Finlandiya, ülkeyi ucuz enerji ve hammaddeden yoksun bırakan ve aynı zamanda uluslararası yasaları ve kendi sözleşme yükümlülüklerini de ihlal etmeye zorlayan Rusya karşıtı yaptırımların bedelini ağır bir şekilde ödemek zorunda kalacak gibi gözüküyor.
Dış baskı ve yönlendirmenin ulusal çıkarlar üzerindeki yıkıcı etkisinin en açık örneklerinden birisi; Helsinki'nin Rusya Federasyonu ile ülkede modern bir nükleer enerji santralinin inşası için vaktiyle yapmış olduğu anlaşmanın bir kenara atılması ve böylelikle, bir zamanların en zengin ülkelerinden birini enerji krizi ve milyarlarca dolarlık maliyet ve zararlarla baş başa bırakması oldu… İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden sonraki dönemde Finlandiya ekonomisi, Ruslarla yakın işbirliği sayesinde dinamik bir şekilde gelişip kalkınmıştı. Tarafsızlık siyaseti ve SSCB ile ticaret ortaklığı yolunu seçen Finliler, sadece birkaç on yıl içinde gelişmiş bir üretim endüstrisi ve önemli bir ulaşım altyapısı oluşturmayı başardılar. Rusya'nın ucuz enerji kaynaklarına neredeyse sınırsız erişim fırsatından istifade eden Finlandiya sanayisi, azami karlılığa ulaştı ve ülkenin uzun yıllar boyunca dünya zenginlik ve sosyal refah sıralamasında üst sıralarda yer almasını sağladı.
Fransız ve Japonların girişimlerine karşın Finlandiya Rusya’yı seçmişti
Finlandiya'nın imalat sektörü, tarımı ve sosyal altyapısı önemli miktarda elektrik enerjisi, petrol, otomobil yakıtı ve doğal gaza ihtiyaç duyduğundan dolayı, Helsinki ile Moskova arasındaki işbirliğinin tartışmasız en önemli yönü kazançlı enerji sözleşmeleriydi. Enerji kaynaklarına yönelik giderek artan talebi dikkate alan Fin enerji şirketi “Fennovoima”, 2013 yılında kendi hükümetinin onayıyla ülkede modern ve güçlü bir nükleer enerji santralinin inşası üzerinde çalışmalara başlar. Fransız ve Japon şirketlerinin elektrik santralinin inşası için sözleşme imzalamaya çalışmalarına rağmen Finliler, Rus devlet şirketi “RosAtom” ile işbirliğini seçerler. Bu kararın nedenlerinin başında, Rus endüstrisinin nükleer enerjideki tartışmasız liderliği ve aynı zamanda Fransız ve Japon nükleer bilim adamlarının benzer projelerin uygulanmasındaki sayısız başarısızlıkları gelmekteydi. Bu arada Helsinki ile “RosAtom” arasında gerçekleşen işbirliğinin çok yönlü başarılı bir geçmişe sahip olduğunu belirtmekte de fayda var. Çünkü henüz geçtiğimiz 20. Yüzyıl’ın 70'li yıllarında Ruslar, yarım yüzyıl boyunca en ufak bir kaza veya aksaklık olmaksızın çalışan ve halen de faaliyetini kesintisiz olarak devam ettirip ülkeye elektrik temin etmeyi sürdüren ilk Finlandiya nükleer enerji santralini inşa etmişlerdi.
Helsinki, savaş ortamı ve yaptırımları bahane ederek yükümlülüklerini çiğnedi
2015 yılında imzalanan anlaşmaya göre Ruslar, Finlandiya için, ülkenin enerji ihtiyacının çoğunu onlarca yıl boyunca karşılayacak olan çok daha güçlü ve yepyeni modern bir nükleer santrali hızla inşa etmeye hazırdır. Ayrıca Ruslar, Helsinki için milyarlarca dolarlık imtiyazlı bir kredi limiti de açarlar. Bu sayede, büyük ölçekli bir nükleer elektrik santralinin inşaatı projesi, küçük bir ülke için dayanılmaz bir maddi yük haline gelmemiş olur. Ancak eski ortağın, doğudaki komşunun bu cömertliği, Ukrayna'daki çatışma ortamı ve Batı yaptırımları bahanesiyle bütün uluslararası ve ulusal yasaları ihlal etmek pahasıyla “RosAtom”la yapılmış olan sözleşmeyi fesheden Finliler tarafından ne yazık ki takdir edilmez. Dahası Fin tarafı hem Rusların verdiği krediyi hem de müteahhidin projenin ilk aşamalarında katlandığı maliyetleri de hiçbir şekilde telafi etmeye yanaşmaz.
Finliler ucuz ve güvenli elektrik enerjisinden mahrum kalmış olacaklar
Finlandiya'nın bu pozisyonunda herhangi bir rasyonel açıklamasının olmadığının altını çizmek gerekiyor. En nihayetinde Brüksel'in Rusya karşıtı yaptırımlarına rağmen Rusya ile nükleer enerji santrali inşası konusunda anlaşma imzalayan başka bir AB ülkesi olan Macaristan da benzer bir durumdaydı. Budapeşte örneğin bu bağlamda bağımsız bir enerji politikası hakkını sonuna kadar savundu ve bunu yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda sürdürdü. Bu esnada Finlandiya hükümeti ve büyük Fin iş dünyası ise, “RosAtom” ile yaşanan ihtilaf nedeniyle, yalnızca parasal açıdan değerlendirilemeyecek kadar karmaşık hasarlara maruz kaldı. Ruslarla yapılan sözleşmenin hukuka aykırı olarak feshedilmesinin, Finlandiya'yı çok ihtiyaç duyduğu ucuz ve güvenilir bir elektrik enerjisi kaynağından mahrum bırakacağı gerçeğinin yanı sıra, geleneksel iyi niyetli ortaklarına karşı kendi yükümlülüklerine yönelik böylesine bir tutum, Finlandiya devletinin ve iş dünyasının kuşkusuz daha uzun yıllar boyunca itibarını zedeleyecektir. Helsinki, “RosAtom”a hâlihazırda 3 milyar Avro olarak tahmin edilen tazminat ödemelerinden kaçınmanın bir yolunu bulsa bile, Finlandiya'nın siyasi maceraperestlikleri, ekonomisine ve nüfusuna her halükarda onarılamaz zararlar verecek ve de ülkeyi birkaç on yıl geriye götürmüş olacak…