Dört yıl aradan sonra Trump yeniden başkan seçildi.

Biden yönetiminin etkisindeki yargıçların peşini  bırakmadığı ve bir çoğu kadınlarla ilgili davalarla sıkıştırılmak istenen Trump 2016’da olduğu gibi (O zaman Hillary Clinton ) ikinci kez bir kadın adayı yenerek  2016’daki oylarını artırdı   ikinci kez başkan seçildi. Yaklaşık 3.5 milyar dolarlık seçim kampanyasında AKP’nin sloganlarına benzer ‘din, iman, vatan ve millet’ vurgusu yapan Trump özellikle kırsal bölgelerin muhafazakar kesimlerini etkileyerek seçimi kazandı. Trump’ın kazanmasıyla ona büyük destek veren iş insanı Elon Musk’ın Tesla ve X platformunun hisseleri bir gecede %10 değer kazanarak Musk’a en az beş milyar dolar kazandırdı. 2016-2020 yıllarında ABD’yi kârlı  bir şirket gibi yöneten ve bu nedenle vatandaşların ekonomik koşullarını iyileştiren Trump’ın ikinci dönemi  herkes için çok ilginç olacaktır. ‘Amerikan halkının parasını dışarıda çarçur etmem’ diyen Trump ilk önce ABD’nin Avrupalı ortaklarını tedirgin edecektir. Bunun farkında olan AB liderleri bugün ve yarın  olağanüstü toplanarak ABD-AB ilişkilerinin geleceğini tartışacak. NATO ve dolaysıyla Ukrayna savaşına para göndermeyeceğini çok önceden söyleyen Trump kısa süre içinde Ukrayna savaşının son bulmasını sağlayabilir ve kendisinden yana olmayan AB ülkelerini rahatsız edebilir.

Ortadoğu’da ise Trump kesin olarak kişisel dostu Netanyahu’ya destek çıkacak ve Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi için onunla birlikte çalışacaktır.

Bunun farkında olan Amerikan işbirlikçisi Arap liderler Trump’ı kutlamak için sıraya girdi. En hızlı davranan da Katar Emiri Temim oldu hemen peşinden  Suudi Kral Selman ve oğlu Veliaht Muhammed ona ulaştılar.

Muhammed’ın arkadaşı Trump’ın damadı Yahudi kökenli Jared Kushner ise aynı zaman da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın da yakın dostudur. Böyle bir dostluğun önümüzdeki dönemde Ankara-Washington ilişkilerinde ne kadar işe yarayacağını hep birlikte göreceğiz ama Amerikan askerinin Irak ve Suriye’den çekilmesi durumunda Erdoğan’ın olası Ortadoğu politikası daha da ilginçleşebilir. Bu olasılık gerçekleşirse Erdoğan-Bahçeli İkilisinin ‘Öcalan açılımı ya da açılımsızlığı’ heyecan verici bir hal alabilir. Çünkü Amerika ve NATO desteğinden yoksun bir PYD/YPG  bir taraftan Türkiye ve diğer  taratan Suriye ile savaşamaz  ve bölgede yeni dengeler ortaya çıkabilir. Bu yeni dengelerde Erdoğan’ın 20 Ocak’da Beyaz Saray’a yerleşecek olan Trump’la nasıl bir ilişki kuracağını zaman gösterecek ama burada önemli olan Trump’ın Erdoğan çabasına nasıl yaklaşacağıdır. Sonuçta ilk başkanlık döneminde Erdoğan ve Türkiye’ye ağır hakaretlerde bulunarak tehditler savuran Trump yeni dönemde ya bu hakaretlerine devam eder ya da ilişkilerde yeni bir sayfa açarak Netanyahu ile  birlikte kurgulayacağı yeni Ortadoğu planında Ankara’ya BOP benzeri yeni roller yükleyebilir. Bölgenin ABD işbirlikçi Arap iktidarlar ve Netanyahu bu işe ne der bilinmez ama her koşulda Ankara zor durumda kalabilir. Çünkü Mayıs 2018’de, batının  Tahran’la Temmuz 2015’de imzaladığı Nükleer Anlaşma’dan çekildiklerini ilan eden Trump büyük olasılıkla İran’a yönelik politikalarında sertleşecek bu ise  bölgesel ve uluslararası dengeleri etkileyecektir. Çünkü Biden işbirlikçisi Zelensky’den intikam almak için Ukrayna savaşını bitirerek Putin ve Rusya’ya büyük avantaj sağlayacak olan Trump bunun Moskova’nın Tahran ve hatta Pekin’le ilişkilerini etkileyebileceğini düşünebilir. Özetle yalnızca Ortadoğu ve Avrupa’da değil dünyanın her yerinde Amerikan politikalarını gözden geçirmesi beklenen Trump kendi deyimiyle ‘Üçüncü Dünya Savaşı’nı önleyecek ya da Üçüncü ile birlikte Dördüncü dünya savaşına neden olacak.

Sonuçta adam çılgın ve nerede neyi nasıl yapacağını kestirmek pek kolay olmayacak. Bizim gibi ülkelerin yöneticileri ise beklemenin dışında hiç bir şey yapamayacak çünkü hepsi ‘emir kulu’ yani Amerikan projelerinde birer eleman. Bazen baş oyuncu ama çoğu zaman figüran.