Basın dünyasında tutuklamalar, gözaltılar... çok hızlı. Birini almaya çalışırken bir başka gazeteci ve tutuklama, ya gözaltı. Ben kendimi bildim bileli bu böyle. Tutuklama ya da gözaltı olası değilse döverler. İlhami Soysal’ı dövdüler. Sabah sabah İlhami Soysal’ı saygıyla arabalarına aldılar. Araba Da dövdüler. Bu neden böyle. Türkiye’de sık sık ya yazar ya gazeteci tutuklanır. Siyasal erk Türkiye’de korkutmak için var, içeriği böyle oluşmuş.
Bu nasıl bir içerik.. ya da bu içerik şöyle olmaz mıydı. Siyasal bir erk düşünün, hiçbir haber hiçbir düşünce bu siyasal erki rahatsız etmiyor. Siyasal erkin içeriği korku değil, özgürlük. Böyle siyasal erk esenlikle yönetir ülkeyi. Ama erkesenlikli yönetimi düşünmeden, korku yaratmayı seçti. Bütün insanlar korksun. Korka korka, yılgın yılgın yaşasınlar.
Peki o zaman tarihe bakalım.
1231 yılında Papa IX. Gregorius engisizyon mahkemelerinin kurucusu. Amaç, hiristiyan dinini korumak. İnsanlar bu mahkemelerde şu cezalara çarptırıldılar. Kazığa oturmak, suda boğulmak, kızgın kerpetenle tırnakların sökülmesi...
Engizisyon filozof Bruno’yu yaktu. Galilei’ye boyun eğdirdi. Noldu sonra. Bu düşünürler insanlığın saygın insanları... Engizisyon 1834’de kaldırıldı.
Mezhepler yüzünden akıtılan kanlar bir yana filozof Suhreverdi, İslama uygun düşünmüyor diye diye idam edildi. Gazali, Farabi’yi, İbni Sina’yı kafir diye niteledi. Batıda yeniden doğuşun filozofu sayılan Bini Rüşt’ün kitaplarını yakıldı. Osmanlı’da Nadajlı Abdurrahman dine aykırı düşünüyor diye kementle boğduruldu. Kuyucu Murat Paşa, Anadolu’da 60 bin kişiyi hapledip kuyuları doldurdu.
Yakın zamanda Hitler, Mussolini, Salazar, Franco, Pinochet... Korkuyla yönetmek isteyenler, insanlık tarihinin çöplüğü bunlarla dolu.
Diktatörlerin... korkuyla erk olmak isteyenler için çöplüğe gidiş, tarihin mantığıdır. Ne kadar korkutucu olursa olsun, hiçbir kurum, hiçbir kesim tarihin pençesinde kendini kurtaramaz.
Erk sorunununda şunun da bilinmesi gerekir. İnsanları korkutarak.. yıldırarak erte kalmak isterler. Özneler, korkutmak istedikleri kadar korkuyla yaşarlar. Tarihin mantığı, tıpkı ağır ilerleyen bir silinidr gibi, içeriği korku olan erke doğru yürür.
Bu yürüyüşü kimse engelleyemez. Ayrıca tarihin mantığı, diyalektik bir gidişle karşıtına döner.
Sokrates, antik çağda insanı korkutmak isteyenlere söylüyorum. Sokrates Atina’nın tanrılarına inanmamakla, densizliklerle, bir. İki gençliğin ahlakını bozmakla. Tarihin mantığı karşıtına dönüştü. Sokrates ikibin yıldan beri ahlak felsefesinin kurucusu sayılır. Bütün filozoflar ahlak felsefesini Sokrates’in öğrencisidir.
Tam burada bir düş kuruyorum. Engizisyon’da Bruno’yu yakanlar yaşıyor. Ne durumda olurlardı acaba. Dünya dönmeyen diyen papazları düşünün. Şühreverdi’yi idam edenleri... İnbi Rüşt’ün kitaplarını yakanları.
Peki, tarihin mantığı bu kadar açıkken, bugün bile korkutmaya çalışmanın anlamı ne..
Tarihin mantığını kavrayabilmek için kmklü bir kültür, bağnazlıktan uzak duru bir bilinç zorunlu.
İnsan bilinci kendiliğinden doığru bulamıyor. Bilincin eğitilmesi sorunlu. Eğitilmemiş bilinç her yaptığını doğru bulur. Olgulara karşın inatla doğru sandıklarını savunur.. yanlışını doğru sanarak doğru eyler.
Bugün Türkiye’de siyasal erkin temel sorunu budur.