Tahliye edilen Hizbullahçının gerekçeli kararında örgütün amacı tek tek anlatıldı: Benden değilsen yaşamaya hakkın yok

Yayın tarihi: 31 Mart 2023 Cuma 12:04 pm - Güncelleme: 31 Mart 2023 Cuma 12:04 pm

Hizbullahçı Mithat Yılmaz, örgüt adına 32 kişinin infaz edildiği eylemlere katıldığı gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıktan sonra ‘adil yargılanmadığı’ gerekçesiyle tahliye edildi. Yeniden yargılanmak üzere tahliye eden Hizbullahçılar tartışma yaratırken, Hakim Oktay Kuban, gerekçeli kararında örgütün nihai amacını tek tek anlattı.

AKP listelerinden seçime girecek olan ve Cumhur İttifakı’na desteğini açıklayan HÜDA-PAR’ın Hizbullah bağlantısı hakkındaki tartışmalar sürüyor. ‘Adil yargılanmadığı’ gerekçesiyle yeniden yargılanmak üzere tahliye edilen Hizbullahçıların hakkında hazırlanan gerekçeli kararda, örgütün hedefinin ulus devleti yok etmek olduğu ve kendinden olmayan toplumun bütün kesimlerini “Kafir” olarak gördüğüne dikkat çekildi.

Sözcü’nün haberine göre; Yargıtay tarafından oy birliği ile onanan kararda Mithat Yılmaz’ın hiçbir infazdan yararlanmayacağına dair kesin hüküm bulunmasına rağmen bu maddeler çiğnenerek  Yılmaz, 2019 yılında yeniden yargılanmak üzere tahliye edildi.

Öte yandan, Yılmaz’ın cezasına karar veren heyette yer alan hakim Oktay Kuban’ın 766 sayfalık gerekçeli kararında Hizbullah’ın eylemleri, nihai amacı ve hedef aldığı kişiler tek tek açıklandı.

“DEMOKRATİK LAİK DEVLET DİN DÜŞMANI OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR”

Kitap haline dönüştürülen gerekçeli kararın bir kısmı şöyle:

Hizbullah, toplumu inananlar ve geri kalanlar (Kâfirler) diye kesin bir çizgiyle ‘Biz ve onlar’ diye ayırmıştır. Demokratik laik devlet din düşmanı olarak görülmüştür. Örgüt yöneticileri, örgüt üyelerine laik düşüncede olanları, sol görüşlü olanları hedef göstermiş, özellikle Atatürkçü Düşünce Derneği, Lions ve Rotary Kulüpleri hakkında bilgi toplayıp izlemiştir.

Kendi yaşam tarzını kabul ettirmeyi ilahi bir görev görmüş, en belirgin özelliği yeterli sayı ve imkânı bulduğunda cihat aşamasına önem vermesidir. Demokratik laik devlet, sol görüşlü ve laik düşüncede olanlar İslam düşmanı olarak görülmüştür.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, İslami kanunlarla idare edilmediği için her türlü eylemi gerçekleştirmenin büyük bir dini vecibe olduğunu belirtilmektedir. Örgüt, kendi tabanına ‘Müslüman olan cemaatsiz olmaz’ diyerek biat metni imzalatılarak hareketleri kontrol altında tutmaktadır.

“İSLAMİ ŞERİAT ESASLARINA DAYALI DEVLET KURMAK İÇİN YAPILAN TERÖRİZMİN SİLAHLI AŞAMASI”

Hizbullah terminolojisinde cihat aşaması, kendileri gibi düşünmeyenlerin öldürülmesi gerektiği süreç olarak görülmektedir.

Kendilerini kurban etmeye inanan örgüt mensupları örgüt ideolojisi doğrultusunda yapacakları eylemlerde hiçbir kırmızı çizgilerinin olmadığı cihatçı aşamaya ulaşmışlardır. Kısaca cihat siyasal iktidarı ele geçirip İslami şeriat esaslarına dayalı devlet kurmak için yapılan terörizmin silahlı aşamasıdır.

Dini değerleri korumak adı altında o değerleri acımasızca tahrip eden şiddet hareketi aşamasıdır.

