TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın 2. Abdülhamit hakkında yaptığı açıklamanın ardından Cübbeli Ahmet'in hedef göstermesiyle yandaş medyanın işaret verdiği ve Aktrollerin sürüklediği bir linç kampanyası başlatıldı. Kampanya, Yanardağ veya TELE1’den öte cumhuriyet fikrine ve Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerinin yok edilmesi hevesiyle büyütüldü. Peki hararetle savunulan padişah 2. Abdülhamit kimdir?
TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın, 2. Abdülhamit hakkındaki açıklamalarının ardından, RTÜK sabaha karşı saat 03.00'te cezai işlem başlattığını açıkladı. Canlı yayında katliam planları için dahi günlerce sessiz kalmayı tercih eden RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in gece yarısı yaptığı açıklama tepki çekti. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e, ağıza alınmayacak hakaretler edildiğinde sessiz kalanlar, özgürlükleri kısıtlayan ve despotluğu ile bilinen padişah 2. Abdülhamit için savunmaya çekilmiş durumdalar. Tarih kitaplarında yazılanların dile getirilmesinden rahatsız olanlar gece yarısı operasyona başladı. Yandaş medya hedef gösteren haberleri yaptı, RTÜK TELE1'i için inceleme/soruşturma başlattı ve Aktrollerin de TELE1'e ve Merdan Yanardağ'a nefret dolu saldırılara giriştiler.
Yanardağ hakkında, İsmailağa Cemaati şeyhi Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Memduh Ünlü'nün işareti ile sosyal medyada linç kampanyası başlatıldı. Yandaş medyanın asli unsurlarından Yeni Şafak'ın hedef göstermesinden de destek alan linç kampanyası Yanardağ ve TELE1'e karşı hakaretlerle gün boyu devam etti.
Öte yandan 2. Abdülhamit'in kim olduğunu yeniden hatırlamak gerekti.
2. ABDÜLHAMİT KİMDİR?
İslamcılar yıllarca Abdülhamit’in, Yahudi banker Rothschildler’e Filistin’i sattığını reddetse de Doç. Dr. Sezai Balcı ile Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu’nun Başbakanlık Osmanlı Arşivi çalışmaları ile satış netleşti.
Kıbrıs da 1878’de İngiltere’ye az bir paraya bırakıldı. Tunus ise, Mithat Paşa'yı Abdülhamit’e teslim eden Fransızlara terk edildi.
Savaşmadan terk edilen bir diğer toprak ise 1881’de Yunanistan’a devredilen Teselya ve Narda oldu. ingilizlerin, 1882’de Mısır’ı, 1886’da ise Sudan’ı işgal etmesine ise yine sessiz kalmayı seçti Abdülhamit.
2. Abdülhamit döneminde 1878 Berlin Antlaşması'yla Batum, Ardahan, Kars, Oltu, Kağızman Ruslara, Kotur ve civarı İran'a, Bosna Hersek Avusturya'ya bırakıldı. Bulgaristan, Karadağ, Sırbistan ve Romanya bağımsız oldu. Girit fiilen Yunanistan'a geçti.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü HAPSE ATTIRDI
Mustafa Kemal, Ali Fuat ve Fethi Okyar da aralarında olmak üzere jandarmalar tarafından yakalanarak hapse atılır. Çünkü Yüzbaşı Mustafa Kemal, Abdülhamid’in yaşadığı Yıldız Sarayı’nın mabeyn dairesine götürülüp gizli örgüt kurmak, bu amaçla para toplamak, gazete çıkarmak ve toplantılar yapmaktan sorguya çekilmiştir. Kendisi hatıralarında ‘aylarca’ hapiste kaldığını söylese de, tutukluluğunun en fazla iki ay sürdüğünü biliyoruz. (Mezuniyeti 21 Ekim’de, Şam’a tayini ise 11 Ocak’tadır.)
Annesi Zübeyde Hanım’ın mezarı başında Ocak 1923’te yaptığı konuşmada, şunları söylediğini biliyoruz:
“Hayata ilk hatveyi [adımı] atıyordum. Fakat bu hatve hayata değil, zindana tesadüf etti. Hakikaten bir gün beni aldılar ve idare-i müstebidenin [istibdat yönetiminin] zindanına koydular. Orada aylarca kaldım. Validem bundan ancak mahpesten çıktıktan sonra haberdar olabildi. Ve derhal beni görmeye şitap etti [koştu]. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşmek nasip oldu. Çünkü tekrar idare-i müstebidenin hafiyeleri, casusları, cellatları ikametgâhımızı sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. Validem ağlayarak arkadan beni takip ediyordu. Beni menfama götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüşmekten men edilen validem gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında elemler ve kederler içinde terk edilmiş bulunuyordu.”
