“Politik kamera”nın, başarılı bir şekilde sahneye yansıttığı türünün yergi/dram olduğu iki politik eserde, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşmaya başladığı özellikle televizyon gücünün, kitlelerdeki bilgi-bilinç boşluğunun içinden iki kahraman icat etmesini bu iki eser anlatır.

Bu eserlerden ilki Jerzy Kosinski’nin 1970yılında yayınladığı “Being There” romanını konu alır. Hal Ashby’nin yönetmenliğinde sinemaya 1979 tarihinde aktarılan bu aynı adlı eser, kaynağını bu kitaptan alır. Bu eser ülkemizde “Merhaba Dünya” olarak bilinir.

 İkincisi ise yine Amerikan toplumunda geçen bir olayı konu alan Budd Schulberg’in 1953 tarihli “Arkansas Gezgininiz” (Your Arkansas Traveler) adlı öyküsüne dayanmaktadır. Bu eser 1957tarihinde Elia Kazan’ın yönetmenliğinde “Kalabalıkta Bir Yüz” (A Face in the Crowd)adıyla sinemaya aktarılmıştır.
 
İlk eser “Being There”, İngilizcede  "Doğru zamanda doğru yerde bulunmak" anlamına gelmekte. Olayımızın kahramanı ise Jerzy Kosinski’nin yaratmış olduğu “Chance” adlı karakter. Peter Sellers bu karakteri olağanüstü bir gerçeklilikle de oynar. Bir malikânenin bekçiliğini yapan ve yaşamı boyunca dış dünya ile iletişim kuramamış zekâ seviyesi düşük ve aynı zamanda bir bakıcının desteği ile yaşamını sürdürebilen dünyayı sadece TV’de gördükleriyle bahçıvanlık üzerinden algılayan ve tanıyan “Chance” malikanenin sahibinin ölümüyle adına  talihsizlik mi şans mı denilen bir durumla karşı karşıya kalır. 

Viktoryan tarzı giyim ile dış dünyaya açılan Chance’in, politik sınıfla bağlantısı güçlü olan bir iş insanı olan Benjamin Rand'ın eşinin bulunduğu bir arabanın kendisine çarpmasıyla kaderi değişir. Kaza sonrası iş insanının eşi Eve Rand onu tedavi için, hasta olan eşinin doktorlarına göstermek üzere evine davet eder. Bu arada kahramanımızın adını sorarken yanlışlıkla “Bahçıvan Chance" (Chance the Gardener)’i "Chauncey Gardiner" olarak duyar ve adamın adı “Chauncey” olarak kalır.

Benjamin Rand, onun birçok olanağı yitirdiğini düşünür ve adamın bahçıvanlıkla ilgili sözlerinden derin anlamlar çıkarmaya çalışır.  Chance'i, ABD Başkanı’yla tanıştırır. Başkan ise Chance’in bahçıvanlıkla ilgili deneyimlerini ve sözlerini ekonomik ve politik mesajlar olarak algılar, onlara anlam yükler, siyaset sınıfı ve basın ise adamın geçmişine yönelir fakat bir iz bulamaz.

Ve Rand ölür cenaze töreninde ise politik bir klan, Chance’de bir cevher olduğunu düşünerek onu başkan yapma planlarını konuşmaya başlarlar.

Güçlü politik mesajları olan bu eser ABD siyaset sınıfına yönelik bir yergi olarak düşünülür. Rivayeto ki Chance ile ABD başkanı Jimmy Carter’ın ima edildiği düşünülür. 

“Chance” kitle iletişim araçları üzerinden sıradan bir adamın nasıl bir politik ikona dönüştürüldüğünü anlatır. ABD politik sınıfının absürt boyutunu bu kahraman üzerinden bize yansıtmaya çalışır. 

Bir diğer eser ise Budd Schulberg’in 1953 tarihliArkansas Gezgininiz (Your Arkansas Traveler) adlı öyküyü temel alarak Elia Kazan’ın yönetmenliğinde Karanlıkta Bir Yüz (A Face in the Crowd) olarak 1957’de sinemaya aktarılan yapıttır. 
 
Amerika’da radyocu Marcia Jeffries tarafından Arkansas’ın bir hapishanesinde karşılaştığı Country Blues şarkıları söyleyen Larry Rhodes adlı bir serserinin yükselişini konu alan sosyo-politik drama filmidir. Bu film radyonun, TV’nin kitleler üzerinde ilk etkilerinin dramatik sonuçlarını ifade etmeye çalışır.

Marcia, Rhodes’ı programda konuşturur gitarınıçalarken doğaçlama şarkı söyleyen bu adama Yalnız Rhodes adı verir. Larry “Lonesome” Rhodes’ı Andy Griffith oynar ve Elia Kazan, TVüzerinden bir demagoga, ikona dönüşen bir narsist megalo-manyağın yükselişini ve düşüşünü anlatmaya çalışır.  

ABD’de Ronald Reagan, Donald Trump ve birçok isim “LonesomeRhodes”ın yükselişiyle karşılaştırılmıştır.

Medyanın bir cehalet abidesini, narsist popülist bir megalo-manyağı politik ikona dönüştürmesi aslında dönemin entelijensiyasına bir meydan okuma gibi olmuştur.

ABD toplumunun sosyo politik kitlelerinin profilini ve niteliğini ortayaçıkaran bu eser medya gücünü eline alan imal edilmiş adamların nasıl bir illüzyon yaratabileceklerini ifade eder. Bu eser aslında kitlelerin bir sahte kahramanın peşine takılmasının da bir öyküsüdür. Ve ilginçtir ki neredeyse bir “kingmaker”a dönüşen narsist egolu adam, foyasının ortaya çıkmasıyla sahneden yere çakılıyor. 

Mesele şu ki çağımız siyasal alanı “ChaunceyGardiner”, “Lonesome Rhodes” tipi politik aktörlerin kitleleri üzerinde illüzyonlar ve politik manipülasyonlarla kurulan oyunlarla nasıl yaratıldıklarını sonrasında da nasıl buharlaştırıldıklarına tanıklık yapar.