10 Ekim 20215 tarihinde takvim yaprakları bir kez daha kana bulandı. 1 Kasım seçimlerine az bir zaman kala, AKP'nin 13 yılda yarattığı mağduriyetlere ses yükseltmek için, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) çağrısıyla 10 Ekim 2015 Cumartesi günü Ankara'da Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'nin düzenlenmesi planlandı.

AKP politikalarından mağdur olan yüzlerce insan kanlı katliamdan habersiz, Ankara Garı önünde toplandı. Bu büyük mitinge birçok sanatçı ve siyasi parti de destek vereceğini açıkladı. 

KANLI KATLİAM GÜNÜ YAŞANANLAR 

Miting için gelen katılımcıların sabah saat 10:00'da Ankara Tren Garı önünde buluşması ve buradan Sıhhiye Meydanı'na yürümesi planlanıyordu. Kortejin önünde mitingi düzenleyen DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ortak imzalı üzerinde "Savaşa inat, barış hemen şimdi. Emek, barış ve demokrasi" yazılı bir pankart yer alıyordu.

Katılımcıların bir kısmı Ankara Garı önüne varmış mitingin başlamasını beklerken şarkılar eşliğinde halay çekiyordu. İşte tam o sırada kalabalığın artmaya başladığı saatlerde, 10:04'te peş peşe iki patlama meydana geldi. İki kişi tarafından eşzamanlı düzenlenen bu intihar saldırılarında 104 kişi yaşamını yitirirken, 500'den fazla kişi de yaralandı. Bu olay, Türkiye tarihinin en kanlı intihar saldırısı olarak kayıtlara geçti. Saldırının ardından 3 gün ulusal yas ilan edildi.

TÜRKİYEYİ SARSAN 5 AY

7 Haziran seçimlerinde tek başına iktidar olamayan AKP, tekrar seçime gitti ve 1 Kasım seçimleri yapıldı. Bu süreçte 22 Temmuz 2015'te yaşanan Ceylanpınar saldırısı çözüm sürecini bitirdi. 7 Haziran 2015 seçimlerinin hemen öncesinde de 5 Haziran’da HDP’nin Diyarbakır mitinginde bomba patlamıştı.

AKP'nin tek başına iktidar olamamasıyla başlayan süreçte yani 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar uzanan 5 aylık süreçte iki bombalı eylem, sınır ötesi operasyon, Türkiye genelinde gözaltı ve tutuklamalar, Doğu ve Güneydoğu kentlerinde sokağa çıkma yasakları asker, polis ve sivil ölümleri yaşandı.

İki seçim arasında yaşananlar sandıkta durumun değişmesine neden oldu. 1 Kasım seçimlerinde yüzde 49 oy alan AKP tekrar iktidar oldu.

KATLİAMDA İHMAL VAR MI?

Haziran ve Kasım aralığında yani kritik 2 seçim arasında art arda yaşanan olaylar göz göre göre de 10 Ekim Katliamını getirdi. Mitingden kısa bir süre önce düzenlenen basın toplantısında DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, "13 yıllık AKP politikalarından mağdur olan herkes o gün Ankara'da olacak" demişti.

Patlamanın ardından alana ambulanslardan önce çevik kuvvet polisleri girerek hayati tehlikesi olan ağır yaralı insanlara müdahale eden sağlıkçılara, yaralılara ve ölülere biber gazıyla müdahale etti. Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'ne katılımın yüksek olacağı biliniyordu. Buna rağmen "Geniş güvenlik önlemleri alındı mı?" sorusu tam anlamıyla aydınlatılmayan sorular arasında kaldı. 

SALDIRININ ARDINDAN DİKKAT ÇEKEN AÇIKLAMA

IŞİD'linin kendini patlatmasından hemen sonra açıklama yapan dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu saldırının önceden bilindiğini anlatmıştı. Davutoğlu söyle demişti:

"Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar bir şey yaptığınızda başka bir protestoyla karşılaşıyorsunuz… Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız."

Yani “canlı bombaları takip ediyoruz, ancak eyleme geçmediği için yakalayamıyoruz” diyordu Davutoğlu.

KATLİAMI KİM GERÇEKLEŞTİRDİ?

Olayla ilgili açılan davanın iddianamesinde canlı bombaların 1990 doğumlu Yunus Emre Alagöz ile açık kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu kişi olduğu belirtildi.

Yunus Emre Alagöz'ün 1995 doğumlu erkek kardeşi Abdurrahman Alagöz'ün de Temmuz 2015'te Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde 34 kişinin yaşamını yitirdiği, 100'den fazla kişinin yaralandığı intihar saldırısını gerçekleştiren kişi olduğu açıklandı.

Yeni Proje 2024 10 10T101232.857

KATLİAMIN YARGI SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

Saldırıyla ilgili davada 9 sanığa "Anayasal düzeni ihlal" suçundan birer kez, "kasten öldürme" suçundan da 100'er kez olmak üzere toplam 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. 9 sanığa ayrıca öldürmeye teşebbüsten 10 bin 557'şer yıl hapis cezası verildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma sonucu aralarında "Türkiye'deki IŞİD saldırılarının planlayıcısı" olarak nitelendirdiği İlhami Balı'nın da bulunduğu 35 kişi hakkında dava açmıştı. Yaşanan tüm ihmallere rağmen davada, kamu görevlileri yargılanmadı. 

10 EKİM DAVASINDA KARAR

Kanlı katliamın yargı sürecinde insanlığa karşı işlenen suçtan ceza alan olmadı. Göz göre göre gelen katliamda ihmali bulunan kamu görevlileri de yargılanmadı. 

Kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar Yakup Şahin, Hakan Şahin, Resul Demir, İbrahim Halil Alçay, Hacı Ali Durmaz, Erman Ekici, Talha Güneş, Hüseyin Tunç ve Metin Akaltın’a insan öldürmekten 101'er kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, insan öldürmeye teşebbüs suçundan da 379'ar kere 18 yıl hapis cezası verdi.

Mahkeme heyeti ayrıca Erman Ekici hakkında insanlığa karşı suçtan beraat verilmesine, dosyanın firari sanıklar yönünden ayrılmasına karar verdi.

Şırnak'ta 2 çocuk kayboldu! 3 gündür haber alınamıyor Şırnak'ta 2 çocuk kayboldu! 3 gündür haber alınamıyor

Kararını açıklayan mahkeme heyeti, 10 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. “İnsanlığa karşı suç işlemekten” yargılanan Erman Ekici, bu suçtan beraat etti. Davada 16 sanık ise hala firari. 

Editör: Gönül Kasap