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk
İMTİYAZLAR VE OSMANLININ SÖMÜRGE HALİNE GELMESİ
Abdülhamit'in yönetiminde, ilk dış borcunu alan Osmanlı, yüksek faizler nedeniyle borçlarını ödeyemeyerek 1876'da iflas etti. Avrupalı alacaklı devletlerle Osmanlı arasında 20 aralık 1881'de duyunu umumiye (genel borçlar) idaresi kuruldu. Osmanlı böylece tam bir sömürge haline geldi.
İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya gibi alacaklı ülkelerin temsilcilerinden oluşan Duyunu Umumiye Meclisi, Osmanlı'nın tüm gelir ve vergilerine el koydu.
2. Abdülhamit döneminde Osmanlı'da yerli-milli neredeyse hiçbir şey yoktu; yerli tek bir şirket kurulmadı. 19. yüzyılda tek anonim şirketimiz 1850'de kurulan Şirket-i Hayriye'dir.
2. Abdülhamit demiryolları, madenler, bankalar, belediye hizmetleri, sanayi kurumları, limanlar, ticaret dahil her şeyi imtiyazlı yabancı şirketlere teslim etti. Osmanlı bankası bile adı dışında yabancıların oldu.
Demiryollarını yabancılara yaptıran 2. Abdülhamit, bugün AKP’nin yaptığı gibi demiryolu yapacak şirkete kâr garantisi verdi. Bunun için Duyunu Umumiye, eyaletlerin vergi gelirlerine önceden el koydu. 99 yıllık imtiyaz sözleşmeler imzalandı.
Demiryollarının iki tarafındaki 20'şer km'lik alandaki madenler, ormanlar, kömür yatakları demiryolu yapan yabancı şirkete bırakıldı. İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Rusya, Osmanlı'dan imtiyaz kopardı.
BELÇİKA YÜZÜNDEN SUİKASTÇİSİNİ AFFETTİ VE MAAŞA BAĞLADI
Abdülhamit o kadar korkaktı ki, 1905'te kendisine suikast düzenleyen Belçikalı Edward Jorris’i idama mahkum etti ama Belçika’nın baskısı ardından affetti, yetmedi, bir de maaşa bağladı.
AYDINLARI SÜRGÜNE YOLLADI
Aynı Abdülhamit Mithat paşayı öldürttü, vatan şairi Namık Kemal de dahil yüzlerce aydını sürgüne gönderdi.
Vatan Şairi Aydın Namık Kemal
2. ABDÜLHAMİT VE AKP DÖNEMİ BENZERLİĞİ
Abdülhamit de, AKP'nin yaptığı gibi tarımı bitirdi, buğdayı dahi ithal eden bir ülke haline getirmişti Osmanlıyı. Ayrıca askerden korkusu sebebi ile kendinden önce önemli yatırımlarla modernize edilen donanmayı Haliç’e zincirleyerek çürüttü. Bu sebeple Ege'de adalar İtalyanlara ve Yunanistan’a bırakıldı.
Abdülhamit’in aydın politikası da bugüne benzerdi. Ülke tarihinde görülmemiş bir baskı rejimi kuruldu. Mithat Paşa'yı Taif'te boğdurdu. Çok sayıda aydını hapislerde çürüttü, Fizan'a sürgün etti.
Abdülhamit'in şerrinden kurtulmak isteyen birçok aydın yurt dışına kaçtı. İstanbul'da her taraf hafiyelerle doldu. Her gün saraya sayısız jurnal verildi. İnsanlar birbirini şikayet etti. Üç kişinin bir araya gelmesi yasaklandı. Sabahın erken saatlerinde evler basılıp insanlar tutuklandı.
Basına çok ağır sansür uygulandı. 2. Abdülhamit'in hoşlanmadığı haberler gazetelere koyulmadı. Örneğin devrimler, suikastlar, Rus Çarı 2. Nikola'yı incitecek haberler, İngilizleri ve Fransızları kızdırma olasılığı olan haberler, balkanlarda karışıklık gibi haberler yasaktı. Hatta gazetelerde hürriyet, millet, vatan, sosyalizm, eşitlik, Kıbrıs gibi kelimeleri kullanmak da yasaktı. O kadar ki, uzun burnunu çağrıştırdığı gerekçesi ile horoz yazımını dahi yasaklamıştı Abdülhamit.
2. Abdülhamit(Sol) ve Recep Tayyip Erdoğan(Sağ)