usya’da yapılan başkanlık seçimlerinin bu sabaha doğru açıklanan sonuçlarına göre Putin oyların
%87.32’i (şimdiye kadar aldığı en yüksek oy oranı) alarak beşinci kez beş yıllığına seçilmiş oldu. Mart 2000’den bu yana iktidarda olan Putin son anayasa değişikliğine göre bu seçimden sonra bir kez daha seçilebilecek. Yani olağanüstü bir durum olmazsa Putin 2034’e kadar iktidarda.
Mısır’da yapılan seçimlerin 18 Aralık’ta açıklanan sonuçlarına göre Sisi
%89.6 oy oranı ile üçüncü kez altı yıllığına cumhurbaşkanı olarak seçildi. Temmuz 2013’de İslamcı Muhammed Mursi’yi askeri darbe ile deviren Sisi yazdırdığı anayasaya göre ve olağanüstü bir durum gelişmezse bir kez daha seçilecek ve 2036 yılına kadar sarayında oturacak.
Mayıs’da yapılan son seçimlerle Erdoğan oyların
%52.18’i alarak bir kez daha Cumhurbaşkanı seçildi. ‘Üçüncü kez seçilemez ve diploması yok’ tartışmasının sonuçsuz kaldığı bu seçimlerde herkes Nisan 2017’de yapılan ve mühürsüz oyların kullanıldığı tartışmalı referandumu da unutmuştu. İki hafta önce ‘bu benim son seçimim’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi de yeni bir anayasa değişikliği hazırlığı içinde olduğunu herkes biliyor. Erdoğan’ın amacı bir kez daha seçilmektir. Yani 2034’e kadar sarayında oturmayı planlıyor.
Muhalefetin içinde bulunduğu durum devam ettiği sürece Erdoğan şimdiye dek olduğu gibi tüm planlarını gerçekleştirecektir.
Örneğin Mayıs seçimlerinde Erdoğan’ın kazanması için türlü türlü oyunların bir parçası olan İYİ Parti lideri Akşener şimdi de CHP adaylarının kazanamaması için elinden gelen her şeyi yapıyor. İYİ Parti’den aday gösterilen ve hiç bir yerde kazanma şansı olmayan adayların tek amacı CHP’li adaylara gitmesi olası muhalif seçmenlerin önünü kesmektir. Bununla yetinmeyen Erdoğan DEM’i de sıkıştırarak ya da anlaşarak bazı önemli yerlerde aday göstermesini sağladı.
Erdoğan’ın İYİ Parti ve DEM ( ve diğer parti ve bağımsız adaylar) üzerinden CHP’yi sıkıştırma operasyonlarının etki ve sonuçlarını 31 Mart gecesi hep birlikte göreceğiz.
Erdoğan’ın derdi İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin, Adana, Bursa, Balıkesir ve Eskişehir başta olmak üzere bildik önemli kentleri kazanarak bir dönem daha cumhurbaşkanlığını garantilemektir.
Daha önce de yazdım ve televizyon programlarında söyledim : Erdoğan ve AKP’nin iç ve dış politikalarına karşı olan herkes mutlaka sandığa gitmeli ve oyunu kazanması imkansız ‘sözde muhalif parti ve bağımsız adaylara’ değil AKP’nin rakibi CHP’li adaylara vermelidir.
Özellikle bazılarını yukarda saydığım büyük kentlerde.
Örneğin dün canlı yayın için Namık’la gittiğimiz Eskişehir’de.
Eskişehir abartısız olarak olağanüstü bir kent.
Tüm yasal ve yasal olmayan engellere rağmen 5 kez seçilen ve 25 yıldır kenti yöneten Prof.Dr.Yılmaz Büyükerşen inanılmaz işler başarmış. Doğup büyüdüğü kentin belediye başkanı olarak yapması gereken her şeyi çok fazlasıyla yapmış ve her seferinde oylarını arttırarak tekrar seçilmiş.
Abartısız ve içtenlikle söylüyorum; Yılmaz Hoca bir politikacı, belediye başkanı, akademisyen hatta meslektaşımız olarak değil ülkesini seven bir insan olarak tek kelimeyle bir EFSANE çünkü inançları ve idealleri için her zaman mücadele etmiş ve bu ideallerin çoğunu da gerçekleştirmiştir.
Yılmaz Hoca ile ilgili çok sayıda kitap ve makale yazılmış ve belgeseller hazırlanmış ama 86 yaşında ama hala dinç ve genç bir delikanlı olarak Yılmaz Hoca’ı Yılmaz Hoca’dan dinlemek olağanüstü eğitici, öğretici, heyecan verici ve duygusaldır. Ben bir günde ondan çok şey öğrendim.
Yılmaz Hoca artık aday değil ama onun genel sekreteri Avukat Ayşe Ünlüce 31 Mart’da 25 yıllık mücadelenin bayrağını devralarak Eskişehir’i Türkiye’nin ‘örnek, model ve ideal’ kenti haline getireceğini söylüyor. Kentini, ilçesini, köyünü ve mahallesini seven ve AKP iktidarının ülkeyi ve toplumu perişan eden politikalarından acı çeken herkes Yılmaz Hoca’ya sahip çıktığı gibi Ayşe Ünlüce’ye de sahip çıkacak gibi görünüyor.
Eskişehir 25 yıldır olduğu gibi bir 25 yıl daha ama bu kez ‘kadın eliyle’ daha da aydın, çağdaş ve kime oy verirse versin herkesin mutlu olacağı bir kent olarak kalacaktır.