‘S’ ve ‘Y’ tipi cezaevlerinde güneş bile yasak

Yayın tarihi: 17 Ekim 2023 Salı 4:48 pm - Güncelleme: 17 Ekim 2023 Salı 4:48 pm

Yüksek güvenlikli olarak nitelendirilen ‘S’ ve ‘Y’ tipi güneş ışığı bile almayan hapishanelerde kalan tutuklu ve mahkumlar yaşadıkları tecridi mektupla anlattı.

Adalet terazisinin tamamıyla bozulduğu Türkiye, Avrupa’da tutuklu sayısının en yüksek olduğu ülke durumunda. Avrupa’da birçok ülke cezaevlerini kapatırken, Türkiye’de her yıl yenileri ekleniyor. Sadece 2022 yılında 22 cezaevi açıldı. 2006–2022 yıllara arasında ise 269 yeni cezaevi açılırken bunlarla 216 bin 607 kişilik ilave kapasite yaratıldı.

AKP iktidarının baskıcı rejimi sonucunda cezaevleri ‘düşünce suçluları’ ile doldu. Yüksek güvenlikli olarak nitelendirilen ‘S’ ve ‘Y’ tipi hapishanelerde mahkumlara zor şartlar altında hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Bu cezaevlerinde insani ihtiyaçlarından mahrum bırakılan tutuklu ve mahkumlar, güneş ışığı bile görmeyen bölümlerde kalıyor, gardiyanlarla dahil megafonla iletişim kurabiliyor. Hücre mahkumları ise gökyüzünün bile görünmediği, güneş ışığına ters bir şekilde konumlandırılmış cezaevlerinde günde 1-1,5 saat havalandırmaya çıkarılıyor.

BirGün’de yer alan haberde, zor şartlar altındaki ‘mahkumlar’ gönderdikleri mektuplarla yaşadıklarını anlattı.

‘BU HAPİSHANELER YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRMEK İÇİN YAPILMIŞ’

Gebze Kadın Hapishanesi’nden ulaşan Sercan Adıgüzel hapishanelerdeki ağır koşulları anlattı. Adıgüzel, “Hücrelerin havalandırmaları yok ve ağır müebbet hükümlüsü olmayan tutsaklara bile ağır müebbet koşulları uygulanıyor. Anlayacağınız, bu hapishaneler yavaş yavaş öldürmek için yapılmış” dedi. S ve Y tipi hapishanelerin güneş görmeyecek şekilde ve tecrit odaklı olduğunu da belirten Adıgüzel, “Hapishanelerden ölüm haberleri geliyor, ATK’nin sağlam raporu verdiği tutsakların 2-3 gün sonra cenazeleri o hapishanelerden çıkıyor” ifadelerine yer verdi.

Hava almak için çıkarıldıkları alana, yanlarında bir kitap bile götüremediklerini mektubunda belirten mahkum Oya Aslan ise, “Yağmur altında yürümek, güneş altında otururken kitap okumak, açık havada mektup yazmak, bir yudum çay içmek çok önemli mi? Evet, hapishanedeyseniz çok önemlidir. Gece gökyüzünde yıldız aramak, yüzünüzü rüzgara tutmak önemlidir’’ diyerek mahkumların bu denli normal aktiviteleri bile yapamadıklarına dikkat çekti.

‘HERKES BU İNSANLIK DIŞI MEKANLARIN KAPATILMASINI TALEP ETMELİ’

Mektubunu Marmara Kapalı Cezaevinden ulaştıran Ruken Kılıç ise yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Teksiniz. Gardiyanlar artık tek başınasınız diyorlar. Öyle bir ruh haline sokup sizi zayıflatmak, direncinizi kırmak istiyorlar. Açık havaya hiç çıkamazsınız. Güneşi, bulutları, kuşları ve göğü göreyim diyemezsiniz. Belli saatlerde çıkabildiğiniz, kuyudaymışsınız hissi uyandıran bir havalandırma var sadece. Herkes bu insanlık dışı mekanların kapatılmasını talep etmelidir”

‘AİLEMİZLE GÖRÜŞEBİLMEMİZ NEREDEYSE İMKANSIZ HALE GETİRİLİYOR’

Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün-sevk ile gönderilen Erdal Gündoğdu, “Tutsakların birbirleri ile teması mümkün değil. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlarla normal süreli ceza alanlar aynı koşullarda tutuluyor. İnsan hak ve özgürlüklerinin hiçbir şekilde bağdaşmayacağı adaletsizlikleri yaşıyoruz. Bu yaşatılan adaletsizliklerin yanında sürgün-sevkler ile ailelerimizden, arkadaşlarımızdan yüzlerce kilometre uzaklara götürüldüğümüz için tecrit en ağırından yaşatılmış oluyor. Ailemiz ve arkadaşlarımızla görüşebilmemiz neredeyse imkansız hale getiriliyor’’ diye yazdı mektubunda.

‘ÜLKEMİZ BİR AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE DÖNÜŞTÜ’

Önce Marmara Cezaevi’ne giren ardından Sincan Cezaevi’ne sürgün edilen Beyza Gülmen ise, “Burası yüksek güvenlikli olduğu için her şey ona göre dizayn edilmiş. Görüş yerleri bile tek kişiye göre ayarlı. Başka hapishanelerden gelen kargoyu bile kabul etmiyorlar” dedi. İçeride ve dışarıda olanlar, yaşadıklarımız birbirinden bağımsız değiller diyen Gülmen, “Ülkemiz bir açık hava hapishanesine dönüştü. Dünya yuvarlaktır diyen Galileo gibi gerçekleri söyleyelim”

Hasret bitti… Yanardağ: Türkiye’nin en tehlikeli tutuklularından biriydim