Uzun bir sessizliğin ardından Suriye sahası yeniden hareketlenmeye başladı. Dünya gözünü İsrail’in katliamlarına çevirmişken geçtiğimiz günlerde Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın Kürtler ile siyasi çözümden yana olduğu iddiaları ortaya atıldı.
İddialar Suriye yönetimi tarafından doğrulanmadı da yalanlanmadı da. Suriye yönetiminin bu gibi iddialar söz konusu olduğu zaman ortaya koyduğu tavır göz önüne alınacak olursa yalanlanmaması iddiaların doğru olma ihtimalini güçlendiriyor.
Diğer yandan son birkaç gündür yapılan bazı açıklamalar Ankara’yı yeniden harekete geçirecek nitelikte. Zira Suriye’nin kuzey - doğusuna hakim olan SDG (Özerk Yöneyim) birçok merkezde yerel seçim yapmaya hazırlanıyor.
Önce 2023’e dönelim. Rojava Özerk Yönetimi Genel Meclisi, “Rojava Anayasası” olarak nitelendirilen Toplumsal Sözleşme’yi 12 Aralık 2023’te onayladı.
2024 Şubat ayında ise aynı anayasanın öngördüğü üzere “anayasa mahkemesinin kurulduğu ilan edildi ve kuruluş ile ilgili kanunlar yayınlandı.
Daha sonra sıra idari yapılanmanın diğer adımlarına geldi ve idari bölgeler kanunu 30 Nisan 2024’te yürürlüğe konuldu.
Bu kanun ile beraber idari yapıda değişikliğe gidildi ve kantonlar yeniden belirlendi ve kantonların isimleri “Cezire, Deyrizor, Rakka, Tabka, Fırat, Mınbiç, Efrin-Şehba” oldu.
Bölgede daha önce idari yapılar “şehir, ilçe, belde, köy ve mezra” olarak tanımlanıyordu ancak yeni kanuna göre ilçe yapıları kaldırıldı.
Büyükşehir idari bölümü de kanuna eklendi. Buna göre idari yapılar “büyükşehir, şehir, belde, köy ve mezradan” oluştu.
Büyükşehirler Cezire kantonunda Kamışlı ve Haseke, Rakka kantonunda Rakka, Fırat kantonunda Kobani, Minbiç kantonunda Minbiç, ve Afrin-Şehba kantonunda Afrin büyükşehir olarak tanımlandı.
Böylece idari yapılanmanın tamamlanmasının son aşaması olan belediye seçimleri aşamasına geçildi.
Hazırlık çalışmaları uzunca bir süredişr devam eden yerel seçimlerin 30 Mayıs’ta yapılması kararlaştırılmıştı ancak 11 Haziran’a ertelendi. Yeni yapılanmaya göre 7 kantonda 133 belediyede seçimler yapılacak.
Bu seçimler idari açıdan “özerk yönetimin” gerçekleşmesinin son aşaması olarak görülüyor.
Seçim çalışmaları kapsamında seçim kartlarının dağıtımı sürüyor. Seçimlerde yer alacak sandık başında görev yapacak kişiler de görevlendirildi.
Seçimlere hazırlık devam ederken özerk yönetim bir yandan da Rusya ve Şam’ı ikna çabasına girmiş durumda. Bu amaç ile Rusya’nın Suriye’deki temsilcileri ile ve Şam ile görüşmeler yapıldı. Cevabın ne olduğu konusunda bir netlik yok.
Esad’ın 4 Mayıs’ta yapılan BAAS kongresinde “askeri değil, siyasi çözümden yana olduğunu” belirttiği iddia edildi. Ancak böyle olsa bile Şam’ın seçim ve idari yapılanma adımları ile ilgili tavrının ne olduğu bilinmiyor. İdari yapılanma ve seçim adımları sürecinin Şam ile istişare halinde atılıp atılmadığı da muamma.
Bu adımlar Türkiye’nin büyük tepkisine yol açacak gibi görünüyor. Zira en başından bu yana Ankara hangi tanımlama altında olursa olsun Suriye Kürtlerinin herhangi bir kazanım elde etmesine karşı ve bu gibi gelişmeleri kendi varlığı açısından büyük tehlike olarak görüyor.
Bu nedenle Ankara’nın anayasa, anayasa mahkemesi ve idari yapılanma aşamalarından sonra gelen seçimlere nasıl bir tepki vereceği merak konusu.
Kürt cenahının ABD vasıtası ile bölge ülkeleri ile temasta olduğu ve yeni durumu kabul ettirmeye çalıştığı da gelen haberler arasında.
Bu anlamda Suudi Arabistan’ın tavrı da merak konusu. Suudiler geçtiğimiz günlerde Şam’a yeni büyükelçi atamıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Suriye ile işbirliği yapılması” yönündeki son sözleri de tam da bu gelişmelerin yaşandığı günlere denk düşüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atacak herhangi bir gelişmeye izin vermeyeceklerini” tekrar etti.
Bu gelişmeler ve açıklamalar sonrasında Ankara’nın Şam ile yeniden diyalog zeminine dönüp dönmeyeceği ya da meseleyi tek başına halletme niyetinde olup olmadığı belli olacak. Ancak ABD faktörü var ve Ankara’yı bugüne kadar durduran bu faktör Suriye’de bugüne kadar Türkiye’nin istediği hiçbir adımı atmadı. Esad da gerçekten Kürt cenahı ile anlaşma yolunu seçerse Irak’taki hayata geçirilen özerklik yapısı sınırın hemen öte tarafında Suriye’ye de yayılmış olacak.
Bu durumda mesele Türkiye ve bölge açısından nitelik değiştirecek gibi görünüyor. Yeni duruma Ankara’nın nasıl yaklaşacağı ise tam bir muamma. Irak tarafı örneği her olasılığın masa üstünde olduğunu gösteriyor.
Ankara Şam ile işbirliği yapmaya karar verir ve Esad (Türkiye çekilme şartını yerine getirirse) bunu kabul ederse o zaman iki ülkenin ve özellikle Türkiye’nin ABD ile çok ciddi bir süreç yaşayacağı tahmin edilebilir.