“CAMİLERDE EYLEM PLANI”

Örgüt askeri kanadında eylem timi sayısı 2 ve 6 arasında değişirken, eylem grupları şeklinde bir hiyerarşik yapı bulunmaktadır. Silahlı ve satırlı saldırıların incelendiğinde profesyonelce gerçekleştirildiği, şahıslara yönelik eylemlerde son derece ustaca çalışan tetikçilerin kullanıldığı, genellikle enseye sıkılan tek kurşunla şahısların öldürüldüğü, sorgulanacak kişilerin genellikle kara çarşaf giydirilerek bir şehirden bir başka şehre götürüldükleri, cesetlerin buzdolabı içinde hücre evlerin altlarına gömüldüğü tespit edilmiştir.

Örgüt ibadet yeri olan camileri eylem planı yapılan, silah kullanma eğitimi verilen ve eylem sonrası silahların gizlendiği bir kışla gibi kullanılmıştır.

Karşı çıkan cami imamları öldürülerek camiler ele geçirilip örgüt evi gibi kullanılmıştır. İslam dinini, değerleri korumak adı altında o değerleri acımasızca tahrip eden Hizbullah, camilerimizi de korkunç ve acımasız eylemlerinde kullanmaktan çekinmemiştir.

Camilerin şüphe çekmemesi için kullanıldığı ve uzun süre güvenlik güçlerince fark edilmediği için tetikçiler cinayet sonrası yakalanamamıştır.

“PKK’DAN DAHA ÇOK İNSAN ÖLDÜRMÜŞTÜR”

PKK bölgedeki muhafazalar tabanı kendine çekmek için dini motifleri kullanınca her iki örgüt arasında çatışmalar yaşanmış ve 1990’lı yıllarda aralarında basın mensupları, doktorlar, öğretmenler, milletvekilleri, sendikacılar cami imamları başta olmak üzere yüzlerce kişi öldürülmüştür.

Hizbullah yapılanması PKK gibi olmayıp şehir örgütlenmesi olduğu için bu avantajı kullanarak daha çok insan öldürmüştür. Örgüt; eleman temininde polis ve jandarmayla bağı olmayan kişileri özenle seçmiş, olanları ise sorgulamıştır.

“BENDEN DEĞİLSEN YAŞAMA HAKKIN YOKTUR”

Terör demokratik laik hukuk düzeni ve ulus devleti yıkmak amacına yönelik olarak yapısı icabı korkuya açık olan toplum bireylerinin, özellikle iradelerinin direncini kırmaya, azaltmaya elverişli sayılan vasıtalarla gerçekleştirilen kendi düşüncesi dışında acımasız, bağışlamasız bir ideolojik baskı veya şiddet kullanılması tehlikesidir.

Cami eksenli örgütlenen Hizbullah, devlet camilerinde namaz kılınamayacağını, kendilerinden olmayan cami imamlarının kâfir olduğu propagandasını işlemiştir. Örgüt topluma, ‘Benden yana mısın, değil misin? Benden değilsen düşmanımsın, düşmanımsan hedefimsin, senin yaşama hakkın yoktur’ şeklinde taraf olma çağrısı yapmıştır.

“CESETLER ÖRGÜTÜN KORKUNÇ VE ACIMASIZ YÜZÜNÜ ORTAYA KOYMUŞTUR”

Bütün dinler düşmanlığın ve savaşın karşısında olup insanlara barışı ve sevmeyi emretmesine rağmen Hizbullah, eylemlere başladığı 1980’li yıllardan beri din adına terörün olmazsa olmaz koşulu olan şiddeti yoğun ve acımasızca uygulayan bir terör örgütüdür.

Demokratik laik hukuk düzenini temelinden tehdit eden yakın ve muhakkak bir tehlike oluşturmuştur. Uyguladığı acımasız şiddetle Güneydoğu’da yıllarca korku salmıştır.

Örgüt evlerinden ve cami altlarından çıkarılan cesetler örgütün korkunç ve acımasız yüzünü ortaya koymuştur. Dini koruma adı altında yüzlerce insanı insanlık dışı işkencelerde sorgulayıp öldürmüştür.

Anlatılan bu nedenlerle sanıkların işledikleri suç sabit görüldüğünden haklarında mahkumiyet hükmü kurulması için tam bir vicdani kanaat mahkememizde hasıl olmuştur.

‘Kafalarını keseceğiz’ diyen ‘Hizbullahçı’ gözaltına alındı