‘Sütte hammadde bakımından dışa bağımlıyız’

Yayın tarihi: 25 Eylül 2019 Çarşamba 9:10 pm - Güncelleme: 25 Eylül 2019 Çarşamba 9:10 pm

İstanbul’da Dünya Süt Zirvesi sürerken, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak, sütte fiyatlandırma ve üreticinin durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) tarafından her yıl dünyanın farklı şehirlerinde düzenlenen Dünya Süt Zirvesi, bu yıl ilk defa İstanbul’da düzenleniyor.

Zirvede konuşan ve çiğ sütün sınıflandırılması çalışmalarının sonuna yaklaştıklarını belirten Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Süt fiyatı belirlemede, tek fiyat uygulamasından yağ ve protein değerlerini önceleyen bir fiyatlama sistemine geçme üzerinde duruyoruz” diye konuşmuştu.

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yonetim Kurulu Başkanı İbrahim Uğur Toprak da, sütte kalite sınıflandırması ve fiyatlarla ilgili açıklama yaptı.

‘KALİTE SINIFLANDIRMASI YENİ DEĞİL’

Toprak şunları söyledi:

“Sütte kaliteye göre fiyatlandırma 2013 yılından çeşitli seferlerde yürürlüğe konmak istenmiş, son olarak Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin Dünya Süt Zirvesi’ndeki sözleriyle tekrar gündeme gelmiştir. Net bir sonuç olmamakla birlikte aynı durum et sektörü için de geçerlidir. Tüketici ve halk sağlığı yönünden herhangi bir olumsuz durum olmamakla birlikte uzun ömürlü sütlerde yağ oranına göre bir sınıflandırma zaten bulunmaktadır.

Konuya daha çok üretici boyutundan bakmakta fayda var. Et ve Süt Kurumu’nun Ocak 2019 Süt Piyasa Bülteni’ne göre, çiğ sütün çiftlikten çıkış fiyatı en yüksek Japonya’da, en düşük ise Arjantin ve Türkiye’dedir.”

‘ÜRETİCİ-TÜKETİCİ FİYATLARI ARASINDAKİ FARK EN YÜKSEK SEVİYEDE’

“Sütte üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasında ciddi bir fark var ve bu fark, her geçen yıl giderek açılıyor. Yine Et ve Süt Kurumu’nun, Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden derlediği bilgilere göre, 2010 yılından bu yana üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasındaki fark, en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Çiğ süt üretici alım fiyatı dışında bir başka boyut da, girdi maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Yem hammaddeleri bakımından büyük oranda dışa bağımlıyız ve çiftçilerimizin büyük bir çoğunluğu hayvanlarını ithal hammadde ile üretilen yemlerle besliyor. Bu durumda döviz arttıkça yem fiyatının, dolayısıyla girdi maliyetinin artması kaçınılmaz oluyor. Döviz artışı dışında enerji, işçilik, lojistik başta olmak üzere birçok girdi fiyatının her geçen gün artış eğilimi direkt olarak yem fiyatlarına da yansıyor.”

‘KOOPERATİFÇİLİK ÖZENDİRİLMELİ’

Sütte bu uygulamaya geçilmesi durumunda Türkiye ile AB gerçeklerinin farklı olması nedeniyle AB standartlarının aynen uygulanmaması gerektiğini belirten Toprak “mutlaka yem-süt paritesi belirlenmelidir” dedi. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde süt kalitesinin değiştiğini belirten Toprak, bununla birlikte fiyat belirlemede göz önüne alınması gereken en önemli kriterin üreticinin mağdur edilmemesi olması gerektiğini savundu. Toprak “Verilecek desteklerle, sadece maddi değil, özellikle eğitim destekleriyle çiftçimizin daha kaliteli süt üretimi sağlanmalı, kooperatifçilik özendirilerek çiftçilerimizin örgütlenmesinin önü açılmalıdır” dedi.