluyor ya' dedim." Eyüp Taş'a terör örgütü üyeliğinden ceza veren mahkeme denetimli serbestlik uyguladı ve onu tekrar cezaevine sokmadı.
Muhabir: Barış Önal