Artvin'in Hopa ilçesi Cankurtaran mevkisinde yapılmak istenen mesire alanı projesine karşı ağaçlarını korumak isterken katledilen Reşit Kibar için düzenlenen "Yaşam Nöbeti" yürüyüşüne polis müdahale etti. Müdahalenin ardından yapılan açıklamada, "Mücadelemizi durduramayacaklar. Dün katilleri yargı tarafından cezasız bırakılan Metin Lokumcu hocamıza sözümüz, Reşit Kibar’a sözümüz olsun derelerimiz özgür akacak, tek bir ağacın kesilmesine izin vermeyeceğiz” denildi.
Cankurtaran bölgesinde yapılmak istenen mesire alanı projesine karşı ağaçları korumak isteyen Reşit Kibar'ın, açılan ateş sonucu hayatını kaybetmesinin ardından düzenlenen Yaşam Nöbeti yürüyüşüne polis müdahale etti. Polis barikatını aşan Hopa halkı, basın açıklamasının yapıldığı alana geldi. Hopa halkı adına açıklamayı okuyan Atakan Aslıbay şunları söyledi:
"3 Eylül tarihinde Cankurtaran'da maden arama çıkartma faaliyetlerinin zeminini hazırlamak için mesire alanı projesi adı altında yapılmak istenen doğa katliamına karşı tepki gösteren arkadaşlarımıza ateş açılmış 2 arkadaşımız yaralanmış ve Reşit Kibar arkadaşımız aramızdan alınmıştır. Devamında yaşanan katliamın azmettiricileri yakalanıp adalet karşısına çıkarılacağına, yanı başında yaşanan katliama tepki gösteren Dursun Ali Koyuncu ve Mutlu Akyüz arkadaşlarımız yaşanan hukuksuzluğa tepki gösterdikleri için hala tutuklu. Bir maden şirketinin kar hırsının insan ölümüyle sonuçlandığı, esas sorumlular ve azmettiricilerin serbest bırakıldığı, arkadaşlarımızın tutuklandığı ve gözaltı işlemleriyle sistematik bir biçimde ifadeye çağrılarak suç organizasyonun üzerinin örtülmeye çalışıldığı bir sürece tüm bölge halkı olarak tanıklık etmekteyiz. Doğa ve yaşam savunucuları olarak Reşit Kibar'ın aramızdan alınışının ikinci ayında, bu saldırılara tepki göstermek, Reşit Kibar’ın katledilmesinin tüm sorumlularının hesap vermesini sağlamak, orman katliamlarını, doğanın yağmasına son vermek için bir araya geldik.
"ORMANLARI, DOĞAYI YAŞAMI SAVUNMAK SUÇ DEĞİL BİLİYORUZ"
Onlar bin türlü kurnazlıkla mücadelemizi yıpratmaya çalışıyorlar. Oysa bizler, ormanları, doğayı yaşamı savunmak suç değil biliyoruz. Reşit Kibar’ın katlinin sorumluların hesap verilmesini istemek suç değil biliyoruz. Bu talan ve yağmanın kimlerin çıkarını gözeterek, hangi amaçla yapıldığını çok iyi biliyoruz. Artvin'de Cerattepe'nin kalbini söken, İşkencedere Vadisi’ni talana açan, Akbelen'i yağmalayan, HES’lerle JES’lerle derelerimizi kurutan, maden faaliyetleri ile sularımızı zehirleyip, yaşam alanlarımızla beraber yaşam hakkımızı da elimizden alan çetelerin ve yağmacıların karlarına kar katması için yapılan tüm bu saldırıların önü iktidar tarafından açılıyor, biliyoruz. Bu mücadele yaşamlarımıza sahip çıkma mücadelesi biliyoruz. Doğamızın ve kentlerimizin yağmalanmasının karşısında bize dayatılan ölüm düzeninin karşısında ağaçlarımızı, ormanlarımızı, doğamızı savunmak, mücadeleyi büyütmek dışında bir yolumuz yok biliyoruz.
"DERELERİM ÖZGÜR AKACAK, TEK BİR AĞACIN KESİLMESİNE İİZN VERMEYECEĞİZ"
Bugün Cankurtaran'a göz dikenler, yarın Arhavi'ye ve Cerattepe'de yeniden göz dikecek olanlardır. Bu saldırı hepimizin yaşam alanlarına saldırıdır. Karadeniz'in büyük bölümünü maden sahası olarak gösterenler de bilsinler ki, bu dağlar, bu sular, bu ağaçlar bizim çocuklarımıza mirasımızdır. Yaşam hakkımızı, çocuklarımızın geleceğini bir avuç sermayedara peşkeş çekmeyeceğiz. Ormanları, doğayı, yaşamı, kamuyu yağmalayanlar; Reşit Kibar’ın katlinin sorumluları da suçlarını biliyorlar. Karadeniz’i ve memleketin dört bir yanını sermayeye peşkeş çekenler, Artvin’in ve memleketin dörtte üçünü maden sahasına çevirenler, doğamıza çöken sermeye şirketleri ve arkasını yasladıkları sermaye temsilcileri, sermaye iktidarı suçlarını biliyor. Halkın öfkesinden korkuyorlar. Onların karlarına kar katan bizim ölümümüze neden olan bu düzeni daim kılmak için gözaltılarla, tutuklamalarla saldırıyorlar. Mücadelemizi durduramayacaklar. Dün katilleri yargı tarafından cezasız bırakılan Metin Lokumcu hocamıza sözümüz, Reşit Kibar’a sözümüz olsun derelerimiz özgür akacak, tek bir ağacın kesilmesine izin vermeyeceğiz."